Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "Suriye'de yapılan kimyasal saldırı, uluslararası toplumun en güçlü müeyyidelerle mukabelede bulunması gereken bir saldırı niteliğindedir" dedi.

Bakan Davutoğlu, Karabük Valisi İzzettin Küçük ile makamında bir süre görüştükten sonra çıkışta gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Safranbolu'da bulunduğu süre içinde dün birçok dışişleri bakanıyla telefon görüşmesi yaptığını anlatan Bakan Davutoğlu, "Önce Endonezya, ardından Rusya ve ABD dışişleri bakanlarıyla görüşmeler gerçekleştirdim. Gürcistan dışişleri bakanıyla da bir telefon görüşmesi yaptım. Yaklaşık 2-3 saatlik süre zarfında hem ABD hem de Rusya dışişleri bakanıyla yaptığım görüşmeler özellikle Suriye bağlamındaki gelişmeler açısından önem taşıyor" diye konuştu.

Davutoğlu, Suriye'de büyük bir insanlık suçunun işlendiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Modern dönemin gördüğü en büyük cinayetlerden biri, hepimizin yüreğini sızlatacak şekilde çocukların, kadınların kimyasal silahlarla ölmüş ve cesetlerinin görüntüleri hepimizi büyük üzüntüye boğmuştur. Son 20 yıl içinde Bosna, daha önce Irak Halepçe katliamı, bunlar, bizim etnik ve mezhep farkı gözetmeksizin hepsinin acısını paylaştığımız kardeşlerimizin ızdıraplarıdır. Suriye'de bu bağlamda yapılan kimyasal saldırı, uluslararası toplumun en güçlü müeyyidelerle mukabelede bulunması gereken bir saldırı niteliğindedir. Uluslararası hukukun çok açık bir ihalilidir, büyük bir insanlık suçudur. Olayın olduğu günden itibaren Türkiye olarak yoğun bir diplomasi yürüttük."

-"BM ile hemen görüştük"-

BM Genel Sekteriyle olayın olduğu saatlerden hemen sonra görüşme gerçekleştirdiklerini belirten Bakan Davutoğlu, "İki temel talepte bulunmuştuk, BM Güvenlik Konseyinin acil toplantıya çağırılması. İlk toplantı gerçekleşti. İkincisi de BM inceleme heyetinin yetkilerini genişleterek bu bölgeyi kapsayacak şekilde olması. Dün de Rusya Dışişleri bakanıyla bu çerçevede görüşmeler oldu. Nitekim uluslararası baskılar dolayısıyla 22 Ağustos'ta sunulan bu talebe, 25 Ağustos'ta Suriye rejimi olumlu cevap vermek zorunda kaldı" ifadesini kullandı.

- BM heyetine yapılan saldırı-

Davutoğlu, bu tür olaylarda saatlerin bile önem arz ettiğine işaret ederek, şöyle devam etti:

"Eldeki bazı delillerin karartılmaması açısından bu şekilde geçiktirilmiş bir cevap aslında şüpheleri zaten üzerinde bulunduran Suriye rejimi şüpheleri daha da arttırmıştır. Dün buradan birçok temaslar gerçekleştirdiğimiz bir başka husus da BM inceleme heyetinin saldırının olduğu bölgeye geçişi esnasında bir keskin nişancı saldırısına muhatap olmasıdır. Bu keskin nişancı saldırısı heyetin muhalefet kontrolü altındaki bölgeyi geçmeden önce gerçekleştirilmiş bir saldırıdır. Eldeki verileri göre, Suriye rejimi yanlısı milislerin gerçekleştirdiği saldırı. Gerçeklerin ortaya çıkmasını engellemek üzere..."

Saldırı haberi sonrası Rusya Dışişleri Bakanıyla görüştüğünü vurgulayan Davutoğlu, "Temel beklentimizi dile getirdik. Türkiye olarak böyle bir insanlık suçu karşısında tüm uluslararası toplumun tek vücut davranması önemlidir. Biz BM Güvenlik Konseyinin, siyasi görüş ayrılıkları da olsa, böyle bir insanlık suçu karşısında bütün daimi üyelerinin tek ve ilkesel bir pozisyonda bir araya gelmesini istiyoruz, önceliğimiz budur. Türkiye'nin birinci önceliği BM Güvenlik Konseyi'nin bu insanlık suçu karşısında ortak bir tavır ve müeyyide geliştirmesidir" diye konuştu.

- "Temaslarımız devam edecek"-

Bakan Davutoğlu, saldırı olmasının nedeninin, 2,5 yıl içinde Suriye rejiminin yaptığı saldırılarının karşılıksız kalmasından kaynaklandığına dikkati çekerek, şunları söyledi:

"Uluslararası toplumun caydırıcılığını yitirmiş olmasıdır. Bugün de bu caydırıcılık yitirilirse herkes bu tür silahlarını kullanma konusunda kendisinde bir serbestlik görecek ve daha büyük katilamlar yaşanacaktır. Bu konuda kanaatlerimizi Rusya dışişleri bakanıyla paylaştım. Bütün daimi üyelerinin tek bir çizgide buluşması için Rusya'nın gayret göstermesinin önemi vurguladım. Türkiye'nin komşu ülke olarak, bütün gelişmelerden en fazla etkilenen ülke olarak böyle bir BM Güvenlik Konseyinin ortak tutumunu görmeyi arzu ettiğimizi ifade ettik. Temaslarımız devam edecek."

- "Bütün taraflarla istişaremiz yoğun şekilde devam ediyor"-

ABD Dışişleri Bakanı John Keryy'nin yaptığı basın toplantısının ardından kendisini arayarak gelişmeleri değerlendirdiklerini belirten Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Atılabilecek ortak adımlar konusunu ele aldık. Zaten Suriye'nin dostları grubu ülkelerinin temsilcileri dün İstanbul'da toplantıdaydı, onu takip ettik. Dolayısıyla bütün taraflarla istişaremiz yoğun şekilde devam ediyor. Bizim burada iki temel önceliğimiz var. Bunlardan birincisi Suriyeli kardeşlerimize yönelik insanlık suçunun derhal durdurulması, bunların müsebbiblerin hak ettiği cezayı bulması, ikincisi de Türkiye'nin güvenliği ve çıkarlarıdır. Bu iki temel ilke etrafında Suriye ile ilgili yürüttüğümüz aktif politikayı devam ettirmeye kararlıyız."

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "Elimizde zaten Suriye'den gelen güvenlik risklerine karşı silahlı kuvvetlerimizin ve Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin her türlü tedbiri alması yönünde çok güçlü bir tezkere var, süresi devam eden ama ihtiyaçlar daha başka birşey gerektirirse, tabi nihai otorite TBMM'dir, TBMM'ye başvururuz ama şu anda meclis tarafından bize verilmiş yetki var" dedi.

Bakan Davutoğlu, Karabük Valisi İzzettin Küçük ile makamında bir süre görüşmesinin ardından çıkışta gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Bir gazetecinin "Türkiye, kimyasal silah saldırısına karşı herhangi bir önlem aldı mı?" sorusu üzerine Bakan Davutoğlu, "Bu konuda en başından itibaren ilgili birimlerimiz, Suriye'den gelebilecek riskler konusunda her türlü tedbiri almaya devam ediyorlar" diye konuştu.

Bakan Davutoğlu, bugün Ankara'da bu konularla ilgili görüşmeler yapacağını vurgulayarak, akşam da planlanmış bir gezi kapsamında gelişmeleri de istişare etmek için Suudi Arabistan'a geçeceğini anlattı.

Basın mensuplarının, "Dün kü telefon görüşmelerinizde ABD ve Rusya dışişleri bakanlarının görüşlerini operasyon sinyali olarak algıladınız mı?" şeklindeki bir soru üzerine Davutoğlu, şunları söyledi.

"Operasyon ifadesi akıllara birçok şeyi getirdiğinden tabir olarak farklı değerlendirilir. Ancak bugün uluslararası toplumun sınavla karşı karışıya olduğu aşikar. Nasıl 1995'te 8 bin Boşnak kardeşimiz katledildiğinde, o gece hepimiz, 'kim, niçin duruyor, niçin harekete geçilmiyor' diye isyan ettiysek. Hepimiz aynı zamanda insanız, babayız. Bir babanın iki çocuğunun cansız bedenine sarılışının görüntülerini hepiniz izlediniz. Kimyasal silahla öldürülmüş. O babanın hissiyatı, BM misyonunun temelini oluşturur. Orada şehit edilen binlerce insan var, yaralı oldukları için şu anda ölmekte olan da. Bir de işin o boyutu var, gözardı edilen. 3,5-4 gün sürdü Suriye'nin izin vermesi. Neyi beklediler, o sürede kaç yaralı daha öldü?"

- "Bu insanlık suçu karşılıksız bırakılamaz"-

Bakan Davutoğlu, "Bu bir insanlık suçudur, bu insanlık suçu karşılıksız bırakılamaz, müeyyidesi neyse onun gereği yapılmalıdır" diyerek aksi takdirde BM'nin misyonundan bahsedilemeyeceğini vurguladı.

Herkesin, kimyasal silah saldırısı olduğunu kabul ettiğine işaret eden Bakan Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Büyük bir kısım da biz de aynı kanaatteyiz, bunun rejim tarafından işlendiği yönünde. Gecikmesi sebebi de burada zaten adamların. Bazı azınlıktaki ülkeler ise farklı kanaatlerdeler. Bu ayrılığın giderilmesi için bu araştırmanın bir an önce yapılması ve net bir tablonun ortaya çıkarılması lazım. Net tablo ortaya çıktıktan sonra da BM'nin artık tek vüctut olarak karar alması lazım. O hepimizin işini kolaylaştıracaktır. Türkiye'nin her zaman ki tercihi, BM Güvenlik Konseyi'nin tek bir bütün olarak karar alması ve bir BM normu oluşturmasıdır ama bazı ülkeler de farklı düşünceler içerisinde diye yanı başımızda böyle bir facianın olması ve Türkiye'ye güvenlik riski oluşturacak şekilde devam etmesi bizim gözardı edemeyeceğimiz gerçeklik halindedir. Onun için gerekli her türlü tedbiri almak, bizim gibi düşünen ülkelerle almak önem taşır ama her zaman ki tercihimiz, BM Güvenlik Konseyi'nin tek bir vücut halinde hareket etmesidir."

- "Tezkere çıkarılması görüşü"-

Bakan Davutoğlu, gazetecilerin, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın "gerekirse tezkere çıkarılabileceği" yönündeki açıklamalarının hatırlatılması üzerine, bunun erken bir tartışma olduğunu kaydetti.

BM Güvenlik Konseyinin alacağı tutumu göreceklerini ifade eden Davutoğlu, "O alandaki gelişmeleri göreceğiz. Tabi Sayın Başbakan Yardımcımızın kasttettiği bir ihtiyaç halinde Türkiye'nin gerekli hukuki adımları atmaya hazır olduğudur. Yoksa bugünden yarına hemen böyle bir gelişme olacağı anlamına gelmiyor. Sayın Başbakan Yardımcımız, 'gerekirse böyle bir adımın atılabileceğini' ifade ediyor. Zaten elimizde Suriye'den gelen güvenlik risklerine karşı silahlı kuvvetlerimizin ve Türkiye hükümetinin her türlü tedbiri alması yönünde çok güçlü bir tezkere var, süresi devam eden ama ihtiyaçlar daha başka bir şey gerektirirse, tabi nihai otorite TBMM'dir, TBMM'ye başvururuz ama şu anda bize verilmiş yetki var meclis tarafından. Yetki tartışmaları da dün dile getirildi. Şu anda bize verilmiş Türkiye'nin güvenliği yönünde olabilecek risklere yönelik yetki var. Bundan daha büyük güvenlik riski de bölge ve Türkiye için de olmaz."

Vali Küçük, daha sonra Bakan Davutoğlu'na ziyaretin anısına Safranbolu konaklarının tasvir edidiği bir tablo hediye etti.

AA