Şimşek: Not artışı 32 milyar dolar getirecek
Bakan Şimşek; "Not artışları sonrasında ülkelere GSYH'lerinin yüzde 4'ü kadar küresel yatırım geliyor; Türkiye'de milli gelir yaklaşık olarak bu sene için 800 milyar dolar, bunun yüzde 4'ü 32 milyar dolar, ama bu hemen gelmiyor, 1-2 yıl sonra" açıklamasında bulundu
Bakan Şimşek; "Not artışları sonrasında ülkelere GSYH'lerinin yüzde 4'ü kadar küresel yatırım geliyor; Türkiye'ye baktığımız zaman milli gelir yaklaşık olarak bu sene için 800 milyar dolar, bunun yüzde 4'ü 32 milyar dolar, ama bu hemen gelmiyor, 1-2 yıl sonra" açıklamasında bulundu
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, not artışları sonrasında ülkelerin GSYH'lerin yüzde 4'ü kadar küresel doğrudan yatırım çektiğini, Türkiye'nin de bu çerçevede 1-2 yıl sonra yaklaşık 32 milyar dolar doğrudan yatırım çekebileceğini bildirdi.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, söz konusu not artışının Türkiye için son derece olumlu bir adım olduğunu ve bunun aslında Türkiye'nin son 10 yıldaki başarısının, ekonomideki restorasyon döneminin tescillenmesi anlamına geldiğini kaydetti.
Şimşek, Fitch'in Türkiye'ye 1994'te not vermeye başladığını ve o dönemde yaşanan krizler, düşük büyüme, yüksek kamu borçları ve iflas riski nedeniyle notunu düşük tuttuğunu, 2002 sonundan 2003 başından bu yana ise Fitch'in Türkiye'nin kredi notunu tam 5 kademe artırdığını söyledi. Şimşek, ''Yani AK Parti hükümetleri döneminde kredi notumuz 5 kademe artıyor, bu, küresel krize rağmen oluyor. Bu, hakikaten bu dönemin başarısının tescillenmesi anlamına geliyor'' dedi.
-1-2 yılda 32 milyar dolar küresel yatırım çekilebilir
Söz konusu not artışının herkese olumlu yansımasını beklediklerini ifade eden Şimşek, şirketlerin daha uzun vadeli ve daha ucuza finansman bulabileceklerini, Türkiye'ye fon girişi ve portföy yatırımlarının potansiyel olarak artabileceğini söyledi.
Şimşek, şöyle devam etti:
''Biz bir süre önce bu konuyu değerlendirmiştik. Başka ülkelerin not sonrası 2 yıllık dönemde ne tür bir fon akışıyla karşı karşı olduğuna bir bakmıştık. Yüzde 2'si portföy yatırımı, yüzde 2'si küresel doğrudan yatırım olmak üzere, GSYH'nin yaklaşık yüzde 4'ü kadar küresel doğrudan yatırım oluyor. Türkiye baktığımız zaman milli gelir yaklaşık olarak bu sene için 800 milyar dolar. Bunun yüzde 4'ü 32 milyar dolar. Ama bu hemen gelmiyor, 1-2 yıl sonra.
Bir de şunu vurgulamakta fayda görüyoruz. Şu anda 3 rating, yani derecelendirme kuruluşunun sadece birisinde biz yatırım yapılabilir kategorideyiz. Diğer 2 kuruluş henüz bu yönde adım atmadılar. Genelde bakılan şey, en az 3 derecelendirme kuruşunun 2 tanesinin notu yatırım yapılabilir seviyeye çıkartması. Ama yine de bu çok önemli bir eşiktir, bu eşik aşılmıştır. Dünkü karar, çok cesaret verici bir karardır.
Şunu da söyleyebiliriz (piyasalar zaten yatırım yapılabilir düzeyde Türkiye'yi fiyatlıyordu, Türkiye'ye çok fazla bir fon akışı olmayabilir). Sadece şunu vurgulamak istiyorum, uluslararası bazı firma ve fonlar kendi iç düzenlemelerinde diyorlar ki (biz yatırım yapılabilir kategoride olmayan ülkelere yatırım yapmayız). Dolayısıyla o anlamda daha geniş bir fon havuzuna erişim söz konusudur.''
-Yumuşak iniş başarıyla yürütüldü
İktisat tarihine bakıldığı zaman Türkiye'nin çok güçlü çıkışlar sonrasında sert düşüşleri engelleyemediğinin görüldüğünü anlatan Şimşek, oysa bu dönemde Türkiye'nin yumuşak iniş sürecini başarıyla yürüttüğünü ve sert düşüşleri engellediğini söyledi.
Şimşek, son dönemde yaşanan başarının tesadüf olmadığını vurgulayarak, ''(Biz zaman zaman eleştiriliyoruz) diyorlar, (madem bu kadar borç azaldı, ne diye hala mali disiplin diye tutturuyorsunuz), Plan Bütçe Komisyonu'nda bile dediler bize. Ama biz diyoruz ki Türkiye'nin hala bir dış kırılganlığı var, cari açık problemimiz var, burada yardımcı olmamız lazım. Merkez Bankamızın enflasyon anlamında bir desteğe ihtiyacı var, bizim o desteği devam ettirmemiz lazım. O nedenle de mali disiplini biz önceliklendirdik'' diye konuştu.
-Yeniden değerleme oranı
Yeniden değerleme oranı henüz resmen açıklanmasa da dünkü enflasyon rakamlarına göre yüzde 7,8 civarında olmasının beklendiğini kaydeden Şimşek, Bakanlar Kurulu'nun yeniden değerleme oranının yarısı kadar artırma yetkisi bulunduğunu fakat bu konuda şimdiden bir tahminde bulunamayacağını bildirdi.
-Kamu çalışanlarına enflasyon farkı
Kamu çalışanlarına enflasyon farkı zammı konusunda bir çalışmanın yapılıp yapılmadığının sorulması üzerine Şimşek, 2012'nin ilk 6 ayında enflasyon oranının yüzde 1,9 olduğunu, fakat memura yüzde 4 oranında maaş artışı yapıldığını söyledi.
Yılın ilk yarısında enflasyonun 2 katından fazla maaş artışı yapıldığına dikkati çeken Şimşek, ''(Yılın ikinci yarısında) İlk 4 ayda enflasyon yüzde 3,35 şu an itibariyle. Yani önümüzdeki 2 ayda enflasyon eğer 0,65 puanın altına düşmezse veya o civarda kalmazsa takdir edersiniz ki ilave artış gündeme gelebilir'' dedi.
Bakan Şimşek, her 1 puanlık maaş farkının bütçeye yükünün 1 milyar lira olduğunu da vurguladı.
-Atanamayan öğretmenler konusu
Atanamayan öğretmenler konusunda nasıl bir takvimin işleyeceğinin sorulması üzerine Şimşek, orta vadede öğretmen ihtiyacını sıfırlayacaklarını fakat bunun herhangi bir şekilde eğitim fakültelerinden mezun olmuş herkesi öğretmen olarak atayacakları anlamına gelmediğini bildirdi.
Şimşek, öğretmen açığının sıfırlanmasından sonra belki emeklilerin yerine hariç olmak üzere hiç öğretmen atanamayacağını kaydederek, ''Dolayısıyla o konunun yanlış anlaşılmaması için çok açık ve net konuşuyorum bizim sıfırlayacağımız alan öğretmen açığıdır'' dedi.
-Sözleşmeli personelin kadroya alınması
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sözleşmeli personelin kadroya alınmasına yönelik Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın çalışma yaptığını ancak zamanlaması konusunda tam bir süre veremeyeceğini söyledi. Olması gerekenin, işçi-memur ayrımının ortadan kalkması olduğunu dile getiren Şimşek, ''İdeal olarak vatandaşımıza kaliteli hizmet açısından, iyi performans açısından hiç kimseye hayat boyu garanti bir işin olmaması lazım. Çünkü bu performansı düşürüyor, hizmet kalitesini düşürüyor. İdeali bu ama Türkiye'de mevcut bir yapı var. Yapı bu çerçevede gidiyor'' dedi.
Bakan Şimşek, kira geliri elde edenleri tespit etmeye yönelik yaptıkları çalışmayı hatırlatarak, bu çalışma sonucunda 370 bin yeni mükellef kazandıklarını belirtti. Serbest meslek erbapları üzerinde benzer bir çalışma yaptıklarını bildiren Şimşek, şunları kaydetti:
''Ama çalışmalarımız biraz zaman alıyor. Kira gelirlerinde vergi düzenlemesi üzerinde epey çalıştık. Sigorta şirketlerinden, bankalardan, tapudan bilgileri topladık, analiz ettik. Şimdi bütün serbest meslek erbabı kesimlerden tutun bazı kesimlere kadar, gelirlerine ilişkin bilgiler var bizde. Bunların her türlü harcaması, kredi kartı harcamaları, banka hareketleri, seyahatleri, yani devlet olarak şu anda biz bir çok veriyi topluyoruz. Bu konularda da 'acaba yeni bir adım atabilir miyiz' diye bakıyoruz. Bu konuda büyük veri deposu var. Bu veriler analiz edilecek, bu çerçevede bir takım adımlar atılacak.''
Bakan Şimşek, sosyal güvenlik reformu çalışmalarına ilişkin soru üzerine de, bu alanda bir reforma ihtiyaç olup olmadığının çok fazla üzerine tartışılacak bir husus olmadığını söyledi. 2013 yılında bütçeden toplam yatırımları ayırdıkları paranın 40 milyar lira iken, sosyal güvenlik sistemine toplamda 72 milyarın üzerinde, neredeyse yatırımların iki katı düzeyinde transfer yapılacağını ifade etti. Şimşek, çok açık ve net bir şekilde sosyal güvenlik sisteminin daha da iyileştirilmesi gerektiğinin ortada olduğunu belirtti. Şimşek, bunun ne şekilde sağlanacağına, ilgili bakanlığın çalışmalarının belirleyeceğine vurgu yaptı.
-Bütçeye dış denetim
Maliye Bakanı Şimşek, kamu harcamalarında israfı azaltmayı amaçladıklarını belirterek, kamu harcamalarının önceliklendirilmesine, kamu harcamalarında varsa bir takım fazlalıkların gözden geçirilmesine yönelik, ''kısılabilecek kamu harcaması var mı'', ''yanlış uygulamalar var mı'', bütün bunları gözden geçirmek üzere yeni yaklaşım içinde olacaklarını daha önce ifade ettiklerini belirtti. Daha fazla kamu harcamasının, daha fazla vergi yükü ya da daha çok borç anlamına geldiğini anlatan Şimşek, ''Bunun başka mucizevi bir yolu yok. Eğer kamu harcaması artarsa iki seçeneğimiz var; ya vatandaştan daha fazla vergi alacaksınız ya da daha fazla borçlanacaksınız. Bu da vatandaşın orta ya da uzun vadede vergi yükünü artırmak demek'' diye konuştu.
Gelişmekte olan bir ülkenin eğitime, sağlığa, alt yapıya ihtiyacı olduğunu, dolayısıyla harcamanın olacağını vurgulayan Şimşek, ama bu harcamaların etkin, verimli alanlara, ülkenin geleceğine aktarılmasını amaçladıklarını söyledi. Şimşek, ''Transfer, maaş gibi aktarmalar olacak ancak bütçenin bir transfer bütçesine, bir maaş bütçesine dönüşmemesi lazım. İkincisi varsa fuzuli, verimli olmayan harcamaların azaltılması lazım. Bu konuda bundan sonraki bütçe talimatları da önemli olacak'' dedi.