Advertisement
KÜRESEL PİYASALAR ABONE OL

BDDK’nın Ocak ayı rakamları geldi. Aylık rakamlardan ziyade bilanço büyüklüğü hakkında daha çok bilgiyi haftalık rakamlardan daha net görüyoruz. Aylık datadan ise daha çok gelir tablosunu ve bankalar arası ayrışmayı görmek daha net oluyor. Bu nedenle aşağıdaki ana başlıklar dışında “bankalar arasındaki performans farklıları nasıl şekillenmiş?” e daha yakından bakabilmek adına 6 başlıkta topladım.

    Bankacılık sektörünün net karı aylık %3, yıllık %44 azaldı- Ocak 2014’te bankacılık sektörü 1,415mn TL net kar elde etti. VTB Capital’a göre bankacılık net karındaki yıllık bazdaki düşüş 1Ç14’te %50’ye kadar yüksek bir rakama ulaşabilir.

    Kredi büyümesinde beklenen düşüş Ocak ayında gelmedi- TL bazında kredi büyümesi %1,8, Yabancı para cinsinden kredilerde ise büyüme %2,5 oldu. Haftalık dataya bakıldığında Yapı Kredi Yatırıma göre 2013 ortalamasına karşılık kredi büyümesinde 140 baz puan bir yavaşlama bekleniyor.

    Net faiz gelirlerinde aylık azalma- Bankacılık sektörünün net faiz gelirleri aylık bazda %13 azaldı

    Özkaynak karlılığı yılın ilk ayında %8,7- Ocak 2014 ayına ilişkin veriler %8,7 özkaynak karlılığına işaret ederken bu rakam 2013 yılının tamamında %12,5 olarak gerçekleşmişti.

    Operasyonel gelirler telafi edilemedi- Azalan karşılık ve faaliyet giderlerine rağmen, operasyonel gelirlerdeki azalma telafi edilemedi.

    Ticari işlemlerin eksikliği Ocak’ta hissedildi- Geçen seneki yüksek miktarlara karşılık ticari işlemler karı yıllık bazda %44 daraldı.

Aralık ve Ocak rakamları incelendiğinde, kar ve zarar çizelgesinde Özel bankalar adına Aralıkta beklentilerin üzerinde bir düşüş ve takiben Ocak ayında ise bir sıçramayla karşılaşıyoruz. Yabancı bankaların datalarına bakıldığında ise benzer bir tabloyu ters yönlü halini görmek mümkün. Biraz daha detaylı bakıldığında ise Aralık ayında özel yerli banka tanımının bazı bankalar adına yabancı banka olarak sınıflandırıldığı göze çarpıyor. Normal şartlar altında bu durum marjlarda ana bir akıma yol açması beklenmezken bu sefer yol açmış gibi gözüküyor. Çünkü “özel bankalar” gelir tablosundan çıkarılırken, bilançodan çıkarılmamış. Bu sebeple özel bankaların getiri ve marjları özel bankalar adına çok düşük gözüküyor. Ya da diğer bir olasılıkla yerli bankaların Ocak ayında eklenme ihtimali. Yabancı bankaların Kasım-Ocak zaman dilimi içerisinde operasyonel giderlerinde major bir dalgalanma görülüyor. (Aralık ayında sıçrama ve akabininde Ocak ayında gelen bir normalleşme)

 

Ocak ayı rakamlarında öne çıkanlar


1) Özel bankaların kredi-mevduat makasında kamu bankalarına göre daha iyi performans gösterdiği doğru mu?


Özel bankalar için TL Kredi-Mevduat makasında Aralık ve 4.çeyrek rakamlarına göre düzelme görülüyor, ancak bu yeniden kıyaslanmadan kaynaklı olabilir. Yerli ve yabancı bankaların rakamlarına beraber bakıldığında, özel bankaların marj ve spread performansları kamu bankalarından çokta farklı değil. Düzeltilmemiş rakamlarda, özel bankaların datasında

çekirdek Kredi-Mevduat makası 64 baz puan aylık bazda artış gösterirken, 4.çeyrekte bu rakam 33 baz puandı. Özel bankalarla birleştirilen datada ise aylık bazda 7 baz puan düşük ve 4.çeyrekte ise 12 baz puanlık artışa karşılık. Kamu bankalarından daha iyi ancak fark daha az olarak.

 

2) Menkul kıymet getirilerinden kaynaklı olarak özel bankaların net faiz marjları performansı öne çıkıyor


Kredi makasındaki çeyreklik bazda 20 baz puan gerileme, TL mevduat maliyeti 29 baz puan artarken, TL kredi getirileri çeyreksel bazda 9 baz puan iyileşme gösterdi. Tüm bunlarla birlikte Net faiz Marjı Sektörün aylık rakamlarda 65 baz puan daralarak %3,4 e geriledi. Düzeltilmemiş bazlı rakamlarda, özel bankaların Net faiz marjı yatay gözükse de yabancı banka datalarıyla birleştirildiğinde 42 baz puan aşağıda olduğu görülüyor. Kamu bankalarıyla karşılaştırıldığına daha iyi denebilecek performans çekirdek spreadlerden değil, menkul kıymet getirilerinden kaynaklanıyor. Kamu bankalarının TL menkul kıymet getirileri aylık bazda 550 baz puan gerilerken, 4.çeyrek ortalaması 144 baz puanda yer alıyor. Genel olarak Aralık ayındaki baz etkisinden ve Ziraat Bankası’nın listelenmemiş TÜFE’ye endeksli menkul kıymet hesabından kaynaklanıyor olabilir. Önümüzdeki dönemde revize edilen büyüme beklentileriyle de birlikte aktiflerin daha yavaş fiyatlanma ihtimalinden kaynaklı marjlarda baskının sürebileceği bekleniyor. Şubat sonu rakamlarında bakıldığında mevduat maliyetleri yılbaşından bu yana yaklaşık 200 baz puan artış kaydederek %10,5’lu seviyelere ulaştı. Bankacılık sektörünün ortalamada 7 ay vade uyumsuzluğunda çalıştığı göz önüne alınırsa, faizlerdeki artışla beraber yükümlülüklerdeki maliyet artışının önümüzdeki çeyreklerde de hissedilmesi öngörülüyor.

 

3) Bankacılık sektörünün karlılığı sorgulanıyor


Bankaların 2014’ün ilk ayındaki net karı Ocak 2013 ile karşılaştırıldığında %44 azalarak 1,4 milyar TL olarak gerçekleşti. Özel bankalarla kamu bankaları arasındaki karlılık farkı genel olarak TÜFE’ YE endeksli kâğıtların muhasebeleştirme farkından kaynaklandı. Kamu bankalarında 2 aylık önceden gelen geçmiş enflasyon baz alınırken, özel bankalarda Akbank ve İş bankası gibi, kendi enflasyon tahminlerini kullanıyorlar. Bu sebeple TL menkul kıymetlerdeki getiriler aylık bazda özel bankalarda 116 baz puan farklılık gösterirken, kamu bankalarında bu rakam 515 baz puana ulaşıyor. Yıllık bazda bankaların net karı ciddi anlamda gerileyerek ( yerli mevduat bankaları için %43, kamu bankaları için %48) 4.çeyrek ortalaması ile karşılaştırmak daha sağlıklı sonuçlar doğurabilir. Buna paralel olarak özel bankalar net kar anlamında 4.çeyrek ortalamalarıyla karşılaştırıldığında sadece %4 ‘lük düşüş kaydetmesi sürpriz olarak karşılanmadı. Öte yanda kamu bankalarına bakıldığında ise %39’luk geri çekilme gözleniyor ve aylık bazdaki en kötü net kar rakamı karşımıza çıkıyor. Kamu bankalarındaki 4.çeyrek rakamlarıyla karşılaştırmada bu geri çekilme yüksek menkul kıymet getirilerinin 4.çeyrekteki baz etkisinden kaynaklanıyor olabilir. Sonuç olarak, Ocakta kamu bankalarının net faiz geliri 4.çeyrek ortalamasında göre %13 azalırken, özel bankalarda %3 artıyor.

 

Bir diğer bakılması gereken nokta ise komisyon gelirleri, kamu bankaları için %13 azalırken (4.çeyrek ile karşılaştırıldığında), Özel bankalar için %6 arttı. Kamu bankalarının karşılıklarındaki artış özel bankalardan daha az olsa da ( %22’ye karşı %46 özel bankalar için) kamu bankalarının net karında 4.çeyrek rakamlarıyla karşılaştırıldığında daha sert bir düşüş görülüyor. Genel bankaların tümüne bakıldığında ise bankacılık sektörünün komisyon gelirleri aylık bazda %11 daraldı. Bunun arkasında yatan sebep ise kredi kartları ve tüketici kredilerinde yaşanan talep daralması. Garanti Yatırım’a göre önümüzdeki dönemde azalmanın ilk yarıda devam etme beklentisinin arkasında yatan 2 ana neden var, kredi talebinin dar olmaya devam etmesi ve geçen yıl sektörün kaydetmiş olduğu kredi yenileme komisyonlarının bu yıl kaydedilmeyecek olması.

 

4) Risk maliyetleri kamu bankalarında daha mı iyi?


Kredi karşılıkları için ayrılan özel risk maliyetleri çeyreklik bazda 22 baz puan azalarak 113 baz puana geriledi. 2013 yılında bu oran 115 baz puan dolaylarındaydı. TL’nin Dolar karşısındaki değer kaybının henüz aktif kalitesine yansımamasıyla birlikte, bu tarafta önümüzdeki dönemde bir miktar bozulma beklentisi olsa da genel anlamda yönetilebilir seviyeler öngörülüyor. Ocak ayında kamu bankaları genel resimde daha iyi performans kaydetti. Kamu bankalarının aylık spesifik risk maliyetleri 4.çeyrekle karşılaştırıldığında yatay kalırken, özel bankalar için 18 baz puan artış kaydedildi. Toplam karşılık ücretlerinde ise özel bankalarda 58 baz puan artışa karşılık kamu bankalarında bu rakam 9 baz puan olarak görülüyor. Bunun ana sebebi ise Ekim ayında kamu bankalarında genel karşılık dönüşlerinin olması.

 

5) Risk maliyetleri anlamında öne çıkan kamu bankaları performansını genel anlamda değerlendirmek için erken mi?


Katılım bankalarının net kar performansı yıllık ve aylık bazda bakıldığında, spesifik karşılıklardaki daha düşük seyirden kaynaklı olumlu sonuçlar ortaya koydu. Ancak haftalık rakamlarda takipteki kredi oranlarında Şubat ayındaki sert yükseliş, her ne kadar mevduat bankalarındaki olumlu marj performansı korunsa da, önümüzdeki aylarda analistler karşılıklarda sert yükseliş öngörüyorlar.

 

6) Operasyonel giderlerde baskılanma var mı?


Operasyonel giderler yıllık bazda 4.çeyrekle karşılaştırıldığında %14 artış kaydetti. Yıllık bazdaki özel bankalar üzerindeki maliyet baskısı %17 ile bir miktar daha fazla olduğunu gösteriyor. Bu yılla ilgili görüşlere bakıldığında karlılık anlamında bakıldığında en büyük düşüşün Mart ayında gerçeklemesi bekleniyor. Geçtiğimiz yıl Mart ayındaki bankaların karlılıkları ise tam tersi bir duruma işaret ediyordu; 2.7 milyar TL gibi net karlılık anlamındaki en yüksek aydı, marjlar anlamında güçlü, karşılıkların düşük olduğu bir aydı Mart 2013. Merkez Bankası’ndan Şubat ayında gelmesi beklenen olası faiz artımıyla birlikte net faiz marjı üzerindeki baskılanmanın ve takipteki kredilerdeki yükselişin en çok hissedileceği ay olarak görülüyor Mart 2014.

 

Ayşe İyigündoğdu
Bloomberg HT Araştırma
aiyigundogdu@bloomberght.com