Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Büyükanıt: İrtica daima tehdit olarak görülmüştür

Büyükanıt: İrtica daima tehdit olarak görülmüştür

Tanık olarak dinlenilen eski Genelkurmay Başkanı Büyükanıt, "İrtica, Silahlı Kuvvetler tarafından tehdit olarak görülmüştür; kaçınılmaz bir gerçektir, irtica, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel esaslarına tehdittir" dedi

Giriş: 02 Mart 2012, Cuma 18:16
Güncelleme: 02 Mart 2012, Cuma 18:19

''Balyoz Planı'' davasında tanık olarak dinlenilen eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt, ''İrtica, Silahlı Kuvvetler tarafından her zaman bir tehdit olarak görülmüştür. Bu, kaçınılmaz bir gerçektir. İrtica, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel esaslarına tehdittir'' dedi.

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmanın öğleden sonraki bölümünde tanık olarak dinlenilen Büyükanıt'a Mahkeme Başkanı Ömer Diken, ''Ordu seminerine genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanları katılır mı?'' diye sordu.

Büyükanıt da durumları müsait olursa katılabileceklerini belirterek, ''Dava konusu dönemin ayrıca bir özelliği var. Amerika'nın Irak'a harekatı var. Bu faaliyet bizim uzun zamanımızı aldı. Bu nedenle genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanlarının katılma şansı yoktu'' dedi.

Mahkeme Başkanı Diken, ''İlker Başbuğ, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı olduğu dönemde, Olasılığı En Yüksek Tehlike Senaryosunun (OEYTS) o zaman oynanmaması yönünde bir mesaj emri göndermiş. Ancak bu emre rağmen OEYTS oynanmış. Bu emri gördünüz mü, bilginiz var mı?'' diye sordu.

Büyükanıt, böyle bir emirden haberi olmadığını ifade ederek, ''Kara Kuvvetleri Komutanlığının bir tasarrufudur. Genelkurmay Başkanlığına bu konuda bilgi vermek zorunluluğu yoktur'' dedi.

Kendisi imzaladıktan sonra raporu genelkurmay başkanına gönderdiğini belirten Büyükanıt, ''Birkaç gün sonra da komutanın makamına çıkarak, bu konuda bir direktifi olup olmadığını sordum. Olmadığını söyledi'' diye konuştu.

Başkan Diken'in, ''Seminerin gözlemci sonuç raporunun bazı yerlerinde yazıların altı çizilmiş. Bu bölümleri kimin çizdiğini merak ediyorum. Belki davaya doğrudan etkisi olmayacak ama bu konuların üzerinde durulduğu akla geliyor. Sizdeki rapor suretinde de altı çizili yerler var mı? Genelkurmay Başkanlığından aldıysanız belki bizdeki suretten farklı olabilir. Acaba soruşturma aşamasından sonra mı çizildi yoksa sizde mi çizildi?'' diye sorması üzerine Büyükanıt, ''Ben, görev yaptığım yerlerden bir kağıt parçası bile almadım. Bu suret de avukatım tarafından bana verildi. Muhtemelen sizlerdeki suret ile aynıdır. Ancak şunu söyleyebilirim ki, seminerden sonra bana geldiğinde bu konuların altını ben çizmedim. Hatırladığım tek konu raporun kendisidir'' cevabını verdi.

Diken'in, ''Siz harp okulunda harp tarihi görüyorsunuz. Onun dışında emekli olana kadar orduda görev yaptınız. Dava konusu plan semineri gibi başka bir dönemde bu şekilde OEYTS'nin oynandığını gördünüz mü?'' diye sorması üzerine Büyükanıt, ''Hatırlamıyorum'' dedi.

Bunun üzerine söz alan tutuklu sanık Koramiral Kadir Sağdıç da ''Başka yerlerde OEYTS oynanmaz mı?'' diye sordu. Büyükanıt da ''Başka bir yerde böyle senaryolar ihtiyaca göre oynanır'' cevabını verdi.

Üye hakim Ali Efendi Peksak'ın, ''Seminer sonuç raporları genelkurmay başkanına sunulmadan önce hangi aşamalardan geçer?'' sorusunu Büyükanıt, ''Bu rapor karargah kademelerinden geçer, Ondan sonra genelkurmay ikinci başkanına gelir. İhtiyaç duyarsa genelkurmay başkanına arz edebilir'' şeklinde cevapladı.

Peksak'ın dava konusu seminere ilişkin sorularını cevaplayan Büyükanıt, plan semineri ya da harp oyununun bir senaryoya göre yapıldığını belirterek, ''Seferberlikten sıkıyönetime kadar uzanan geniş bir yelpaze var. Seferberlik ya da sıkıyönetimin ilan edilmesi de senaryo kapsamında normaldir. Varsa, bu askeri bir harekattır. Dolayısıyla mantıktan uzak değildir. MİT müsteşarlığına askeri kişi getirilmesi de hayali değildir. Yakın tarihe kadar MİT müsteşarlıklarında asker kişiler vardı. Sıkıyönetim merkezlerinin komutanlık karargahı olması da böyle bir durumda gayet normal bir uygulamadır'' dedi.

Üye hakim Murat Üründü ise Büyükanıt'a, 2002 ile 2003 tarihlerinde Türkiye'deki en öncelikli tehdidin ne olduğunu sordu.

Büyükanıt da zaman zaman tehdit önceliklerinin değişiklik gösterebildiğini belirterek, ''Günümüz için sorarsanız, yıllardan beri Türkiye'nin başının belası olan ve olmaya devam eden terörü birinci sıraya koymamız gerekir'' dedi.

Üründü'nün, 2002-2003 yıllarında irticanın birinci öncelikli olarak iç tehdit içerip içermediğini sorması üzerine Büyükanıt, ''O dönemi bilmiyorum. İrtica, Silahlı Kuvvetler tarafından her zaman bir tehdit olarak görülmüştür. Bu, kaçınılmaz bir gerçektir. İrtica, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel esaslarına tehdittir. Laikliğe karşı bir tehdit görülüyorsa bu bir tehdittir. İrtica geniş kapsamlıdır. Herkes kendine göre değerlendirebilir'' diye konuştu.

Üye hakim Üründü'nün, ''TSK'da görev yaptığınız dönem içinde sıkıyönetim plan ve eklerinin görüşüldüğü herhangi bir plan seminerine katıldınız mı?'' sorusuna Büyükanıt, ''Birçok harp oyununa gittim, seminere katıldım. Savaş durumu söz konusu ise oyun olarak sıkıyönetim de seferberlik de konuşulmuştur'' cevabını verdi.

-''Meclisin görevini 1. Ordu üstlenemez''

Savcı Savaş Kırbaş, ''Senaryoda olaylar çıkıyor. Sıkıyönetim kararı çıkıyor. Sıkıyönetimin uygulanması için Meclisin karar alması gerekiyor. Meclis yeterli sayıya ulaşamazsa milli mutabakat hükümetini 1. Ordu mu kuracak?'' diye sordu. Büyükanıt da ''Tabii ki olmaz. Meclisin görevini 1. Ordu üstlenemez. Eşyanın tabiatına aykırıdır, böyle bir şey olamaz'' dedi.

Tutuklu sanık Çetin Doğan, savcının sorusuna itiraz etti. Bunun üzerine Savaş Kırbaş da ''Ben sizin söylediklerinizde çok güzel şeyler anlıyor ve dinliyorum. Şurada konuşurken susmayı bir türlü öğrenemediniz'' dedi.

Savcı Hüseyin Kaplan da ''Seminerin sonuç raporunda İstanbul ili için ilave 4 tugaya ihtiyaç olduğu belirtilmiş. Ancak o döneme ilişkin basında yer alan bazı söylentiler var. Sayın Genelkurmay Başkanımız, Çetin Doğan'ın İstanbul'da istenilmeyen işler yaptığını öğrenmiş ve bu durum ciddi sıkıntılar doğurmuş. Çetin Doğan'ın 4 tugay daha istemesine rağmen 1. Ordu'ya bağlı bulunan bazı birimlerin farklı komutanlıklar emrine kaydırılarak olası bir darbenin engellendiği rivayet ediliyor. Böyle bir şey duydunuz mu?'' diye sordu.

Büyükanıt da ''Böyle bir bilgim yok. Kusura bakmayın. Ancak ben de İstanbul'da 1. Ordu Komutanlığı yaptım. İstanbul, idare edilmesi güç şehirlerden biridir. Takviye ihtiyacı olan bir ildir ve bunun da seminerde dile getirilmesi normaldir. Bu takviye, savaş durumu nedeniyle değil, toplumsal olaylarda emniyet güçlerine takviye olmak amacıyla gereklidir'' cevabını verdi.

Tutuklu sanık Süha Tanyeri de ''İddianamede darbe teşebbüsünün dönemin Genelkurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı tarafından engellendiği iddia ediliyor. Şayet Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarımız 1. Ordu'da bir darbe planı olduğunu biliyorsa buna teşebbüs edenleri terfi ettirirler miydi?'' diye sordu. Büyükanıt da ''Terfi ettirmek değil, haklarında yasal işlem yapılması gerekir'' diye cevapladı. Büyükanıt'ın bu sözleri salondaki izleyiciler tarafından alkışlandı.

Mahkeme Başkanı Diken, Büyükanıt'ın daha önceden bir rahatsızlık geçirdiğini duyduğunu belirterek, tanığın yorulduğunu söyledi. Diken, tanığa soru sorma işlemini bitirerek, Büyükanıt'a ''geçmiş olsun'' deyip teşekkür etti.

Duruşma, tanık Levent Gözkaya'nın dinlenilmesiyle devam ediyor.