Çağlayan: Hizmet ihracatı 50 milyar dolara yaklaşacak

Ekonominin bir bütün olduğunu vurgulayan Çağlayan, ekonominin hiçbir noktasının ihmal edilmeye gelmediğini, çünkü her alanının başka alanı etkilediğini söyledi.

Dünyada, bilhassa Avrupa'da işsizlik rakamlarının tavan yaptığı bir ortamda Türkiye'de işsizlik rakamının bir önceki aya göre daha düşük çıkmasının ekonomin güçlü ve dinamik yapısını ortaya koyduğunu vurgulayan Çağlayan, nisan ayında yüzde 9,3 olan işsizlik oranının mayıs ayında yüzde 8,8'e gerilediğini anımsattı.

Türkiye'nin, OECD ülkeleri içinde nüfus ve iş gücüne katılımın en hızlı arttığı ülkelerden biri olmasına rağmen bu dinamizmi yakaladığına dikkati çeken Çağlayan, Avrupa'da geçen 4 yılda yaklaşık 5 milyon kişi işsiz kalırken, Türkiye'de son 4 yılda yaklaşık 6 milyon, son 12 ayda 850 bin yeni istihdam yaratıldığını ifade etti. Çağlayan, "Tarihimizde ilk defa toplam istihdam sayımız 26 milyon 130 bine ulaştı. Bu bir rekor. İnşallah gelecek ay 26,5 milyon rakamını göreceğiz" dedi.

Hizmet ihracatı alanında da güzel gelişmeler yaşandığını belirten Çağlayan, "Geçen senenin ilk 6 ayı ile mukayese ettiğimizde hizmet ihracatımızda yüzde 25'lik bir artış var. Şükürler olsun bu artışla Türkiye, hizmet ihracatını dünyada en hızlı artıran ikinci ülke oldu. Geçtiğimiz yıl 43 milyar dolar hizmet ihracatı yapan Türkiye, bu yıl 50 milyar dolara yaklaşacaktır" diye konuştu.

- İnternet satışlarına ilişkin denetimler-

Çağlayan, piyasa gözetimi ve denetimi alanındaki çalışmalara ilişkin bilgiler verirken internet satışlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

İçinde bulunulan teknoloji çağında artık internet üzerinden alım satımın yaygınlaştığına işaret eden Çağlayan, 2012'de Türkiye'de internet üzerinden 30 milyar liralık yani 16-17 milyar dolarlık işlem yapıldığını, 2013'ün ilk 6 ayında bu rakamın 16 milyar lira yani 9 milyar dolar civarında olduğunu söyledi.

Tüketicilerin güvensiz ürünlerden korunması ve üreticilerin haksız rekabete maruz kalmalarının önlenmesi için internet satışlarının da aynı piyasa denetlenir gibi denetlenmesi ve kontrol altında tutulması gerektiğini belirten Çağlayan, "Bu alandaki denetimlere önümüzdeki dönemde daha fazla ağırlık verilmesi gerekir" dedi.

- İthalat denetimleri-

Çağlayan, konuşmasında, ithalat denetimlerine ilişkin de bilgiler verdi. İthalat denetimlerinin risk analizi esaslı yapılabilmesi amacıyla ihracat ve ithalattaki denetim, uygunluk ve izin işlemlerinin gümrük mevzuatıyla uyumlu, risk esaslı ve elektronik ortamda yapılmasını sağlamak üzere Dış Ticarette Risk Esaslı Kontrol Sistemi (TAREKS) oluşturulduğunu anımsatan Çağlayan, sisteme kayıtlı firma sayısının 21 bin 900, kullanıcı sayısının ise 32 bin 200 olduğunu ifade etti.

Çağlayan, halihazırda bakanlıkça yürütülen, ayakkabı cinsi ürünler, telekomünikasyon ürünleri, oyuncaklar, kişisel koruyucu donanımlar, yapı malzemeleri, pil ve akümülatörler ve tıbbi cihazların ithalat denetimlerinin TAREKS üzerinden yapıldığını anlattı. Çağlayan, şöyle konuştu:

"Bu 7 sektörde 1 Ocak 2013 ile 16 Temmuz 2013 arasında TAREKS üzerinden 28 bin 348 başvuru risk analizine tabi tutuldu, bunların 12 bin 461'i risk analizi sonucunda denetime tabi tutulmadan geçti, denetime tabi tutulan 15 bin 582 başvurunun ise 305'i (yaklaşık yüzde 2'si) güvensiz ve mevzuata aykırı bulunarak reddedildi."

Geniş bir sanayi ürünü grubunda bakanlık adına TSE tarafından yürütülen CE işareti ve standartlara uygunluk denetimlerinin 15 Şubat 2013'ten itibaren TAREKS üzerinden elektronik ortamda yapılmaya başlandığını dile getiren Çağlayan, TAREKS üzerinden denetlenen ürün gruplarına yenilerinin eklenmesinin, sistemin zaman içerisinde daha da geliştirilerek ithalat denetimlerinin ortak aracı haline getirilmesinin planlandığını belirtti.

- Yeni kanun yolda-

Kurulun 4 Temmuz 2012 'de gerçekleştirilen toplantısında sistemin güçlendirilmesi adına 14 ayrı karar alındığını anımsatan Çağlayan, ayrıca 2012 ile 2014 yıllarını kapsayan Ulusal PGD Strateji Belgesi'nin kabul edildiğini söyledi.

Son toplantıda ülkemizdeki ürün güvenliği ve piyasa gözetimi ve denetimi sisteminin güçlendirilmesi için mevzuat altyapısının güncellenmesinin ilk ve öncelikli bir konu olarak ele alındığını vurgulayan Çağlayan, "Buradan yeni Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu'nun çok yakında Meclise sevk edileceği bilgisini vermek istiyorum" dedi.

- Tekstil ve konfeksiyon ithalat denetimleri-

İnsan sağlığına zararlı etkileri olması sebebiyle bazı kimyasal maddeleri ihtiva eden deri, tekstil ve hazır giyim ürünlerini tüketicinin kullanmasını asla kabul edemeyeceklerini vurgulayan Bakan Çağlayan, bakanlıkça hazırlanan 2013/15 sayılı Tebliğ ile kullanılması yasak olan bazı boyar maddelerin ithalatının riske dayalı olarak denetlendiğini ve riske dayalı sistemin 1 Kasım 2009'da kurulduğunu belirtti. Zafer Çağlayan, "Riske Dayalı Denetim Sistemi çerçevesinde 5 Ağustos 2013 tarihi itibariyle 534 bin 392 adet, 440 bin 277 çift ve 39 bin 140 kilogram eşya bertaraf edildi, sistem kapsamında 31 bin 94 ihracatçı ile 16 bin 826 ithalatçı kayıt altına alındı. 1 Kasım 2009 tarihinden bu yana 3.8 milyon kalem eşya risk değerlendirmesine tabi tutuldu, 98 bin 575 adet numune alındı" diye konuştu.

- Yeni kanun neler getirecek?-

Bakan Çağlayan, 2002'den bu yana uygulamada olan 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun'un başta piyasa gözetimi ve denetimi olmak üzere pek çok yeni kavramı Türkiye'ye tanıttığını ve yeni sistemlerin oluşturulmasına öncülük ettiğini belirterek, 11 yıl boyunca uygulanan kanunun günümüz şartlarına uyarlanması gerektiğini, bu amaçla tüm yetkili kuruluşların desteğiyle yeni mevzuat hazırlıklarına başladığını söyledi.

Avrupa Birliği düzenlemeleri de dikkate alınarak hazırlanan Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu için çalışmalarda son aşamaya gelindiğini ifade eden Çağlayan, düzenlemedeki yeniliklere ilişkin şu bilgileri verdi:

"Yeni kanunla getirilen en önemli değişikliklerden biri imalatçı, yetkili temsilci, ithalatçı ve dağıtıcıların her birinin sorumluluklarının net olarak belirlenmesidir. Bunun yanında 'izlenebilirlik' konusunu kanunumuza ekleyerek büyük bir boşluğu dolduracağız. Bu düzenleme ile merdiven altı üretim ve doğurduğu sorunlarla daha etkin mücadele imkanı olacak.

Bir diğer önemli konu ise 'geri çağırma' kavramı. Birçok gelişmiş ülkede güvensiz ürün tüketicinin eline ulaşmış olsa dahi yetkili kuruluşların bu ürünleri tüketiciden geri çağırma yetkisi vardır. Bu kanunla artık piyasada (marketlerde, raflarda) bulunan ürünlerin toplatılmasının yanı sıra tüketicilerin elindeki güvensiz ürünlerin de geri çağrılması hukuki altyapıya kavuşturulmuş olacak."

Bakan Çağlayan, piyasa gözetimi ve denetimi konusunda alınan diğer önlemlerle sistemin daha etkin ve caydırıcı olmasını planlandığını ve bu alanda görev yapan kuruluşların idari, teknik ve mali altyapıları ile uygulamalarının güçlendirilmesinin hedeflendiğini kaydetti.