Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Cinsel taciz suçlularının DNA'larını kayıt altına almak yasal mı?

Tecavüz suçlularının DNA'larını kayıt altına almak yasal mı?

Arjantin, cinsel taciz ve tecavüz suçlularının DNA'larının kayıt altına alınmasını içeren yasayı onayladı; Peki uygulama ne kadar yasal? Türkiye'de de zemin bulur mu? Av. Mehmet Ali Köksal, BloombergHT.com Özel Haber Şefi Süheyla Yılmaz'ın sorularını yanıtladı

Giriş: 05 Temmuz 2013, Cuma 12:30
Güncelleme: 05 Temmuz 2013, Cuma 12:33

Arjantin Ulusal Kongresi, geçtiğimiz günlerde, tecavüzcülerin ve cinsel istismarcıların DNA'larından ulusal kayıt oluşturulmasını öngören yasayı onayladı. Meclisten 211'e karşı 1 oyla geçen yasa, Senato tarafından da onaylandı. Av. Mehmet Ali Köksal, uygulamaya dair merak edilen soruları cevaplandırdı.

Mehmet Ali Köksal, konuyla ilgili başka değer ve menfaatlerin de tartışılması gerektiğini belirterek "Yasanın amacı yaygınlaşan tecavüz suçlarında suçluyu daha kolay tespit edebilmek, tabi bu doğal olarak caydırıcılığı artırıcı bir etki. Ancak, bunun aynı zamanda hassas kişisel veri dediğimiz DNA verilerinin işlenmesi gibi bir sonucu da var. Olayı parmak izine benzetebiliriz. Polis bir olaydan dolayı gözaltına aldığı kişilerin parmak izlerini alır, bu parmak izleri daha sonra bir suç işlendiğinde olay yerindeki parmak izleri ile karşılaştırılır ve parmak izi örtüşen kişi önceden suç işlemiş ise ona daha kolay ulaşılır." dedi.

-İşler hukuken daha da karışabilir

Bu tür uygulamarın toplumda asayişin sağlanması ve suçluların kolayca bulunması adına önemli olduğunu belirten Köksal, "Diğer yandan genel olarak karşınızda bir sapık olmadığını, bu olayların münferit olaylar olduğunu, yani her olayda başka bir kişinin yer aldığını düşünürseniz aslında çok da işe yaramaz. Bunu da engelleyelim dediğiniz de tüm toplumun DNA'sını kaydetmeniz gerekir. İşte bu noktada işler hukuken daha da karışır." açıklamasında bulundu.

-Ceza hukukunun ilgilendiği "suçlu" değil, suç fiilinin kendisidir

"Öncelikle daha önce suç işlemiş bir kişinin temiz kalmak ve bir daha suç işlememek bu nedenle de potansiyel suçlu gibi görünmemek hakkı vardır." diyen Köksal, "Arjantin örneğinde, çıkartılan yasaya dayanılarak kişilerin DNA kayıtlarının yapılarak, daha önce bir kez bu suçu işlemiş insanların "potansiyel tecavüz suçlusu" olarak devletin veritabanına işlenmesi gibi bir sonuca yol açacaktır. Oysa, ceza hukukunun ilgilendiği "suçlu" değil, bizatihi suç fiilinin kendisidir." bilgisini aktardı.

-DNA verileri hassas kişisel verilerdir

Köksal, söz konusu suçu bir kez işlemiş bir insanın bundan sonraki tüm benzer suçlar yönünden potansiyel taşıdığına ilişkin bir kayıt oluşturmanın, insan haklarına aykırı bir durum oluşturacağına dikkat çekerek, "DNA verileri hassas kişisel verilerdir. Hassas kişisel verilerin ön önemli özelliklerinden birisi bu verinin korunmaması durumunda toplumda ayrımcılık yaratma ihtimali taşımasıdır. DNA verisi bunların en hassasıdır. Toplanan bu DNA verilerinden yola çıkarak örneğin Arjintin'deki vatandaşların A soyundan gelenlerin daha çok tecavüz suçu işledikleri, bu nedenle de A soyundan gelen Arjantinlilerin potansiyel tecavüzcü olarak görülmesi mümkündür. Bu nedenle "hassas kişisel veriler" kural olarak işlenmemeli, kayıt altına alınmamalıdır." açıklamasında bulundu.

-AB hukukuna göre hassas kişisel veriler işlenemezler

Av. Mehmet Ali Köksal, AB hukukuna göre hassas kişisel verilerin işlenmeyeceğini ise şu sözlerle anlattı:

"Avrupa Birliği hukukunda bu konu AB'nin 95/46/AT sayılı Veri Koruma Direktifi'nin 8. maddesinde düzenlenmiştir. Direktife göre "hassas kişisel veriler", ırki veya etnik köken, siyasi görüş, dini veya felsefi inanç, meslek birliği üyeliği, sağlık ve cinsel tercih bilgileri olarak sayılmıştır. Söz konusu direktifte bu hassas verilerin işlenemeyeceği söylendikten sonra, bazı haller istisna olarak gösterilmiştir."

-Hassas kişisel verilerin işlenebileceği istisnai durumlar

Köksal'ın aktarımına göre hassas verilerin işlenebileceği istisnai durumlar ise şunlar:

1) Kişinin bu verilerin işlenmesine ilişkin rıza vermesi,

2) İş hukuku kapsamındaki zorunlu durumlarda yeterli yasal ve teknik önlemlerin sağlanması,

3) Veri sahibinin, fiziksel olarak rıza verebilecek anlayış ve kudretinin olmaması ya da yasal olarak rıza vermeye ehliyetinin olmaması halinde veri işlemenin, veri sahibi veya üçüncü bir kişinin hayati çıkarlarının korunması için zorunlu olması,

4) Kar amacı gütmeyen herhangi vakıf, örgüt, siyasi, felsefi veya sendikal nitelikte bir kurumun hukuka uygun bir amacının gerçekleşebilmesi için sadece düzenli olarak bağlantıda olduğu kişilerle ilgili olarak, bu kişilere uygun garantilerin sağlanması ve verilerin üçüncü kişilerle paylaşılması gerektiği her bir durum için bu kişilerin yeni rızalarının alınması şartıyla

5) Veri sahibinin aleni olarak ilan etmisş olduğu verilerinin, bir hakkın tesisi, kullanılması ve korunabilmesi

-AB'nin kişisel veri direktifi uluslararası hukuk alanında da genel kabul görüyor

Bu haller dışında hassas kişisel verilerin kaydedilmesinin AB hukukunda hukuka aykırı olarak kabul edildiğini bir kere daha hatırlatan Köksal, "Elbette ki, Arjantin AB üyesi değildir. Ancak AB'nin kişisel veri direktifi uluslararası hukuk alanında da genel kabul görmüş önemli bir metindir. Arjantin'de bahsi geçen uygulama, temel olarak kişisel veri hukukuna aykırı bir düzenlemedir ve ister daha önceden suç işlemiş olsun ister hiç suç işlememiş olsun, kişiler temel insan haklarına doğumla birlikte sahip olurlar. Bu nedenle günümüzün modern hukuk sistemlerinde temel bir insan hakkı olan kişisel verilerin korunması açısından hassas kişisel veri durumundaki DNA verilerinin suçla mücadele gibi bir amaçla dahi işlenmesi, kayıt altına alınması, bireylerin kişisel verileri üzerindeki haklarının ihlal edilmesi sonucuna yol açacaktır." bilgisini aktardı.

- AB müktesebatına uyum sürecinde böyle bir uygulama doğru olmaz

Köksal, genel olarak AB müktesebatına uyum sürecindeki Türkiye'de böyle bir uygulamanın olmasının doğru olmayacağını belirterek "Aynı zamanda Anayasamızın kişisel verilerin korunmasına ilişkin 20/3 maddesi de bu düzenlemeye olanak vermeyecektir. Özellikle ülkemizdeki kişisel verilerin korunması konusunda yasal eksikliklerin bir an önce kapatılması gerektiğini savunan bir hukukçu olarak toplumun belirli bir bölümün hassa kişisel veriler kullanılarak fişlenmesi sonucunu doğuracak böyle bir uygulamaya taraf olmadığımı belirtmek isterim." açıklmasında bulundu.