Şimşek: Merkez Bankası bağımsızdır
-
Maliye Bakanı Şimşek, "Merkez Bankası bağımsızdır, ekonomik rasyoneller üzerinden kararlarını verir" dedi
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, MerkezBankası'nın bağımsız olduğunu belirterek, "Banka kararlarını ekonomik rasyoneller üzerinden verir" dedi. Türk Arap Ekonomi Forumu toplantısında konuşan Şimşek, "Merkez Bankası'nın bağımsızlığı üzerine tartışmalar sadece gürültüden ibaret" dedi. Şimşek, Türkiye'nin mali ve parasal politikalarının birbirini dengelediğini de kaydetti.
Şimşek, "Türkiye'nin devam eden reform programı büyüme potansiyelimize ciddi katkı yapacak" ifadesini kullandı
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye AB'ye girse de girmese de, en iyi küresel standartlara ulaşmak istediklerini belirterek, "Yönetişim konusunda, mevzuat konusunda, iş dünyasındaki uygulama konusunda ve demokrasi standardı konusunda henüz hedefe ulaşamadık ama kararlıyız. Yani bir AB üyesi olmak için ne gerekiyorsa onları yapacağız. Türkiye AB'ye girmese bile Avrupa'nın bir Norveç'i, bir İsviçre'si haline gelecek" dedi.
Şimşek, 10. Türk-Arap Ekonomi Forumu'nda yaptığı konuşmada, AB ile olan Gümrük Birliği Anlaşması'nı geliştirmek ve genişletmek, bunun içerisine tarımı da eklemek istediklerini dile getirdi.
Vize alımının kolaylaştırılmasının şart olduğuna da işaret eden Şimşek, bu olmadan iş yapmanın mümkün olmadığını kaydetti.
"Türkiye mükemmel mi? Hayır değil. Türkiye'de iş yapıyorsanız muhakkak sorunlarınız da olacaktır. Ama benim kapım açıktır. Zira sizlerin Türkiye'de güzel bir deneyim yaşamanızı istiyoruz. Türkiye'de para kazanmanızı istiyoruz" diyen Şimşek, eğer yatırımcılar başarılı olmazsa bunun Türkiye için iyi olmayacağını, o zaman yatırımların artmayacağını ifade etti.
Türkiye'de siyasette sorunların olduğunu ama istikrara kavuştuğunu aktaran Şimşek, haziranın başında seçimlerin yapılacağını anımsatarak, "Kamuoyu araştırmalarına baktığınızda siyasetin istikrara kavuştuğunu, pek bir değişim olmayacağını görüyorsunuz" dedi.
Siyasi istikrarın zenginliğin oluşturulması için ön bir şart olduğunu vurgulayan Şimşek, bu nedenle hükümetin geçen yıl bir reform programı hazırladığını ve bunu gelecek 4 yıl boyunca uygulayacağını ifade etti.
25 alanda mikro düzeyde değişiklikler yapılacağını anımsatan Şimşek, amaçlarının daha iyi bir yatırım ortamı oluşturmak, enerji verimliliğini artırmak ve sermaye birikimini desteklemek olduğunun altını çizdi.
AB İlerleme Raporu'nda Türkiye'nin 33 başlıktan 30'unda ilerleme kaydettiğinin ifade edildiğini aktaran Şimşek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye AB'ye girse de girmese de, biz en iyi küresel standartlara ulaşmak istiyoruz. Yönetişim konusunda, mevzuat konusunda, iş dünyasındaki uygulama konusunda ve demokrasi standardı konusunda henüz hedefe ulaşamadık ama kararlıyız. Yani bir AB üyesi olmak için ne gerekiyorsa onları yapacağız. Türkiye AB'ye girmese bile Avrupa'nın bir Norveç'i, bir İsviçre'si haline gelecek. Dolayısıyla karşılıklı bir kazan-kazan durumu ortaya çıkacak. Dolayısıyla AB hala bizim için geçerli."
- "Türkiye geçen yıl 2,5 milyar dolarlık medikal ihracat yaptı"
Şimşek, küresel rekabette, yolsuzluğun küresel olarak kabul edilmesinde Türkiye'nin büyük adımlar attığını ancak uzun vadeli hedeflere halen varılamadığını söyledi.
Burada en önemli öncelikli konunun eğitim olduğuna işaret eden Şimşek, brüt yurtiçi hasıla açısından bütçenin yüzde 20'sini eğitime harcadıklarını, bu nedenle okula erişim oranının arttığını, yapılan reformlarla bugün doğan çocukların 14,5 yıl eğitim alacağını, OECD ortalamasının 11 yıl olduğunu kaydetti.
Şimşek, altyapı olmadan, gelişmeden ve ticaretten bahsedilemeyeceğini vurguladı
Sağlık konusunda Türkiye'de büyük fırsatlar olduğuna işaret eden Şimşek, Türkiye'nin geçen yıl 2,5 milyar dolarlık medikal ihracat yaptığını, bu rakamı 2017-2018'e kadar 2 katına çıkarmak istediklerini, Arap iş adamlarının da bu piyasada yer almalarını istediklerini ifade etti.
MENA Bölgesi'nde daha fazla işe ihtiyaç olduğunun altını çizen Şimşek, Türkiye'nin küresel finans merkezleri sıralamasında 44. sırada olduğunu bildirdi.
Türkiye'nin daha düşük petrol fiyatlarına rağmen geçen sene 55 milyar doları petrol ve gaz ithalatına harcadığı bilgisini veren Şimşek, "Termal, hidro, rüzgar ve güneş enerjisine ilişkin Türkiye'de büyük imkanlar var, bu yatırımları yapmak istiyoruz, MENA ülkelerinin de buna katılmalarını istiyoruz" şeklinde konuştu.
Şimşek, gölge ekonomisi denilen kaçak ekonominin hala devam ettiğini belirterek, "Vergi toplamasında yüzde 100'e ulaşamadık" dedi.
"Makro ekonomiye bakıldığında büyümemiz yavaş oldu ama Avrupa'da tam bir durgunluk var" diyen Şimşek, Türkiye'de daha iyi finansal şartlara ihtiyaç olduğunu söyledi.
"KOBİ'lerin finansman imkanlarının geliştirilmesi için önlemler alınmalı"
Düşük petrol fiyatları nedeniyle petrol ihraç eden ülkelerin 1,7 milyar dolar kaybettiğini ve petrol ithal eden ülkelerin ise bu miktarı kazandığını söyleyen Şimşek, "Niçin bu fiyatlar düştü? Birtakım sebepler var. Bu fiyatların düşük ya da yüksekte olmasından bağımsız olarak her halükarda çeşitlilik yaratmak zorundayız. Her şey iyi iken bunun üzerinde pek durmayız. Ama fiyatlar düştüğünde kötü bir şeymiş gibi gözüken aslında büyük bir fırsattır. Bu da bize çeşitlenmenin kapısını açacaktır. Bu bölgede bundan ders alınarak daha akıllıca adımlar atılır" dedi.
Türkiye ile Arap dünyası arasındaki bağların daha fazla güçlendirilmesi için katılımcıların öneriler getirdiğini anlatan Şimşek, şunları kaydetti:
"Çeşitlilik çok önemli. Neden Orta Doğu'dan daha az mal almaktayız? Çünkü enerjiye yoğunlaşmış durumdayız. Türkiye ile Arap dünyası arasında ticaret gelişsin diye uğraşıyoruz. KOBİ'ler için de bazı düzenlemelere ihtiyacımız var. Türkiye'nin G-20 dönem başkanlığında bu konunun üzerinde duracağız. KOBİ'lerin finansman imkanlarının geliştirilmesi için önlemler alınmalıdır. Genç bir nüfusa sahibiz. Onların istihdama ihtiyaçları vardır. Bu insanların kalifiye olması da önemlidir. Eğitimin öncelikle alınmasını gerektiğini düşünüyorum. Eğitimle birlikte altyapı ve Ar-Ge'nin de ön sırada yer alması gerekiyor."
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Türk-Arap iş birliğini geliştirmek için bölgesel serbest ticaret anlaşması yapmamız gerekir" dedi.
Şimşek, 10. Türk-Arap Ekonomi Forumu'nda düzenlenen "Türk-Arap Ekonomik Ortaklığında Sonraki Aşama" konulu panelde, Türkiye'nin G20 başkanlığı için 3 gündem maddeleri bulunduğunu belirterek, bunların ilkini "kucaklayıcı yani birleştirici olmak" şeklinde tanımladı.
İkinci olarak "yatırım" konusunun geldiğini ifade eden Şimşek, dünyanın bazı yerlerinde faiz hadlerinin farklı olduğunu, ülkelerin gerçekten çok düşük oranlarla para, borç alabilme imkanı bulunduğunu söyledi.
Şimşek, yatırım yapmanın önemine dikkati çekerek, "Biz bunu gerçekleştirmek için büyük bir çerçeveyi nasıl oluşturacağız? Öyle modeli nasıl yapacağız ki her ülke kendi yatırımını geliştirebilsin. Yatırımın finansmanı da çerçevesi de önemli" diye konuştu.
Üçüncü sırada ise "uygulama" maddesinin bulunduğunu dile getiren Şimşek, ülkelerin kendi taahhütlerini yerine getirmeye özen göstermesinin önemini anlattı.
Şimşek, Türkiye'nin çeşitli düzenlemeleri ne şekilde hayata geçirdiğini görmek için burada ülkenin "akranlarına" bakılması gerektiğini ifade etti.
Ülkelerin kendisiyle aynı grupta olanların davranışlarına bakmasının çok önemli olduğunu vurgulayan Şimşek, "Burada çeşitli standartlar konmak zorundadır. Ülkelerin bu şartları gerçekten uygulayıp yerine getirdiğine dikkat etmek gerekmektedir. Yani bu üçüncü uygulama, reform için verilen taahhütlerin yerine getirilmesi, düzenlemelere uyulması bizim üçüncü önceliğimizdir" değerlendirmesini yaptı.
- "TCMB bağımsızdır ve kararları ekonomik rasyolara göre verir"-
Bakan Şimşek, Avrupa'nın Türkiye'nin gerçekten en büyük ticaret partneri olduğunun altını çizerek, Avrupa Birliği'nin (AB) ülke ihracatının büyük kısmının yöneldiği pazar olduğunu söyledi.
AB ve diğer Avrupa ülkesi olmayan ülkelere bakıldığında, Türkiye'nin toplam ticaretinin oranının yüzde 67'yi bulduğunu belirten Şimşek, doların yükselmesinin hem o piyasa hem de Türkiye için kötü bir haber olduğunu dile getirdi.
Şimşek, gelişen bir ekonomi ve pazar olarak, hem mal fiyatları hem de doların artışı bakımından 1980'lerin ortası hatta 1990'lara benzer bir durumla karşı karşıya kalındığını vurgulayarak, bunun özellikle gelişmekte olan pazarlar için iyi bir haber olmadığını ifade etti.
Türkiye dahil bu tür pazarların rezervleri, borç düzeyi ve diğer bazı konular bakımından daha kırılgan durumda olduğuna dikkati çeken Şimşek, şunları kaydetti:
"Aslında Türkiye daha iyi durumda ama buna rağmen bu bizim için kötü haberdir diyebilirim. Son 10 yıl içinde Türkiye'de yatırımlar gelişti. Türkiye'deki firmalara bakıldığında yüzde 88 oranında hem mal ihracatı hem de hizmet ihracatı bakımından büyük ilerleme kaydetti. Bu firmaların oranına baktığınızda yüzde 12 civarındadır. Bu yüzde 12'nin içinde büyük kısmın küçük ve orta ölçekli işletmeler olduğunu görürüz. Burada bütçe açısından bakıldığında mal varlıklarının durumunu daha iyi anlarız. Burada belli bir korelasyon olduğunu görürüz.
Politikacılar 'ister Türkiye'de ister ABD'de olsun para politikası belli bir tartışma konusudur' derler. Tartışma yapılması iyi bir şeydir ama mesela Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'na (TCMB). TCMB bağımsızdır ve kararları ekonomik rasyolara göre verirler. Dolayısıyla bizim söyleyeceğimiz şey, para politikası standartlarımız nispeten daha gevşektir ama fiskal politika pozisyonlarımız çok daha katıdır. Bütün değerleri bu kapsar. Biz de küresel ekonominin bir parçasıyız ve relatif olarak bakıldığında Türkiye açık bir ekonomidir. Dolayısıyla kuralara riayet etmek zorundayız."
- "Bölgesel serbest ticaret anlaşması yapmamız gerekir"-
Oturumun ardından Bakan Şimşek soruları yanıtladı. "Türk-Arap iş birliğini geliştirmek için ne gibi önerileriniz var? şeklindeki soruya Şimşek, "Bölgesel serbest ticaret anlaşması yapmamız gerekir. Sanırım bu yolu açacaktır. İş hayatını bir çerçeveye yerleştirecektir. Daha iyi şartlarda iş yapma olanağını hazırlayacaktır. Bu öneriyi yapabilirim" dedi.
1994-1995 yıllarında Türk otomotiv sanayisinin ihracatının 329 milyon dolar olduğunu anımsatan Şimşek, şunları kaydetti:
"Türkiye Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği Anlaşması'nı imzalayınca bütün Türk otomotiv sanayicileri 'Biz bittik, AB ile rekabet edemeyiz' diyordu. Son üç yıldaki otomotiv ihracatımıza baksanız yüzde 80'i AB'ye ve 20-25 milyar dolarlık ihracat yapıyoruz. Türk otomotiv sektörü çocukluğunu ve bebekliğini yaşıyordu ve rekabet onların güçlenmesine neden oldu. Orta Doğu'daki dostlarıma diyorum ki; 'Korkmayın, ürkmeyin'. Bilakis avantajlar çıkacaktır karşınıza."
Türkiye'deki KOBİ'lerin nasıl teşvik edileceğini ve vergi politikaları uygulamalarına iiişkin soru üzerine Şimşek, "Vergi politikamıza bakınca, son on yıllık dönemde gelir vergisi ve kurumlar vergisi oranlarını azalttık. Ama aynı zamanda bazı tüketim alanlarda vergi oranlarını yükselttik. Tütün ürünlerine çok yüksek vergi getirdik. Otomobil alımlarına, akaryakıt ürünlere ve alkol ürünlerine vergi getirdik. Bu alanlarda vergi yükselttik. Eğitim ve sağlığa yatırım yaptık. Bizim vergi politikamız budur" ifadelerini kullandı.
Türkiye'de doğrudan vergilerin dünya ile kıyaslandığında nispeten düşük olduğunu söylen Şimşek, "Orta Doğu'daki arkadaşlarıma tavsiyem şudur; Sizler petrol gelirlerine sahip olsanız da tütün ürünlerini vergilendirmeniz lazım. Neden? Çünkü tütün sağlığınıza zararlıdır. Buradan gelen vergiyi eğitime, sağlığa ya da sosyal güvenlik alanına kanalize edebilirsiniz. Doğru ürünlere yüksek vergi koymak lazım. Yoksul kesime yardım etmeli, zengin kesime de sübvansiyon verilmemeli" dedi.
- "Türklerin yurtdışında 130 milyar dolarlık hesabı var"-
Bakan Şimşek, İsviçre'deki banka gizliliğinin ortadan kalkmasına Türk yatırımcıların nasıl tepki gösterdiğine ilişkin bir soruya, Türkiye'nin sermaye hareketlerinin tamamen özelleştirildiğini ve liberalleşmiş bir sistemin bulunduğunu söyledi.
Türk şirketlerini ve vatandaşlarını Türkiye'de yatırım yapmaya teşvik ettiklerini aktaran Şimşek, geçmişte 1970-80-90'lı yıllarda Türkiye'nin makroekonomik, siyasi istikrarsızlık gibi pek çok sorunla karşı karşıya olduğunu, bu yüzden paralarının büyük kısmını yurtdışında sakladığını hatırlattı.
Şimşek, son 10 yıla bakıldığında ise bu paraların büyük kısmının Türkiye geri döndüğünü vurgulayarak, bütün merkez bankalarına bakıldığında Türklerin yurtdışında 130 milyar dolarlık hesabı bulunduğunu aktardı.
Geçen hafta parlamentodan geçen bir yasayı hatırlatan Şimşek, şöyle devam etti:
"Diyor ki, 'sermayenizi artırırsanız, bunun bir kısmını verginizden düşeceğiz' yani bütün Türklerin yurt dışındaki paralarını hisse senedi olarak Türkiye'ye getirmelerini sağlamak amaçlanıyor. Bu şekilde getirdiklerinde, onlara uygulanan faiz ve vergi oranı onların lehine düzenlenecek. Yani paranın Türkiye'ye gelebilmesi için alınmış bir önlem. İsviçre'deki olayların sonucunu ben bilemem ama en azından Türkiye'den kaçan sermayenin geri döndüğünü söyleyebiliriz. Mesela, bir Türk şirketi United Biscuit'i satın aldı. Biz yabancı direkt yatırımın Türkiye'ye gelmesini istiyoruz ama Türkler de yurtdışında yabancı marka veya şirket satın alıyor. Bu bizim hoşumuza gidiyor ama tabii ki biz en fazla fırsatın Türkiye içinde değerlendirilmesini istiyoruz."
- "Türkiye'de çok çeşitlendirilmiş bir ekonomiye sahibiz"-
Bakan Şimşek, Türkiye'nin KOBİ'leri nasıl Cezayir yasasına dahil edebileceğine ilişkin soruyu ise şöyle yanıtladı:
"Bölgedeki dostlarımızı, Arap Bakanları ya da yatırımcı kurumları bir araya getirip onların Türk şirketleriyle konuşmasını sağlamamız gerekir. Türkiye ve Cezayir dediğimizde biz daha fazla Türk şirketinin Cezayir'deki yatırım olanaklarını aramasını tercih ederiz. Bu şekilde Cezayirlilerin de Türkiye'ye gelip kendilerini tanıtmaları gerekir. Biz Türkiye'de çok çeşitlendirilmiş bir ekonomiye sahibiz. Türkiye, dünyadaki 6. en büyük turizm hedefi olan bir ülke. Geçen yıl 43 milyon turist bizi ziyaret etti. Libya, Mısır, Cezayir de bunu yapabilir. Bunun için doğru altyapıya ihtiyacınız var.
Türkiye'ye 1980'de sadece 200 bin turist geliyordu. Bugün 32 milyar doları turizmden sağlıyoruz. Türkiye'de Libya'da Tunus'ta Mısır'da Cezayir'de Katar'da Irak'ta yatırım yapmak isteyen pek çok Türk var. Bunun için sizin hükümetleriniz, ajanslarınız Türkiye'ye gelip kendilerini anlatmalı. Ben yurt dışına gittiğimde genelde o ülkenin iş dünyasıyla biraraya geliyorum ve kısa süreli durum, uzun süreli durumla ilgili bilgiler veriyorum."
Türkiye'de harcanan vaktin ziyan olmadığını vurgulayarak, burada çok sayıda iş adamı bulunduğunu, herkesin birbirini tanıması gerektiğini belirten Şimşek, "Hükümetler her şeyi yapamaz. İş dünyasını idare etmekte pek başarılı değiller. Zaten bunun için özelleştiriyoruz" dedi.
AA