ABD bankacılık hisseleri düşüşlerini siliyor
2011'deki kayıplarını telafi eden ABD Bankacılık hisseleri
ABD Bankacılık hisseleri 4Ç11’deki düşüşlerinin izlerini siliyor. 1.1x defter değerine ulaşan bankacılık hisseleri ortalaması, Mart 2009’daki 0.6x ve 0.7x seviyelerini çoktan unuttu.Fed ve ECB cephesinden gelen parasal destekle birlikte, 2012 yılında kredi ve likidite koşulları iyileşme gösterdi. Ancak aşağıdaki grafikte de görüleceği üzere: bankacılık değerlemeleri, ABD bankalarının ve ekonomisinin küresel risklerine yönelik sorular arasında sıkışıp kaldığı görülüyor. Özellikle grafiğin orta kısmında, hisse senetlerinin volatilitesi ve likiditesinin 2.çeyrekten bu yana çok değişmediği ortada. Grafiğin aşağıdaki kısmında ise Euro LIBOR-OIS spread ve US LIBOR-OIS spread de ki daralma ile likiditenin artması ile birlikte algılanan riskin bir parça azaldığını gözlemlemek mümkün. Öte yandan sadece hisse performansı açısından değil, ABD Bankacılık sektöründe de, özellikle kredi arzında yeniden bir canlanma gözleniyor. ABD Bankacılık sisteminin 25 Temmuz haftası verilerine göre, haftalık bazda kredi artışı 7,1 trilyon dolara ulaşarak, Ekim 2008’deki tepe noktasının yalnızca %2,9 altına geldi. Bu da bankaların kredi verme iştahını göstermiş olduğu kadar, talebin de yine güçlenmeye başladığını gösteriyor.
Temmuz ayında S&P’nin gerisinde, Küresel Bankaların ötesinde performans
Temmuz ayında artan makroekonomik endişeler, banka hisselerinde baskı oluşturdu. ABD bölgesel bankacılık endeksi %0,8 gerilerken, S&P 500 %1,3 yükseldi. Küresel yatırım bankacılık endeksinin Avrupa kaynaklı risklerle birlikte %4,3 gerilediği göz önüne alındığında, ABD bölgesel bankalarının Küresel Bankalara göre daha iyi performans gösterdiği görülüyor.
Ayrıca ABD Bankacılık sektörünü dünyanın önemli bir kısmından ayıran bir diğer unsur ise Bilanço yapısı ve buna bağlı olarak kredi arzındaki esnekliğe ortam sağlaması. Özellikle kredi/mevduat oranının Avrupa Bankalarının aksine %100’ün oldukça altında oluşu, ABD Bankalarının talep olduğu takdirde, kredi arzında sınırının olmamasına neden oluyor.