Bloomberght
Bloomberg HT Kültür Sanat Sanat Anadolu leoparının 9 bin yıllık gizemi

Anadolu leoparının 9 bin yıllık gizemi

Diyarbakır'da leoparın öldürülmesiyle yeniden gündeme gelen Anadolu leoparıyla ilgili bilinmeyenler, leoparın bolca tasvirinin çıktığı Çatalhöyük'teki araştırmacılar için de gizemini koruyor

Giriş: 06 Kasım 2013, Çarşamba 14:21
Güncelleme: 06 Kasım 2013, Çarşamba 14:21

Anadolu'da yaşayan leoparlarla ilgili en eski kanıtlar, Konya'da, 9 bin yıl öncesine ait yerleşim yeri Çatalhöyük'teki evlerin duvarlarını süsleyen leopar motifleri... Kazı başkanı İngiliz profesör Ian Hodder da gizemini koruyan Anadolu leoparının tasvirlerinden etkilenerek Çatalhöyük ile ilgili ilk kitabına, "Leoparın Öyküsü" ismini vermişti.

Biyolojik çeşitlilik açısından son derece önemli bir tür kabul edilen, Latince adı "Panthera pardus" olan leoparın, 3 Kasım Pazar günü Diyarbakır'ın Çınar ilçesine bağlı Solmaz köyü yakınlarında bir çoban tarafından öldürülmesi, büyük yankı uyandırdı. Öldürülen leoparın, bu topraklarda neslinin tükendiği sanılan "Anadolu Leoparı" olabileceği iddiaları ise özellikle bilim çevrelerini heyecanlandırdı.

Leopardan alınan doku örnekleri, türünün belirlenmesi için TÜBİTAK'a gönderilmiş; derisi de ilaçlanıp tuzlanarak, doldurulmak üzere İstanbul'a götürülmüştü. Leoparın türünün ne olduğuna dair açıklama ise merakla bekleniyor. Anadolu leoparlarıyla ilgili sırlar, Konya'daki Neolitik dönem yerleşimi Çatalhöyük'teki araştırmacılar tarafından da 10 yıllardır çözülmeye çalışılıyor.

Günümüzden 9 bin yıl önceki dönemde 8 bin kişinin bir arada yaşadığı Çatalhöyük'teki kazılar, Stanford Üniversitesinden İngiliz arkeolog Prof. Dr. Ian Hodder başkanlığında 21'inci yılını doldurdu. Hodder, antik kentteki evlerin duvarlarına, çoğu, avcıların üzerine giydikleri leopar desenli kıyafetler şeklinde resmedilen tasvirlerden etkilenerek, 2006'da yazdığı Çatalhöyük ile ilgili ilk kitabına "Leoparın Öyküsü" ismini vermişti.

- Çok leopar resmi var, hiç kemik yok

Prof. Dr. Hodder, bu özel duvar resimlerinin, leoparı avlayan kişilerin, bu hayvandan daha güçlü olduğunu göstermek istediklerini düşünüyor. "Leoparın Öyküsü" kitabında Hodder, 9 bin yıllık duvarlarda bu kadar çok leopar figürü olmasına karşın kazılarda neredeyse hiç leopar kemiğine rastlanmamasını anlamlandırmakta zorlandıklarını vurguluyor.

Hodder, kitabında bu çelişkiye şöyle dikkati çekiyor:

"Leoparların geçmiş ve yakın tarihte Türkiye'de görüldüğünü biliyoruz. En akla yakın senaryo; yerleşim yeri sakinlerinin büyük av hayvanlarının ölülerini ele geçirmek için leoparlarla ve akbabalarla rekabet etmeleri söz konusudur. Fakat büyük kedilere özel bir simgesel anlam yüklendiğinden, onların kemikleriyle etlerini yaşam alanına getirmek tabu olarak görülmüş olabilir. Ören yerinde bulanan kemiklerle duvar resimlerinde yer alan tasvirler arasında daha pekçok farklılık söz konusu."