AB ile müzakerelerde yeni fasıl yarın açılıyor
Türkiye, 3,5 yıl aradan sonra Avrupa Birliği (AB) katılım müzakerelerinde yeni bir fasıl açmaya hazırlanıyor
Türkiye, 3,5 yıl aradan sonra Avrupa Birliği (AB) katılım müzakerelerinde yeni bir fasıl açmaya hazırlanıyor. Brüksel'de yarın hükümetlerarası konferansla açılacak 22 numaralı "Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu" faslı, Türkiye'yi üyelik sonrasında bölgesel gelişmişlik farklılıklarını gidermek için verilecek olan AB fonlarını etkin kullanmaya hazırlayacak. AB fonlarıyla bölgesel kalkınmanın sağlanabilmesi için Türkiye'ye de büyük rol düşüyor.
Yeni fasıl, birliğin hem üye ülkeler hem de ülkelerin kendi bölgeleri arasında sosyo-ekonomik denge, entegrasyon ve uyumu sağlamak için geliştirdiği "Bölgesel Politika" çerçevesinde aday ülkeleri üyeliğe hazırlamayı amaçlıyor. İstihdam, rekabetçilik, ekonomik büyüme, hayat standartlarının yükseltilmesine yönelik projeleri kapsayan 22. fasıl, diğer fasıllardan farklı olarak sosyo-ekonomik farklılıkların azaltılmasına yönelik pratik çalışmaları kapsıyor. Bu nedenle üyelik sonrası verilecek olan yapısal fonların etkin kullanımını sağlayacak idari ve hukuki düzenlemeler haricinde doğrudan mevzuat uyumu gerektirmiyor.
Kurulduğundan bu yana üye sayısını artıran ve 27'ye çıkaran AB'de bölgeler arası farklılıkları genişlemeyle birlikte fazlalaştı. Böylece, AB'nin ilk olarak Yunanistan, İspanya ve Portekiz'in birliğe katılımıyla gündeme gelen "Bölgesel Politika"ya verdiği önem de arttı. AB, 2007-2013 dönemi için hedef bölgelerine 347 milyar avroluk fon ayırdı. Aynı dönemde birlik, diğer aday ülkeler gibi Türkiye'ye de Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (İPA) çerçevesinde 4,8 milyar avro fon sağladı.
- Türkiye avantajlı -
Üyelikten sonra yapısal fonların kullanılması için gerekli idari ve kurumsal yapının oluşturulmasını amaçlayan İPA fonları, Türkiye için bir nevi 22. fasıl müzakerelerine hazırlık imkanı da sağladı. Özellikle daha az gelişmiş bölgelerde bölgesel rekabeti teşvik etmeyi de hedefleyen projeler, 2006'da AB Bakanlığı'nca kurulmaya başlanan ve günümüzde İPA fonlarının hedefi olarak seçilen 26 bölgenin her birinde bulunan Kalkınma Ajansları tarafından yürütülüyor.
Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Finans Koordinatörü Teresa Reeves, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2007-2013 arasında İPA fonlarıyla ilgili bakanlık ve yerel otoritelere hedef bölgelerdeki çevre gelişimi, içme ve kullanma suyu ihtiyacının karşılanması, katı atık yönetimi, demiryolu ve liman taşımacılığına yönelik yatırımlar için hem fon hem de teknik destek verildiğini söyledi. 2014-2022 döneminde verilecek olan fon için Türk yetkililerle görüşmelerin sürdüğünü belirten Reeves, henüz ne kadar fon verileceğinin ve ne tür projeler için kullanılacağının kesinleşmediğini dile getirdi.
Türkiye'nin 22. fasıl kapsamında atacağı somut adımlarla bölgesel kalkınma bakımından AB üyeliğine kısa sürede hazır hale gelmesi bekleniyor. Bu duruma işaret eden 2013 İlerleme Raporu da Türkiye'nin bölgesel politika ve yapısal araçların koordinasyonu konusunda iyi düzeyde ilerleme kaydettiğini belirtiyor. Rapor ayrıca, Mart 2013'te Türkiye'nin ilgili faslın gerekliliklerini karşılamak üzere sunulan Bölgesel Kalkınma Ulusal Stratejisi'ni "bölgesel ve yerel planlarla stratejiler için genel bir çerçeve çizen ve yol gösterici nitelikte ayrıntılı bir eylem planı" olarak niteliyor.
- Polonya örneği -
22. faslı müzakere etmiş ülkeler, üye olduktan sonra en çok ulaşım, enerji, çevre ve iklim değişikliği, sağlık, kültür, turizm, istihdam, eğitim alanlarında projeler yapıyor.
Son genişlemede birliğe katılan ülkeler arasında nüfus, yüzölçümü ve bölgesel farklılıkları açısından Türkiye ile benzerlik kurulabilecek ülkelerden biri Polonya. Polonya'nın 22. fasıl müzakereleri sırasında yaşadığı deneyimler Türkiye'ye ışık tutacak nitelikte gösteriliyor.
Aday ülke konumundayken aldığı 4,8 milyar avroluk İPA yardımı, 2004'te üye olduktan sonra yıllık ortalama 10 milyar avroya çıkarılan Polonya, enerji alanında doğal gaz depoloma tesisleri kurdu, çevre alanında kanalizasyon ağını genişletti, içme suyu arzını artıracak projeler yürüttü, sağlık alanında ülkenin mücadelede zorlandığı kanser ve kalp hastalıklarıyla mücadele için özel araştırma hastanesi kurdu, çok amaçlı elektronik kimlik kartları çıkardı, son zamanlarda kullanımı azalan demiryollarını iyileştirdi.
Polonya'daki Gdansk Üniversitesi'nde ekonomi profesörü Piotr Zientara, AA'ya yaptığı açıklamada, bölgesel kalkınmanın Polonya dahil her ülkede devam eden ve yıllar alacak bir süreç olduğunu söyledi. Üyelikten önce ve sonra aldığı fonlara rağmen Polonya'da hala bölgesel farklılıklar bulunduğunu vurgulayan Zientara, şöyle konuştu:
"Tabii ki AB'nin bölgesel fonları yol yapımı, havaalanları ve demiryollarının iyileştirilmesi gibi altyapı çalışmaları konusunda çok yardımcı oldu. Türkiye'de de Polonya'dakine benzer doğu-batı bölgeler arası kalkınmışlık farkları var. Ben inanıyorum ki, Polonya'da olduğu gibi AB fonları, yıllar alsa da, Türkiye'de de vatandaşların hayat standartlarını yükseltmek için işe yarayacaktır. Daha iyi yollar, yeni kanalizasyon sistemleri ve su arıtma tesisleri yapılacak ve belediyelerin hizmet kaliteleri artırılacaktır. Zaten 22. fasıl ve Bölgesel Politika bunun için var."
AB Bakanlığı da öncelikle 22. fasıl müzakereleri çerçevesinde özellikle Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın ve bölgesel farklılıkların giderilmesinde büyük rol biçilecek olan kalkınma ajanslarının kapasitelerinin üyelik sonrası verilecek fonları etkin kullanabilecek şekilde artırılmasını planlıyor.
Ayrıca AB Bakanlığı, kaynakların kullanımında rol alacak koordinasyon kurulu, onay otoritesi, denetleme otoritesi ve idari otoriteler kuracak. Üyelik sonrası AB'den sağlanacak fonların bölgesel kalkınmaya hizmet edecek şekilde kullandırılmasına yönelik Ulusal Stratejik Referans Çerçeve Belgesi de hazırlayacak olan AB Bakanlığı, yerel otoritelerin kapasitelerini de artırmaya yönelik projeler hayata geçirecek. Yerel ve bölgesel anlamda AB Fonlarının kullanımına yönelik idari kapasiteyi güçlendirmek amacıyla eğitim stratejileri, eylem planı ve rehberler de çıkarılacak.
- AB vatandaşları memnun -
Avrupa Komisyonu'nun AB vatandaşlarının bölgesel politikaya ilişkin değerlendirmelerinin derlendiği Ekim 2010 tarihli raporu, vatandaşların çoğunluğunun AB'nin bölgesel politikasının kendi bölgelerindeki farklılıkların giderilmesindeki rolünden memnun olduğunu ortaya koyuyor. Rapora göre, vatandaşların yüzde 76'sı kendi bölgelerinde AB fonlarının yaptığı etkinin olumlu sonuçlar doğurduğunu düşünüyor. Vatandaşların yüzde 36'sı da bölgelerine yaptığı olumlu etkinin yanı sıra, fonlardan şahsen de faydalandıklarını söylüyor. Raporda ayrıca, bölgesel kalkınmışlık farkları en yüksek düzeyde olan ülkelerden İrlanda, Polonya ve Litvanya'da vatandaşların yüzde 90'ının olumlu görüş belirttiğine dikkat çekiliyor.
- "Esas rol ülkede" -
AA'ya konuşan uzmanlar, AB'nin bölgesel fonlarının sınırlı ölçüde fayda sağladığını belirterek, bölgesel kalkınmada denge ve uyum sağlamak için esas rolün kendi bölgesel farklılıklarına göre politika geliştirmeleri gereken aday ve üye ülkelerde olduğu görüşünü savunuyor.
Brüksel'deki Türkiye'nin Genç Arkadaşları Derneği yöneticilerinden Türkiye uzmanı Samuel Doveri Vesterbye, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 22. faslın açılmasının hem siyasi hem ekonomik olarak Türkiye'nin üyelik sürecine büyük fayda sağlayacağını söyledi.
Aday ülke olunduktan sonra AB fonlarının desteklediği başta Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) olmak üzere Doğu Anadolu Kalkınma Programı ve Doğu Karadeniz Bölgesel Kalkınma Projesini örnek gösteren Vesterbye, bu projelerin yerel yönetimlerden çiftçilere, özel sektörden hükümet dışı örgütlere, turizm ve orta ölçekli sanayilere kadar birçok alana doğrudan etkiler yaptığını ifade etti.
Fonların etkin kullanımı için ülkelerin de net planlar geliştirmeleri ve kurumlar oluşturmalarının gerekli olduğunu vurgulayan Vesterbye, "Sonuçta bu fonları doğru dağıtmak ülkeye kalmış bir konu. Türkiye merkezi otoritenin yerelleştirilmesi üzerine eğilmeli ki fonların etkin dağıtımını sağlayacak bölgesel kurumlar oluşturulabilsin" dedi.
- Uzmanlar: "Sadece AB fonlarına bel bağlamayın" -
İngiltere'deki Ekonomi İşleri Enstitüsü'nde AB ve bölgesel politika uzmanı olarak görev yapan Philip Booth da AA'ya birçok üye ülkenin bölgesel fonlardan büyük miktarlarda yararlandıklarını ancak ekonomik kalkınma için her ülkenin kendi bölgelerini iyi tanıyarak milli kaynaklar da geliştirmek yerine AB fonlarına bağımlı kaldıkları için sonuç alamadıklarını savundu.
Bu konuda İrlanda'yı örnek gösteren Booth, "İrlanda 1970'lerde fakir bir ülkeydi. 1980'lerde bu girdaptan çıkmasını sağlayan yüksek miktarda aldığı AB fonları değil, 1980'lerde ürettiği milli politikalar oldu. Günümüzde fonlardan bol miktarda yararlanan birçok ülkenin hala fakir olduğu görülüyor" yorumunu yaptı.
Yunanistan'daki Thesally Üniversitesi'nin AB ekonomisi profesörü Dimitris Kallioris de ülkesinin AB'nin bölgesel fonlarından en çok yararlanan ülkelerden biri olduğunu dile getirdi.
AB'nin bölgesel politikayı yaşam standartları AB ortalamasının çok altında olan Yunanistan'ın üyeliğinden sonra gündemine aldığını hatırlatan Kallioris, "Sonuncusu 2007-2013 dönemi olmak üzere Yunanistan, 1989'dan beri bölgesel fonlardan faydalanıyor. Bunların ekonomide olumlu etkisi de oldu. Bölgesel farklılıkların azalmasını sağladı ama tamamen yok edemedi" diye konuştu.
Bölgesel fonların sadece katalizör görevi gördüğünü vurgulayan Kallioris, aday ve üye ülkelerin doğrudan yabancı yatırım çekme, küçük ölçekli firmalara daha çok pay verilmesi ve risk alabilen girişimcilerin üretilmesi gibi özgün politikaların uygulanması gerektiğini kaydetti.
Kallioris, 22. fasıl müzakereleri ve bölgesel politikanın uygulanması sırasında zorluklar yaşandığını ancak Türkiye'nin bölgesel eşitsizliklerinin doğasını, onları yaratan mekanizmaları iyi kavrayarak ve diğer ülkelerin deneyimlerini inceleyerek başarılı bir müzakere süreci geçireceğine inandığını söyledi.
AA