Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye'nin 2002 yılından beri uyguladığı sağlıklı ekonomi politikalarıyla dünya ülkeleri arasında orta gelir grubunun üst sıralarında yer aldığını belirterek, "Hedefimiz 2014-2016 Orta Vadeli Program (OVP) dönemi sonunda yüksek gelir grubu ülkeler arasında yer almaktır. 2014 yılı bütçemiz de bu anlayışla hazırlanmıştır" dedi.

Şimşek, TBMM Genel Kurulu'nda, 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2012 Yılı Merkezi Yönetim Kesinhesap Kanunu Tasarısı'nın sunumunu yaptı.

2012 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı'nın Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki görüşmelerini tamamlandığını hatırlatan Şimşek, bu tasarıların son şeklini alarak Genel Kurula getirilmesinde emeği geçenlere teşekkür etti.

İktidara geldikleri ilk dönemde Türkiye'nin ağır bir krizin etkisi altında olduğunu hatırlatan Şimşek, özellikle kamu maliyesinin ağır bir borç yükü altında ezildiğini ifade etti.

Bakan Şimşek, bu durumun, özel kesimin önünde önemli bir engel oluşturduğunu anımsatarak, şunları kaydetti:

"Maliye politikası önceliklerini borç yükünü azaltmak, ekonomide güven ortamını sağlayarak yüksek istihdam ve sürdürülebilir büyüme ortamına geçmek olarak belirledik. Böylece kamu borç yükü hızla düşerken ekonomide yüksek büyüme ortamı sağlanmış, enflasyon ve faiz oranları hızla düşmüştür. Diğer taraftan sağlanan güven ortamı uluslararası yatırımcıların ülkemize olan ilgisini artırmış ve doğrudan yatırımlar, Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyelerine ulaşmıştır.

Türkiye, 2002 yılından beri uyguladığı sağlıklı ekonomi politikalarıyla dünya ülkeleri arasında orta gelir grubunun üst sıralarında yer almaktadır. Hedefimiz 2014-2016 Orta Vadeli Program (OVP) dönemi sonunda yüksek gelir grubu ülkeler arasında yer almaktır. 2014 yılı bütçemiz de bu anlayışla hazırlanmıştır. Hükümetimiz bu hedefler çerçevesinde başta enerji ve ulaştırma olmak üzere fiziki altyapının güçlendirilmesi, ekonomide verimliliğin ve katma değerin artırılması amacıyla başta eğitim olmak üzere Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesine ve iş ortamının geliştirilmesine öncelik vermektedir."

- "Küresel ekonomide aşağı yönlü riskler önemini koruyor"

Sunumunda, küresel ekonomi hakkında da bilgi veren Şimşek, küresel ekonomide ılımlı toparlanmanın devam ettiğini ancak aşağı yönlü risklerin de önemini koruduğunu ifade etti.

Şimşek, başta ABD'de olmak üzere gelişmiş ülkelerde ekonomik büyüme ivme kazanırken mali ve yapısal kırılganlıkların büyümeyi sınırladığını bildirdi.

Gelişmekte olan ülkelerde ise büyümenin yavaşladığına işaret eden Şimşek, IMF ve OECD'nin, 2013 yılı küresel büyüme tahminlerini 0,7 puan aşağı yönlü revize ettiğini belirtti.

Kriz sonrası dönemde küresel ekonominin itici gücü olan gelişmekte olan ekonomilerde ise büyümenin ivme kaybettiğinin altını çizen Şimşek, bu doğrultuda gelişmekte olan ülkelerin de 2013 büyüme tahmininin 1,1 puan aşağı yönlü revize edildiğini söyledi.

- 4 temel risk

Önümüzdeki dönemde küresel ekonomik görünümü olumsuz etkileyebilecek 4 temel riskin bulunduğunu aktaran Şimşek, şöyle devam etti:

"Bunlar; genişletici para politikalarından çıkışın iyi yönetilememesi, gelişmiş ülkelerde mali sorunlar ve zayıf iç talebin büyümeyi sınırlaması, gelişmekte olan ülkelerde büyümenin daha da zayıflaması ve jeopolitik gerginliklerin tırmanmasıdır. Bu risklerden en önemlisi genişletici para politikalarından çıkış kaynaklıdır. Bu sürecin doğuracağı olumsuz etkiler ise muhtemelen en çok gelişmekte olan ekonomilerde hissedilecektir. Ancak gelişmekte olan ülkeler makro finansal dengeler açısından 1990'lı yıllara göre daha sağlam ve dış şoklara karşı daha dirençlidirler."

- Türkiye ekonomisi

Sunumunda, Türkiye ekonomisini de değerlendiren Şimşek, ekonominin bu yıl da dengeli ve ılımlı büyümesini sürdürdüğünü söyledi.

Türkiye ekonomisinin, yılın ilk 3 çeyreğinde iç talebin katkısıyla yüzde 4 gibi azımsanamayacak bir oranda büyüdüğüne dikkati çeken Şimşek, şöyle konuştu:

"Böylece küresel kriz öncesi seviyeye göre reel anlamda Türkiye, yüzde 19,4'lük bir büyüme kaydetmiştir. Aynı dönemde gelişmekte olan Avrupa ülkelerinde büyüme yüzde 6,9 ile sınırlı kalmıştır. Yani Türkiye, kendi bölgesinde benzer şartlardan etkilenen gelişmekte olan Avrupa ülkelerine oranla neredeyse 3 katlık bir performans ortaya koymuştur. Euro Bölgesi ise aynı dönemde yüzde 2,4'lük bir daralma söz konusudur. 2014-2016 OVP'sinde Türkiye ekonomisinin 2013 yılında yüzde 3,6 civarında büyüyeceğini tahmin etmiştik. Bugün açıklanan büyüme rakamları, 2013 yılının tamamında OVP tahminin rahatlıkla yakalayacağımızı hatta bu tahminin üzerine çıkabileceğimizi göstermektedir. Ayrıca 2013 yılı büyüme tahminleri, Çin hariç gelişmekte olan ülkeler için öngörülen yüzde 3,2'nin üzerindedir. Olumsuz dış konjonktür ve sıkılaşan finansal koşullar göz önünde bulundurulduğunda bu, iyi bir performanstır."

Orta vadede cari açığı kontrol altında tutarak, sürdürülebilir ve sağlıklı bir büyüme politikası izleyeceklerini anlatan Şimşek, bu çerçevede büyümenin önümüzdeki yıl yüzde 4, 2015 ve 2016'da ise yüzde 5 olarak gerçekleşmesini beklediklerini ifade etti.

Şimşek, önümüzdeki süreçte, yüksek istihdam oluşturma kapasitesi, ihtiyatlı ve esnek para politikası, sağlam kamu mali dengeleri, güçlü bankacılık sektörü, sağlıklı hanehalkı bilançoları ve kapsamlı makro ihtiyati tedbirlerin, sürdürülebilir büyümeyi destekleyici ve şoklara karşı Türkiye'yi dirençli kılan faktörler olacağını kaydetti.

- "Mart 2009'dan bu yana 4,7 milyon kişiye ilave istihdam"

Küresel kriz sonrası dönemde oluşturdukları güçlü istihdamın, iç talebi ve dolayısıyla büyümeyi desteklediğini belirten Şimşek, birçok ülke istihdam oluşturmakta zorlanırken, Türkiye'de Mart 2009'dan bu yana 4,7 milyon kişiye ilave istihdam sağlandığını bildirdi.

Şimşek, aynı dönemde Euro Bölgesi'nde 2,2 milyon istihdam kaybı yaşandığına dikkati çekerek, "Türkiye, 2009-2013 döneminde ortalama yıllık yüzde 4,8 olan istihdam artış oranıyla IMF'de istihdam verisi açıklanan 35 ülke arasında birinci sırada yer almaktadır. Ayrıca bu yıl ve gelecek yıl OECD'de en fazla istihdam artışı görülecek 3. ülke olacaktır." dedi.

Uzun vadede işsizlik oranlarını düşük tek hanelere indirmek ve işgücüne katılımı gelişmiş ülkeler seviyesine çıkarmak için işgücü piyasasında esnekliğin ve işgücünün niteliğinin artmasının şart olduğunu vurgulayan Şimşek, şunları söyledi:

"Türkiye, işgücü piyasası esneklik göstergeleri açısından OECD ülkeleri arasında en son sıradadır. Türkiye'de haftalık 48,9 saat olan ortalama çalışma süresi diğer OECD ülkeleri ortalamasının yaklaşık 11 saat üzerindedir. Ülkemizde çalışma süresi OECD ortalamasına denk olsaydı milyonlarca ilave istihdamın önü açılırdı. İşsizliğin azaltılması amacıyla aktif işgücü politikalarını artırarak uygulamaya devam ediyoruz. 2007 yılında bu programlardan yararlanan kişi sayısı yaklaşık 23 bin iken 2012 yılında yaklaşık 465 bine yükselmiştir. Önümüzdeki dönemde aktif işgücü politikalarını daha da etkin bir şekilde kullanacağız. İşgücü piyasasındaki yapısal sorunların çözülmesine yönelik Ulusal İstihdam Stratejisi'ni taraflarla uzlaşma sağlayarak uygulamaya koymayı ümit ediyoruz."

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, hükümetleri döneminde uygulanan yapısal reformlar ve sağlıklı makroekonomik politikalar sayesinde son 11 yılda büyük başarılara imza attıklarını belirterek, "1923-2002 döneminde ortalama yüzde 4,5 büyüyen ekonomimiz AK Parti hükümetleri döneminde, son 60 yılın en büyük küresel krizine rağmen ortalama yüzde 5,1 büyümüştür" dedi.

Şimşek, TBMM Genel Kurulu'nda, 2014 yılı bütçesi üzerinde yaptığı sunumda, sıkı para politikası ve makro ihtiyati tedbirlerin etkisiyle enflasyonun yıl sonunda yüzde 6,8'e, önümüzdeki yıl ise yüzde 5,3'e gerileyeceğini tahmin ettiklerini söyledi. Mehmet Şimşek, amaçlarının orta ve uzun vadede ürün ve hizmet piyasalarında rekabet ortamını daha da iyileştirerek enflasyonu düşük tek hanelerde istikrara kavuşturmak olduğunu ifade etti.

Uyguladıkları ihtiyatlı maliye politikaları sayesinde genel devlet bütçe açığının GSYH'ye oranını son 11 yılda yaklaşık 10 puan azaltarak 2013 yılında yüzde 1'e indirmiş olacaklarını belirten Şimşek, "Böylelikle 2013 yılında genel devlet açığının GSYH'ya oranı, OECD ülkeleri için öngörülen yüzde 4,8'lik açığın yaklaşık beşte biri, Mastricht Kriteri'nin ise üçte biri kadar olacaktır. Genel devlet bütçe açığının GSYH'ye oranını 2016 yılında yüzde 0,5'e indirmeyi hedefliyoruz" diye konuştu.

- "Türkiye uluslararası piyasalardan alacaklı konuma geçmiştir"

Aynı şekilde AB tanımlı borç stoğunun GSYH'ye oranını ile kamu net borç stoğunun GSYH'ye oranını da son 11 yılda ciddi oranda azalttıklarını anlatan Şimşek, şunları kaydetti:

"Böylece Türkiye Cumhuriyeti, uluslararası piyasalardan alacaklı konuma geçmiştir. AK Parti hükümetleri öncesinde hem borcun faizi hem de faiz giderlerinin vergi gelirleri içindeki payı çok yüksekti. 2002 yılında reel faiz oranları yüzde 25,4, faiz giderlerinin vergi gelirlerine oranı ise yüzde 85,7 seviyesindeydi. Siyasi istikrar, mali disiplin, yapısal reformlar ve fiyat istikrarı sayesinde reel faiz son 5 yıldır düşük tek hanelerde seyretmektedir. Faiz giderlerinin vergi gelirlerine oranının ise 2013 yılında yüzde 15,5'e düşeceği tahmin edilmektedir. Bu oran, 1980'li yıllardan bu yana elde edilen en düşük oran olacaktır."

- "Ekonomimizin en önemli sorunlarından biri cari açık"

Türkiye ekonomisinin en önemli sorunlarından birinin cari açık olduğunu dile getiren Şimşek, makro finansal istikrarı korumak için cari açığı kontrol edilebilir seviyelerde tutmanın şart olduğunu söyledi.

İç talep eksenli büyümeye rağmen bu yıl cari açıkta kayda değer bir bozulmanın olmadığının altını çizen Şimşek, orta vadede küresel ekonominin daha hızlı büyümesi ve komşu ülkelerin siyasi istikrara kavuşmasının, dış ticaret dengelerini olumlu yönde etkileyeceğini ifade etti. Şimşek, "Bu çerçevede 2012 yılında yüzde 6,1 olan cari açığın GSYH'ye oranının bu yıl yüzde 7,1'e yükseleceğini, 2014 yılında ise yüzde 6,4'e ineceğini tahmin ediyoruz" dedi.

Küresel kriz sonrası dönemde, Türkiye'nin en büyük ticaret ortağı olan AB'deki zayıf iç talebin, ihracatı olumsuz yönde etkilediğini anlatan Şimşek, ancak bu etkinin, ürün ve pazar çeşitlendirmesi çalışmaları sayesinde sınırlı olduğunu söyledi.

Şimşek, Türkiye'nin sağlam kamu mali dengeleri, sağlıklı bankacılık sektörü, güçlü hanehalkı bilançosu ile aldıkları makro ihtiyati tedbirlerin, cari açık kaynaklı risklerin yönetilmesinde önemli bir rol oynadığını vurguladı.

Son yıllarda düşük faiz ve krediye erişimin kolaylaşması ile birlikte hanehalkı borçluluk oranlarında hızlı bir artış yaşandığına işaret eden Şimşek, buna karşın Türkiye'de hanehalkı borcunun GSYH'ye oranı yüzde 23 ile Avro Bölgesi ortalaması olan yüzde 65'in yaklaşık üçte biri düzeyinde olduğunu kaydetti. Şimşek, "Ayrıca hanehalkının faiz riski sınırlıdır, kur riski ise bulunmamaktadır. Son düzenlemelerle de kredi kartı kullanımı ve aşırı tüketime yönelik sınırlamalar getirmiş bulunuyoruz" dedi.

- Reel sektörün toplam borcu

Reel sektörün durumuna ilişkin de bilgi veren Şimşek, yatırımlardaki artışa paralel olarak reel sektörün yükümlülüklerinin de bu dönemde arttığını söyledi. Şimşek, şu ifadeleri kullandı:

"Ancak, reel sektörün toplam borcunun GSYH'ye oranı yüzde 51 ile AB ortalamaları civarındadır. Üzerinde sıkça durulan dış borç konusuna gelince, reel sektörün dış borcundaki artış, neredeyse ekonomik büyümeye paralel olarak gerçekleşmiştir. 2002 yılında reel sektörün dış borcunun GSYH'ye oranı yüzde 13,4 iken 2013 yılının 2. çeyreği itibarıyla yüzde 14,7 olarak gerçekleşmiştir. Ayrıca reel sektörün 93 milyar dolarlık Döviz varlığı dikkate alındığında bu oran, oldukça yönetilebilir düzeydedir.

Daha önceki bütçe konuşmalarımda da ifade ettiğim gibi konjonktürel etkilerin yanı sıra cari açığın yapısal boyutu da önemlidir. Bu çerçevede hükümetimiz, cari açığın orta ve uzun vadede azaltılması için gerekli tedbirleri almaktadır. Bu bağlamda; tasarruf oranlarının artırılması, enerjide dışa bağımlılığın azaltılması ve katma değer zincirinde yukarı çıkılması temel önceliklerimizdir."

-"Birincil enerjide yüzde 72 dışa bağımlıyız"

Enerjide dışa bağımlılığın, cari açığın temel unsurlarından biri olduğuna dikkati çeken Şimşek, Türkiye'nin birincil enerji kaynakları bakımından yüzde 72 oranında dışa bağımlı olduğunu ifade etti.

Şimşek, enerji ithalatının cari işlemler açığındaki en önemli kalem olduğuna işaret ederek, "Eylül ayında 12 aylık enerji ithalatı, 56,9 milyar dolar ile cari açığın neredeyse tamamına denk gelmektedir" dedi.

Hükümetleri döneminde enerjide dışa bağımlılığımızı azaltmak amacıyla yerli, yenilenebilir ve aynı zamanda çevre dostu enerjiler üzerinde çalıştıklarını aktaran Şimşek, bu yöndeki özel sektör yatırımlarını da teşvik ettiklerini söyledi.

- "Son 11 yılda büyük başarılara imza attık"

Türkiye'yi katma değer zincirinde yukarıya taşıma yolunda önemli adımlar attıklarını belirten Şimşek, 2002 yılından 2012 yılına Ar-Ge harcamalarının GSYH içindeki payının neredeyse 2 katına çıktığını, patent başvurularının 6 kat artarak 11 bin 599'a ulaştığını, marka başvurularının üçe katlanarak 111 bini geçtiğini ve endüstriyel tasarım başvurularının 2 katına çıkarak 44 bin 220'ye ulaştığını bildirdi.

Şimşek, böylece ülkede düşük teknoloji yoğun üretim ve ihracat azalırken, ortanın üstü teknoloji yoğun üretim ve ihracatın arttığını kaydetti.

Geçen yıl yapılan ihracatın kilogramının 1,58 dolar olduğuna işaret eden Şimşek, 2004 yılında uygulama konulan Turquality kapsamındaki markalarla yapılan ihracatın ortalama kilogram fiyatının ise 3,28 dolar olduğunu ifade etti.

Şimşek, şöyle devam etti:

"Hükümetlerimiz döneminde uygulanan yapısal reformlar ve sağlıklı makroekonomik politikalar sayesinde son 11 yılda büyük başarılara imza attık. 1923-2002 döneminde ortalama yüzde 4,5 büyüyen ekonomimiz AK Parti hükümetleri döneminde, son 60 yılın en büyük küresel krizine rağmen ortalama yüzde 5,1 büyümüştür. İlave 0,6 puanlık büyüme azımsanacak bir rakam değildir. Zira 1923 yılından bu yana yılda ortalama yüzde 5,1 büyümüş olsaydık 2013 yılında GSYH 1,3 trilyon dolara, kişi başına GSYH ise 16 bin 970 dolara ulaşmış olabilirdi.

Hükümetlerimiz döneminde kişi başına GSYH reel bazda 1,4, satın alma gücü paritesine göre 2,1 kat, dolar bazlı nominal olarak ise 3 kat artış göstermiştir. Böylece Türkiye gelişmiş ülkelerle arayı hızla kapatmaya başlamıştır."

Bakan Mehmet Şimşek, 1980-2002 döneminde ülkeye yönelik doğrudan küresel yatırım girişi 14,8 milyar dolar iken, sağladıkları istikrar ve güven ortamı ile bu rakamın 2003'ten bu yana 132 milyar dolar olarak gerçekleştiğine dikkati çekerek, "Bütün bu gelişmeler verimliliği ve inovasyonu artıracak, Türkiye'nin uzun vadeli büyümesini olumlu etkileyecektir. Tabi ki geldiğimiz yerden memnun değiliz, daha katedeceğimiz çok mesafe var ama Türkiye'nin başarılarının da takdir edilmesi lazım" diye konuştu.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2014 Yılı Bütçesi'nin seçim bütçesi olmadığını belirterek, "Tam tersine sağlam gelir kaynaklarına dayanan ve giderleri kontrol altında tutan bir bütçedir" dedi.

Şimşek, 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı'nın kendi Maliye Bakanlığı döneminin 5'inci, AK Parti Hükümetlerinin ise 12'nci bütçesi olduğunu söyledi.

Bütçenin orta vadeli maliye politikalarının temel hedefleri doğrultusunda hazırlandığını anlatan Şimşek, söz konusu hedefleri yurt içi tasarrufları artırarak, mevcut kaynakları üretken alanlara yönlendirerek ve verimlilik düzeyini yükselterek cari açığı azaltmak, kamu maliyesinde güçlü duruşu sürdürmek, büyümeyi ve istihdamı artırmak şeklinde sıraladı.

2014 Yılı Bütçesi'nde baz alınan temel makro ekonomik büyüklükler hakkında da bilgi veren Şimşek, bu kapsamda Gayri Safi Yurtiçi Hasılanın (GSYH) 1 trilyon 719 milyar lira, ithalatın (CIF) 262 milyar dolar, ihracatın (FOB) 166,5 milyar dolar, büyüme oranının yüzde 4, deflatörün yüzde 6 ve yıl sonu TÜFE oranının yüzde 5,3 olarak belirlendiğini kaydetti.

Şimşek, bu çerçevede 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe büyüklüklerinin bütçe giderleri 436,4 milyar lira, faiz hariç giderler 384,4 milyar lira, bütçe gelirleri 403,2 milyar lira, vergi gelirleri 348,4 milyar lira, bütçe açığı 33,3 milyar lira ve faiz dışı fazla 18,7 milyar lira şeklinde tahmin edildiğini dile getirdi.

Şimşek, GSYH'ye oran olarak ise; bütçe giderlerinin yüzde 25,4, faiz hariç giderlerin yüzde 22,4, bütçe gelirlerinin yüzde 23,5, vergi gelirlerinin yüzde 20,3, bütçe açığının yüzde 1,9 ve faiz dışı fazlanın yüzde 1,1 düzeyinde gerçekleşmesi hedeflendiğini belirtti.

- Özelleştirme geliri beklentisi 6,9 milyar lira

2014 yılı bütçesinin ihtiyatlı gelir tahminlerine dayandığını kaydeden Şimşek, küresel ekonomideki aşağı yönlü riskleri de dikkate alarak 2014 yılı bütçe gelirlerinin yüzde 4,1, vergi gelirlerinin ise yüzde 7,1 gibi "mütevazı" oranlarda artacağını öngördüklerini ifade etti.

Söz konusu oranların 2014 yılına ilişkin GSYH'deki yüzde 10,2'lik nominal büyüme tahmininin altında olduğuna işaret eden Şimşek, "Bu çerçevede 2014 Yılı Merkezi Yönetim bütçe gelirlerinin 403,2 milyar lira, vergi gelirlerinin 348,4 milyar lira, vergi dışı gelirlerin 54,8 milyar lira olarak gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz" diye konuştu.

Vergi dışı gelirler arasında yer alan özelleştirme gelirleri için önümüzdeki yıl 6,9 milyar lira öngördüklerini belirten Şimşek, "Bu gelir tahminimiz oldukça muhafazakardır. Zira bugün itibarıyla kesinleşmiş yaklaşık 5 milyar lira özelleştirme gelir taksiti vardır" ifadesini kullandı.

- "Seçim bütçesi değil"

2014 yılında bütçe giderlerindeki artışın yüzde 7,3 ile nominal GSYH büyümesinin altında gerçekleşeceğini tahmin ettiklerini ifade eden Şimşek, bu kapsamda 2014 Yılı Bütçesinde ekonomik sınıflandırmaya göre harcamaların personel giderlerinin 110 milyar lira, SGK devlet primi giderlerinin 18,9 milyar lira, mal ve hizmet alım giderlerinin 37,6 milyar lira, cari transferlerin 163,6 milyar lira, sermaye giderlerinin 36,7 milyar lira, sermaye transferlerinin 6,5 milyar lira, borç verme giderlerinin 7,6 milyar lira, yedek ödeneğin 3,6 milyar lira, faiz giderlerinin 52 milyar lira olarak belirlendiğini söyledi.

Gelecek yıl bütçe harcamalarını kontrol altında tutacaklarını anlatan Şimşek, şöyle devam etti:

"Mal ve hizmet alım giderlerini 2013 yıl sonu gerçekleşme tahminimize göre 2014 yılında sadece yüzde 1,9 oranında artırıyoruz. 2014 yılı için öngörülen yüzde 6'lık deflatör ile karşılaştırıldığında mal ve hizmet alım giderleri reel olarak yüzde 4 civarında azalacaktır. Cari harcamaları kontrol altında tutarak eğitim, sağlık ve altyapı gibi öncelikli alanlara daha fazla kaynak ayıracağız.

Bu rakamlar 2014 Yılı Bütçesinin bir seçim bütçesi olmadığını, tam tersine sağlam gelir kaynaklarına dayanan ve giderleri kontrol altında tutan bir bütçe olduğunu göstermektedir."

- "Faiz gideri tasarrufunu milletimizin hizmetine sunuyoruz"

2014 Yılı Bütçesi'nin temel özellikleri hakkında da bilgi veren Şimşek, bütçe hakkının modern demokrasilerin temelini oluşturduğunu dile getirdi. Şimşek, kamu kaynaklarının nerede kullanıldığını bilmek hem kamuoyunun hem de halkın temsilcisi sıfatı taşıyan milletvekillerinin en doğal hakkı olduğunu dile getirdi.

2014 Yılı Bütçesi'nin faiz değil hizmet bütçesi olduğunun altını çizen Şimşek, "Hükümetlerimiz döneminde uygulanan ihtiyatlı maliye politikaları ve elde edilen makroekonomik istikrar sayesinde bütçeden faize aktarılan kaynak sürekli olarak azalmıştır" diye konuştu.

2002 yılında her 100 liralık vergi gelirinin 85,7 lirası faiz ödemelerine giderken 2014 yılında bunun 14,9 liraya gerileyeceğini tahmin ettiklerini belirten Şimşek, "Böylece faiz giderlerinden yaptığımız tasarrufu ülkemizin dört bir yanında ihtiyaç duyulan yatırımlara ve milletimizin hizmetine sunuyoruz" diye konuştu.

- "Eğitime 78,5 milyar lira kaynak ayırdık"

Eğitime erişimi kolaylaştırmak ve eğitimin kalitesini artırmak için AK Parti hükümetleri döneminde bütçeden en büyük payı hep eğitime ayırdıklarına işaret eden Şimşek, 2014 Yılı Bütçesi'nde eğitime ayrılan kaynağı bu yıla göre yüzde 15,4 oranında artırarak 78,5 milyar liraya çıkardıklarını söyledi.

Ayırdıkları kaynaktaki artış oranının, deflatörün 2,5 katından fazla olduğuna dikkati çeken Şimşek, "Böylece 2002 yılına göre bütçeden eğitime ayırdığımız kaynağı nominal olarak yaklaşık 7 katına çıkarıyoruz. Eğitim harcamalarının bütçe içindeki payını yüzde 9,4'ten yüzde 18'e yükseltiyoruz. Başka bir ifadeyle vergi gelirlerinin yaklaşık yüzde 22,5'ini eğitime harcıyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

-FATİH Projesi için 1,4 milyar lira ödenek

Eğitimde kaliteyi artırmak amacıyla FATİH Projesini uygulamaya devam ettiklerini anlatan Şimşek, okulları geniş bant internet ve bilişim ekipmanları ile donattıklarını belirtti.

2014 yılında proje için bütçeden 1,4 milyar lira ödenek ayırdıklarını bildiren Şimşek, "Ayrıca ilköğretim ve ortaöğretimde öğrencilerin barınma ve yiyecek ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik yardımlarımızın yanı sıra ücretsiz kitap dağıtımı ve taşımalı eğitime de devam ediyoruz. 2014 Yılı Bütçesi'nde bu faaliyetlerimiz için toplam 3,3 milyar lira kaynak tahsis ediyoruz" dedi.

- Üniversitelere 16,9 milyar lira kaynak

2014 yılında ilköğretim ve ortaöğretim programlarına devam eden yaklaşık 280 bin öğrenciye burs sağladıklarını belirten Şimşek, 2002 yılında ilköğretim ve ortaöğretim öğrencilerine verilen 12,6 lira burs tutarını yaklaşık 11 katına çıkararak 2013 yılında 135,6 liraya yükselttiklerini hatırlattı.

Nitelikli işgücü açığını azaltmak ve ara eleman ihtiyacını karşılamak amacıyla organize sanayi bölgelerinde açılan özel mesleki ve teknik eğitim okullarına öğrenci başına 4 bin 500 ila 5 bin 500 lira arasında destek verdiklerine işaret eden Şimşek, "Öte yandan üniversitelere 2002 yılında toplam 2,5 milyar lira kaynak ayrılmış iken 2014 yılında bu rakamı 16,9 milyar liraya çıkarıyoruz" ifadesini kullandı.

Yükseköğretimin birinci öğretim ve açıköğretim programlarında öğrenci harçlarını kaldırdıklarını anımsatan Şimşek, bu uygulamadan yaklaşık 2,6 milyon öğrencinin yararlanacağını kaydetti. Şimşek, Harçları kaldırmanın yanı sıra 2014 Yılı Bütçesinde yaklaşık 1,3 milyon üniversite öğrencisinin burs ve öğrenim kredisi için 4,1 milyar lira kaynak ayırdıklarını bildirdi.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2013 yılı için öngör yüzde 1,2'lik bütçe açık oranının, 1985 yılından bu yana elde edilen en iyi 3. bütçe gerçekleşmesi olacağını bildirdi.

Şimşek, 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesine ilişkin TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı sunumda, 2012 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Tasarısı hakkında da bilgi verdi.

2012 yılında bütçe giderlerinin 361,9 milyar lira, bütçe gelirlerinin 332,5 milyar lira, bütçe açığının 29,4 milyar lira, faiz dışı fazlanın ise 19,0 milyar lira olarak gerçekleştiğini belirten Şimşek, GSYH'ye oran olarak ise bütçe giderlerinin yüzde 25,6, bütçe gelirlerinin yüzde 23,5, bütçe açığının yüzde 2,1, faiz dışı fazlanın ise yüzde 1,3 olduğunu ifade etti.

Bütçe sürecinde sıkça konuşulan Sayıştay raporlarına da değinen Şimşek, Sayıştay denetimine ve bu denetim sonucu hazırlanan raporlara büyük önem verdiklerini söyledi.

Kamuya ait kaynakların yönetiminde saydamlığı ve hesap verilebilirliği artırmak üzere, hükümetleri döneminde yeni kamu mali yönetim anlayışına paralel olarak, dış denetimin kapsamını genişleten Sayıştay Kanunu'nu çıkardıklarını hatırlatan Şimşek, şunları kaydetti:

"Sayıştay Kanunu'nun çıkarılmasından sonra bu yıl ilk defa Sayıştay tarafından kamu idareleri nezdinde yapılan denetimlere ilişkin raporlar Meclise sunuldu. Bu kapsamda her yıl Kesin Hesap Kanun Tasarısıyla birlikte Meclise sunulan Genel Uygunluk Bildiriminin yanında Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu, Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporu ve denetime alınan her bir kamu idaresi bazında düzenlenen denetim raporları Meclise sunulmuştur.

Hesap verme sorumluluğu çerçevesinde 2012 yılında her türlü defter, belge ve tabloları Sayıştay'a sunduk. Aynı zamanda sunduğumuz tabloların dayanağı olan mali işlemlere ilişkin yaklaşık 25 milyon yevmiye kaydını da elektronik ortamda Sayıştay'la paylaştık. Ayrıca, mali işlemlere ait tüm harcama belgelerini muhasebe birimlerinde denetime hazır bulundurduk. Sayıştay da bu defter, belge, tablo ve verileri kullanarak denetim faaliyetini yürütmüş ve saydığım raporları Yüce Meclise sunmuştur. Kamu zararına ilişkin tespitleri içeren raporları ise mevzuat çerçevesinde yargıya intikal ettirecektir. Dolayısıyla Sayıştay'ın denetim yapamadığı şeklindeki iddialar hiçbir şekilde gerçeği yansıtmamaktadır."

- "Sayıştay, tabloların istediği formatta olmadığı gerekçesiyle denetim görüşü vermekten kaçınmıştır"

Sayıştay tarafından düzenlenen raporlarda "genel bütçeyi oluşturan idareler tarafından bazı mali tabloların Sayıştay'a sunulmadığı" yönünde haksız bir eleştiriye de yer verildiğini dile getiren Şimşek, Sayıştay'ın, genel bütçe tüzel kişiliğinin bir parçası olan her bir idareyi ayrı bir tüzel kişiliğe sahipmiş ve kendine ait geliri, varlığı, alacak ve borcu varmış gibi değerlendirerek idareler bazında mizan, bilanço ve faaliyet sonuçları tablosu gibi ilave tabloların verilmesini talep ettiğini söyledi.

Devletin teşkilat yapısına, hazine birliği ilkesine ve genel kabul görmüş uluslararası standartlara aykırı olan söz konusu tabloların, genel bütçeyi oluşturan her bir idare için anlamlı sonuçlar vermese de üretilerek Sayıştay'a teslim edildiğini anlatan Şimşek, şöyle devam etti:

"Ancak Sayıştay, bu tabloların istediği formatta olmadığı gerekçesiyle denetim görüşü vermekten kaçınmıştır. Bu soruna kalıcı bir çözüm bulmak üzere Sayıştay ile ortak bir çalışma grubu oluşturduk. Çalışma grubu, genel bütçeli idarelerin yapıları ve mali işlemlerini inceleyerek bir öneri raporu hazırlayacaktır. Raporda yer alan öneriler doğrultusunda yeni bir durum değerlendirmesi yapacağız.

Bu amaçla Sayıştay, kamu idaresi hesaplarının Sayıştay'a verilmesine ilişkin usul ve esaslarda değişiklik yaparak, 3 yıllık bir geçiş dönemi öngörmüştür. Özetle, Sayıştay denetimine esas teşkil etmek üzere her türlü defter, belge, tablo ve verileri Sayıştay'a sunduk. Sayıştay da tespitlerini bunların üzerinden yapmış ve raporlarını hazırlamıştır."

- 2013 bütçe giderleri 406,6 milyar lira, bütçe gelirleri 387,2 milyar lira

Bakan Şimşek, sunumunda, 2013 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi yıl sonu gerçekleşme tahminlerine iliş de bilgi verdi.

Yıl sonunda bütçe giderlerinin 406,6 milyar lira, bütçe gelirlerinin 387,2 milyar lira, bütçe açığının 19,4 milyar lira, faiz dışı fazlanın ise 31,1 milyar lira olmasını beklediklerini bildirdi.

Buna göre, GSYH'ye oran olarak, bütçe giderlerinin yüzde 26,1, bütçe gelirlerinin yüzde 24,8, bütçe açığının yüzde 1,2, faiz dışı fazlanın ise yüzde 2 düzeyinde tahmin edildiğini aktaran Şimşek, şöyle devam etti:

"Verdiğim rakamlar, 2013 yılı bütçe performansının oldukça başarılı olduğunu göstermektedir. Bu çerçevede 2013 yılı bütçe açığının GSYH'ye oranını 2013-2015 OVP'sinde yer alan yüzde 2,2'lik orana göre 1 puan aşağı yönlü revize ettik. OVP'de 34 milyar lira tutarında öngörülen 2013 yılı merkezi yönetim bütçe açığının yaklaşık 14,5 milyar lira daha düşük gerçekleşmesini bekliyoruz.

Bütçe dengesindeki iyileşme esas itibarıyla bütçe gelirlerindeki artıştan kaynaklanmaktadır. Zira bütçe giderlerinin OVP'de öngörülen çerçevede gerçekleşmesi beklenirken bütçe gelirlerinde yaklaşık 17 milyar lira tutarında bir artış olacağı öngörülmektedir."

- "Yıl sonunda vergi gelirlerinin 325 milyar lira olmasını bekliyoruz"

Merkezi yönetim bütçe gelirlerinin yaklaşık yüzde 85'ini oluşturan vergi gelirlerinin yıl sonu itibarıyla 325 milyar lira olarak gerçekleşmesinin beklendiğini dile getiren Şimşek, bu tutarın, Bütçe Kanununda tahmin edilen 318 milyar liranın yaklaşık yüzde 2,3 üzerinde olduğunu bildirdi.

Şimşek, vergi gelirlerindeki olumlu performansta iç talepteki toparlanma ile 2012 yılında uygulamaya konulan tedbirlerin etkili olduğunu kaydetti.

- "Vergi dışı gelirlerde de başarılı bir performans sergilendi"

Vergi dışı gelirlerde de bu yıl başarılı bir performans sergilendiğinin altını çizen Şimşek, şunları söyledi:

"Bütçe Kanununda 52 milyar lira tutarında tahmin edilen vergi dışı gelirlerin yıl sonu itibarıyla 62 milyar liraya ulaşması beklenmektedir. Bütçe giderlerinin bu yıl 406,6 milyar lira ile başlangıç ödeneğine paralel gerçekleşmesini bekliyoruz. 2013 yıl sonunda Bütçe Kanununda öngörülene göre faiz hariç giderlerin yaklaşık 5 milyar lira daha fazla, faiz giderlerinin ise 2,5 milyar lira daha az gerçekleşmesini bekliyoruz. Faiz hariç giderlerdeki sapmanın büyük bir kısmı yatırım harcamalarındaki artıştan kaynaklanmaktadır. Söz konusu harcamalar, büyüme ve istihdamı artırıcı niteliktedir.

Faiz harcamalarındaki düşüş ise ortalama borçlanma maliyetlerinin beklenilenin altında gerçekleşmesinden kaynaklanmaktadır. Bu da hükümetlerimiz döneminde sürdürdüğümüz mali disiplin politikasının net bir kazanımıdır. 2013 yılı için öngördüğümüz yüzde 1,2'lik bütçe açık oranı, 1985 yılından bu yana elde edilen en iyi 3. bütçe gerçekleşmesi olacaktır. Diğer iki gerçekleşmenin de 2005 ve 2006 yıllarında yani AK Parti hükümetleri döneminde elde edildiğini dikkatinize sunmak isterim. Elde ettiğimiz bu başarılı sonuçlar ülkemize hem sağlam bir duruş hem de mali esneklik kazandırmıştır. 2014 yılında da mali disiplini kararlılıkla sürdüreceğiz."

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, yurt içi tasarrufları artırmak amacıyla bireysel emeklilikte doğrudan "Devlet Katkısı Sistemi"ni getirdiklerini anımsatarak, 2014 Yılı Bütçesi'nde bunun için 2 milyar lira ödenek ayırdıklarını bildirdi.

Şimşek, 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi'ne ilişkin TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı sunumda, gelecek yıl için Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ve merkezi yönetim bütçesinden yaklaşık 75 milyar lira ile en büyük ikinci kaynağı sağlık harcamalarına ayırdıklarını söyledi.

Böylece, 2014 yılında sağlık harcamaları için ayrılan kaynağı 2002 yılına göre 5,5 katına çıkardıklarını dile getiren Şimşek, aile hekimliği uygulamasını 81 ile yaygınlaştırarak vatandaşlara kaliteli sağlık hizmeti sunmaya devam ettiklerini kaydetti. Şimşek, bu amaçla 4,5 milyar lira kaynak ayırdıklarını belirtti.

AK Parti hükümetleri döneminde üretken altyapıyı geliştiren, özel sektör yatırımlarını ve istihdamı destekleyen, Türkiye'nin büyüme potansiyelini artıran kamu yatırımlarına öncelik verdiklerini anlatan Şimşek, "Bu amaçla kamu yatırım harcamaları için 2014 Yılı Bütçesinde bu yıla göre yüzde 13,1 oranında artışla yaklaşık 44,3 milyar lira ödenek ayırıyoruz" diye konuştu.

Kamu-özel işbirlikleri (KÖİ) sayesinde İstanbul'a 3'üncü havaalanı gibi küresel ölçekte büyük projelere imza attıklarına dikkati çeken Şimşek, 1986 yılından bu yana işletme hakkı devirleri hariç tutulduğunda KÖİ modeli kapsamında yapılan 35,1 milyar dolarlık yatırımın 26,5 milyar dolarlık tutarının AK Parti hükümetleri döneminde gerçekleştiğini söyledi. Şimşek, altyapı yatırımlarına sadece bütçeden kaynak ayırmadıklarını, aynı zamanda KÖİ sayesinde ilave yatırımları harekete geçirdiklerini dile getirdi.

Son 11 yılda kamu yatırımlarının ortalama tamamlanma süresini kısalttıklarını anlatan Şimşek, 2002 yılında 8,5 yıl olan kamu yatırım stokunun tamamlanma süresini 2013 yılında 3,7 yıla düşürdüklerini belirtti.

AK Parti hükümetleri döneminde özel sektör yatırımlarını desteklediklerini ve istihdamı ve büyümeyi destekleyen birçok uygulamayı hayata geçirdiklerini kaydeden Şimşek, "Bu amaçla, 2014 yılında, reel kesime yönelik toplam desteklerimizi bu yıla göre yüzde 16,1 oranında artırarak 11,9 milyar liraya yükseltiyoruz" ifadesini kullandı.

- Bireysel emekliliğe 2 milyarlık katkı

Yurt içi tasarrufları artırmak amacıyla bireysel emeklilikte doğrudan "Devlet Katkısı Sistemi"ni getirdiklerini anımsatan Şimşek, sistem için 2013 yılı Merkezi Yönetim Bütçesinde 1,3 milyar lira ödenek ayırdıklarını, 2014 yılında bu ödeneği yüzde 56 artırarak yaklaşık 2 milyar liraya çıkardıklarını bildirdi.

Şimşek, düzenlemenin devreye girdiği 2013 yılının başından bu yana bireysel emeklilik sistemi katılımcı sayısı 882 bin kişi artarak 4 milyon kişiye, katılımcıların fon tutarı ise 4,8 milyar lira artarak 25,3 milyar liraya ulaştığına dikkati çekti.

- Çiftçiler için 9,7 milyar lira

2014 Yılı Bütçesi'nde çiftçiyi de desteklediklerine işaret eden Şimşek, bu amaçla toplam 9,7 milyar lira ödenek ayırdıklarını bildirdi.

Ayrıca tarımsal kredi sübvansiyonu, müdahale alımları ve tarımsal KİT'lerin finansmanı için tahsis edilen kaynak da dikkate alındığında bu tutarın 13,2 milyar liraya ulaştığını belirten Şimşek, "Genel bütçeden yaptığımız sübvansiyonların da katkısıyla kredi faiz oranları yüzde 0 ila 8,25 arasında uygulanmaktadır. Oysa 2002 yılında tarımsal kredi faiz oranları yüzde 59 ila 69 aralığındaydı. Uluslararası mukayeselere baktığımızda tarımsal desteklere verdiğimiz önem açıkça görülmektedir" değerlendirmesinde bulundu.

OECD tarafından 2013 yılında yayınlanan Tarım Politikalarını İzleme ve Değerlendirme Raporuna göre, Türkiye'de tarımsal desteğin GSYH'ye oranı 2012 yılında yüzde 2,1 olarak hesaplandığını hatırlatan Şimşek, bu oran ile Türkiye'nin tarım destekleri açısından OECD ülkeleri arasında lider konumda bulunduğunu söyledi.

Sağladıkları doğrudan ve dolaylı desteklerle 2002'de 23,7 milyar dolar olan tarımsal GSYH'nin, 2012 yılında 62 milyar dolara ulaştığına dikkati çeken Şimşek, "Böylece tarımsal büyüklük itibarıyla dünyanın 7'nci, Avrupa'nın ise  1'inci ülkesi olduk. Oysa 2002 yılında tarımsal büyüklük itibarıyla dünyada 11'inci, Avrupa'da ise 4'üncü sıradaydık" dedi.

- "Çalışan ve emeklileri gözettik"

2014 yılı bütçesi ile çalışan ve emeklileri gözettiklerini dile getiren Şimşek, AK Parti hükümetleri döneminde kamu çalışanlarını ve emeklileri enflasyona ezdirmediklerini ve bu kesimin mali haklarında ciddi iyileşmeler sağladıklarını kaydetti.

Aile yardımı ödeneği dahil en düşük memur maaşı 2002 Aralık ayında 392 lira iken 2013 Aralık ayında bin 887 liraya çıktığına işaret eden Şimşek, söz konusu dönemdeki artışın yüzde 381,4 olduğunu söyledi.

Net asgari ücret 2002 Aralık ayında 184 lira iken 2013 Aralık ayında yüzde 336,2 artışla 804 liraya ulaştığını anımsatan Şimşek, aynı dönemde emeklilik aylıklarının farklı gruplara göre yüzde 208,9 ila yüzde 782,1 arasında arttığını dile getirdi.

2002 yıl sonundan 2013 Kasım sonuna kadar enflasyonun kümülatif yüzde 159,1 oranında arttığı göz önüne alındığında çalışan ve emekli vatandaşların gelirlerinde önemli ölçüde reel artışlar yaptıklarının açıkça görüleceğini vurgulayan Şimşek, şöyle devam etti:

"Bu yıl yapılan toplu sözleşme uyarınca çalışanlarımızın maaş ve ücretlerinde önümüzdeki sene brüt 175 lira seyyanen artış yapacağız. Ayrıca öğretmenlerimizin tazminatlarında da ilave 150 lira artış sağlayacağız. Bu artışlarla birlikte 2014 yılında ortalama memur maaşında aile yardımı ödeneği dahil yüzde 7,8, aile yardımı ödeneği hariç yüzde 8,1 oranında bir artış meydana gelecektir. Geçici personel ücretlerinde ise brüt 350 lira artış yapacak ve geçici personelin aile yardımı ödeneğinden yararlanmasına imkan sağlayacağız."

Şimşek, 2013 yılının ikinci yarısında enflasyonun yüzde 3'ü aşması halinde ise aradaki farkı 2014 yılı Ocak ayında maaşlara yansıtacaklarını bildirdi.

- Sosyal güvenlik kurumları için ayrılan personel giderleri ödeneği

2014 yılı için sosyal güvenlik kurumlarına devlet prim giderleri dahil personel giderleri için toplam 129,6 milyar lira ödenek ayırdıklarını kaydeden Şimşek, 2002 yılında yüzde 18,4 olan bu oranın toplam bütçe harcamalarının yüzde 29,7'sini oluşturduğuna işaret etti.

Ayrıca 2014 yılında ek ödemeler dahil emekli aylık ödemelerinin 138,8 milyar lira olmasını öngördüklerini anlatan Şimşek, "Sosyal güvenlik sisteminin açıklarının bütçe tarafından finanse edildiği dikkate alınırsa aslında çalışanlarımızın, emeklilerimizin bütçeden aldığı pay yaklaşık 3'te 1'inden çok çok daha fazladır" dedi.

SGK'ya yapılacak transferlerin 2014 yılında 2013 yılı gerçekleşme tahminine göre yüzde 7,1 oranında artarak 77,1 milyar liraya ulaşmasının öngörüldüğünü belirten Şimşek, "Söz konusu tutarın 21,6 milyar liralık kısmı açık finansmanından kaynaklanmaktadır. Açık finansmanı için sosyal güvenlik sistemine yapılan transferlerdeki artış esas itibarıyla 1990'larda emeklilik sisteminde yapılan değişiklikten kaynaklanmaktadır" diye konuştu.

- Bölgesel kalkınma ve Ar-Ge destekleri

2014 yılı bütçesi ile bölgesel kalkınmaya daha çok kaynak ayırdıklarını ifade eden Şimşek, şöyle devam etti:

"Bölgesel ve sosyal gelişmişlik farklarını azaltmak için, hükümetlerimiz döneminde, GAP, DAP, DOKAP ve KOP illerinde yatırım ödeneklerini son 11 yılda yaklaşık 6 kat artırdık.

Yaklaşık 27,1 milyar lirası GAP Eylem Planı döneminde, yani son 5 yılda, olmak üzere 2003'ten bu yana GAP'a 2013 fiyatlarıyla toplam 36,1 milyar lira kaynak aktardık. Böylece 610 kilometresi Eylem Planı döneminde olmak üzere toplam 843,4 kilometre ana sulama kanalını tamamladık."

2014 Yılı Bütçesinde başta TÜBİTAK Ar-Ge projeleri olmak üzere üniversite ve sanayi kesimi Ar-Ge projelerini desteklemeye devam edeceklerini anlatan Şimşek, bu kapsamda 2014 yılında yaklaşık 2,8 milyar lira ödenek ayırdıklarını, vergisel teşvikler dahil olmak üzere toplam Ar-Ge desteklerinin yaklaşık 3,8 milyar liraya ulaşacağını belirtti.

Şimşek, gelecek nesillere daha sağlıklı ve temiz bir çevre bırakmak için doğrudan çevre koruma hizmetlerine 542 milyon lira, ağaçlandırma faaliyetlerine 326 milyon lira, SUKAP'a 557 milyon lira, kentsel dönüşüm programına çevre katkı payı ve döner sermaye gelirleriyle birlikte 547 milyon lira olmak üzere toplamda yaklaşık 2 milyar lira kaynak ayırdıklarını dile getirdi.

- Mahalli idarelere 42,3 milyar lira ödenek

Yerel hizmetlerin daha kaliteli şekilde sunulabilmesi için 2014 yılında mahalli idarelere yapılan desteği 2013 yılı başlangıç ödeneğine göre yüzde 12,2 artırarak 42,3 milyar liraya çıkardıklarını dile getiren Şimşek, bu desteğin 38,8 milyar lirasının vergi gelirlerinden mahalli idarelere ayrılan paylardan oluşacağını bildirdi. Şimşek, bu payları illerin nüfus ve sosyoekonomik gelişmişlik düzeyine göre adil bir şekilde dağıttıklarını ifade etti.

Sosyal yardım harcamaları için 2014 Yılı Bütçesi'nde bu yıla göre yüzde 15,3'lük artışla yaklaşık 30,4 milyar lira kaynak ayırdıklarını belirten Şimşek, engellilerin evde bakımı için 4,2 milyar lira, engelli ve engelli yakını aylıkları için 2,6 milyar lira, engelli çocuk ve gençlerin eğitimi için 1,5 milyar lira, 65 yaş üstüne verilen aylıklar için 1,2 milyar lira, çocukların aileleri yanında yetişmesi için 351 milyon lira, engellilerin özel kuruluşlarda bakım giderleri için 241 milyon lira, engelli öğrencilerin okula ulaşmaları için 95 milyon lira, engellilerin istihdamı için 87 milyon lira, koruyucu aile modeli için 43 milyon lira, kadın konukevleri için 42 milyon lira kaynak tahsis ettiklerini ifade etti.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Doğrudan vergileri artırmak için gelir vergisi tasarısı ile vergi tabanını genişleterek bu alanda da adaleti iyileştirmeye çalışacağız" dedi.

Şimşek, gelir politikaları ve uygulamaları hakkında bilgi verdi. Şimşek, gelir politikalarının temel amaçlarını vergi sisteminde etkinlik ve adaletin sağlanması, kayıt dışı ekonomiyle mücadele, makroekonomik istikrarın sürdürülmesi yurt içi tasarrufların artırılması, istihdam, yatırım ve rekabet gücünün artırılması, bölgesel ve sosyal gelişmişlik farklılıklarının azaltılması ve çevresel ve sosyal politikaların desteklenmesi olarak sıraladı.

Bu amaçlara ulaşmak için yaptıkları düzenlemelerde ilgili tarafların görüşünü aldıklarını, öngörülebilirliği ve şeffaflığı artırdıklarının altını çizen Şimşek, "Esnek, etkin, selektif, proaktif bir maliye politikası uyguluyoruz. Böylece ekonominin istikrarlı bir şekilde büyümesine katkı sağlıyoruz" diye konuştu.

- "Vergi mevzuatında önemli değişiklikler yaptık"

Vergi sisteminde etkinlik ve adaletin sağlanması amacıyla vergi mevzuatında önemli değişiklikler yaptıklarını anlatan Şimşek, bu çerçevede reform niteliğindeki Gelir Vergisi Kanun Tasarısı'nı Meclis'e sunduklarını hatırlattı.

Bu tasarıyla vergi tabanını genişlettiklerini ifade eden Şimşek, şöyle devam etti:

"Kentsel rantlar ve sermaye kazançları gibi bazı alanlardaki istisnaları kaldırıyoruz. Beyanname verecek mükellef kapsamını genişletiyoruz. Vergi Usul Kanunu'nu ekonomik ve sosyal politikalara uyum sağlamak, sade ve daha kolay uygulanabilir bir hale getirmek amacıyla gözden geçiriyoruz. Asgari geçim indirimi uygulamasıyla medeni durum ve çocuk sayısına bağlı olarak ücret üzerinden alınan gelir vergisi tutarlarında indirimler yaptık. Vatandaşlarımızın eğitim, sağlık ve gıda gibi temel ihtiyaçlarında KDV oranlarını indirdik."

Geçen yıl uygulamaya koydukları düzenleme kapsamında fazla ve yersiz tahsil edilen vergileri vatandaşlara faizleri ile ödediklerini belirten Şimşek, Konutta KDV uygulamasında vergi ödeme gücünü gözettiklerini ifade etti. Şimşek, bu kapsamda büyükşehirlerde 150 metrekareden küçük konut teslimlerinde KDV oranlarını, arsa birim metrekare değerini de dikkate alarak yeniden belirlediklerini anımsattı.

- Kayıt dışı ekonomiyle mücadele

AK Parti hükümetleri döneminde kayıt dışı ekonomiyle mücadeleye büyük önem verdiklerini anlatan Şimşek, bu kapsamda mevzuatın iyileştirilmesinin yanı sıra vergi denetim kapasitesinin güçlendirilmesi ve mükelleflerin vergiye gönüllü uyumunun artırılmasının öncelikleri arasında yer aldığını söyledi.

İnsan kaynaklarına ve teknolojiye yaptıkları yatırımlar ile vergi denetim kapasitesini artırmaya devam ettiklerini kaydeden Şimşek, elektronik yoklama ve denetim sistemi ile mükellefleri ve vergiye tabi faaliyetleri yerinde tespit ettiklerini belirtti.

2011-13 dönemini kapsayan Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Stratejisi Eylem Planı'nı başarıyla uyguladıklarına dikkati çeken Şimşek, "Bu kapsamda 47 eylemin 30'unu tamamladık. Kalan 12 eylemi yıl sonuna kadar, 5'ini ise önümüzdeki yıl içerisinde tamamlayacağız" dedi. Şimşek, Eylem Planını 2014-16 dönemini kapsayacak şekilde güncellediklerini bildirdi.

Kayıt dışılıkla mücadele çerçevesinde attıkları adımlar sayesinde önemli başarılar elde ettiklerini anımsatan Şimşek, 2002 yılından bu yana kayıt dışı istihdamın toplam istihdam içindeki payının 14,3 puan azalarak Ağustos 2013'te yüzde 37,8'e gerilediğini dile getirdi.

Uluslararası çalışmaların da Türkiye'de kayıt dışı ekonominin GSYH içindeki payının 2003 yılından bu yana yaklaşık 6 puan azalarak yüzde 26,5'e gerilediğini gösterdiğine işaret eden Şimşek, "Amacımız orta vadede kayıt dışılığı daha da azaltarak AB ortalamalarına çekmek, uzun vadede ise AB'de gözlemlenen düşük oranlardan birine sahip olmaktır" diye konuştu.

- Varlık Barışı

Makroekonomik istikrarın korunmasının gelir politikalarının ana hedeflerinden biri olduğunun altını çizen Şimşek, bunun için "yurt dışı varlık barışı" olarak bilinen düzenlemeyi uygulamaya geçirdiklerini hatırlattı.

Böylece vatandaşların yurt dışındaki varlıklarının ekonomiye kazandırılmasına ve kayda alınmasına imkan sağladıklarını ifade eden Şimşek, 30 Kasım 2013 itibarıyla 69,8 milyar lira varlık bildiriminde bulunulduğunu, 1,4 milyar lira vergi tahakkuk ettirildiğini bildirdi. Yaklaşık 10,8 milyar lira tutarındaki varlık için 217 milyon lira vergi tahsil edildiğini açıklayan Şimşek, "Bildirimde bulunup tahakkuk eden vergisini ödemeyenler hakkında gerekli takibat işlemleri yapılacaktır" diye konuştu.

Uzun vadeli tasarrufları teşvik eden politikalara ağırlık verdiklerini kaydeden Şimşek, bu kapsamda orta ve uzun vadeli mevduatlarda vergi kesintisi oranını düşürdüklerini söyledi.

AK Parti hükümetleri döneminde istihdam, yatırım ve rekabet gücünü destekleyen politikalara büyük önem verdiklerini anlatan Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yatırım ve istihdama güçlü destekler sağlayan yatırım teşvik sistemini uygulamaya devam ediyoruz. Bu çerçevede ilk defa stratejik yatırımları tanımladık. Bu yatırımlar için tüm bölgelerde vergi indirim oranını yüzde 90, yatırıma katkı oranını da yüzde 50 olarak belirledik. Bireysel katılım sermayesi ve girişim sermayesi fonlarına vergisel teşvikler sunarak girişimcileri destekliyor, KOBİ'lere ölçek büyütme imkanı sağlıyoruz.

Mimarlık, mühendislik, tasarım ve yazılım gibi katma değeri yüksek alanlarda hizmet ihracını teşvik ediyoruz. Benzer şekilde Türkiye'de yerleşik olmayan kişilere eğitim ve sağlık hizmeti veren mükelleflerimizi de destekliyoruz. Bu kapsamda faaliyet gösteren işletmeler elde ettikleri kazancın yüzde 50'sini matrahtan indirme hakkına sahiptirler."

-Ar-Ge faaliyetlerine yönelik vergi indirimleri

Ar-Ge faaliyetlerine vergi indirimi ve istisnası ile stopaj desteği gibi teşvikler sağladıklarını belirten Şimşek, 2008 yılından bu yana 3 milyar lirayı aşan tutarda vergi desteği sağladıklarını söyledi.

Şimşek, Ar-Ge faaliyetleri sonucunda ortaya çıkan buluşların ticarileştirilmesini teşvik edecek bir model geliştirdiklerini ve bu düzenlemeyi kısa bir süre içerisinde TBMM'ye sunacaklarını bildirdi.

İstihdam üzerindeki vergi yükünü azalttıklarını ifade eden Şimşek, asgari geçim indirimi ve 5 puanlık sigorta primi işveren hissesi desteği kapsamında bu yükü yüzde 37'ye kadar düşürdüklerini kaydetti.

Şimşek, asgari geçim indirimi uygulaması öncesi yüzde 12,8 olan asgari ücret üzerinde olan gelir vergisi yükünü medeni durum ve çocuk sayısına göre yüzde 0'a kadar indirdiklerini vurguladı.

- "Sorun dolaysız vergilerin düşük olması"

Genel algının aksine Türkiye'de vergi yükünün yüksek olmadığına işaret eden Şimşek, "Mahalli idare vergi gelirleri ve sosyal güvenlik primleri dahil olmak üzere vergi yükü 2011 yılında yüzde 27,4'tür. Bu oran ile Türkiye OECD ülkeleri arasında en düşük vergi yüküne sahip 6. ülkedir" değerlendirmesinde bulundu.

"Ülkemizde temel sorun dolaylı vergilerin yüksekliğinden ziyade dolaysız vergi gelirlerinin düşük olmasıdır" diyen Şimşek, dolaylı vergilerin GSYH içindeki payının yüzde 12,6 ile AB ortalamasının 0,8 puan altında olduğuna, OECD ortalamasının ise sadece 1,5 puan üzerinde bulunduğuna dikkati çekti.

Mahalli idareler ve sosyal güvenlik primleri dahil dolaysız vergi gelirlerinin GSYH içindeki payı açısından ise Türkiye'ninn yüzde 14,8 ile OECD ortalamasının 8,2 puan altında bulunduğunu dile getiren Şimşek, "Doğrudan vergileri artırmak için gelir vergisi tasarısı ile vergi tabanını genişleterek bu alanda da adaleti iyileştirmeye çalışacağız" ifadesini kullandı.

- Hazreti Ali'den örnek verdi

Çevreye zararlı olan bitkisel atık yağların geri kazanımını teşvik eden düzenlemenin 2014 yılı Ocak ayında yürürlüğe gireceğini hatırlatan Şimşek, buna göre yurt içinden toplanan kullanılmış kızartmalık bitkisel yağlar ile kullanım süresi geçmiş bitkisel yağlardan elde edilen otobiodizelin motorine karıştırılarak satılması durumunda otobiodizele isabet eden ÖTV'nin belli bir kısmını dağıtıcılara iade edeceklerini söyledi.

Şimşek, enerji tasarrufu sağlayan dayanıklı tüketim mallarının teşviki için daha avantajlı bir vergilendirme politikası üzerinde çalıştıklarını duyurdu.

Konuşmasının sonunda vergi konusuna ilişkin Hazreti Ali'ye atfedilen bir olayı anlatan Şimşek, şunları söyledi:

"Hazreti Ali görevlendirdiği bir valisine Ahitname adı altında yazdığı mektupta şöyle der: 'Vergi işini de araştır, memurların ahvalini düzene koy. Ancak vergi toplamaktan ziyade memleketin kalkınmasına dikkat etmelisin. Çünkü vergi memleket kalkındıkça toplanabilir.' İşte bu hassasiyetle hazırladığımız bütçemiz; eğitim, sağlık ve altyapıyı önceliklendiren, ülkemizin dört bir yanına ihtiyaç duyduğu yatırımlar için kaynak ayıran çalışanları ve emeklileri gözeten, girişimciliği, Ar-Ge'yi ve yenilikçiliği teşvik eden, çiftçimizi destekleyen, büyüme ve istihdamı artıran, ülkemizi 2023 hedeflerine yaklaştıran bir bütçedir. Özetle 2014 Yılı Bütçesi, mali disiplini devam ettiren bir hizmet bütçesidir."

Şimşek, çalışmalarında kendilerini her zaman destekleyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere bakanlara, Plan ve Bütçe Komisyonunun Başkan ve üyelerine, milletvekillerine ve kamu idarelerinin temsilcilerine şükranlarımı sunduğunu belirterek, 2014 Yılı Bütçesi'nin hayırlı olması dileğinde bulundu.

AA