Şimşek: Not adil olsaydı 32 milyar dolar gelirdi
-
Şimşek, "Eğer Türkiye'nin kredi notu hak ettiği düzeyde olsaydı, 32 milyar dolar ilave yatırım olacaktı" dedi
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, kredi derecelendirme kuruluşlarının kriterlerinin sübjektif olduğunu, bu kuruluşların erken uyarı işlevlerini yerine getiremediğini ve hiçbir krizi öngöremediğini söyledi.
Bakan Şimşek, ''Eğer Türkiye'nin kredi notu hak ettiği düzeyde olsaydı, bugün Türkiye'ye portföy yatırımı olarak ve doğrudan yatırım olarak 32 milyar dolar ilave yatırım olacaktı'' dedi.
Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından hazırlanan ''Kredi Derecelendirme Kuruluşları: Alternatif Arayışlar'' adlı raporun tanıtım toplantısında konuşan Bakan Şimşek, küresel krizle birlikte kredi derecelendirme kuruluşlarının analizlerinin, verdikleri notların, özelliklikle de performanslarının eleştirildiğini, bu eleştirilerin çok da haksız olmadığını söyledi.
Dünyada şu anda lider konumda olan 3 derecelendirme kuruluşu olduğunu kaydeden Şimşek, bunlardan Fitch'e göre Türkiye'nin kredi notunun yatırım yapılabilir kategorinin bir kademe altında olduğunu, oysa Ak Parti hükümetleriyle birlikte Türkiye'nin kredi notunun 5 kademe arttığını söyledi. Türkiye'nin notunu, bir diğer kredi derecelendirme kuruluşu S&P'nin şu andaki notuna göre 4 kademe, Moody's'e göre de 3 kademe artırdırdığını kaydetti.
Kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'ye hak ettiği notu vermediğini vurgulayan Şimşek, oysa son 10 yıllık süreçte, özellikle küresel kriz ortamında Türkiye'nin çok güçlü bir performans ortaya koyduğunu dile getirdi.
-Kredi notu neye göre verilir?-
Kredi notunun ''ülke aldığı borcu geri ödeme kapasitesine sahip mi ve bu kredileri ödeyecek siyasi iradeye sahip mi'' kriterlerine göre verildiğini anlatan Maliye Bakanı, ekonomik skora bakıldığı zaman Türkiye'nin son 10 yıllık dönemde ortalama yüzde 5,3 büyüdüğünü, bunun da birçok ülkenin çok çok üstünde bir rakam olduğunu kaydetti.
Türkiye'nin gelecekteki büyüme görüntüsünün de gayet iyi olduğunu belirten Şimşek, ''Türkiye'nin ekonomik ve siyasi istikrarına bakarsanız, yaptığımız yapısal reformlara bakarsanız aslında Türkiye'nin önümüzdeki 30-40 yılda hızlı büyümeye devam edeceği açıktır'' dedi.
Ekonomik büyüklüğe bakıldığı zaman Türkiye'nin şu anda satın alma gücü paritesi ile 1,1 trilyon dolar, cari dolar kuruyla da 800 milyar dolar büyüklüğünde bir ekonomi olduğuna dikkati çeken Şimşek, ülkenin satın alma gücü paritesine göre Avrupa'nın 6'ıncı, dünyanın ise 16'ıncı büyük ekonomi olduğunu hatırlattı.
Türkiye'nin kişi başına milli gelir konusunda da gelişmiş ülkelerle arayı giderek kapattığını anlatan Şimşek, milli gelirde 10 bin dolar olan kritik eşiğin aşılmasına rağmen, bu seviyedeki birçok ülkeye göre Türkiye'nin kredi notunun düşük kaldığını kaydetti.
Bakan Şimşek, ''Gerek ekonomik büyümede, gerek büyümenin görümünde, gerekse ekonominin kişi başına milli gelir olarak ya da ekonominin büyüklüğü olarak Türkiye hakikaten çok daha iyi bir notu hak ediyor'' diye konuştu.
Enflasyonda resmin arzulanan noktada olmadığını, fakat enflasyonun tek haneli rakamlara kadar çekildiğini kaydeden Maliye Bakanı, şimdi hedefin düşük tek haneli enflasyon olduğunu söyledi.
Türkiye'nin dış şoklara karşı da oldukça sağlam olduğunu ifade eden Şimşek, Avro bölgesinin kriz seviyesine 13 çeyrektir ulaşamadığını, Amerika'nın kriz öncesi seviyeye ulaşmanın 10 çeyreği bulduğunu, Türkiye'nin toparlanmasının ise 5 çeyreği bulduğunu dile getirdi. Bakan Şimşek, ''Şimdi kriz öncesinin çok üstündeyiz. Bu şunu gösteriyor, aslında Türkiye test edildi, en büyük testten başarıyla çıktı ve çok önemli mesafe kat etti'' dedi.
-En büyük kırılganlık cari açık-
Türkiye'nin kredi notunun düşük kalması için en önemli bahanenin cari açık olduğunu belirten Şimşek, şöyle konuştu:
''Peki bu bahane sağlıklı bir bahane mi? Bütün ülkelere aynı standartların uygulandığı bir noktada buna biz ikna olurduk. Mesela 1990'lı yıllarda AB'ye giren ve sıkıntı yaşayan birçok ülkede hem büyük bütçe açıkları hem de büyük cari açıklar vardı. Mesela Macaristan yatırım yapılabilir kategoriye rahat bir şekilde çekildi. Cari açık önemli bir sorun ama ciddi bir biçimde daralmaya başladı. Enerjiyi çıkarırsanız cari açık bu sene sıfır noktalarına doğru gelmiş olacak.''
Siyasi iktidar konusunda da 10 yıllık AK Parti iktidarının, ülkenin menfaatlerini siyasi menfaatlerinin önünde tutmuş bir parti olduğunu kaydeden Şimşek, bugün dünyada bu düzeydi güçlü bir siyasi iktidar bulunmadığını kaydetti.
-Piyasaların düşüncesi farklı-
Not konusunda piyasaların kredi derecelendirme kuruluşlarından farklı düşündüğünü anlatan Mehmet Şimşek, kredi risk primi Türkiye'den yüksek AB ülkelerinin A notuna sahip olduğuna dikkati çekti.
Düşük kredi notuna rağmen son 10 yılda Türkiye'ye 120 milyar dolar yatırım geldiğini vurgulayan Şimşek, ''Kredi derecelendirme kuruluşları diyor ki (Türkiye'nin kredi notu yatırım yapılabilir seviyenin altında), ama Türkiye'ye yatırım akmış'' dedi.
Bakan Şimşek, kredi derecelendirme kuruluşlarının kriterlerinin sübjektif olduğunu, erken uyarı işlevlerini yerine getiremediklerini, hiçbir krizi öngöremediklerini ve bugün ciddi bir itibar kaybına uğradıklarını ifade etti.
Kredi notunun aslında çok önemli olduğunu ve kredi notu yüksek olan ülkelerde yatırımların daha çok olduğunu belirten Şimşek, ''Eğer not artırımı olursa doğrudan ve portföy yatırımları yüzde 2, yüzde 2 olmak üzere, toplamda gayri safi yurt içi hasılanın yüzde 4'ü kadar artabiliyor. Bu bizim ülkeler nezdinde yaptığımız bir çalışma. Eğer Türkiye'nin kredi notu hak ettiği düzeyde olsaydı Türkiye portföy yatırımı olarak ve doğrudan yatırım olarak 32 milyar dolar ilave yatırım olacaktı. Bu da şu demek, daha çok fabrika demek, daha çok istihdam demek, daha çok refah demek'' diye konuştu.
Bakan Şimşek, mevcut derecelendirme kuruluşlarının ciddi bir şekilde disipline edilmesi ve bir şekilde kendilerini ve modellerini gözden geçirme zamanı geldiğini ve oligopolistik yapının da değişmesi gerektiğini sözlerine ekledi.