Analiz: Gıda fiyatları artıyor ama çiftçi kazanamıyor - II
Yüksek girdi maliyetleri altında ezilerek, kazanamamaktan şikayetçi olan tarım üreticisi için ayakta kalmanın ve kazancın yolu birlik olmaktan geçiyor. Devletin tarımsal üretimde planlı bir politika izlemesi de üretici lehine.
Bir önceki yazımızda artan gıda fiyatlarına karşın üreticinin kazanamamasının nedenleri üzerinde durmuştuk. Bu bölümde ise sorunun çözümüne yönelik analize yer vereceğiz.
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü’nden Prof. Dr. Bülent Gülçubuk, çiftçinin kazanamamasının temelinde örgütsüzlüğün ve dağınık yapının yattığını düşünüyor.
Bilinçli ve örgütlü çiftçi ile iyi bir pazarlama altyapısının doğru fiyatların oluşumunda önemli bir etken olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Gülçubuk, “Tarımda kaynakların sınırlı olması, her an risk taşıyan doğal koşullara bağımlı olunması, pazarlama alt yapısındaki eksiklikler ve arz ile talebin her zaman örtüşmemesinden kaynaklanan fiyat dalgalanmaları çiftçinin örgütlenmesini zorunlu kılmaktadır “diyor.
Prof. Dr. Gülçubuk’a göre kooperatifler başta olmak üzere çiftçi örgütlerinin pazarlama zincirinde olmaması, olsa da yetersiz kalması, temsil gücünün zayıflığı ve baskı grubu oluşturamaması çiftçinin kazancını doğrudan etkiliyor.
Eğer bu sağlanırsa pazarlama yapısında, piyasa sistematiğinde çiftçi aleyhine oluşacak fiyat oluşumunun olumsuz etkileri en aza indirilebilecek.
Bu noktada belki devletin daha fazla desteği gündeme gelmek zorunda.
Çiftçilerin pazar, pazarlama, geleneksel gıdaların değerlendirilmesi, markalaşma, coğrafi işaretler, katma değer oluşturma, örgütlenme gibi konularda bilgilerinin sınırlı olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Gülçubuk, bu konularda ortak akıl ve strateji geliştirecek ortamın yaratılması gerektiğini belirtiyor.
Böylece çiftçiler işletme küçüklüğüne bağlı sorunların üstesinden gelebilir, üretim maliyetlerini düşürerek pazarlamada daha güçlü hale gelebilir.
-Çiftçi örgütleri pazarlamada etkin değil
Prof. Dr. Gülçubuk, çiftçinin neden az kazandığı, ortaya çıkan fiyat artışlarının kendilerine neden yansımadığı konusunda özetle şu saptamalarda bulunuyor:
• Çiftçilerin etkin örgütlenmesi zayıf.
• Çiftçi örgütleri pazarlamada etkili değil.
• Ürünlerin katma değerini artıracak girişimler yetersiz.
• Yöresel ürün, geleneksel gıda potansiyelini, pazarını ele alan çalışmalar yetersiz.
• Tarımsal ürünlerin değerlendirilmesi konusunda önemli sorun alanlarının başında, artan girdi maliyetleri, pazarlama ve örgütlenememe gelmekte. Bu sorunların çözümüne yönelik stratejiler yetersiz ve sonuca ulaşmaktan uzak.
• Etkin ve etkili olmayan kooperatifleşme çiftçilerin sorunlarını çözmekten uzak bir sorun olarak ortada durmakta.
• Dağınık ve farklı örgütlenme yaklaşımları çiftçi sorunlarını çözmekten çok daha fazla kaotik ortam yaratmakta.
• Hal Yasası ve Büyükşehir Yasası küçük ve orta ölçekli çiftçilere yönelik bir yaklaşım, çözüm üretmekten uzak olup, işleri daha da zorlaştıracağa benziyor.
• Çiftçi sürekli girdi için borçlandığından bir türlü depolama, bekletme yapıp, ürününü farklı zamanlarda değerlendirememekte. Burada etkili çiftçi örgütlerinin olmayışı önemli faktör.
Çiftçinin örgütlü olmadığı için piyasadaki fiyat oluşumunda etkisiz konumda olduğunu belirten Prof. Dr. Gülçubuk, kazananların daha çok çiftçi dışındaki pazarlama zincirindeki halkalar olduğu görüşünde.
Burada önemli bir de veriyi paylaşıyor Prof. Dr. Gülçubuk.
-Türkiye'de kooperatifleşme zayıf
Ekonomik açıdan güçlü ülkelerde kooperatifler tarımsal piyasalarda %50'ler civarında pay alırken, Türkiye'de ise bu oran %2-3 civarında. Dünyada kooperatifler üçüncü büyük sektör olarak anılırken, Türkiye’de varlığı, gerekliliği kısır tartışmalarla gündeme alınmıyor.
Bir diğer önemli ayrıntı ise kooperatif ve üretici birliklerinde pazarlamayı bilen kalifiye bireylerin istihdamının sağlanması olarak öne çıkıyor.
Bu noktada çiftçinin birlik olması ve ortak hareket etmesi stratejik olarak öne çıkarken, yine yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, meslek odalarına da önemli görevler düşüyor.
Hatırlarsanız daha önceki analizimizde de Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük, Türkiye'de kooperatifçilik anlayışının yerleşmesi gerektiği üzerinde durmuştu.
Eskiyörük’e göre sektörel anlamda istikrarlı bir büyüme, girdi maliyetlerinin düşürülmesi ve üretimde verimin artırılması ile ürünlerin hak ettiği değerde satılması açısından kooperatifleşme kritik önemde.
Bize göre üreticinin kazanması açısından bir diğer önemli faktör de çiftçi eğitimi.
Özellikle üretim yöntemlerine yönelik bilgilendirme, yeni teknoloji ve ekipman desteği ile çiftçi daha verimli bir üretim seviyesine ulaşabilir.
Üretim esnasında kullanılan zirai ilaçlar da yine ürünün kalitesi ve sağlık açısından kritik önemde. Çünkü uluslararası standartlara uygun bir üretim kalitesi Türkiye’nin tarımsal ihracat yelpazesini de olumlu yönde etkileyecektir.
İhracatçı birliklerinin çalışmaları ve etkin pazarlama stratejileri ile ürünlerini değer fiyatında satma şansına sahip olan üretici kazanmaya başlayacaktır.
-‘Çiftçi kazanamazsa üretim devam etmez’
Tarımda üretimin sürdürülebilirliği ve tarımdan nüfus kopmasını önlemenin önemli çözüm yollarından birisinin ‘Pazarlama - Ürün Değerlendirme - Ürün Çeşitlendirme’ olduğunun altını çizen Prof. Dr. Gülçubuk, “Buna yönelik adımlar çiftçi örgütlülüğü temelinde atılırsa, altyapı oluşturulursa hem tarımsal katma değer artabilir hem de çiftçi aileler varlıklarını devam ettirebilir. Toplulaştırma, tarımsal altyapı, sulama gibi yatırımların beklenen çıktıyı sunabilmesi, çiftçinin ürünlerini de değerlendirebilmesi ile mümkündür. Çiftçi kazanamazsa hangi yatırım ve teknoloji olursa olsun üretim devam etmeyecektir” diyor.
Bu konuda tarım üreticilerinin kronikleşen sorunları ve çözüm yollarına yönelik analizlerimize devam edeceğiz.
Bloomberg HT Editörü
İrfan Donat
idonat@bloomberght.com