Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetinde, "Enflasyondaki düşüşte enerji grubu fiyatlarındaki gelişmeler belirleyici olmuştur. Mayıs ayından itibaren yaşanan döviz kuru hareketlerinin gecikmeli etkilerine bağlı olarak temel enflasyon göstergelerindeki yükseliş sürmüştür" denildi.

Kurulun 19 Kasım tarihli toplantısına ilişkin yayımladığı 26 Kasım 2013 tarihli toplantı özetinde, ekim ayında tüketici fiyatlarının yüzde 1,80 oranında artarken yıllık enflasyon yüzde 7,71'e gerilediği anımsatılarak, enflasyondaki bu düşüşte enerji grubu fiyatlarındaki gelişmelerin belirleyici olduğu ve mayıs ayından itibaren yaşanan Döviz kuru hareketlerinin gecikmeli etkilerine bağlı olarak temel enflasyon göstergelerindeki yükselişin sürdüğü kaydedildi.

Özete göre, gıda grubunda yıllık enflasyon yüzde 11,13'e yükseldi. Bu yükselişte taze meyve-sebze kaynaklı olmak üzere işlenmemiş gıda grubu belirleyici oldu. Böylelikle ekim ayında işlenmemiş gıda yıllık enflasyonu yüzde 14,95'e yükseldi. İşlenmiş gıda grubunda ise ekmek ve tahıl grubu fiyatlarındaki artışa karşın diğer işlenmiş gıda fiyat artışlarının azalmasına bağlı olarak yıllık enflasyon yüzde 8'e geriledi.

Ekim ayında enerji fiyatları büyük ölçüde uluslararası petrol fiyatları paralelinde azalan yurtiçi akaryakıt fiyatlarının etkisiyle yüzde 0,38 oranında azaldı. Bunun yanı sıra, geçen yılın aynı dönemindeki yüksek oranlı fiyat artışlarının etkisinin ortadan kalkmasıyla enerji grubu yıllık enflasyonu yüzde 2,14'e geriledi.

Hizmet grubu yıllık enflasyonu ekim ayında yüzde 7,86'ya geriledi bildirilen özette, "Mevsimsellikten arındırılmış veriler önceki aya kıyasla grup enflasyonu ana eğiliminde bir azalışa işaret etmektedir. Temel mal grubunda ise döviz kuru gelişmelerinin gecikmeli etkilerine bağlı olarak yıllık enflasyon yüzde 7,10'a yükselmiştir. Dayanıklı tüketim mallarında fiyat artışları sürerken giyim grubunda mevsimsel fiyat artışı geçen yılların üstünde bir oranda gerçekleşmiştir. Bu çerçevede, ekim ayında temel enflasyon göstergeleri yüksek seyrini korumuştur" denildi.

Özette, son dönemde açıklanan verilerin yılın 3. çeyreğinde özel nihai yurt içi talebin ılımlı bir eğilim sergilediğine işaret ettiği belirtilerek, şunlar kaydedildi:

"Tüketim malları üretimi ve ithalatı üçüncü çeyrekte ikinci çeyreğe kıyasla artış göstermiştir. Benzer şekilde, beyaz eşya ve otomobil satışlarına ait veriler de üçüncü çeyrekte tüketim talebinde artışa işaret etmektedir. Öte yandan, yatırımlar daha zayıf bir görünüm çizmektedir. Yatırım talebine ilişkin göstergelerden sermaye malları üretimi üçüncü çeyrekte bir önceki çeyreğin üzerinde gerçekleşse de bunun yurt içi talepten çok daha ziyade ihracata yönelik olduğuna gözlenmektedir. Sermaye malları ithalatının üçüncü çeyrekte yüksek oranlı gerileme kaydetmesi de makine-teçhizat yatırımlarının henüz toparlanmadığına işaret etmektedir.

Üretim tarafından bakıldığında ise üçüncü çeyrekte iktisadi faaliyette sınırlı bir yavaşlama olduğu gözlenmektedir. Sanayi üretim endeksi eylül ayında güçlü bir büyüme gösterse de bu gelişme ağustos ayındaki belirgin azalışın telafisi niteliğinde olmuştur. Nitekim sanayi üretimi 3. çeyrekte bir önceki çeyreğe kıyasla dönemlik bazda daha düşük bir artış gerçekleşmiştir. Son çeyreğe ilişkin veriler iktisadi faaliyetteki ılımlı artışın süreceğine işaret etmektedir. Ekim ayında PMI verileri yavaşlamaya işaret etse de, İktisadi Yönelim Anketi gelecek üç ay sipariş beklentileri hem iç piyasa hem de ihracat piyasası kaynaklı olmak üzere belirgin şekilde artmıştır. Özel kesim tüketim ve yatırım talebinde önemli rol oynayan güven kanalına ilişkin göstergelerden Tüketici Güven Endeksi ve firmaların geleceğe yönelik yatırım beklentisinde de artış görülmüştür. "

- "Cari işlemler açığındaki ılımlı iyileşme eğiliminin süreceği tahmin edilmektedir"-

Yakın dönem göstergelerinin ihracatın ılımlı büyüme eğilimini koruduğunu gösterdiği belirtilen özete göre, altın hariç ihracat miktar endeksinin üçüncü çeyrekte bir önceki çeyrek ortalamasına göre ılımlı bir artış kaydetti.

Özette, şunlar değerlendirmelere yer verildi:

"İhracatımızda önemli bir paya sahip olan ana ticaret ortağımız Avro Bölgesi'nin uzun bir süredir zayıf seyreden ithalat talebinde son dönemde kısmi bir canlanma görülmektedir. Ayrıca, küresel PMI göstergeleri küresel ölçekte bir toparlanmaya işaret etmektedir. Bu çerçevede, dış talep koşullarının önümüzdeki dönemde ihracata olumlu destek vereceği düşünülmektedir. Dış ticaret ve cari denge öngörüler doğrultusunda seyretmektedir. 12 ay birikimli olarak bakıldığında altın hariç ihracatın ılımlı artış eğilimini sürdürdüğü, altın hariç ithalatın ise göreli olarak daha sınırlı artışlar sergilediği gözlenmektedir. Bu çerçevede, kısa vadede altın ticaretinden kaynaklanan baz etkisi nedeniyle yıllık birikimli cari açıkta artış beklense de, söz konusu etki hariç tutulduğunda cari işlemler açığındaki ılımlı iyileşme eğiliminin süreceği tahmin edilmektedir."

Özete göre, mevsimsellikten arındırılmış işsizlik oranları tarım dışı istihdamdaki gerilemenin etkisiyle 2013 yılı üçüncü çeyreğinde ikinci çeyreğe kıyasla artış kaydetti. Söz konusu dönemde tarım dışı istihdamda genele yayılan bir yavaşlama gözlendi.

Öte yandan, sanayi istihdamına ilişkin öncü göstergelerin eylül-ekim döneminde olumlu yönde bir değişim sergilemekte ve istihdamdaki zayıflama eğiliminin yılın son çeyreğinde devam etmeyeceği yönünde sinyal vermekte olduğu belirtilen özette, "Bununla birlikte, küresel ekonomiye dair belirsizlikler önümüzdeki dönemde yatırım ve istihdam artışını sınırlayabilecek bir unsur olarak önemini korumaktadır" denildi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetinde, "Önümüzdeki dönemde kredi büyüme hızlarının daha makul düzeylere geleceği öngörülmektedir. Bu doğrultuda, altın ticareti hariç tutulduğunda cari işlemler açığındaki ılımlı iyileşme eğiliminin süreceği öngörülmektedir" denildi.

Kurulun 19 Kasım tarihli toplantısına ilişkin yayımladığı 26 Kasım 2013 tarihli toplantı özetinde, kurulun gelişmeler çerçevesinde, yurt içi nihai talebin ve ihracatın ılımlı büyüme eğilimlerini koruduğu değerlendirmesinde bulunulduğu belirtildi.

Yılın üçüncü çeyreğinde iktisadi faaliyette sınırlı bir yavaşlama olduğu, son çeyreğe dair verilerin ise bir miktar toparlanmaya işaret ettiği belirtilen özette, kurulun gelinen noktada toplam talep koşullarının enflasyon üzerinde aşağı veya yukarı yönlü belirgin bir baskı oluşturmadığını ifade ettiği kaydedildi.

Özette, iktisadi faaliyetin seviyesinin yanında kompozisyonun da dış denge açısından yakından takip edildiği aktarılırken, mevcut politika çerçevesinin cari işlemler dengesini olumlu yönde etkilediği bildirildi.

Temkinli para politikası duruşunun, alınmakta olan makroihtiyati önlemlerin ve zayıf seyreden sermaye akımlarının etkisiyle yılın ikinci yarısında finansal koşullarda kayda değer bir sıkılaşma gözlendiğine işaret edilen özette, şunlar kaydedildi:

"Dolayısıyla, önümüzdeki dönemde kredi büyüme hızlarının daha makul düzeylere geleceği öngörülmektedir. Bu doğrultuda, altın ticareti hariç tutulduğunda cari işlemler açığındaki ılımlı iyileşme eğiliminin süreceği öngörülmektedir. Son aylarda yaşanan döviz kuru oynaklığına bağlı olarak enflasyon göstergelerinin bir süre daha hedefin üzerinde seyredeceği tahmin edilmektedir. Kurul, bu durumun fiyatlama davranışları üzerindeki etkilerinin sınırlandırılması için temkinli duruşun güçlendirilmesine ve para piyasası faiz oranlarındaki oynaklığın azaltılmasına karar vermiştir.

Kurul, sermaye akımlarının zayıf seyrettiği dönemlerde faiz oynaklığını azaltmanın faydalı olacağını değerlendirmiştir. Bu yaklaşımın, küresel para politikalarından kaynaklanan belirsizliğin ekonomi üzerindeki etkilerini yumuşatmaya katkıda bulunacağı ifade edilmiştir. Dolayısıyla, kısa vadeli piyasa faizlerinin daha öngörülebilir ve istikrarlı seyrettiği bir politika duruşunun benimsenmesi konusunda mutabık kalınmıştır."

PPK özetinde, kurulun mevcut sistemde gecelik piyasa faizlerinin koridorun üst sınırına yakın tutulduğu bir likidite yönetiminin, kısa vadeli faizlerdeki oynaklığı sınırlayacağı ve aynı zamanda daha temkinli bir para politikası duruşuna işaret edeceği değerlendirmesine yer verilirken, bu amaçla bir ay vadeli repo ihalelerine son verilerek piyasaya sağlanan fonlamanın ağırlıklı olarak gecelik vadede olacağı bir likidite yönetiminin kurgulandığı aktarıldı.

Böylelikle, piyasaya verilen likiditenin kompozisyonu ayarlanarak bankalararası para piyasasındaki gecelik faiz oranlarının yüzde 7,75'e yakın seviyelerde oluşmasının sağlanacağı dile getirilen özette, "Alınan bu karar, gerek merkez bankası fonlamasının vadesini kısaltması, gerekse piyasanın marjinal fonlama maliyetini artırması nedeniyle sıkılaştırıcı etki yapacaktır" denildi.

- "OVP'nin gerektirdiği yapısal düzenlemelerin hayata geçirilmesi büyük önem taşımaktadır"-

Kurul'un enflasyon görünümü orta vadeli hedeflerle uyumlu olana kadar para politikasındaki temkinli duruşun korunması gerektiğini belirttiğine işaret edilen özette, gelinen noktada, parasal ve finansal koşullar bir arada değerlendirildiğinde mevcut para politikası duruşunun uygun olduğu vurgulandı.

Özette ayrıca, gelecek dönemde enflasyon görünümünü olumsuz etkileyen gelişmelere karşı duyarlılığın korunması gerektiğine değinilirken, kurulun maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin gelişmeleri, enflasyon görünümüne etkileri bakımından yakından takip ettiği bildirildi.

Para politikası duruşu oluşturulurken maliye politikası ile ilgili olarak Orta Vadeli Program'da (OVP) belirlenen çerçevenin esas alındığı, dolayısıyla gelecek dönemde mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda öngörülmeyen bir artışın gerçekleşmeyeceğinin varsayıldığı belirtilen özette, şunlar kaydedildi:

"Maliye politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da güncellenmesi söz konusu olabilecektir. Küresel dengesizlikler karşısında ekonomimizin dayanıklılığını koruması açısından maliye ve finansal sektör politikalarındaki temkinli duruşun sürdürülmesi kritik önem taşımaktadır.

Orta vadede ise mali disiplini kalıcı hale getirecek ve tasarruf açığını azaltacak yapısal reformların güçlendirilmesi makroekonomik istikrarı destekleyecektir. Bu yönde atılacak adımlar aynı zamanda para politikasının hareket alanını genişletecek ve uzun vadeli kamu borçlanma faizlerinin düşük düzeylerde kalıcı olmasını sağlayarak toplumsal refaha olumlu katkıda bulunacaktır. Bu çerçevede, Orta Vadeli Program'ın gerektirdiği yapısal düzenlemelerin hayata geçirilmesi büyük önem taşımaktadır."