Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Türkiye Bankalar Birliği'nin (TBB) ilk yarıyıl değerlendirmesine göre, Haziran'da bireysel kredilerin TL tasarruf mevduatına oranı yüzde 81 olurken, bu, TL tasarrufların yüzde 81'inin bireysel kredi kullanımına gittiği anlamına geliyor.

TBB'nin ilk yarı değerlendirmesi ve beklentileri, Genel Sekreter Ekrem Keskin tarafından düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı.

Türkiye ve uluslararası alandaki gelişmelere yer verilen değerlendirmede, büyüme hızının yıllık bazda ilk yarı sonunda yüzde 5 civarında olduğu, tasarruf açığında yavaş da olsa düşüş görüldüğü, cari işlemler açığının daha düşük, sermaye girişinin de daha yavaş olduğu ifade edildi.

Enflasyonda düşüşün başladığı, yıl sonunda hedefe doğru yaklaşma eğiliminde olduğu vurgulanırken, bütçe açığının geçen yıla göre daha yüksek, hedefin bir miktar üzerinde seyrettiği, kamu borç stokunun GSYH'ya oranının düştüğüne işaret edildi.

Bankacılık sektöründe faiz oranlarında yatay seyir gözlenirken, eğilimin aşağı yönlü olduğu, para piyasalarının geçen yıla göre daha istikrarlı bir seyir izlediği, para talebindeki artışın yavaş olduğu ve GSYH'ya oranının düştüğü belirtildi.

Değerlendirmede, zorunlu karşılıkların bir bölümünün yabancı para olarak tutulmasının TL üzerindeki baskıyı hafiflettiği, likiditeye katkı sağladığı ve bilançoyu etkilediğine dikkati çekilirken, bankacılıkta aktif büyümesinin reel olarak oldukça hızlı yavaşladığı, özellikle tüketici kredilerinde kredi büyümesinin yavaşladığı kaydedildi.



-''Faiz oranları yatay seyrediyor, eğilim aşağı yönlü''

Tahsili gecikmiş alacak oranında düşüşün durduğu ve yukarı yönlü baskının olduğu belirtilirken, TL mevduatındaki artışın yavaş, yabancı para mevduatında ise artışın daha hızlı olduğu, mevduatın vadesinin 3 ay düzeyinde kaldığı, tahvil ve bono ihracının hızlandığı, kar hacminin yeniden artmaya başladığı, sermaye yeterliliği rasyosunun sınırlı da olsa düştüğü, Basel II uygulamasının etkisinin sınırlı olacağının tahmin edildiğinin altı çizildi.

Fonlama faizinde eğilimin aşağı yönlü olduğu, reel faiz oranının son çeyrekte yükseldiğine işaret edilirken, hem kredi faizleri hem mevduat faiz oranlarının yatay seyrettiği, eğilimin her ikisinde de aşağı yönlü olduğuna dikkati çekildi.



-''Merkez Bankası politikasında bir miktar esneme olabilir''

Merkez Bankası'nın geçtiğimiz Eylül ayından itibaren, son üç çeyrekte daha sıkı para politikası izlediğinin altı çizilen değerlendirmede, sonraki dönemlerde bu eğilimin daha dalgalı, ama istikrarlı bir görünüm sergilediği, son zamanlarda aşağı yönlü bir eğilimin olduğu, bugünkü Merkez Bankası toplantısından da bir miktar daha esnemenin olabileceği yönünde beklenti bulunduğu ifade edildi.

Bilanço büyümesinin yavaşladığının altı çizilen değerlendirmede, bilanço dağılımının oldukça hareketli olduğu, 2012 Mayıs itibariyle likit değerlerin payının azalarak yüzde 13, menkul kıymetlerin payının azalarak yüzde 22 olduğu, kredilerin payının ise büyüdüğü bildirildi.

Kredilerdeki büyüme hızının yavaşlamasına rağmen aktifteki diğer kalemlere göre daha hızlı büyüdüğü, yüzde 58'lik payın bankacılık sistemi açısından son yıllarda gerçekleşen ''en yüksek düzey'' olduğu vurgulanırken, bankaların kredi verme politikalarıyla ilgili eleştirilerde bu göstergenin çok dikkatle değerlendirilmesi gerektiği vurgulandı.



-''TL tasarrufların yüzde 81'i bireysel kredilere''

Tasarruf ve bireysel krediler arasındaki geçişe işaret edilen değerlendirmede, Haziran'da bireysel kredilerin tasarruf mevduatına oranının yüzde 56 olduğu, bireysel kredilerin TL tasarruf mevduatına oranın ise yüzde 81 olduğu, yani TL tasarrufların yüzde 81'inin bireysel kredi kullanımına gittiğine dikkati çekildi.

Performans göstergelerine bakıldığında ise tahsili gecikmiş alacakların kredilere oranının Mayıs 2012 itibariyle yüzde 3 civarında olduğuna işaret edilirken, özkaynakların toplam aktiflere oranının yüzde 12'ler düzeyinde devam ettiği, net kar/özkaynak karlılığının yüzde 13,6, net kar/toplam aktif oranının ise yüzde 1,7 düzeyinde olduğu belirtildi.

Kredilerde kurumsal ve bireysel kredi oranlarının dağılımının Mayıs itibariyle aynı olduğu ifade edilirken, geçen yılın Haziran ayı itibariyle yüzde 14 olan kredi büyümesinin bu yılın aynı döneminde yüzde 10'da kaldığı, bireysel krediler geçen yılın ilk yarısında yüzde 19 büyürken, bu yılın ilk yarısında yüzde 8 büyüdüğü bildirildi.



-''Sorunlu kredilerde yukarı yönlü baskı daha fazla hissedilecek''

Kredi riskine bakıldığında sorunlu kredilerin toplam kredilere oranındaki düşüşün bu yılın ilk yarısında durduğu, hatta KOBİ ve tüketici kredilerinde yavaş da olsa bir artış olduğu (sırasıyla 3,2'den 3,3'e ve 1,9'dan 2'ye çıktı), kredi kartlarında aşağı yönlü eğilimin devam ettiği kaydedildi.

Ekonomik yavaşlamanın sorunlu krediler üzerinde baskı yaptığı, ancak bunun beklenenden daha az olduğu yönünde bir beklenti bulunduğu ifade edilen değerlendirmede, ikinci yarıda yukarı yönlü baskının daha fazla hissedileceğinin tahmin edildiğine dikkati çekildi.



-''Bankalar riskleri daha iyi fiyatlamaya başladı''

Bankaların özkaynak karlılığının reel olarak daha iyi olduğu, bankaların riskleri daha iyi fiyatlamaya başladıkları, kredi hacmi büyüme hızı düşse dahi, faiz marjları sayesinde daha olumlu etkinin söz konusu olduğu vurgulandı.

Sektörde çalışan ve şube sayısının arttığı, ancak 2011'e göre daha yavaş bir seyir izlediği belirtilirken, Haziran sonunda istihdamın 183 bin kişiyi, şube sayısının kalkınma bankaları dahil 10 bini geçtiği ifade edildi.

İkinci yarıdan beklentilerde tasarruf dengesinde iyileşmenin sürmesi gerektiğinin altı çizilirken, büyümenin yüzde 4 civarında olmasının beklendiği, son aylarda gözlenen sermaye hareketlerindeki eğilimin büyümeyi yukarı yönde etkileyeceği, para politikasında kontrollü bir gevşeme beklendiği, mevcut koşullarda kredi büyümesinin yüzde 15-18 olması, yıllık karın yüzde 10 artması, özkaynak karlılığının ise yüzde 13,5-13,8 civarında olmasının öngörüldüğü bildirildi.



-Gündemdeki konular

Sektörün gündemindeki konulara da değinilen değerlendirmede, Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu'ndaki değişikliklere uyum sürecinin söz konusu olacağı, özellikle Borçlar Kanunu'nun bankacılığı ilgilendiren bölümlerinin bankaların aktif kalitesini olumsuz yönde etkileyeceğinin düşünüldüğüne dikkati çekildi.

Önümüzdeki dönemde dünya ekonomisindeki toparlanmayla birlikte ipotekli konut finansmanında ikinci piyasanın oluşturulmasının çok önemli olduğu, konuya ilişkin raporun hazırlandığı ve bu yöndeki çalışmaların sürdüğü de belirtildi.