Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Analiz: Abenomi ters mi tepecek?

Analiz: Abenomi ters mi tepecek?

Japonya'nın 3 aşamalı Abenomi stratejisi enflasyonun yanlış yönden gelmesine neden olarak, sorunları daha kötüleştirebilir

Giriş: 20 Ocak 2014, Pazartesi 07:50
Güncelleme: 05 Şubat 2014, Çarşamba 13:20

Japonya Başbakanı Shinzo Abe, ülkesini neredeyse 20 yıldır kıskacında tutan deflasyonu aşma vaadiyle görev koltuğuna oturmasının hemen ardından “Abenomi” olarak adlandırılan stratejisini uygulamaya başladı. Japonya Merkez Bankası başkanının da değişmesiyle yeni başkan Haruhiko Kuroda, yüzde 2 enflasyon hedefiyle, ilk olarak parasal genişleme önlemlerini uygulamaya koydu. Asya Kalkınma Bankası'nın başkanlığından gelen Kuroda, Nisan 2013'te 2 yılda para tabanını ikiye katlamak üzere ve varlık alım programını da artırarak işe koyuldu. Abe de altyapıyı desteklemek için mali teşvikleri artırdı.

BOJ'un parasal genişleme hamleleri ve Abe'nin mali teşvikleri, iyimserliği destekleyerek endeksleri tırmandırdı, yen, dolar karşısında 2013'ü .2 düşüşle kapadı ve Japonya'da taze gıda hariç enflasyon 2008'den bu yana en yüksek düzeyine çıktı.

Ancak Abenomi'nin 3. direği olacağı söylenen yapısal reformlarda 9 aydır bir ilerleme kaydedilmemiş olması, giderek artan sayıda ekonomist ve analistlerin, Abenomi'nin başarılı olmayacağını ve mevcut gelişmeşerden ötürü bu stratejinin tehlikeli olduğunu düşünmesine neden oldu.

IMF Yardımcı Direktörü Naoyuki Shinohara, yalnızca para politikasına dayanmanın, Japonya'nın GSYH'sinin yüzde 200'ünü aşan düzeyle, dünyanın en büyük borcuna sahip olmasından kaynaklanan zayıf mali durumu açısından tehdit arz edebileceğini söylerken, aralarında ünlü yatırımcı George Soros'un da olduğu birçok kişi ve kurum da yenin aşırı zayıflamasının “hatalı bir enflasyona” neden olacağı konularında birbiri ardına uyarılarda bulunuyor.

Diğer taraftan BOJ'un, 2000 rakamlarıyla dahi GSYH'sinin yüzde 12'sini oluşturarak, sırasıyla yüzde 6.9 ve yüzde 5.9 olan ABD ve Euro Bölgesi'ni aşan para tabanını ikiye katlamak üzere harekete geçmesine rağmen , ekonomide asıl canlanmanın göstergesi olacak M1 para arzında kaydadeğer bir ilerleme olmadı. BOJ'un programı açıkladığı Nisan 2013'ten Ekim 2013'e kadar yüzde 23.1'den yüzde 45.8'e tırmanırken, M1 para arzı yalnızca yüzde 2.3'ten yüzde 3.3'e çıktı.

Şirket ve hanehalklarının sıfır faiz ortamına borçlanıp, harcayarak değil, daha fazla tasarruf ederken cevap vermesi, özel sektör kredilerinin, para tabanı ne kadar artırılırsa artırılırsın, çok fazla büyümeyeceğine işaret ederken, küresel krizin de etkisiyle özel sektördeki krediler hâlen düşük seyrediyor ve bu da BOJ'un programının, bankaların, merkez bankasına park ettikleri paralarını artırmaktan başka çok fazla bir şey yapmadığını gösteriyor. Öte yandan Japonya'nın 20 yıldır deflasyonla birlikte derinleşen tasarruf alışkanlığından ötürü, parasal genişleme ne kadar büyük olursa olsun, şirket ve hanehalkları harcamadıktan sonra, enflasyon tarafına çok da etki etmiyor.

Parasal genişleme hamleleri yeni daha da zayıflatıyor. Ve bu durum ihracat odaklı bir ekonomiye sahip olan Japonya'da ihracatçıların yüzünü güldürse de, Fukushima felaketinin ardından, enflasyondaki hızlanma sinyallerinin de müsebbibi olan, artan ithal enerji maaliyetinin yarattığı baskı, ekonominin, borçla büyümesine neden oluyor.

Fed'in tahvil alımlarını azaltmaya da başlamasıyla güçlenen dolar, yendeki aşağı yönlü baskıyı artırarak, zayıf yenin, borç üzerindeki baskıyı derinleştirerek, yatırımcının gözündeki kredibilitesi olumsuz etkilemesiyle, yüksek faiz riski de artıyor. Bu da, birçok ekonomist ve analistin bahsettiği, “hatalı enflasyon ve yüksek faiz”den oluşan “tehlikeli” bir birleşim ihtimalini ortaya koyuyor.

Japonya enflasyonu tetiklemek için, sürekli olarak medya kanalıyla da enflasyon beklentilerini, adeta dikte etmeye çalışıyor. Ancak, şirketlerin ücretleri artırma konusundaki isteksizliği, alım gücü artmayan halkın tasarruflarını da tehdit ediyor.

Krugman gibi uslanmaz bir Keynezyan ve enflasyon savunucusu olan bazı isimler, Abenomi'yi ve agresif para politikasını övmeye devam ediyor. Diğer taraftan Abenomi'yi destekleyen bir başka Nobel ödüllü ekonomist Joseph Stiglitz ise, bir yandan adımlar konusunda iyimser tablo çizerken, diğer yanda, istihdam piyasası ve ücretler tarafındaki sorunlara dikkat çekerek, Abe'nin enflasyon ve büyüme için, yapısal reformlar tarafında da “doğru” adımları atmasının gerektiğini not düşüyor.

Japonya Başbakanı Shinzo Abe, 10 aydır yapısal reformlar tarafında önemli bir adım atmamış olsa da, küresel ortam ve borsalarda yarattığı iyimserlik yok olmadan, başta üretkenlilik ve istihdam piyasası gibi alanlarda, ekonomik büyümeyi ve alım gücünü destekleyici hamlelerde bulunmazsa, Japonya, “deflasyon ve sıfır faiz” birleşiminden daha riskli ve daha zor bir durumla karşı karşıya kalabilir gibi görünüyor.

Tuğçe Özsoy (tozsoy@bloomberght.com)

Çağan Koç (ckoc@bloomberght.com)

Kaynaklar: Nomura, BNP Paribas, Saxo Capital Markets, Financial Times, Japan Times, Bloomberg, Project Syndicate, New York Times