Analiz: Thatcher'ın ekonomi karnesi
Hayattayken kendisinden çok bahsettiren İngiltere'nin Demir Leydi'si Margaret Thatcher ölümünün ardından da konuşulmaya devam ediyor. Peki Thatcher nasıl bir ekonomi bıraktı?
Rusya'nın kendisiyle alay etmek için kullandığı “Demir Leydi” lakabını, büyük bir gururla kullanmaya başlayan ve dünyanın da kendisini bu şekilde tanıdığı Margaret Thatcher Pazartesi günü vefat etti. Ardında daha çok üzülen mi, yoksa kutlama yapan mı bıraktı tartışmaya açıktır; ancak herkesin ortak bir noktada buluşarak kabul ettiği tek bir şey varsa, o da İngiltere'nin 1979-1990 yılları arasında görev yapmış ilk ve tek kadın başbakanı olan Thatcher'ın, tarihe adını yazdıran bir şahsiyet olduğuydu.
Amerikan başkanı Ronald Reagan'ın, özellikle de konu konservativizm olduğunda kadim dostu Thatcher, hiç şüphesiz siyaset arenasında olduğu kadar, ekonomi tarihi için de pek önemli bir isimdi. Kökten değişimle şu anki İngiltere'yi, İngiltere, Londra'yı da dünyanın finans merkezi yapan Thatcher diyebiliriz. Bugün İngiltere'de konut sahibi olmak, refah düzeyine tam anlamıyla erişmiş olmak ile özdeşleşiyor, her şey piyasa ekonomisine bağlı seyrediyor, ülkenin şu anki başbakanı David Cameron, Basel III sermaye şartlarının uygulanmasının tartışıldığı süreçte bankacıların prim ödemelerinde kesinti yapılmasına karşı var gücüyle savaşıyorsa; bu Thatcher'ın 1979-1990 dönemlerinde yaptığı reformlar ile ektiği tohumların bir sonucudur.
Siyasi reformları ve savaşları bizim konumuz olmadığından; biz Demir Leydi'nin ekonomi karnesiyle ilgileneceğiz. Peki ne yaptı bu Thatcher? Ne yaptı da bu kadar nefret edilip, bu kadar sevildi? Rakamlar Margaret Thatcher 4 Mayıs 1979'da İngiliz ekonomisi diplerde sürünürken devraldığında neydi, 28 Kasım 1990'da koltuğunu John Major'a devrederken ne oldu?
Öncelikle Thatcher'a dair bir iki önemli detay vererek başlayalım. İstatistiklerden nefret eden Margaret Thatcher'ın döneme damga vuran sözlerinden biri şöyle: “Toplum diye bir şey yoktur.”
Hâliyle toplum kavramı reddedildiğinde, devletin gerekliliği de sorgulanır noktaya geliyor. Bu nedenle olsa gerek Thatcher, devletin elini eteğini olabildiğince her şeyden çekmesinden yanaydı ve tüm adımlarını da bu yönde attı.
İkinci Dünya Savaşı sonrası uygulanan ekonomi politikaları, devlet eliyle yapılmış; devlet de “Önce düzenleme getir, ardından sorgularsın” mantığıyla hareket etmiştir. Thatcher ise daha sonra tüm dünyaya ilham kaynağı olurcasına İngiltere'de geniş çaplı deregülasyonlara başlamıştır.
Demir Leydi'nin en önemli ikinci ekonomi hamlesi ise aynı düşüncenin izlerini barındırır. Toplum diye bir şey olmadığını savunan bir şahsiyetin, topluluk ve örgütlenmeye de inanmasını bekleyemeyiz. Nitekim Thatcher da bu mantık çerçevesinde, İngiltere'deki sendikaları sonlandırmıştır.
Gelelim rakamlara...
1. Vergi oranları : Thatcher başbakan olduğunda en yüksek vergi oranı yüzde 83'ken, ayrılırken bu oran yüzde 40'a geriledi
2. Hükümet harcamaları: Yüzde 42.7'den yüzde 39.2'ye indi
3. Ortalama gelir: Thatcher'ın başbakanlığı döneminde yüzde 181 artmış, sonraki 11 yılda ise yüzde 63 azalmıştır. Ancak ortalama gelir artarken, zengin ve fakir arasındaki fark açılmıştır. OECD rakamlarına göre 1979'da İngiltere'nin en zengin yüzde 1'lik kesimi, İngiltere'nin toplam gelirinin yüzde 6'sını kazanıyordu, fakat 1990'da en zengin yüzde 1, tüm kazançların yüzde 10'una sahipti.
4. İşsizlik: Şirketlerin işletme modellerinde yeni düzenlemelere gitmesiyle İngiltere'de işsizlik 1970'ler boyunca arttı; ancak Thatcher'ın 1979-1982 yılları arasında 3 milyonu aştı. İşsizlik oranı 1979'da yüzde 5.3'lerde seyrederken, 1990 Kasım'ında yüzde 9.5'ti.
5. Gayrisafi yurtiçi hasıla: Thatcher 1970'lerde yüzde 20'lerde seyreden enflasyonu aşağı çekmeye başardı; ancak büyüme 1980'lerin başlarında diplerde seyretti.
6. Faiz oranları: Politika faizi İngiltere Merkez Bankası yerine hükümet tarafından belirleniyordu. Bu nedenle Thatcher hükümeti, mortgage kredisi ödeyenleri zor durumda bırakma pahasına, yüksek enflasyonu aşağı çekmek için yüzde 10'un üzerinde faiz uyguladı; enflasyonu da yavaşlattı.
7. Enflasyon: Mayıs 1979’da yüzde 10.3’lerde seyrederken, Haziran 1980’e kadar neredeyse her ay hızlanarak yüzde 21.9’u bulan enflasyon, Kasım 1990’da yüzde 9.7’ye kadar geriledi.
8. İmalat: Başta kömür üretiminin, sendikalara karşı atılan sert adımların etkisiyle sekteye uğraması sonucunda imalat odaklı ekonomi, daha hizmet odaklı bir ekonomi hâline geldi. İmalatın, toplam gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı yüzde 17.62’den, yüzde 15.18’e geriledi.
9. Sosyal konut satışları: Konut mülkiyetinin bir hak olduğuna inanan Margaret Thatcher, 1980'de başlayan ve hâlâ devam eden Alım Hakkı politikasıyla, sosyal konut kiracılarına kadar uzandı ve kiracı olan yerel yetkililere de sosyal konutları yüzde 70'i bulan iskontolarla alma fırsatı verdi.
10. Konut fiyatları: Konut sahiplerinin artmasıyla fiyatlar da yükseldi.
Thatcher'ın ekonomi politikaları hizmet ve konut fiyatları kalemlerinde iyi sonuçlar verirken, imalat ve işsizlikte bir hayli başarısız oldu. Demir Leydi, ölümünün son dakikalarına kadar reformlarına dair ne düşündü bilemeyiz; ancak ekonomi tarihine demir harflerle geçtiği kesin.
Tuğçe Özsoy
tozsoy@bloomberght.com
Kaynak: ONS, BBC, The Guardian, Skynews, Bloomberg