Bloomberght
Bloomberg HT Haberler ABD siyasetinde ''para'' galip

ABD siyasetinde ''para'' galip

  • "Demokrasiyi tehdit" ettiği gerekçesiyle, seçim kampanyasına yönelik büyük bağışlarını reddeden Obama, Cumhuriyetçilerin bu yöntemle devasa paralar toplaması karşısında, geri adım attı

Giriş: 08 Şubat 2012, Çarşamba 11:36
Güncelleme: 08 Şubat 2012, Çarşamba 13:30

ABD'de, ''demokrasiyi tehdit'' ettiği gerekçesiyle, zengin kişi ve şirketlerin seçim kampanyasına yönelik büyük bağışlarını reddeden ABD Başkanı Barack Obama'nın, Cumhuriyetçilerin bu yöntemle devasa paralar toplaması karşısında, sözünden geri adım atması, ABD siyasetinde ''para''nın mı galip geldiği sorularını yaratıyor.

ABD'de yaklaşan başkanlık seçimleriyle birlikte, partilerin seçim kampanyası bütçeleri de önem kazanmaya başladı. Bu noktada, ülkedeki en önemli konulardan biri ABD Yüksek Mahkemesi'nin 2 yıl önce verdiği bir karar.

Mahkeme, bu kararında, özel çıkar grupları ve şirketlere destekledikleri adaylar lehinde reklam kampanyalarına sınırsız para aktarma fırsatını tanımıştı. Bunun için de ''Super PAC'' adı altında siyasi eylem komiteleri (PAC) kurulması yeterli. Bu komiteler, bir adayı desteklemek veya o adaya karşı çıkmak için sınırsız sayıda para harcayabilir, adaylar hakkında reklam verebilir. Ancak, bu komiteler topladıkları fonları doğrudan adaylara ve onların kampanyalarına aktaramıyorlar ve aday ile aralarında organik bir bağ bulunmaması gerekiyor.

Ama sözkonusu bu durum uygulamada çok kendini göstermiyor, her ne kadar aday ile ''Super PAC'' arasında organik bir bağ yok gibi görünse de bu PAC'lerin başında adaylara yakın kişiler veya arkadaşları bulunuyor.

-Başkan adayının elini bağlıyor

''Super PAC''lerin bu ''sınırsız' para harcayabilme durumu, yüksek çıkar gruplarının, televizyon reklamları gibi çeşitli kitle iletişim araçlarını kullanarak, seçim sürecini yönlendirme ve seçmenin fikirlerini etkileyebilme açısından ellerine çok güçlü imkanlar veriyor.

Bu da başkan adaylarını, kendilerini çok büyük paralarla destekleyen çıkar gruplarına bir nevi borçlu bırakabiliyor ve seçilmesi halinde de bu gruplara yönelik kararlarında bazen ellerini bağlayabiliyor veya manevra alanını daraltabiliyor. Başka bir ifadeyle, seçilen her başkan adayı, bu yüksek çıkar gruplarının siyaseti etkileyebilmesine açık hale gelebiliyor.

Nitekim, Kongre'de Cumhuriyetçilerin neden iki kuruş paranın hesabını yapan orta sınıf yerine milyarlarca dolarlar içinde yüzen zenginlerin vergi kesintilerinin sona erdirilmesine karşı çıkmalarını anlayabilmek için bu Super PAC'lere de bakmak gerekli. Bu da Wall Street protestocuları gibi Amerikan orta ve alt gelirdeki vatandaşların yoğun tepkisini çekiyor.

Bu nedenle de Obama da, gerek başkanlık seçim kampanyasında gerekse başkan olduktan sonra PAC'lerin bu özelliğine şiddetle karşı çıkıyordu. Bunların ''demokrasiyi tehdit ettiğini ve seçimlerin altını kazdığını'' belirten Obama, 2008 yılındaki seçim kampanyasının gelirlerini zenginlere veya şirketlere bağlamak yerine, 3-5 dolar demeden vatandaştan destek istemiş, ''damlaya damlaya göl olur'' atasözü gibi, Obama'nın kampanyasına bağışların ulaştığı düzey herkesi şaşırtmıştı.

Obama, 2010 yılındaki ''Birliğin Durumu'' konuşmasında da ABD Yüksek Mahkemesi'ni ABD'yi, ''seçimlerine hiçbir sınırlama olmaksızın paralar yatıran, yabancı kurumlar da dahil olmak üzere özel çıkar gruplarının etkilerine maruz bırakmakla'' suçlamıştı.

-Obama, ''para''ya yenik düştü

Ancak, Cumhuriyetçi Parti'yi destekleyen PAC'lerin gün geçtikçe fonlarının yükselmesi ve Cumhuriyetçi başkan adaylığı yarışında Super PAC'lerin diğer adayları karalama kampanyalarının etkinliğinin gözler önünde seyretmesi, Obama'yı sözünden caydırdı.

Geçtiğimiz günlerde bir TV röportajında da ''büyük paraları siyasetten uzak tutmak istediğini'' ama Yüksek Mahkeme'nin kararı nedeniyle ''ne yazık ki bazı kaynaklar olmadan seslerini duyurmakta zorlandıklarını'' belirten Obama, kampanyasını büyük bağışlara açma kararı aldı. Böylelikle Obama'yı destekleyen ''Super PAC'' olan ''Priorities USA Action'', zengin kişiler ile şirketler ve sendikalardan fon alabilecek.

Obama'nın seçim ofisi ve Beyaz Saray'ın savunması ise, Obama'nın hala sistemi desteklemediği ama ikinci dönemde seçilebilmek için rekabetçi yarışa uyum sağlamak gerektiği yönünde...

Örneğin Beyaz Saray Sözcüsü Jay Carney, şu anki oyunun kurallarının böyle olduğunu ve seçimde Obama'nın Cumhuriyetçilerin oynadıklarından başka kurallar içinde oynayamayacağını ifade etti.

Ancak, yine de Obama ve ekibi yarışa kendi kurallarından bazılarını da getirdi. Örneğin, Mitt Romney'in aksine, Obama, eşi Michelle Obama ve Başkan Yardımcısı Joe Biden, kendi seçim kampanya ofislerinin etkinliklerine katılacak, ama ''Super PAC''ler tarafından düzenlenen hiçbir fon sağlama toplantılarına katılmayacak. Obama'nın kabine üyeleri ve Beyaz Saray yetkilileri de bu toplantılara katılacak, konuşma yapacak ama doğrudan para istemeyecek. Bunun yanında Obama'nın kampanyasında, Cumhuriyetçilerin aksine kampanyanın önde gelen para bağışçıları açıklanıyor.

-Tek seferde Obama'ya 55 dolar, Romney'e 150 bin dolar

Bu yılki başkanlık yarışında ''Super PAC''lerin ciddi biçimde rol oynayacağı ortaya çıkmaya başlamasıyla Obama'nın bu kararı almasında şu rakamlar da önemli oldu:

Örneğin, Obama'nın yeniden seçilebilmesi için yürüttüğü kampanya ve Demokrat Parti bünyesinde geçen yıl, 220 milyon dolar civarında para toplandı, ama Obama'yı destekleyen iki ''super PAC'' geçen yıl toplamda sadece 6,7 milyon dolar fon sağladı.

Buna karşın, Cumhuriyetçi başkan adaylarından eski Massachusssett valisi Mitt Romney'i destekleyen ''super PAC'' olan ''A Restore Our Future'', 30 milyon dolar topladı.

Obama'nın kampanyasına katkılar daha çok halktan geliyor. Şu ana kadar 1,3 milyondan fazla Amerikalıdan bağış olan Obama'nın kampanyasında, bağışların yüzde 98'i 250 dolar ve altı miktarda ve ortalama bağış miktarı 55 dolar.

Obama'nın kampanya direktörü Jim Messina'ya göre Romney'in ''Super PAC''i geçen yıl 30 milyon doları sadece 200 veya daha az bağışçıdan elde etti. Romney'in kampanyasında ortalama bağış oranı ise 150 bin dolar.

Cumhuriyetçilerin diğer başkan adaylarından eski Temsilciler Meclisi Başkanı Newt Gingrich de kumarhane sahibi arkadaşı Sheldon Adelson sayesinde kampanyasına tek bir kaynaktan 11 milyon dolar fon sağladı.

Bunun yanında, Cumhuriyetçi Parti'nin de seçim için 2011 yılında 216 milyon dolar topladığı ve Obama'yı yenebilmek için bu rakamı 300-400 milyon dolara çıkarmayı hedeflediği belirtiliyor.

İşte bu nedenle Obama ve ekibi, büyük bağışlar almayı reddetmeyi ve sadece kampanya ofisine bağlı bağış toplamayı sürdürmeleri halinde, başkanlık yarışının kendi aleyhlerine ''orantısız'' geçeceği kararına vardı ve şimdi kendi ''super PAC''lerini devreye sokuyor.

-''Tarihin en 'kanlı' kampanyası''

Bunun yanında, Amerikan seçim sisteminde de vatandaşların televizyon reklamlarından etkilendikleri biliniyor ve Cumhuriyetçiler yüksek miktarlardaki fonların verdiği güçle, Obama'ya karşı ciddi olumsuz reklamlar yürütüyor. Eğer Obama, arkasına güçlü maddi destek alamazsa, Cumhuriyetçilerin şimdiden başlattığı ve seçim yaklaştıkça giderek dozajını artıracağı bu reklamlarına karşı koyması zor olacaktı.

Televizyon reklamlarındaki ''Super PAC'' etkinliği daha Cumhuriyetçi adayların başkan adaylığı yarışında bile kendini hemen gösterdi. Romney, 30 milyon doların 18 milyonunu olumsuz reklamlara ayırdı. South Carolina'da Gingrich'in ''Super PAC''inin, Romney'e karşı karalayıcı reklam kampanyası eyalette Gingrich'e zafer getirirken, aynı şekilde Romney'in ''Super PAC''inin Florida'da Gingrich'i ciddi biçimde karalaması Romney'e açık farkla seçimi kazandırdı.

Cumhuriyetçi adaylar arasında görülen bu reklam savaşı, şimdiden Obama'ya karşı da başladı ve seçim yaklaştıkça da keskinleşecek gibi görünüyor. Bu noktada iki partiyi destekleyen ''Super PAC''lerin seçim sürecinde ne kadar etkin olduğu da daha çok ortaya çıkmaya başlayacak.

Nitekim, New York dergisinin ''Tarihin en 'kanlı' kampanyası'' tanımı da bu noktada çok abartı değil...

Ancak, Obama'nın bu adımı seçimde kendisine yarar sağlayacağı gibi kendisine yönelik eleştirileri de artırabilir.

Çünkü, Obama'ya, ''ilkelerinden ödün verdiği'' ve ''değiştirmek istediği Washington'daki oyunun aynı kurallarına yenik düştüğü'' eleştirileri yöneltiliyordu ve Obama'nın ''super PAC''lere yönelik bu tutum değişikliği, yeni bir ''sözden dönme'' olarak da yorumlanabilir.

Nitekim, Cumhuriyetçiler Obama'nın bu adımını hemen kullanmaya başladı. Temsilciler Meclisi Başkanı John Boehner, bunu ''yeni bir sözünden dönüş'' şeklinde yorumladı.

Şimdi, Obama'nın bu yeni adımının kendisine nasıl döneceği ve ''Super PAC''lerin ABD seçimlerindeki etkinliği merak konusu ve önümüzdeki günlerde giderek daha çok tartışma konusu olacağa benziyor.