Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Enflasyon sepetinde ‘gıda’nın payı doğru mu?

Enflasyon sepetinde 'gıda'nın payı doğru mu?

Tarım Bakanı Mehdi Eker'in enflasyon sepetinde gıdanın payının azaltılması yönündeki önerisine farklı yorumlar geldi. Sepetin içeriği ile oynamanın sağlıksız olacağı görüşü de var, TÜİK'in hesaplamaları güncellemesi gerektiğini savunanlar da

Giriş: 15 Ağustos 2014, Cuma 21:38
Güncelleme: 18 Ağustos 2014, Pazartesi 07:07

Türkiye, son dönemde bir türlü tutturulamayan enflasyon hedefini ve bu yıl olumsuz iklim koşullarının da etkisiyle yükselen gıda fiyatlarının tüketiciye yansımasını uzun süredir konuşuyor.

Geçtiğimiz çarşamba günü gerçekleştirilen Tarım Ürünleri İhracatı Değerlendirme Toplantısı'nda Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker önemli bir açıklamada bulundu.

AB'nin enflasyon sepetindeki gıdanın ağırlığı ile Türkiye'deki gıdanın ağırlığı arasında fark olup olmadığına bakmak gerektiğini ifade eden Eker, gıdanın enflasyon sepetindeki ağırlığının azaltılması yönünde öneride bulundu.

Tarım Bakanı Mehdi Eker’in bu açıklamalarına farklı yorumlar geldi.

Garanti Yatırım Başekonomisti Gizem Öztok Altınsaç, söz konusu adımın sağlıklı bir sonuç vermesi konusunda temkinli. Farklı ülkelere de bakıldığı zaman enflasyon sepetinde gıdanın payının genelde yüzde 25-30 civarında olduğunu hatırlatan Altınsaç, “Bu çok yüksek bir rakam değil. Sonuç itibariyle gıdadan kaynaklanan bir enflasyon var diye kalkıp o sepeti yüzde 30’lardan yüzde 20’lere indiremezsiniz. Gerçek enflasyonu yansıtması açısından o sepetin yapılmasında bir sürü teknik detay var. O yüzden gözden geçirebilirler ve isterlerse de yaparlar. Ama bunun sağlıklı bir sonuç vermesi tartışılır” dedi.

- Prof. Dr. Arzova: Enflasyon sepetinde gıdanın aldığı pay azaltılmalı -

Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Arzova ise bu konuda farklı düşünüyor.

Enflasyon sepetinde gıdanın yüzde 24.6’lık payının daha aza düşürülmesini savunan Prof. Dr. Arzova, Türkiye’nin son 10 yılda özellikle gelir düzeyinde büyük ilerleme kaydettiğini ve bireysel gelirlerin arttığını hatırlatarak, “Bu hem istatistiki verilerle kanıtlandı hem de harcama potansiyeline bakıldığında harcama çeşitliliği daha farklılaştı. Dolayısıyla Türkiye’nin bu ilerleyen gelir düzeyinin artışına karşılık enflasyon sepetinde gıdanın aldığı payın da azaltılması gerekiyor. Her gelişen ülke, gelişim sürecinde gıdaya harcamış oldukları payı azaltıp diğer tüketim ürünlerine olan payı artırıyor” dedi.

Prof. Dr. Arzova, Euro Bölgesi enflasyon sepetinde gıda, alkol ve tütünün toplam payının yüzde 19.76 olduğunu da hatırlatıyor.

Türkiye’nin bu potansiyeliyle enflasyon sepetinde gıdanın payının belki yüzde 24.6 olarak kalmayabileceğini belirten Prof. Dr. Arzova, “Bu oran yüzde 23 ya da 22 olabilir ama daha azalan bir payının olması lazım. Bu, bizim enflasyon hesaplarımızı tamamen etkileyebilecek olan unsurlardan bir tanesi. Bunu, şöyle algılamamak lazım: ‘Enflasyonu düşüremiyoruz, bunda en büyük pay gıdanın, o zaman biz gıdanın aldığı payı azaltalım’ anlamında değil. Türkiye’nin geliri artmaya başladıkça buradaki payı azalacaktır. O yüzden kıyaslama ülkelere bakmakta fayda var” diye konuştu.

- Dr. Tuğberk Çitilci: Enflasyon sepetinin içeriği ile oynamak çok sağlıklı olmaz

Sanko Menkul Değerler Araştırma Müdürü Dr. Tuğberk Çitilci ise enflasyonda yapısal bir sorun olduğunu ve sepetin ağırlıklarıyla oynamanın çok tutarlı olmayacağı görüşünde.

Çitilci, “Bunu Ecevit döneminde de yaşamıştık. Kiralar yüzde 25 oranında sabit tutulmuştu. Sonra acısı bir şekilde çıkıyor. Biz gerçekten burada yapısal faktörler nedir onları iyi analiz etmemiz gerekiyor. Yani sepetin ortalama madde fiyatları ya da sepetin içeriği ile oynandığında çok sağlıklı bir şey olmaz diye düşünüyorum” dedi.

- Prof. Dr. Erdoğan: TÜİK hesaplaması yeniden gözden geçirilip, güncellenebilir

Konuya bir başka açıdan bakan isim ise Piri Reis Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Oral Erdoğan.

Prof. Dr. Erdoğan, TÜİK’in hesaplama yönteminin günümüzün şartları ve uluslararası kriterleri de göz önüne alarak güncellenmesi gerektiğine değindi.

Hesaplamaların özellikle değişen iklim koşulları, teknolojik gelişmeler, üretim kapasiteleri ve ihracat potansiyellerinin dikkate alınarak yeniden gözden geçirilmesinin doğru bir yaklaşım olacağını ifade eden Prof. Dr. Erdoğan, bu konuda TÜİK’in üniversiteler, sivil toplum kuruluşları, üretici birlikleri ile bu konuda söz sahibi olan kişi ve kurumlardan oluşturulacak bir komitenin ortak bir çalışma yapması gerektiğini söyledi.

Bloomberg HT Editörü

İrfan Donat

idonat@bloomberght.com