Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, enflasyondaki düşüşün 2013 yılında da devam etmesini beklediklerini belirterek, ''Enflasyonun yüzde 5,3'e gerilemesini hedefliyoruz'' dedi.

Şimşek, Bakanlık'ta düzenlediği ''Makroekonomik Gelişmeler ve 2012 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Gerçekleşmeleri'' konulu basın toplantısında, küresel finansal krizin üzerinden 5 yıl geçmesine karşın küresel büyümenin yavaş, işsizliğin yüksek seyrettiğini belirterek, bu anlamda 2012 yılının zor geçtiğini söyledi.

Gelişmekte olan ekonomilerde de 2012 yılında potansiyelin oldukça altında büyüme gerçekleştiğini ifade eden Şimşek, ''Özellikle bölgemizde jeopolitik gerginliklerin de oldukça yüksek seyrettiği bir dönemi geride bıraktık'' dedi.

Birçok uluslararası kuruluşun dünya ekonomisine ilişkin öngörülerini yılbaşına oranla aşağı yönlü revize ettiğine dikkati çeken Şimşek, IMF tahminlerine göre 2012 yılı için küresel büyümenin yüzde 3,3, 2013 yılında ise yüzde 3,6 gerçekleşeceğini kaydederek, tahminlerin bir önceki yıla göre 0,7-0,8 puan civarında aşağı yönlü olduğuna işaret etti.

-''Yumuşak inişi iyi yönettik''-

2013'ün başı itibarıyla küresel ekonomiye ilişkin beklentilerin oldukça olumlu olduğunu anlatan Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Özellikle ABD'deki mali uçurum konusunda kısmi de olsa bir çözümün bulunmuş olması iyimserliği artırıyor. Ayrıca Avro Bölgesi'nde alınan tedbirler, kararlar en azından yatırımcı tedirginliğini azaltmış, nispi bir istikrar sağlamıştır. Risk göstergelerinde önemli bir iyileşme gözlemlenmektedir. Bu çerçevede baktığınız zaman İspanya, İtalya, Yunanistan gibi sorunlu ekonomilerde 10 yıllık tahvil faizlerinin düşüşe geçtiğini, kriz dönemine oranla oldukça aşağıda seyrettiğini göreceksiniz.''

2012'nin Türkiye ekonomisi açısından da önemli bir yıl olduğunu belirten Şimşek, küresel ekonomideki olumsuzluklara rağmen geçen yıl Türkiye ekonomisinin istikrarını ve güçlü makro ekonomik dengelerini koruduğunu anlattı.

2011'in son çeyreğinden itibaren girilen yumuşak iniş sürecini AK Parti Hükümeti'nin iyi yönettiğini vurgulayan Şimşek, söz konusu süreçte ekonominin kontrollü olarak yavaşladığını, cari açığın büyük oranda daraldığını, enflasyonist baskıların azaldığını, bütçe dengelerinde çok ciddi bir bozulma yaşanmadığını ifade etti.

-''Enerjide dışa bağımlı olmasaydık...''

AB'deki sıkıntıların ve jeopolitik risklerin Türkiye'ye yansımalarının önemli düzeyde olduğunu belirten Şimşek, ''Bütün bu faktörlerin gerek reel ekonomiye, gerek finansal piyasalara yansıması, bu süreç iyi yönetilmese çok daha olumsuz olacaktı. 2012 yılını yüzde 3'e yakın bir büyüme ile kapatacak olmamız, bu anlamda yine de bir başarı olarak görülebilir'' diye konuştu.

Geçen yıl iç talebi kontrol altında tuttuklarını ifade eden Şimşek, yüksek petrol fiyatları, ve AB'deki sıkıntılara rağmen cari açığı aşağı çekme konusunda başarılı olduklarını söyledi.

2011 yılının Ekim ayında cari açığın 78,4 milyar dolara yükseldiğini hatırlatan Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Kasım 2012'ye baktığımız zaman açığın 51,9 milyar dolara indiğini görüyoruz. Yani, Türkiye yumuşak iniş döneminde cari açığını 26,5 milyar dolar aşağı çekmiştir. Bu da önemli bir başarı. Bu başarı AB'deki kötü gidişata rağmen, petrol fiyatlarının yüksek seyretmesine rağmen sağlanan bir başarıdır. Bizim 12 aylık enerji ithalatımız 60 milyar dolar. Cari açığımız 51,9 milyar dolar. Yani biz enerjide dışa bağımlı olmasak 8,1 milyar dolarlık cari fazlamız bile olabilirdi.''

-Enflasyon ve büyüme-

Enflasyon konusuna ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Şimşek, 2011'de enflasyonun yüzde 10,5'e kadar yükseldiğini anımsattı.

Aldıkları politika tedbirleri sayesinde enflasyonun yüzde 6,2'ye gerilediğini belirten Şimşek, ''Yüzde 6,2'lik enflasyon son 44 yılın en düşük tüketici enflasyonu olmuştur'' diye konuştu.

2013'te enflasyondaki düşüşün devam etmesini beklediklerini ve hedeflenen yüzde 5,3'e gerilemesini öngördüklerini kaydeden Şimşek, orta ve uzun vadede hedeflerinin enflasyonu düşük tek haneli rakamlara indirmek olduğunu söyledi.

2013'ün Türkiye'nin güçlü ve dengeli büyümeye döneceği bir yıl olacağını ifade eden Şimşek, ''2013 yılında, iç talebin etkisiyle büyümenin 2012'ye göre hızlanmasını öngörüyoruz. Tabii ki büyümeyi yüzde 4 olarak tahmin ediyoruz. Ama bunun üzerine çıkacağına dair bir çok beklenti ve değerlendirme de söz konusudur'' dedi.

Küresel büyümeye ilişkin beklentilerin ve AB'deki toparlanmanın Türkiye'ye olumlu yansıyacağını dile getiren Şimşek, 2012'nin son çeyreğindeki öncü göstergelere bakıldığı zaman bunların görülebileceğini ifade etti.

2012'de enflasyonist baskıların azalması ile Merkez Bankası'nın elinin güçlendiğine dikkati çeken Şimşek, para politikası konusunda nispi bir gevşemenin olduğunu belirtti.

Piyasa faizlerine paralel olarak kredi faizlerinde de düşüş yaşandığını hatırlatan Şimşek, ''Bunun de reel ekonomiye olumlu yansımalarını beklemek lazım'' diye konuştu.

İstihdam konusunda da görüşlerini paylaşan Şimşek, küresel krizden bu yana 4 milyonun üzerinde istihdam yaratıldığını kaydetti.

Yaratılan istihdamının önümüzdeki dönemde büyümeye destek vereceğini dile getiren Şimşek, kredi notundaki iyileşmenin de büyümeye olumlu yansıyacağını ifade etti.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2012 yılında merkezi yönetim bütçe giderlerinin 360,5 milyar lira, merkezi yönetim bütçe gelirlerinin 331,7 milyar lira olarak gerçekleştiğini, bütçe açığının ise 28,8 milyar lira olduğunu açıkladı.

Maliye Bakanlığında ''Makroekonomik Gelişmeler ve 2012 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Gerçekleşmeleri'' konulu basın toplantısı düzenleyen Şimşek, Aralık ayında bütçe giderlerinin 42,8 milyar lira, faiz hariç bütçe giderlerinin 41,1 milyar lira, merkezi yönetim bütçe gelirlerinin 27,3 milyar lira, genel bütçe vergi gelirlerinin 23,1 milyar lira olduğunu söyledi.

Şimşek, bu sonuçlara göre bütçe açığının Aralık ayında 15,5 milyar lira, faiz dışı açığın da 13,8 milyar lira olarak gerçekleştiğini dile getirdi.

2012 Ocak-Aralık döneminde merkezi yönetim bütçe giderlerinin 360,5 milyar lira olduğunu bildiren Şimşek, faiz hariç bütçe giderleri 312,1 milyar lira, merkezi yönetim bütçe gelirlerinin 331,7 milyar lira, genel bütçe vergi gelirlerinin de 278,8 milyar lira olarak gerçekleştiğini belirtti.

Şimşek, 2012 yılında bütçe açığının 28,8 milyar lira olduğunu ifade etti.

2011 yılında bütçeyi yaparken bütçe açığı hedeflerini 21,1 milyar lira olarak koyduklarını hatırlatan Şimşek, 2013-2015 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program'da (OVP) bütçe açığı tahminini 33,5 milyar lira olarak revize ettiklerini kaydeden Şimşek, ''Gerçekleşmeye baktığımız zaman, revize bütçe açığına göre oldukça aşağıdayız. Ama başlangıç bütçe açığı hedefine göre bir miktar yukarıdayız'' dedi.

-''Gerektiğinde tedbir aldık, harcamaları kontrol altına aldık''-

Bütçe giderlerinin yüzde 14,6 arttığını belirten Şimşek, 360,5 milyar liralık bütçe giderinin, orijinal bütçe gider hedefinin yaklaşık yüzde 3'ü üzerinde gerçekleştiğini kaydetti. Şimşek, ''Harcamaların çok önemli bir kısmı, yatırımlara, eğitime ve sağlığa verilen ilave desteklerden oluşmaktadır'' diye konuştu.

2012 yılında genel bütçe gelirlerinin bir önceki yıla göre yüzde 11,7 artarak 331,7 milyara çıktığını, bütçe hedefinin ise 329,8 milyar lira olduğunu belirten Şimşek, gelirlerde aşağı yönlü bir sapma olmadığını, bütçe hedefine göre 1,9 milyar lira yukarıda gerçekleştiğini söyledi. Şimşek, küresel ekonomi ve Türkiye ekonomisindeki yavaşlama ile büyümenin kompozisyonu dikkate alındığı zaman bunun çok ciddi bir başarı olduğunu dile getirdi.

Vergi gelirleri tahsilatının, 2012 yılında bir önceki yıla göre yüzde 9,8 oranında arttığını ifade eden Şimşek, enflasyonla karşılaştırıldığında bunun çok önemli reel bir artış olduğunu vurguladı.

Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bu bütçe rakamlarını şu çerçevede değerlendirmek lazım; Hükümetlerimiz döneminde hakikaten biz, bütçe disiplinine, mali disipline büyük önem verdik. 2012 yılı bütün bu sıkıntılara rağmen aslında bu önemin devam ettiğini göstermesi açısından anlamlıdır. 2012 yılında gerektiğinde tedbir aldık, gerektiğinde harcamaları seçici olarak tabii ki kontrol altına aldık. Evet, yatırımlara ilave destek verdik. Mesela Aralık'ın son haftasında karayolları başta olmak üzere afat, sağlık ve milli eğitime yaklaşık ilave 5 milyar lira verdik. Aralık'ın son haftasında ilave ülkenin eğitimine, altyapısına destek vermeseydik bütçe açığımız muhtemelen orijinal hedefe çok çok yakın olacaktı. Önemli bir sapma da gündemde olmayacaktı. Ama biz her zaman ülkemizin altyapısı, eğitimini, sağlığını hep ön planda tuttuk, önceliklendirdik. Bütün tabii ki bu ilave harcamaya rağmen bütçe açığı, 2012 yılında Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'ya oran olarak yüzde 2 civarında olacak. Yüzde 2'lik rakam tabii ki hakikaten çevremizdeki ülkelerle ve Avrupa ile karşılaştırıldığı zaman önemli, olumlu bir rakam, önemli bir başarı görülebilir.''

-''Genel Devlet Açığı yüzde 1'e yakın''-

Bakan Şimşek, 2002 yılında bütçe açığının, GSYİH'nın yüzde 11,5'i civarında olduğunu, geçen yıl ise bu oranın yüzde 2 olarak gerçekleştiğini bildirdi. Bunun, bir önceki yılın yüzde 1,3'lük açığına göre bir miktar yüksek olduğunu ifade eden Şimşek, ''Yine de uluslararası değerlendirmelerde, karşılaştırmalarda kullandığınız zaman bu rakamın oldukça iyi bir rakam olduğunu göreceksiniz. Bizim tabii ki orijinal bütçe açık hedefimiz yüzde 1,5'ti. Buna göre yarım puanlık bir yukarı doğru bir sapma söz konusu. Ama revize hedefe göre de 0,3 puan aşağıda'' dedi.

OVP'ye, genel devlet açığı çerçevesinde bakıldığında, geçen sene genel devlet açığını, GSYİH'nın yüzde 1,3'ünde tuttuklarını bildiren Şimşek, dolasıyla neredeyse yüzde 1'e yakın genel devlet açığı olduğunu, merkezi yönetim bütçe açığının diğer ülkelerin açığı ile karşılaştırılabilir bir açık olmadığı için Avrupa ve diğer uluslararası karşılaştırmalar için bu rakamın kullanılması gerektiğini söyledi.

Şimşek, şunları kaydetti:

''Bizim tahminimiz genel devlet açığının GSYİH'ya oranının yüzde 1,3 olacağı yönündedir. Eğer biz ilave yatırım desteklerinde bulunmasaydık muhtemelen genel devlet açığımız yüzde 1'in bile altına inmiş olacaktı. Yüzde 1 civarında olacaktı. Genel olarak resme baktığınız zaman faiz hariç giderlerde 11,4 milyar liralık ilave harcama yapmışız. Bunun çok büyük bir kısmı, üçte ikisinden fazlası yatırım giderleri, geriye kalan ise personel giderleri, kısmen mal ve hizmet alımı giderlerinden kaynaklanmaktadır. Son 10 yılda bütçe açığının GSYİH'ya oranını 9 puandan fazla azalttık. Türkiye bunun çok faydasını gördü. Bunun sayesinde Türkiye borçlarını çok ciddi bir şekilde azaltma imkanı buldu. Bugün Maastricht Kriteri'ne göre Türkiye'nin brüt kamu borcunun, GSYİH'a oranı yüzde 36. Halbuki Avrupa Maastricht Kiteri yüzde 60. Burada hakikaten Maastricht Kriteri'ne göre 24 puanlık çok ciddi bir başarı söz konusu.''

-''Reel faizler neredeyse sıfırlanmış durumda''-

Maliye Bakanı Şimşek, Türkiye'nin kamu brüt borç stokunun, OECD ortalamasının üçte birine düştüğünün görüldüğünü, Türkiye'nin net kamu borç stokunun GSYİH'a oranının yüzde 18 civarında olduğunu belirterek, bunun da Türkiye'nin geldiği noktayı göstermesi açısından çok önemli olduğuna dikkati çekti.

Hükümetleri döneminde borç azaltmaya ve mali disipline önem verdiklerine işaret eden Şimşek, kamu dengelerindeki bu iyileşmeler millete, iş alemine ve Hazine'ye olumlu yansıdığını dile getirdi. Şimşek, şu değerlendirmelerde bulundu:

''Faizler düşmüştür ve bu sayede Türkiye önemli kazanımlar elde etmiştir. 2002 yılında faiz giderlerinin GSYİH'a oranı yüzde 14,8'di. Yani Türkiye ürettiği katma değerin yaklaşık yüzde 15'ini faiz olarak ödüyordu. 2012 yılında bu yüzde 3,4. Dolayısıyla Türkiye çok büyük mesafe kat etti. Reel faizler yüzde 25-30'lar civarındayken bugün reel faizler neredeyse sıfırlanmış durumda. Milletin vergileri eskiden yüzde 86 oranında faize giderken, şimdi bu oran yüzde 17'lere kadar düştü.''

-''Özelleştirmede aşağı yönlü bir sapma söz konusu olmayacak''-

2013 bütçesine ilişkin beklentilerini de aktaran Şimşek, şunları kaydetti:

''2013 bütçesine ilişkin beklentilerimiz olumlu. Biz 2013'ü gerçekçi bir bütçe olarak hazırladık. 2013'e ilişkin bütün tedbirleri almış bulunmaktayız. Gerek geçen sene gerekse yılbaşında bütün tedbirler alınmıştır. Bu birinci husus. Ama daha önemlisi Türkiye ekonomisi 2013 yılında toparlayacak. Yani büyüme hızlanacak diye öngörüyoruz. Yüzde 3 civarında bir büyümeden yüzde 4 belki de üzerinde bir rakama doğru gidiş bekleniyor. Çünkü dünya ekonomisine ilişkin beklentiler olumlu ve para politikasındaki gidişat, Türkiye'de nispeten daha güçlü iç talebi destekleyici nitelikte. Bu da ikinci faktör. Üçüncü olarak son yıllarda özelleştirme gelirlerinde önemli sapmalar oldu. Yani gelir bazında hedefi biz gerçekleştiremedik. 2013'e baktığımız zaman belli bir sorun yaşamayacağız.

2013'ün ilk mesai gününde bu senenin toplam özelleştirme hedefi olan 4 milyar lira yerine 4,2 milyar liralık kaynağı biz Hazine'ye aktardık. Dolayısıyla Ocak ayında bu hem bütçeye yansıyacak hem Hazine'nin tabii ki finansman tablosuna yansıyacak. Dolayısıyla bu sene, özelleştirmede son birkaç yılda olduğu gibi aşağı yönlü bir sapma söz konusu olmayacak. Hatta bugün itibariyle baktığınız zaman şu an itibariyle hiçbir özelleştirme yapmazsak, en az ilave 2,5 milyar liralık kaynak aktarma imkanımız olacak. Ki şu an itibariyle çok ciddi özelleştirmeler gerçekleştirilmiş, onay süreci devam eden özelleştirmemiz var. Dolayısıyla bu sene muhtemelen özelleştirme gelirlerinde, ki çok mütevazi bir hedefti, 4 milyar liralık hedefe oranla oldukça güçlü bir performans ortaya çıkacaktır. Dördüncü olarak bu nispeten olumlu görünüme rağmen biz mali disiplini tabii ki hiçbir şekilde gevşetmeyeceğiz. Bu noktada güçlü duruşumuzu devam ettireceğiz. Mali disiplin anlayışımıza bağlı kalacağız. Bütün bu faktörlerden dolayı ben 2013 yılının bütçe dengeleri açısından oldukça olumlu bir yıl olma ihtimalini yüksek görüyorum. Ama geçen sene bu vakitlerde biz biraz daha temkinli bir tona sahiptik. Bütün idarelerimizi harcamalar konusunda uyarmıştık. Bu sene de nispeten elimizin güçlü olması, hiç kimseyi tabii ki gevşek davranmaya itmesin, diye düşünüyoruz. Bu konuda da yine bizim harcamaları kontrol altına alma yönündeki çabalarımızı devam ettireceğimizi buradan ifade etmek istiyorum.''

-''Cumhuriyet tarihinin en cömert, en güçlü adımlarını attık''-

Türkiye'nin 2023 hedeflerine kararlı bir şekilde ilerlediğini belirten Maliye Bakanı Şimşek, Bakanlık olarak gerek verginin tabana yayılması, gerekse harcamaların etkin bir şekilde gerçekleşmesi için güçlü bir destek verdiklerini söyledi.

Maliye politikasını oluştururken hep istihdamı, büyümeyi, Türkiye'nin uzun vadeli geleceğini öncelikli hale getirdiklerinin altını çizen Şimşek, ''Son 3 yıla bakarsanız, 2009 yılından bu yana küresel krize rağmen şunu göreceksiniz; hep altyapıyı, hep eğitimi, hep sağlığı, yani Türkiye'nin beşeri sermayesini, fiziki altyapısını hep önceliklendirmişizdir. Yatırımları teşvik etmek için Cumhuriyet tarihinin en cömert, en güçlü adımlarını yine bu dönemde attık. Çünkü aslında teşvik dediğiniz zaman Maliye'nin gelirlerinden feragat etmesi demektir. Ülkemizin tabii ki bu iddialı hedeflerini gerçekleştirmesi için bu çabalara devam edeceğiz'' ifadelerini kullandı.

Bakan Şimşek, 2012 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi'nin uygulanmasında emeği geçenlere de teşekkür etti.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, konuttaki KDV oranı konusunda geriye dönüş olmayacağını belirterek, ''Bu defter kapanmıştır. Bu konuda son derece doğru bir adım attığımız kanaatindeyim'' dedi.

Bakanlıkta düzenlediği basın toplantısında, 2012 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi uygulama sonuçlarını açıklayan Bakan Şimşek, ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Şimşek, özelleştirme gelirlerini niçin yılın son gününde değil de yeni yılın ilk mesai gününde Hazineye aktardıklarına ilişkin soru üzerine, bunun teknik bir sebebi olduğunu söyledi.

Genelde özelleştirme gelirlerinin atıl durmadığını, mutlaka bir şekilde değerlendirildiğini, onun da bir vadesinin bulunduğunu ifade eden Bakan Şimşek, vadenin de 2 Ocak'ta dolduğunu, bu nedenle gelirlerin 3 ocak'ta Hazine'ye aktarıldığını anlattı. Bunun başka türlü de ayarlanabileceğine işaret eden Şimşek, ''Ama niye böyle bir şey yaptık. 2012 yılı zaten bütçe dengelerine ilişkin OVP'de yeni bir değerlendirme yapmışız. O çerçevede bir resim oluşmuş. Biz doğrusu 2013'ü garanti altına almak için 2013'ün başında aktardık. Dolayısıyla ilk günden özelleştirme hedeflerini tutturmuş olduk. Sonraki özelleştirmeler ilave bir gelir olarak ortaya çıkacak'' dedi.

-Vergi dairesi müdür ve müdür yardımcılarının ücretleri-

Vergi dairesi müdür ve müdür yardımcılarının eşit işe eşit ücret uygulamasından yararlanamadığı, bu nedenle alana çıkıp tahsilat yapmadıkları ve tahsilat tahakkuk oranlarının hedeflerin altında kaldığı yönünde eleştirilerin olduğunun ifade edilmesi üzerine Bakan Şimşek, bunun eşit işe eşit ücret düzenlemesiyle ilgisinin bulunmadığını kaydetti.

Maliye Bakanlığı olarak sadece Maliye çalışanlarına ilişkin özel bir özlük düzenlemesine bugüne kadar gitmediklerine dikkati çeken Bakan Şimşek, ''Çünkü bu bizim bütün kamuya empoze etmeye çalıştığımız mali disiplin, harcamaları kontrol altında tutma anlayışımızla çok tutarlı olmazdı. Kabul de görmez. Bizim söylediklerimizle yaptıklarımızın birbirine paralel olması lazım'' diye konuştu.

Şimşek, ama ileride kamuda bu yönde adımların atılması halinde, vergi dairesi müdür ve müdür yardımcılarının da bundan faydalanması için gereğini yapacaklarını belirtti.

Bakan Şimşek, bütçe gelir tahsilatına, vergi tahsilatına bakıldığında da performansta iddia edildiği gibi çok ciddi bir geriye gidişin söz konusu olmadığını vurguladı.

-Konuttaki KDV uygulaması-

Konuttaki KDV uygulamasıyla ilgili soruyu yanıtlarken de Bakan Şimşek, bu konuda geriye dönüş olmayacağını ifade ederek, ''Bu defter kapanmıştır. Bu konuda son derece doğru bir adım attığımız kanaatindeyim'' şeklinde konuştu.

Çünkü burada vergi adaletini tesis etmeye yönelik bir adım attıklarını belirten Şimşek, şöyle konuştu:

''Sektör çok reklam veriyor, çok güçlü bir şekilde basında sesi çıkıyor ama açık ve net olarak söyleyim biz sektörü dinledik. Sektörün mağdur olmaması için gereken her şeyi yaptık. Mesela kanun geçen yılın ortasında geçmiş olmasına rağmen ve herkes tarafından bilinmesine rağmen biz (Bakanlar Kurulu kararının yayımlandığı gün itibariyle geçerli olur) dedik. Dolayısıyla vatandaşımız şunu bilsin. Bir kere ikinci el konut stokuna bunun bir yansıması yok. Bu tamamen yeni satılacak evlerle ilgili. Bir kere yılbaşı itibariyle ruhsatını almış, belki inşaatı 5 yıl sonra olabilecek binayı bile etkilemeyecek. Sadece 2013 başından itibaren yeni inşaat ruhsatı alacaklara bu geçerli. Bir de sadece büyükşehirlerde ve sadece belli bir değerin çok üzerindeki konutları etkileyecek.''

Şimşek, dolayısıyla bu düzenlemeyi olduğundan çok farklı bir şekilde göstermenin, sektörün de lehine olmadığına işaret ederek, şöyle devam etti:

''Bugün Ankara'da, İstanbul'da, İzmir'de metrekaresi 5 bin lira ve üzerinde olan birçok konut var. Yani 100 metrekarelik bir yer alıyorsunuz 1 milyon lira veya 500 bin lira... Ben vatandaştan topladığım vergileri o inşaatı yapanlara iade olarak veriyorum. Bu vergi adaletine sığmıyor. Düşünün İstanbul'da metrekaresi 10 bin dolara satılan yerler var. Bu 10 bin dolarlık yere ben, belki 170 bin dolarlık, yani 100 metrekare için, sırf 150 metrekarenin altında olduğu için KDV iadesinde bulunacağım. Bu vergi adaletine sığmıyor. Bundan geri dönüş olmayacaktır. Sektörün en az etkilenmesi için gereken bütün düzenlemeleri yaptık.

Dün mesela bazı basın yayın organlarında neymiş efendim lüks inşaat tanımı yokmuş. Bizim çok net olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile birlikte bir tüzüğümüz var. O tüzükte açık olarak inşaat sınıflamasını yapmışız, lüks inşaat demişiz, birinci sınıf inşaat demişiz. Bu KDV artışını zaten lüks ve birinci sınıf inşaat için uygulayacağız. Ama sadece lüks ve birinci sınıf olması yetmiyor, emlak vergi değeri belirli bir düzeyde olacak, büyükşehirlerde olacak, dolayısıyla bu düzenlemeler yapılırken bayağı çalıştık. Ayrıca kentsel dönüşüm, afet riski alanlarını da dışarıda bıraktık. Yani Türkiye'nin öncelikli meselelerine de biz desteği devam ettiriyoruz.''

Bakan Şimşek, bu konuda yapılan yorumlara saygılı olduklarını, inşaat sektörünü her zaman desteklediklerini, bu çalışmayı yaparken de sektörle birlikte çalıştıklarını bildirdi.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2013 yılı hedefleriyle ilgili olarak, ''Bütün tedbirlerimizi aldık, dolayısıyla hiçbir şekilde yeni zamlar gündemde değil'' dedi.

Bakanlıkta düzenlediği basın toplantısında, 2012 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi uygulama sonuçlarını açıklayan Bakan Şimşek, ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin, ''2013 yılında bir önceki yıla göre 40 milyar liralık bir vergi artışı öngörüyorsunuz. Bu artışı nasıl sağlayacaksınız, yeni zamlar gündeme gelecek mi?'' şeklindeki sorusu üzerine Bakan Şimşek, bütün tedbirleri aldıklarını ve hiçbir şekilde yeni zamların gündemde olmadığını bildirdi.

Şimşek, ''Bakın açık ve net olarak altını çiziyorum, yeni zamlar gündemde değil'' diye konuştu.

Vergi gelirlerinde 40 milyar liralık artış beklentisinin kısmen Türkiye'deki büyüme, kısmen alınan tedbirler, kısmen de BOTAŞ'la ilgili varsayımla ilgili olduğunu kaydeden Şimşek, bunların bütçe sürecinde de çok açık ve net olarak zaten paylaşıldığını ifade etti.

-360 bin yeni mükellef-

Bir gazetecinin ''Son dönemde mükellef sayısında ne kadarlık bir artış oldu'' şeklindeki sorusu üzerine Mehmet Şimşek, 298 bini kira geliri mükellefi olmak üzere, toplamda vergi mükellefi sayısında 360 bin civarında artış söz konusu olduğunu söyledi.

Şimşek, re'sen telkin edilen mükellefler dikkate alındığında ise son yıllarda 1 milyonun üzerinde mükellef artışının olduğunun görülebileceğini vurguladı.

-2B arazilerinin satışı-

Kamuoyunda 2B arazileri olarak bilinen, orman vasfını kaybetmiş arazilerin satışı için başvuru süresinin uzatılmasıyla ilgili soruları da yanıtlayan Maliye Bakanı, konuyla ilgili hiçbir sıkıntının bulunmadığını, kıymet takdirlerinin de bu ay sonu itibariyle bitirileceğini bildirdi.

Şimşek, konuyla ilgili şunları söyledi:

''En kısa sürede 2B parsellerinin satışına başlayacağız. Haziran'a kadar tamamını bitirmeyi öngörüyoruz. Şu ana kadar kadastrosu yapılmış parsellerde başvurular yüzde 90 düzeyinde. Sonradan güncellemesi tamamlananlarda ise yüzde 70 civarında. Dolayısıyla çok ciddi bir rağbet var. Bu anlamda 2B uygulamasının başarılı olacağına inanıyorum. Burada bizim temel amacımız gelir elde etmek değil, sorun çözmekti. Ama biz gelir olarak da bu sene 4,8 milyar liralık bir gelir öngörüyoruz. Bunun makul, temkinli bir rakam olduğu kanısındayım. Bunun gerçekleşebileceğine ben inanıyorum. Bu anlamda bütçe hedeflerine olumsuz anlamda bir yansıması olmayacak.''

Konuyla ilgili sorular üzerine, yeni Gelir Vergisi Kanunu'nun bir an önce Meclis'e sevk edilmesini sabırsızlıkla beklediğini dile getiren Şimşek, ''Ben hala ümitliyim, bu yılın ilk çeyreğinde gönderebiliriz diye. Ama o konu Bakanlar Kurulu'nun yetkisinde olan bir konu olduğu için size tam bir tarih vermem doğru olmaz'' diye konuştu.

Şimşek, yeni Gelir Vergisi Kanunu'nda mirasla ilgili yeni bir düzenlemenin şu an itibariyle gündemde olmadığını da vurguladı.

-Türk Telekom'un ikincil halka arzı-

Türk Telekom'un ikincil halka arzı konusunda bir süreç bulunduğunu ve o yönde bir Bakanlar Kurulu kararının söz konusu olabileceğini anlatan Şimşek, ikincil halka arzın nasıl olacağı ve zamanı konusunda bir yorum yapmak istemediğini söyledi.

Mevduat stopajı konusunda 2013 yılının başında uygulamaya konulan düzenlemenin tasarrufların artışı anlamında çok önemli olduğunu kaydeden Şimşek, özellikle bireysel emeklilik konusunda atılan adımın ciddi bir etkiye sahip olduğunu ifade etti.

Şimşek, ''Bu tür yeni düzenlemelerin etkisini birebir ölçmek, tahmin etmek çok kolay değil. Ama OVP tahminlerine göre 2012 yılında yurtiçi tasarruf oranı yüzde 14,3. Bunun 2013'te yüzde 15'e, 2014'te yüzde 15,7'ye, 2015 yılında da yüzde 16,7'ye çıkacağını biz öngörüyoruz. Ama tabii bunlar bizim öngörülerimiz'' diye konuştu.