Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Merkez Bankası'nın faiz kararına ilişkin, "Merkez Bankası faizi artırmadan piyasada faizler zaten artmıştı. Merkez Bankası bu anlamda, aslında açılan arayı bir hareketle azaltmış, kapatmış oldu" dedi.

Şimşek, Marmara Grubu Vakfı tarafından gerçekleştirilen 17. Avrasya Ekonomi Zirvesi'nde, son 10 yıla bakıldığında Türkiye'nin en büyük kazanımlarından birinin enflasyonu tek haneye indirmek olduğunu söyledi.

Türkiye'nin 30-40 yıl boyunca çift haneli bir enflasyon ile yaşadığını hatırlatan Şimşek, "Türkiye son 10 yılda enflasyonu tek haneye indirmiş ve burada tutmayı başarmıştır. Bunu da devam ettirmemiz lazım. Arzuladığımız yerde değiliz. Biz enflasyonun düşük tek hanede olmasını isteriz, yüzde 1-3 arasında yerleşmesini isteriz. Ama hala enflasyon yüzde 5-8 arasında gidip geliyor. Bundan sonraki çabamız enflasyonu düşük tek haneye çekmektir" diye konuştu.

Cari açığı sınırlamak için bazı vergileri artırdıklarını ve Türk Lirası'nda ciddi değer kaybının yaşandığını ifade eden Şimşek, "Bu enflasyonu yukarı doğru çekecek faktörlerdir. Ama aşağı doğru çekecek faktörler de vardır, o da çıktı açığı dediğimiz atıl kapasitedir. Türkiye'de şu anda atıl kapasitede ciddi artış vardır. Atıl kapasite yüksek olunca tabii ki şirketlerin fiyatlama gücü yüksek olmuyor. Maliyetleri fiyatlara arzuladıkları gibi yansıtamıyorlar" dedi.

Bakan şimşek, para politikasında bir sıkılaştırmanın söz konusu olduğunu, Merkez Bankası'nın faizi özellikle son dönemde ciddi şekilde artırdığını hatırlatarak, "Bunun tabi bir miktar büyümeye yansıması olabilir. Ama şunu söylemeliyim ki Merkez Bankası faizi artırmadan piyasada faizler zaten artmıştı. Yani hazinenin faizlerine, kredi faizlerine bakarsanız, o faizler zaten yükselmişti. Merkez Bankası bu anlamda, aslında açılan arayı bir hareketle azaltmış, kapatmış oldu" değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin temel sorunlarından birinin cari açık olduğunu hatırlatan Şimşek, "Türkiye'de cari açık oldukça yüksek ve mutlaka aşağı çekilmesi lazım. Son yıllarda cari açık Türkiye'de yüksek bir patikaya oturdu. Bunun kalıcı sebepleri var, geçici etkileri de var. Önümüzdeki 10 yıla baktığımız zaman, cari açığın normalleşeceği, yüzde 3-5 aralığına oturabileceği bir dönemden bahsediyoruz. Bunun temel sebepleri ise, Türkiye son 10 yıldır çok ciddi şekilde beşeri sermayesine, altyapısına ve Ar-Ge'ye büyük yatırımlar yaptı ve şimdi bunun meyvelerini yavaş yavaş toplayacağız. Türkiye, dış talep anlamında son 5 yıl kadar şanssız olmayacaktır" değerlendirmesinde bulundu.

Yenilenebilir enerji konusunda yapılan çalışmalardan da bahseden Şimşek, "Toplam enerjide yüzde 72 dışa bağımlılığımız var, doğalgazda yüzde 98, petrolde yüzde 92. Şu an da Türkiye çok hızlı bir şekilde yerli ve yenilenebilir enerji üzerinde çalışıyor. Ve inanıyorum ki, bu çalışmaların sonucunda enerji önemli ölçüde bir sorun olmaktan çıkacaktır. Cari açığın finansmanı arzuladığımız düzeyde değil ama küresel doğrudan yatırımları artıracağız" diye konuştu.

- "İniş çıkışlar bankacılık sektörünü muhtemelen doğrudan olumsuz etkilemeyecek"

Konuşmasında son dönemde yaşanan kur hareketlerine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Şimşek, "Kurdaki hareketten değişik kesimler nasıl etkilendi? Türkiye'deki net Döviz pozisyonuna baktığımızda, bankacılık sektöründe en ufak bir sorun yok. Bankacılık sektörü net döviz pozisyonu itibariyle başa baştır. İniş çıkışlar bankacılık sektörünü bu anlamda muhtemelen doğrudan olumsuz etkilemeyecektir. Ama reel sektörün çok ciddi döviz pozisyon açığı var. 170 milyar dolar civarında bunun 17 milyar doları 12 aylık bir vadeye sahip" ifadelerini kufllandı.

Reel sektörün döviz pozisyon açığının araştırmasını yaptıklarını aktaran Şimşek, gelinen noktada KOBİ'lerin net döviz pozisyon açığının çok büyük olmadığını, esas halka açık ve büyük şirketlerin açık pozisyonu olduğunu söyledi.

Şimşek, bu büyük şirketlerin de ihracatları ve vadenin uzunluğu dikkate alındığında, doğal bir sigortanın söz konusu olduğunu belirterek, hane halkının durumunu ise "Hane halkının çok ciddi bir döviz ve altın fazlası var. Dolayısıyla son gelişmeler hane halkının bilançosunu olumsuz etkilemeyecek" şeklinde özetledi.

Son aylarda, özellikle mayıs ayından sonra Türk şirketlerinin döviz talebinin arttığını bildiren Şimşek, şunları kaydetti:

"Aslında net olarak yabancı çıkışı yoktur. Net olarak baktığınızda, bütün tedirginliklere rağmen, Gezi olaylarına rağmen, son dönemde yaşananlara rağmen, ne bonodan, ne tahvilden, ne hisse senedinden yabancı çıkışı yoktur. İlginç bir şekilde Türk vatandaşlarının ve Türk şirketlerinin döviz talebi arttı. Bu biraz siyasi belirsizlikle ilgili. Mart itibariyle bu belirsizliklerin ortadan kalkacağını, yani şu anda iktidarda olan partiye güçlü destek sayesinde, siyasi istikrarın devam edeceğini dikkate alırsanız, yerli şirketlerin, yerli vatandaşların döviz talebinin tersine dönme ihtimali dahi var."

Şimşek, tedirginliğin azalmasının ve rahatlamanın yaşanmasının muhtemel olduğunu belirterek, "Biz bu şokun kalıcı olmayacağı, hızlı bir şekilde toparlanmanın mümkün olduğu kanısındayız" diye konuştu.

AA