Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Analiz - Aradığınız tahvile şu anda ulaşılamadı…

Analiz - Aradığınız tahvile şu anda ulaşılamadı…

Avrupa'da ortak tahvil çıkarılmasına yönelik tarışmalar gündemi meşgul etmeyi sürdürüyor

Giriş: 05 Haziran 2012, Salı 17:00
Güncelleme: 05 Haziran 2012, Salı 21:04

Aradığınız tahvile şu anda ulaşılamadı…

Avrupa’da ortak Eurobond tahvilleri sık sık gündeme gelmesine inat periferik ülke tahvil faizleri rekor seviyeleri zorlamaya devam ediyor. Almanya hiç şüphesiz yenilen ortak yemeği, ‘alman usulü’ ödemekten yana. Diğer bir deyişle Almanya’nın yapmış olduğu tasarrufları, ortak Euro bölgesi harcamalarına yatırmaya yanaşmıyor. Ortak tahvil ihracına garanti vermek demek, Almanya’nın borçlanma maliyetini artırıp, beraberinde Alman bütçesine büyük bir yük anlamına geliyor.

Sözde Avrupa özde Avrupa olabilir mi?

Euro bölgesi liderleri son 2 yılda 18 defa bir araya geldi. Tüm görüşmelere rağmen orta yol bulunamaması ile birlikte, etkisi devam eden Avrupa piyasalarındaki gerginlik yılın ikinci yarısına da taşınacak gibi gözüküyor. Ortak bono ihraç edilir mi? Avrupa Birliği, parasal bir birlikten mali bir birliğe dönüşür mü?, gibi yapısal sorulara cevap aranmaya devam ederken, Euro Bölgesi tahvil faizleri de Mayıs ayında rekor seviyelerini test etti.

Mayıs ayı rekor listesi

Güven arayışındaki yatırımcı, faizden vazgeçti ve 2 yıllık Alman tahvillerinin getirisi 0 oldu. Enflasyonu da dikkate aldığımızda, faiz negatife dönüyor. Panikten kaçınan yatırımcılar ellerindeki parayı neredeyse bedavaya Almanya’ya verdi. İspanya –Almanya 10 yıllık tahvil faizleri arasındaki uçurum 519 baz puana ulaştı. Öte yandan İtalya'nın 10 yıllık tahvil getirisi ise Ocak’tan bu yana ilk kez % 6’nın üzerine tırmandı, İspanyol 10 yıllıklarında ise getiri % 7’e dayandı. Tüm bunlar olurken, Euro/Dolar paritesi bu duruma daha fazla tepkisiz kalamadı ve 1.2363 ile bir rekor da o kırarak, son 2 yılın en düşük seviyesini gördü.

Avrupa istikrar mekanizması (ESM) IMF benzeri bir kurum olur mu?

Kemer sıkarken nasıl büyüyeceğini bilemeyen periferik ülkelerden İspanya, aynı zamanda siyasi çıkmaz sürecini yönetiyor. Hollanda NRC Handelsblad gazetesinde çıkan haberlere göre acemice davranan Rajoy, tutumuyla Avrupa’nın var olan sorunlarını daha da kötüleştiriyor ve sonuç olarak Euro Krizi derinleşiyor.

Bankalarını kurtarmak için ülkenin, kurtarma fonu Avrupa İstikrar Mekanizması'na başvurmak zorunda kalabileceği, gerçeklik payını bir hayli arttırdı. Ancak, bu durumun kurtarma fonunun amacıyla örtüşmeyen bir durum olduğunu ve Almanya’nın onayına muhtaç olduğunu not edelim. Bu çerçeve içinde, ESM tam anlamıyla işlemeye başlamadan önce, bir anlamda baskı altına alınmış oluyor.

Avrupa Komisyonu son olarak hükümet ve bankalara yapılacak yardımın ayrı olarak değerlendirebileceğini önerdi ve bankalara ESM’den direk desteğin yapılabileceğini vurguladı. Diğer bir deyişle, Bankalar ile hükümetler arasındaki bağlantıyı koparmak için, Avrupa İstikrar Mekanizması (ESM) tarafından bankaların doğrudan sermayelendirilmesinin düşünülebileceğini dile getirdi. Bu bir anlamda da ‘Bankalar Birliği’ne doğru atılacak bir adım olarakta görülebilir. Temmuz ayında çalışmaya başlayacak olan Avrupa İstikrar Mekanizması, şu an için sadece hükümetlere yardım sağlanmak üzere tasarlanmıştı.

Finansal piyasalar, herhangi büyük bir ekonominin (İspanya veya İtalya) kurtarılmasıyla ilgili şüpheci kalmaya devam ederken, ECB, Euro Bölgesi'nin koruma duvarının (ESM), farklı fon kaynaklarıyla artırılarak 1 trilyon Euro’ya yükseltilmesinin gerekliliğini vurguladı. Öte yandan ECB, EFSF ile birlikte hatalardan pay çıkararak, ESM’in kredibilitesini yüksek tutarak piyasadan rahatlıkla borçlanmasının sağlanmasını istiyor. Fon artışının bazı ülkelerde sancılı parlamento onaylarına ihtiyaç duyacağını da not edelim. Tüm bu tartışmaların ortak amacı ESM’in IMF gibi kriz zamanlarında başvurulacak, sürdürülebilir bir fon olarak tasarlanmasını sağlamak.

Euro Bölgesi’nin BDDK’sı olur mu?

ECB’nin ana planlarının içinde bir de 3 sütunlu ‘Bankacılık Birliği’ planı var. Teklif içerisinde, banka kurtarmalarını gerçekleştirebilecek bir merkezi güç oluşturma, pan-euro danışmanı olarak banka denetlenmesini yapma ve bölge içindeki bankalar için mevduat garanti programı oluşturma, ana başlıkları yer alıyor.

Almanya bugüne kadar herhangi kolektif bir garanti sistemi, yardımcı kurtarma fonu ve bankacılık çözümüne karşı çıktı. Fransa ve Avrupa Komisyonu ise ECB tarafına geçmiş durumda. Ama yine de bu konuları destekleyen ülkelerde bile, seçmenleri ve ulusal parlamentoları, kendi vergi mükelleflerinin paralarını yabancı bir bankayı kurtarmak adına kullanmak konusunda ikna etmek son derece zor olacaktır.

Haziran ayındaki gelişmeler ile piyasadaki düğüm çözülür ve ekonomide netlik kazanılır mı bilinmez. Telefonun bir ucunda G7 ülkeleri bakanları, diğer ucunda merkez bankası yetkilileri, bakalım cevapsız aramalara geri dönüş olacak mı?

Ayşe İyigündoğdu

BloombergHT Araştırma Bölümü

aiyigundogdu@bloomberght.com