Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ithalatın yüksek olduğu ama Türkiye'nin rekabet gücüne sahip olduğu alanlarda, teşvikleri yoğunlaştıracaklarını belirtti.

Babacan, ''Yatırım teşviki bütün problemleri ortadan kaldıracak bir konu da değil. Sadece, cari açığın düşürülmesi için enstrümanlardan biri. Teşvik çıkacak, her şey bitecek değil'' dedi.

Başbakan Yardımcısı Babacan, Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE), Global Ekonomik Kriz ve Türkiye'ye Yansımaları Paneli'nde yaptığı konuşmada, Yeni Teşvik Sistemiyle ilgili olarak, yeni teşvik sisteminin çerçevesinin bir kaç haftaya kadar açıklanacağını bildirdi.

İthalatın yüksek olduğu fakat Türkiye'nin rekabet gücüne sahip olduğuna inandıkları alanlarda teşvikleri yoğunlaştıracaklarını belirten Babacan, ''Yatırım teşviki bütün problemleri ortadan kaldıracak bir konu da değil. Cari açığın düşürülmesi için enstrümanlardan biri, ama her şey değil. Teşvik çıkacak, her şey bitecek değil'' diye konuştu.

Babacan, yeni teşvik sisteminin 4-5 yıl sonrasının ticaret açığına yardım edeceğini kaydederek, bu nedenle daha kısa vadede sonuç getirecek makro tedbirleri de göz önünde bulundurmaktan kaçınmamak gerektiğini söyledi.

-Babacan'dan Merkez Bankasına övgü-

Başbakan Yardımcısı Babacan, para politikasında günün gereği ne ise Merkez Bankasının korkmadan yaptığını ve oldukça yenilikçi metotlarla ve araçlarla bunu gerçekleştirdiğini söyledi.

Kriz döneminde Merkez Bankasının Avrupa ülkeleri merkez bankalarından daha farklı şeyler yaptığını belirten Babacan, ''Merkez Bankası farklı şeyler yaptı ve iyi sonuçlar aldı diye tarihe not düşülecek. Bu konuda kendilerine desteğimiz ve güvenimiz tam'' dedi.

-''Yapısal reformlar büyük önem taşıyacak''-

Başbakan Yardımcısı Babacan, önümüzdeki dönemde Türkiye olarak yapısal reformların da büyük önem taşıyacağını belirterek, Avrupa'nın düştüğü tuzaklara asla düşülmemesi gerektiğini söyledi.

Gelişmiş ülkelerin iş gücü piyasalarıyla ilgili düştüğü tuzaklar bulunduğunu kaydeden Babacan, iş gücü piyasası reformlarında verirken kolay olduğunu, herkesin alkışladığını ama bunların sadece yüzde 1'i geri alınmaya çalışıldığında kıyametin koptuğunu ifade etti. Babacan, ''Türkiye'nin rekabet gücünü dikkate alacak ama çalışanlarımızın haklarını da koruyacak bir dengeyi tutturmamız gerekiyor'' dedi.

Başbakan Yardımcısı Babacan, 2009'da pek çok ülkenin kamu harcamalarını artırırken, Türkiye'nin 2009'da açıkladığı Orta Vadeli Programın sıkılaştırma yönünde bir program olduğunu söyledi. Babacan, ''Bugün itibariyle o gün açıkladığımızdan çok daha iyi bir maliye politikası performansını göstermiş olduk'' dedi.

Babacan, Türkiye'de her bir bankanın, her ay stres testine tabi tutulduğunu belirterek, en ufak bir risk alanı oluştuysa, testi kırılmadan bankanın uyarıldığını söyledi. Babacan, ''Bankalarımız da bu konuda çok titiz. BDDK'dan, Merkez Bankasından giden uyarıları anında uyguluyor'' dedi.

Babacan, Türkiye'deki her bir bankanın, her ay bağımsız iki kanaldan, stres testine tabi tutulduğunu ve en ufak bir risk alanı oluştuysa, daha baştan, testi kırılmadan bankanın uyarıldığını ve ''şu adımları atarsanız, bunu baştan önlemiş oluruz'' dendiğini anlattı. Babacan, bankaların da bu konuda çok titiz olduğunu belirterek, BDDK'dan, Merkez Bankasından bankalara giden uyarıları anında uyguladıklarını kaydetti. Babacan, bu durumun, 2000 ve 2001 krizinin acılarının derinden duyulmasının bir sonucu olduğunu da ifade etti.

Hem kamu borç stoku, hem de bankacılık tarafında, Türkiye'nin bünyesinin sağlam olması nedeniyle, krizden Türkiye'nin diğer ülkeler kadar etkilenmediğini anlatan Babacan, tek bir bankaya, tek bir kamu desteği yapmak zorunda kalınmadığını, garanti sisteminin bile değiştirilmediğini söyledi. Babacan, AB 27 ülkelerinin garantileri yükselttiğini, münferit ülkelerin çok daha uç şeyler yaptıklarını ve yüzde 100 garanti vermek zorunda kaldıklarını kaydederek, şöyle devam etti:

''Bu da yetmedi 2008, 2009'da kefiliz dediler. Ama kefiliz diyen ülkelerin mali bünyesi sorgulandığı için, ben kefilim diyenin, sağlamlığı da sorgulanmaya başladı. Risk primleri çok yükseldi. Avrupadaki ülkelerin faizlerine bakıyorsunuz, Alman tahvillerinde olan faiz farklarına bakıyorsunuz, yüksek seyrediyor. Böyle bir dönemde, böyle bir ortamda, mutlaka doğruları yapmak gerekiyor.

2009'da pek çok ülke kamu harcamalarını arttırırken, bizim 2009'da açıkladığımız OVP, sıkılaştırma yönünde bir programdı. Bugün itibariyle, o gün açıkladığımızdan çok daha iyi bir maliye politikası performansını göstermiş olduk.''

-''Avrupa, Maastricht kriterlerine tam uysaydı, bugün sorun olmazdı''

Başbakan Yardımcısı Babacan, Avrupa ülkelerinin Maastricht kriterlerine tam uysalar, bugün bu sorunların olmayacağını kaydederek, borç stoku ve bütçe konusunda da Türkiye'nin krizden önce, çok ciddi adımlar attığını söyledi.

Yatırım ortamını iyileştirme konusunda reformlar olacağını da belirten Babacan, Türkiye'yi yatırımcılar açısından daha iyi hale getirmenin büyümenin sürdürülebilmesi açısından önemli olduğuna dikkat çekti. Babacan, yatırımların artmasının temel önceliklerden biri olduğunu da kaydetti.

-''Zor operasyonlar, cerrahi müdahaleler ve kemoterapi gerekiyor''-

Başbakan Yardımcısı Babacan, krizlerin ülkeler için aynı zamanda, geçmiş ve geleceğin değerlendirilmesi için önemli imkanlar sağladığını da ifade ederek, işler iyi giderken, kimsenin zor işlere kalkışmadığını söyledi. Babacan, kriz dönemlerinin biraz da zor konularda adım atmak için bir vesile teşkil edebileceğine işaret ederek, ''Onun için Avrupalı dostlarımıza dediğimiz, korkmadan gerekeni yapın'' diye konuştu.

Seçimlerin yeni olduğu ülkelerde yapılacakların belli olduğunu, nelerin yapılması gerektiği konusunda çok detaylı, yüksek bilimsel çalışmalara ihtiyaç olmadığını, gerekenleri yapmak için, cesaret ve siyasi iradenin bulunması gerektiğini anlatan Babacan, şöyle devam etti:

''Şu anda, o eksik, onun için olmuyor. Yoksa bugün Yunanistan'ın sorunlarının nasıl çözüleceği belli. Ama onu anlatmak ve geniş toplum kesimlerini ikna etmek gerekiyor. Ondan sonra yapılacak ne varsa, korkmadan yapmak gerekiyor. Bütün bunların gerçekleşmesi için siyasi irade, siyasi liderlik, son derece önemli. Hükümetler, meclisler bu işleri yapacak.

Merkez bankalarının en iyi bildikleri şey, para basmak. Bunu yüzlerce yıldır yapıyorlar. Ama problemleri çözmek için, sadece Merkez Bankasının banknot matbaasını kullanırsanız bunun gideceği yol var. Ama bu sorunları, çözmüyor. Son bir kaç hafta Amerikan Merkez Bankasının yaptığı açıklama, Avrupa Merkez Bankası yani bunlar sadece bir çöküşü önlemek için, pansuman tedbirler. Burada zor operasyonlar, cerrahi müdahaleler, kemoterapi gerekiyor. Bazı ülkeler için, uzun ve ızdıraplı tedaviler gerekiyor. Aksi halde, hastalıkların önlenmesi ve normale dönüş mümkün olmayacak.''

''Bankacılık ve kamu maliyesi'' olmak üzere, küresel krizin iki önemli başlama alanı bulunduğunu da anlatan Babacan, kriz öncesi, 2004-2007 döneminde bütün dünyada bankacılık sektöründe faizlerin nispeten makul seyrettiği, bu çerçevede, kredi hacminin oldukça hızlı şekilde arttığı, aynı zamanda ülkelerin bütçe açıklarının yüksek seyrettiği bir dönem yaşandığını ifade etti.

Bankaların kredi hacminin genişlediği dönemde kalitesi düşük konut kredilerinin arttığını, bunun da krizi ilk tetikleyen etken olduğunu kaydeden Babacan, bu noktada sorunlar çıkmadan, zamanında tedbir almasıyla Türkiye'nin fark yarattığını söyledi. Başbakan Yardımcısı, ''ABD'de bizim koyduğumuz yüzde 25 kuralı olsaydı, bugün belki de dünyada kriz, bu kadar derin bir şekilde yaşanmayacaktı'' diye konuştu.

-''ABD, 2013'te ciddi tedbirler almalı''-

Ülkelerde kamu maliyesi alanında da ciddi sıkıntılar yaşandığına dikkat çeken Babacan, ABD Doları dünyada bir rezerv para birimi olarak görüldüğü için, şu ana kadar ABD'nin borç stoku ve bütçe açığının henüz bir krizi tetikleyici alan olarak çıkmadığını kaydetti. Dolara dünyanın itibar ettiği sürece çarkın döndüğünü kaydeden Babacan, ''Gün gelecek, bu bütçe açığı ve kamu borç stoku da dolarda sert bir değer kaybı ve ciddi bir dolar enflasyonuyla beraber, dünyanın karşısına bir sorun olarak çıkabilir. Bu da krizin daha da derinleşmesine neden olabilir'' dedi.

Başbakan Yardımcısı, eğer krizin derinleşmesi istenmiyorsa, seçim yılı olan 2012 geçtikten sonra, 2013 yılı başında ABD'nin yeni yönetiminin mutlaka ciddi tedbirler alması gerektiğinin altını çizdi.

-Avrupa'daki problemler-

Avrupa'daki problemlerin daha da acil olduğuna dikkat çeken Ali Babacan, şu anda sert tedbirler alınsa da Avrupa ülkelerine karşı ciddi bir güven kaybı olduğunu, bu nedenle piyasaların alınan tedbirlere zaman zaman yanıt vermediğini söyledi.

Babacan, ''Güven çok zor kazanılır. Basamak basamak, tuğla tuğla inşa edersiniz. Ama güvenin kaybedilmesi, bozulması çok hızlı oluyor. Eski binalara bakın, inşaat 1-2 sene sürüyor ama 11 sanayide çökertiliyor. Güven de böyle. Şimdi maalesef Avrupa'da güven inşası sürecini hep beraber bekleyecek. Dip noktadan yavaş yavaş herkes bekleyecek'' diye konuştu. Avrupa ülkelerinde yapısal reformların da gerektiğini kaydeden Babacan, bugün bir çok Avrupa ülkesinin rekabet gücünü kaybettiğini, bunun da büyümeyi etkileyebileceğini söyledi.

Türkiye'nin AB'yi her zaman bir değerler bütünü olarak gördüğünü ve onun için AB süreci bulunduğunu da dile getiren Babacan, ''O kural ve prensiplerin iyi olduğunu ve Türkiye'ye de faydalı olacağını düşündüğümüz için bu süreç konusunda çok ısrarlı olduk. Oysa Avrupa kendi koyduğu kurallara uymadığı için bugün başına gelenler geliyor'' diye konuştu.