Analiz: Türkiye'nin sürdürülebilir süt politikasına ihtiyacı var
Türkiye'de süt sektörü son dönemde hızlı bir gelişim kaydetti. Ancak sektörün kronikleşen sorunlarını aşarak sağlıklı büyümesi için sürdürülebilir planlı politikalara ihtiyacı var.
Türkiye'de son dönemde süt sektöründe önemli gelişmeler yaşanıyor. Bu hafta Bloomberg HT ekranlarında süt sektörüne yönelik yayınlara yer veriyoruz.
Bu yılki olumsuz iklim koşullarının tarım girdilerine negatif yansıması dahil olmak üzere süt sığırcılığının kronik sorunları, yatırım fırsatları ve riskleri, sektörün beklentileri ile tarım politikalarındaki uygulamaların sektöre yansımalarını da bu platformda analiz etmeye çalışacağız.
Süt sektöründeki verilere yer vermeden önce Türkiye’de büyükbaş ve küçükbaş hayvan varlığına yönelik rakamları paylaşmakta fayda var.
Türkiye’de 2013 itibariyle büyükbaş hayvan sayısı 14.5 milyonu, küçükbaş hayvan sayısı ise 29 milyonu koyun, 9 milyonu da keçi olmak üzere 38 milyonu aştı. Türkiye’nin toplam küçükbaş ve büyükbaş hayvan varlığı 53 milyon civarında.
Gelelim süt üretim rakamlarına…
TÜİK verilerine göre 2013 yılı itibariyle büyükbaş süt üretimi 16.5 milyon ton civarında, küçükbaş süt üretimi ise 1.5 milyon tonu buluyor. Yani inek sütü üretimi toplam süt üretiminin yüzde 90’ından fazla. Rakamlara baktığımızda son 10 yılda süt üretiminin yaklaşık iki katına çıktığını görüyoruz.
Yine TÜİK verilerine göre geçen yıl ticari süt işletmeleri tarafından toplanan inek sütü miktarı yaklaşık 7.9 milyon ton oldu.
Bu da Türkiye'de kayıt dışı süt işleme şeklinin yüzde 50’yi aştığı anlamına geliyor.
-Peki Avrupa’da durum ne?
Avrupa Birliği ülkelerinde süt üretimi 140 milyon tonu aşıyor. Türkiye, mevcut süt üretimi ile Avrupa Birliği ülkeleri arasında yedinci sırada yer alıyor. Dünyada ise inek sütü üretiminde sekizinci sıradayız.
Süt üretiminde içme sütünün payı ise oldukça düşük.
Ticari işletmeler tarafından gerçekleştirilen içme sütü üretimi 2013 yılında bir önceki yıla oranla yüzde 3.8 artarak 1.3 milyon oldu. Avrupa’daki içme sütü üretim miktarı ise 31 milyon ton.
İçme sütü üretimindeki düşük oran tüketim seviyemizi de ortaya koyuyor. Özellikle Avrupa’ya oranla Türkiye’nin içme sütü tüketimi oldukça düşük seviyede.
Türkiye'de içme sütü tüketimi kişi başı yaklaşık 33 litre iken Avrupa'da bu oran 100-110 litreyi buluyor. ABD'de ise 130 litreyi aşıyor.
Tüm bu rakamlar ışığında süt ve süt ürünlerinin gıda sanayindeki payına da göz atmakta fayda var.
Türkiye’de gıda sanayinin toplam üretim değerleri içinde süt ve süt ürünleri sanayinin payı yüzde 15 civarında.
Türkiye’nin süt ürünlerine yönelik 2013 yılı dış ticaret rakamı ise 121 bin ton ürünün ihracatı sonucu 283 milyon dolar olarak karşımıza çıkıyor. Geçen yıl 31 bin ton ithalata ise 148 milyon dolar ödeme yapıldı.
İhracattaki en önemli süt ürünleri kalemlerimizi raf ömrü nispeten uzun olan peynir ve tereyağı oluşturuyor. Son dönemde az da olsa dondurma ihracatı söz konusu.
İthalatta ise peynir, süt tozu, peynir altı tozu ve tereyağı en önemli kalemler olarak öne çıkıyor.
Başlıca süt ve süt ürünleri ihracatı yaptığımız bölgeler ise Ortadoğu ve Türki Cumhuriyetler olarak öne çıkıyor.
Bu arada 2013 yılında sektör açısından önemli bir gelişme yaşandı. AB ülkelerine süt ve süt ürünleri ihracatı için çiğ sütün onaylı çiftlikten alınması ve işletmenin ayrı bir hattında işlenmesi koşulu ile belirli firmalara onay verildi.
Bu gelişmeye paralel olarak 8 süt işletmesi AB’ye ihracat için onay aldı. Bunun yanında 29 süt çiftliği de onaylı durumda.
AB’ye süt ve süt ürünleri ihracatı için onay alınması, Rusya-Kazakistan-Belarus Gümrük Birliği ve Çin gibi diğer bazı ülkelere de ihracat onayı için harekete geçilmesini sağladı.
Tüm bu gelişmeler Türkiye’de ileriye dönük planlı ve sürdürülebilir süt üretim politikalarının oluşturulmasını gerekli kılıyor.
Mevcut tablo ışığında süt sektörünün sorunları, sektördeki risk ve fırsatlar ile tarım politikalarındaki uygulamaların sektöre yansımalarını ise hafta sonundaki yazımızda ele alacağız.
Bloomberg HT Editörü
İrfan Donat
idonat@bloomberght.com