Yıldız: 86 bin 400'de 1 ihtimalle karşı karşıya kaldık
-
Enerji Bakanı Yıldız: "Elektrik kesintileri sırasında 86 bin 400'de 1 ihtimalle karşı karşıya kaldık" dedi
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, ülke genelinde yaşanan elektrik kesintisine ilişkin, "Olaya teşhisimizi koyduk. Hangi olay nereden kaynaklandı, nasıl oluştu... Fakat bunun sebepleriyle alakalı detaylıca çalışıyoruz" dedi.
Yıldız, AA Editör Masası'nda gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.
Ülke genelinde yaşanan elektrik kesintisine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yıldız, çok nadir yaşanan bir olayla karşı karşıya kaldıklarını ve konuyu enine boyuna incelediklerini söyledi. Yıldız, şöyle konuştu:
"Olaya teşhisimizi koyduk. Hangi olay nereden kaynaklandı, nasıl oluştu... Fakat bunun sebepleriyle alakalı kamuoyunda çok fazla merak edilen yalnızca teknik midir idari bir hata mıdır bir manevra yanlışlığı mıdır tasarruftan kaynaklanan bir sıkıntı mı var yoksa bunun daha ötesinde bir manipülasyon mu var, spekülatif olmanın dışında gerçekten sistemi olumsuz etkileyecek bir yapı var mı bütün bunlar üzerine detaylıca çalışıyoruz."
Elektrik kesintileri sırasında 86 bin 400'de 1 ihtimalle karşı karşıya kaldıklarını dile getiren Yıldız, atmosfere açık bir işletmecilikte zaman zaman sorunlarla karşılaşılabileceğini ifade etti.
Bakan Yıldız, Türkiye'nin sahip olduğu 1 milyon 200 bin kilometrelik iletim ve dağıtım hattı ile Avrupa'nın ikinci büyük iletim hattını işlettiğini söyledi.
Türkiye'de enerji arzıyla, kurulu güçle, santrallerle alakalı bir problem bulunmadığını vurgulayan Bakan Yıldız, "Tam tersi enerji fazlamız var. Son 3 yılda yapılan yatırımlarla enerji fazlamız var. Enerji azlığından kaynaklanan bir problem yok. Olacaksa bile enerji fazlalığından kaynaklanan bir şey olması lazım. Problemleri net yerine koymak, olduğu gibi anlamak, varsa bir mühendislik hatası onu da anlamak için yaklaşık 55-60 kişilik bir ekiple çalışıyoruz" dedi.
Kesinti öncesinde Türkiye'nin elektrik iletiminde "otoban" olarak tabir edilen önemli hatlarda birer saniye aralıklarla kesintiler gerçekleştiğine işaret eden Yıldız, frekans düşüşleri, gerilim dalgalanmaları, hatlardaki salınımlar derken böyle bir noktaya gelindiğini söyledi.
- Siber saldırı ihtimali-
Oluşan olayı izah etmenin, bunun hangi sebeplerle tetiklendiğini bilmek anlamına gelmediğini anlatan Yıldız, şunları kaydetti:
"Olaya teşhisimizi koyduk, vakayı okuduk. Bunun 2-3 yolla tetiklenebileceğine kanaat getirdik. Bize soruluyor, 'bu bir siber saldırı mıdır?' siber saldırı ihtimal dışında değildir ama 'siber saldırı' dememiz için de elimizde yeterli done yok. Biz bir ucuzculuğa, kolaycılığa kaçma niyetinde değiliz. 'Ben yapmadım, o yaptı' gibi bir yapımız yok. Şeffaflıktan aldığımız güçle davranıyoruz. Neyse olayı öyle teşhis etmek istiyoruz. Siber saldırı ihtimal haricinde değildir, ancak şu anda elimizde net bir veri de mevcut değildir. Araştırılıyor, tamamen teknik bir gerekçeyle de olabilir. Onunla alakalı sebepleri ayrıca kamuoyuyla paylaşacağız."
Buna ilişkin çok doğru bir teşhis konulması gerektiğini vurgulayan Yıldız, "Vatandaşımızda 'ilerde bu tür şeyler olabilir mi tekrarlanabilir mi' kaygısı, endişesi var. Bu tür noktalara düşmemek açısından çok daha dikkatli olmamız gerekiyor" diye konuştu.
AB ülkeleri ve Amerika'da da yaşanan olumsuzluklar nedeniyle elektrik kesintileri yaşanabildiğine işaret eden Yıldız, bu tür bir olayın Türkiye'ye has olmadığını dile getirdi.
- Avrupa sistemiyle entegrasyon-
Türkiye'nin, elektrikte Avrupa sistemine entegrasyonuna yönelik soruları da yanıtlayan Yıldız, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Türkiye, 4 yıldan beri yaptığı çalışmalarla bütün testleri geçti ve Entso-e ile senkron halde çalışmasının işlemlerini tamamladı. Salı günü bu hadiseden sonra tartışmaya açılan bu konu Entso-e Genel Sekreteri tarafından şu şekliyle cevaplandı: Koruma önlemleri son derece yeterliydi, Avrupa'ya sıçramadı çünkü Avrupa'da sistem kendisini koruyordu. Ayrıca 15 Nisan'da uzun dönem işletme anlaşmasını imzalamaya hazır olduklarını söylediler. Bizim herhangi bir sıkıntımız yok. 33 yılda yalnızca 1999 depremlerindeki darbelerden dolayı oluşan çökmeler haricinde böyle bir şey yaşanmadı. Bunun sebeplerini merak etmiyor değiliz ama hangi sebeple tetiklendiğini izah etmek, açıklamak sistemin çalışması açısından da önemli."
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, elektrik kesintisiyle Türkiye'nin nükleer enerji yatırımlarının ilişkilendirilmesine yönelik, "Bir şeyin arkasına sığınmaya ihtiyacımız yok. Nükleerde politikalarımızı açıkça belirtiyoruz ve nükleer güç santralini yapacağız diyoruz. Bazı ülkeler gibi git gellere de sahip değiliz, son derece kararlıyız" dedi.
Enerji sektöründe elektriğin arz ve talebi arasındaki dengenin önemine işaret eden Yıldız, "Sistemi sürekli karşılıklı dengede tutmamız lazım. Aliağa'daki bir santralle beraber başlayan, İzmir'den Çanakkale'ye giden hat üzerindeki 5-6 tane santral devre dışı kaldı. Sistemdeki frekans senkronizasyonu, stabilizasyon bozuldu kendi içinde, komple Türkiye'ye sirayet etti. O zaman domino taşı tesirini görüyoruz. Biz o taşların aralarına belli yapılar koyarak birbirine sirayet etmemesini sağlıyorduk o bariyerlerin yıkıldığını gördük" diye konuştu.
Yıldız, elektrik kesintisinin ardından, TBMM Genel Kurulundan geçen nükleer güç santraline ilişkin anlaşmaya yönelik spekülasyonlar yapıldığını ifade ederek, şöyle konuştu:
"O kadar sıkıntının ve yoğunluğun arasında tebessüm etmek zorunda kaldığımız espriler yapılıyor. Tam bir gün önce Japonya ile yapılan nükleer anlaşma Meclis'ten geçiyordu. TBMM Genel Kurulunun o anki mesaisinden dolayı karar sabaha doğru çıktı. 'Nükleer santral yapmak için de Türkiye'nin elektriğini kestiler' diye bir cümle söylediler. Bizim böyle bir şeye ihtiyacımız yok. Nükleer güç santraliyle alakalı siyasi ve teknik kararlarımız mevcut. Bununla alakalı anlaşmalarımız mevcut. Böyle bir şey yapmamız söz konusu olamaz. Bir şeyin arkasına sığınmaya ihtiyacımız yok. Nükleerde biz politikalarımızı açıkça belirtiyoruz ve 'nükleer güç santralini yapacağız' diyoruz. Bazı ülkeler gibi git gellere de sahip değiliz, son derece kararlıyız. Hazine garantisi olmaksızın yaklaşık 100 milyar liralık bir anlaşma yapılmasının, Türkiye'deki siyasi istikrara duyulan güvenin ve o güvenin sürdürülebilir oluşuna olan inancın önemli bir göstergesi olduğunu düşünüyoruz."
Elektrik kesintisinin nedenlerinin tespitine yönelik çalışmaların sürdürüldüğünü belirten Yıldız, "Teknik bir gerekçe olabilir. Üretim santrallerinin tüketimden daha hızlı çıkması istenmeyen bir şeydir. Yük atma dediğimiz olayın istediğimiz oranda gerçekleşmediğini görüyoruz. Bunları tetikleyen yapının, bir iradeyle mi yoksa mekanik bir yolla mı olduğuna henüz karar verilmedi" ifadelerini kullandı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, İran ve 5+1 ülkeleri arasındaki nükleer müzakerelerde gelinen noktayı olumlu bulduklarını belirterek, "Komşu, kardeş ve bizim çok yakın ilişkilerimiz olan İran'a bu yaptırımların kalkması ile alakalı en büyük katkıyı koyan ülke Türkiye'dir" dedi.
İran ile 5+1 ülkeleri arasında İsviçre'nin Lozan kentinde yapılan nükleer müzakerelerde uzlaşmaya varılmasını değerlendiren Yıldız, "Yapılan anlaşmanın yaptırımların tamamını karşılamadığını biliyoruz. Yaptırımların yalnızca nükleerden kaynaklanan sebeplerden olanları var. Mesela petrol ve doğalgaza sirayet edip etmeyeceğini açıklamadılar. Bu anlaşmanın dahi, İran'ın özellikle dünya petrol arzına ve OPEC dönem başkanlığını yaptığı dönemde önemli olduğunu hatırlatayım. Ham petrol fiyatları yüzde 3- 3,5 civarında düştü. Mesela şu an bu haberden sonra ham petrol fiyatları 55,07 dolarlar seviyesine geriledi" diye konuştu.
Türkiye'nin, söz konusu yaptırımlarla sürdürülebilir bir yapı oluşturulamayacağını öngördüğünü belirten Yıldız, bu konunun tehdit ve fırsatlarının ayrı şekilde değerlendirilmesi gerektiğini dile getirdi.
Bu süreçte TÜPRAŞ'ın İran'dan aldığı ham petrol miktarının azaltıldığını anlatan Yıldız, "Petrol tedarikinde en büyük ülke İran iken şu anda Irak'tır. Bu konuda sonuçları itibarıyla Türkiye olarak ihtiyatlı davranmamız lazım. Komşu, kardeş ve bizim çok yakın ilişkilerimiz olan İran'a bu yaptırımların kalkması ile alakalı en büyük katkıyı koyan ülke Türkiye'dir" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin Irak'la ilişkilerine de değinen Yıldız, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nden Irak adına şu ana kadar 58 tankerde 48 milyon varil civarında ham petrol sevkıyatı yapıldığını ve bunun Irak'ın normalleşmesi için çok önemli olduğunu vurguladı. Bu konunun çok tartışıldığını, Bağdat ve Erbil'in kendi arasında bu sistemi oluşturamadığını ifade eden Yıldız, şöyle konuştu:
"O yüzden Türkiye kendisine, komşuluğuna, kardeşliğine düşen görevi en iyi şekilde yaptı. Şimdi yaklaşık buradan 3 milyar dolar civarında gelir elde edildi. Bu az para mı? Irak halkının tamamına ait olan bir metadan bahsediyoruz. Türkiye'nin kurduğu sistem sayesinde bunlar yapıldı, Bağdat ve Erbil yoku paylaşmaya çalışıyordu, yok paylaşıldığında var olmuyor, biz o varı oluşturduk. Kendi değerlerini ortaya çıkardık ama çok önemli bir nokta yakalandı. Türkiye-Irak başlığı çok iyi incelenmeli, Türkiye siyasi sınırlar sabit kalmak kaydıyla ekonomik sınırlarını geliştiren bir ülkedir. Bu enerjiyle alakalı ham petrol ve doğalgazın kaynağına ulaşmakla alakalı yaptığı önemli bir gelişmedir. Azerbaycan, Kazakistan, Rusya, petrol ve doğalgazının Türkiye üzerinden geçmesi, kullanılması, Türkiye üzerinde bir kısmının millileştirilmesi ne kadar normal ise Irak'ta yapılanlar da o kadar normaldir"
-Kandil'de petrol aranması-
Kandil Dağı'nın eteklerinde petrol aranması konusunda yapılan anlaşmanın ardından bazılarının, 'PKK ile mi petrol paylaşacaksınız' şeklinde kendilerine soru sorduklarını ifade eden Yıldız, şöyle devam etti:
"Türkiye, Çözüm Süreci'yle paralel olarak da geldiğimiz noktada 15-16 ay kadar önce yaptığımız sözleşmede Kandil Dağı eteklerinde petrol aranmasını öngörmüştür. O zaman Çözüm Süreci nihayetlenmemişti, nereye gideceği de belli değildi. Şimdi bile sonuçlarını son derece dikkatli takip etmemiz lazım. Hındırın ve Çoman sahalarında artık her yaptığımız gerçeğin sanal kısmını açıklamak zorunda kalıyoruz. Bize, 'Siz PKK ile petrol mü paylaşacaksınız' diye soruyorlar. Biz şu ana kadar PKK'nın ortaya koyduğu sıkıntıları paylaştık. 30 yıldan bu yana her birimizin yaralandığı bir ortam oldu. Petrolü PKK ile değil Irak ile paylaşacağız. Bu projeye çok önem veriyoruz. İki ülkenin kardeşliğinin vurgulanması adına önemli bir güç olarak görüyoruz. Musul'un, Kerkük'ün, Erbil'in o bölgedeki petrolün dünya pazarına sunulmasının önemli olduğu kanaatindeyim."
Yıldız, Türkiye'nin faaliyetlerinin sadece doğalgaz ve ham petrolle sınırlı olmadığını, 410 megavatlık yüzer santral ile Basra bölgesine elektrik iletimi yapılmasının planlandığını söyledi. Şu anda Türkiye'nin elektrik iletim hattı götürmediği hiçbir komşu ülkesi kalmadığını anlatan Yıldız, "Aynı şekilde Cizre- Musul hattında 15 kilometrelik bir açık var, o da kapandıktan sonra Türkiye üzerinden elektrik verilecek" dedi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Türkiye'nin, Avrupa Birliği'nden (AB) enerji faslının açılması konusunda artık bir talebi olmadığını belirterek, "Türkiye, AB'den çok daha tutarlı, çok daha stabil ve çok daha seçici enerji politika ve stratejisine sahip. AB üyesi ülkeler, kendi içerisindeki enerji politikası ve stratejilerini bir kısım kaçamaklarla beraber oluşturmaya çalışıyorlar" dedi.
Avrupa Enerji Birliği'ne Türkiye'nin katılımının söz konusu olup olmadığının sorulması üzerine Yıldız, şöyle konuştu:
"Avrupa Komisyonu'nun Enerjiden Sorumlu Başkan Yardımcısı Maros Sefcovic ile Roma, Bakü ve Türkiye'de yaptığımız toplantılarda kendisinin son derece yapıcı olduğunu gördüm. Türkiye'nin, enerji başlığı ile alakalı, artık taleplerimizin olmadığını, hangi sebepten dolayı başlığın açılmadığını, küçük bir siyasi durumun büyük bir yapılanmaya engel olduğunu söyledik, kendisi de farkında olduklarını dile getirdi. Türkiye, yalnızca doğalgazla alakalı taleplerini yerine getirmiyor, aynı zamanda Avrupa Birliği üyesi ülkelerin doğalgaz arzı problemi ile alakalı bir çözüm üretiyor. Fiili durum yapılan anlaşmaların ötesindedir."
İptal edilen Nabucco Projesi'nin Kuzey Avrupa ülkelerine zararı olduğunu fakat Türkiye'nin TANAP yoluyla amacına ulaştığını söyleyen Yıldız, şunları kaydetti:
"Nabucco'da AB üyesi ülkeler elini taşın altına koymadılar, TANAP üzerinden bir diğer projede Türkiye amacına ulaştı, 1900 kilometre hat gerekiyordu yine geçti, kim için fark etti bu tabii ki Kuzey Avrupa ülkeleri için fark etti. Türkiye için bir kayıp yok. Adının Nabucco veya TANAP olması fark etmiyor, Türkiye görevini ifa edecek, bu projeden faydalanacak. 17 Mart'ta Sayın Cumhurbaşkanlarının temelini attığı böyle bir projenin en son geldiği nokta 6 şantiyede birden işlemlerin, boruların montajının başlamış olduğu."
Yıldız, AB ülkelerinin bu projeyi takdirle karşıladıklarını belirttiklerini ifade ederek, TANAP'ın getirdiği doğalgazın TAP'a bağlanarak Avrupa'ya ulaşacağını anımsattı. Türkiye'nin ise TANAP'tan gelecek gazın 6 milyar metreküplük kısmını 2018 itibarıyla almaya başlayacağını aktaran Yıldız, şöyle devam etti:
"O yüzden, Türkiye AB'den çok daha tutarlı, çok daha stabil ve çok daha seçici enerji politika ve stratejisine sahip. AB üyesi ülkeler kendi içerisindeki enerji politikası ve stratejilerini bir kısım kaçamaklarla beraber oluşturmaya çalışıyorlar. Almanya'nın, İtalya'nın, Fransa'nın yaptığı bir kısım projelerle olduğu gibi. Brüksel'den Türk Akımı ile alakalı çok fazla ses geldi. Güney Akım projesinin 3 ortağı vardı, Fransızlar, Almanlar ve İtalyanlar. 'Bu proje nereden çıktı' diye soranlar bunun ortağıydı. Türkiye, bu projenin ortağı değildi. Şu anda Karadeniz'den geçiş ile alakalı da Türkiye yine ortağı değil. 16,5 milyar avroluk projenin ortağı Türkiye değil. O yüzden biz doğru bir şekilde doğru politikalarla bu işlerimize devam edeceğiz. Bizim enerji başlığımızı ister açsınlar, ister kapalı kalsın, biz doğru bildiğimizi yapacağız. Çünkü biz doğru yaptığımız kadar güçlendiğimizi gördük. Doğru yapmaya borçlu olanların yalnızca bizler değil başkalarının da olduğuna inanıyoruz."
- Barbaros Hayrettin Paşa Sismik Araştırma Gemisi-
Yıldız, Kıbrıs'taki sismik aramaların karşılıklı olarak sonlandırılması ve Akdeniz jeopolitiğinde son durumun sorulması üzerine ise uluslararası hukuka aykırı olarak Akdeniz'deki münhasır ekonomik sahaların netleşmemesi dolayısıyla tek taraflı aramalara Türkiye'nin karşı olduğunu söyledi.
Yer altındayken savaşın, yer üstündeyken de barışın gerekçesi olan enerji kalemlerinin Türkiye'nin koyduğu politikalarla daima barışın gerekçesi olması gerektiğine inandığını belirten Yıldız, şöyle konuştu:
"Yunanistan'la, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile beraber ortada olan tablo sürdürülebilir bir durum değildir, buna gerekli itinanın karşılıklı gösterileceğine olan inancımı bir kez daha vurgulamak isterim. Barbaros Hayrettin Paşa Sismik Araştırma Gemimizin şu anda Mersin'de bakımı yapılıyor. Çalışmasından son derece memnunuz, 6 Nisan'da İskenderun'da bir sismik için oraya hareket edecek. Karşılıklı olarak bir koordinasyonla beraber aramaların Kıbrıs çerçevesinde durdurulduğu tabii ki doğrudur. Bizim, Barbaros Hayrettin Paşa'nın da bu manada gelişen olayları da takip ederek benzer görevlere gideceğini ve bunu takip edeceğimizi bu vesileyle söylemek isterim."
Yıldız, İsrail'in Doğu Akdeniz'deki gazının muhtemel geçiş yönünün Türkiye olup olamayacağına yönelik soruya "Gazın geçiş güzergahının ve tabii akış yönünün Türkiye olduğu çok malum. Onlar tarafından da malum, bizim tarafımızdan da malum. Madem ki Türkiye coğrafyası doğalgazı taşımak için en uygun coğrafya, Doğu Akdeniz gazı Türkiye üzerinden geçer, ilişkilerini de düzenleyerek gelir. Bu da yeni bir öngörü olmuş olur" yanıtını verdi.
Türkiye'nin son derece tutarlı ve AB üyesi ülkeler tarafından da çok beğenilen bir planı olduğunu vurgulayan Yıldız, "Bizim gerçekten tutarlı ve sürdürülebilir bir enerji politikamız var. Şuna inanıyorum; Doğu Akdeniz gazı Türkiye üzerinden geçer. Mısır, İsrail ve Yunanistan gibi zorlama projelerle Doğu Akdeniz'deki gazı, doğalgaz ve ham petrol fiyatlarının düşme eğilimi gösterdiği ve bunu ibraz ettiği bir dünyada daha yüksek maliyetli bir proje yapamazsınız, yapıyor gibi gözüküyorsunuz ama olmaz" ifadelerini kullandı.
- Türkiye'nin enerji merkezi olma hedefi-
Türkiye'nin enerji merkezi olma hedefine ilişkin soru üzerine Yıldız, Türkiye'nin bölgede enerji ticareti merkezi (hub) olma hedefine bir adım daha yaklaştığını ve enerji ile ilgili daha çok projelerin gerçekleşmesi halinde bu amacın altının doldurulacağını belitti.
Bakü-Tiflis-Ceyhan ham petrol boru hattının, Kerkük-Yumurtalık boru hattından daha sonra yapıldığını ifade eden Yıldız, şunları kaydetti:
"Bu projenin yapılamayacağına olan bir inanç vardı. 'Olmaz, bunlar büyük işler, her zaman gerçekleşmez' deniliyordu. TANAP için de benzer görüşler vardı. Biz bütün bu görüşlerin aksine yolumuza devam ediyoruz. Yalnızca Azerbaycan'da Hazar bölgesinde değil aynı zamanda Türkmen gazının da Türkiye'den geçmesi planlanıyor. 15-16 Kasım 2008'de İran'daydık. O dönem İran'ın projelerine daha sıcak bakılmıyordu ama önceki yıl İsrail Devlet Başkanı, 'Ben niçin İran Devlet Başkanı'yla görüşmeyeyim, görüşebilirim' dedi. Bunu 5 yıl önce dünya beklemiyordu, biz bekliyorduk. Türkiye, İran'dan gelecek gazı Avrupa'ya geçişini 2008 yılının kasım ayında belirlemiş, öngörmüş. Eğer siz gazın İran'dan çıkıp, Türkiye'den geçip Avrupa'ya götürmek istiyorsanız, komşuluğumuzun da gereği olarak Türkiye size izin verecek."
- "Bu projelerin gerçekleşeceğine inanıyorum" -
Avrupa'nın enerji konusunda farklı yerlerden hem güzergahı hem ülkeyi hem de kaynakları çeşitlendirmek istediğine işaret eden Yıldız, Avrupa'nın doğru bir politika izlediğini, Türkiye'nin ise fizibilitesi uygun projelere destek verdiğini bildirdi. Yıldız, Türkiye'nin İsrail'den gazı almasının şu anda mümkün olmadığını, siyasi ve ekonomik fizibilitenin örtüşmesi gerektiğini belirterek, "Doğu Akdeniz eninde sonunda, siyasi fizibilitelere karşı gelmek kaydıyla, mutlaka bu projelerin gerçekleşeceğine inanıyorum. Siyasi fizibilitesi olmayan konunun, ekonomik fizibilitesi olmaz. O yüzden bunun da gerçekleşeceğine inanıyorum ve bütünleştirici, birleştirici ortak paydada buluşucu bir alan olarak bunu sağlamış olacağız. Bunu hep beraber gerçekleştireceğiz. Hep beraber inşallah bunlar görülecektir. Türkiye o yüzden o merkez olma hedefine biraz daha yaklaşıyor" diye konuştu.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, BOTAŞ ile Rus enerji şirketi Gazprom arasındaki doğalgaz indirimi anlaşmasının Türkiye adına önemli olduğunu belirterek, "Bu indirim, yıllara sari birçok milyar doları kapsamaktadır ve BOTAŞ'ın önceki 2 yıllık ettiği zararı 2015 yılında telafi edecek bir kurguya sahip" dedi.
Rusya'dan alınan yüzde 10,25'lik doğalgaz indirimine ilişkin Yıldız, bunun yaklaşık 1 milyar dolara karşılık geldiğini belirtti. Türkiye'nin doğalgazı dolar ile alıp lira ile sattığını anlatan Yıldız, "Bankacılıkta buna açık pozisyon deniyor. Ham petrol fiyatlarındaki artışlara baktığımızda yüzde 18'ler civarında. Ona bağlı olarak da doğalgaz fiyatlarına faz farkı ile sirayet edecek yapının yüzde 18'ler seviyesinde olduğunu gördük. 18'den 10,25'i çıkarttığımızda yüzde 7-8 civarında vatandaşımız ve sanayicimiz adına bir zam ihtiyacı doğuyor. Biz zam yapmaya taraf değiliz. Biz vatandaşımıza bunu zam olarak sirayet ettirmek istemiyoruz" diye konuştu.
Alınan yüzde 10,25'lik indiriminin önemli ve değerli olduğunu anlatan Yıldız, "Bu indirim yıllara sari bir çok milyar doları kapsamaktadır ve BOTAŞ'ın önceki 2 yıllık ettiği zararı 2015 yılında telafi edecek bir kurguya sahiptir. Bunu çok fazla önemsiyoruz çünkü 2015 yılında inşallah 6-7 milyar lira civarında gümrüklere, maliyeye para ödeyeceğiz. Buradan tekrar taahhütte bulunmuş olalım, biz bu parayı inşallah öderiz" ifadelerini kullandı.
Bakan Yıldız, dolardaki artışın Türkiye'yi çok olumsuz etkilediğini, bazı ihracatçıların döviz artışı beklemesine rağmen bunun ülkeye zarar verdiğini dile getirdi. İthalatın, ihracattan fazla olması halinde doların yükselişinin ülkeye fayda sağlamayacağını vurgulayan Yıldız, bu nedenle dolar kurunun makul seviyede kalması gerektiğini kaydetti.
- Türk Akımı-
Türk Akımı olarak nitelendirilen projede gelinen son noktanın sorulması üzerine ise Yıldız, müzakereler sürecinde Rusya ve Türkiye'nin faydalanabileceği bir yapının oluşturulduğunu söyledi. Karşılıklı taviz ve alacakların müzakerelerin ana argümanları olduğunu anlatan Yıldız, "Masanın iki yanı dediğinizde oradaki anlaşmanın tamamının ideal bir noktada sonuçlanmayacağını bilmemiz lazım. Türkiye, Rusya için önemli bir ülkedir, Rusya da Türkiye için önemli bir ülkedir. Bunu her iki ülkenin de kurumsal hafızası ve tarihi çok iyi bilmektedir" diye konuştu.
Bakan Yıldız, Türkiye'nin söz konusu projenin 16,5 milyar avroluk Karadeniz kısmına ortak olmayı düşünmediğini kaydetti.
Rusya tarafından gerekli hazırlıkların yapılmasının ardından projenin hızlandırılacağını vurgulayan Yıldız, şöyle konuştu:
"Bu proje ile Trakya'da bir kısım tesisler kurulacak, milyar dolarlık yatırımlar yapılacak. Özellikle 4 borudan gelecek ve birinin tamamen ülkemizin ihtiyaçlarını karşılayacak bir yapıyı 2017'de bitirmek istiyoruz. Yani 2017'de bizim bu gazdan artık yararlanıyor olmamız lazım, artık Batı Hattı'ndan gaz almadan da ihtiyaçlarımızı karşılamamız lazım. Diğer üç boru hattı Avrupa Birliği üyesi ülkelerin talepleriyle doğru orantılı olacak. Türkiye'den daha ziyade Rusya ile AB arasındaki konudur. Nasıl Ukrayna'daki kriz yalnızca Moskova ve Kiev arasında kalmamışsa, Avrupa Birliği üyesi ülkeleri de ilgilendirmişse Türkiye'nin istikrarından birçok ülkenin de faydalanmasını sağlayacak bir yapıyı hep beraber kurmuş olacağız. Enerji kalemleri bütün ülkelerle beraber bir lokomotif sektör olma iddiasını gerçekleştirmektedir. Enerji, arkasında birçok yapıyı beraber sürükleyerek iki ülkenin ilişkisini daha iyi noktalara getirecektir."
- Savcı Kiraz'ın şehit edilmesi-
Bakan Taner Yıldız, Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz'ın şehit edilmesine ilişkin, "Son derece üzücü ve Türkiye'nin siyasi istikrarına kast edici bir olay yaşadık" dedi.
Herkesin makamları ölçüsünde belli imtiyazlar oluşturmaya çalıştığını dile getiren Yıldız, "Avukat olunca üstünün aranmaması, iyi, güzel ama böyle olunca nasıl izah edeceksiniz. Bunun da kişilerin hak ve özgürlüklerine sağladığı imtiyazların toplumun genelini bozacak bir tarzda gelişmemesi lazım. Hep beraber bu kültüre sahip olalım. Ben araç kullanıyorsam, bakan olarak, kalkıp da bir polis kardeşim beni çeviriyorsa ehliyet göstermek zorundayım. 'Sen benim kim olduğumu bilmiyor musun?' deme hakkına sahip değilim. Çünkü onun kuralı ona göre düzenlenmiş" diye konuştu.
Türkiye'nin milli birlik ve bütünlüğüne yönelik olaylarda basının da gerekli özeni göstermesi gerektiğini belirten Yıldız, "Savcının başına dayanmış silahın fotoğraflanmasından kimler üzülürler, kimler sevinirler, bakın kendimizden tetkik edelim. Ben sevinmedim, tam tersi üzüldüm" ifadelerini kullandı.
Basın mensubu olarak, "istediğim haberi yayımlarım" demenin doğru olmadığını vurgulayan Yıldız, "Objektif, dürüst, doğru habercilik diyoruz. Bu işin, etik, ahlaki yönü var. Ben her gerçeği yayımlarım, olmaz. Her gerçeği toplumun yapısını bozacak şekilde yayımlayamazsınız. Bunun, hele de bugünlerde, daha fazla dikkat edilmesi gereken bir yapı olduğunu söylemem lazım. Toplumun kendine has değerleri ve birbirini bağlayan bir disiplini var. Bu ABD'de de böyledir, Türkiye'de de böyledir" şeklinde konuştu.
- "Yarına dönük program yapmayan birisiyim"-
Yıldız, AK Parti'nin "3 dönem kuralı" ve geleceğe dönük planlarıyla ilgili soru üzerine ise şunları söyledi:
"3 dönem kuralını destekleyenlerden birisi olarak söyleyeyim, bizden sonra gelecek olan son derece kabiliyetli ve daha fazla birikime sahip olabilecek arkadaşlarımızın AK Parti içerisinde yetiştiğini görüyorum. Muhalefet partilerinde de bu kuralı koymamış olmalarına rağmen kendilerinden sonra gelecek arkadaşlarımızın olmasını, ülkemiz adına temenni ederiz. AK Parti böyle bir insan kaynağını siyaset akademileriyle oluşturdu. Kayseri'den başlayan ülkenin dört bir tarafına yayılmak üzere bunu yapmaya çalışan bir arkadaşınız olarak daima seçmenimize açık davranmaya çalıştık. Şeffaf ve net, olduğu gibi davranmaya çalıştık ve yaptığımız hizmetlerden bahsediyorlar, bu hizmetlerimize şahıslara bağımlı kalmadan devam edeceğiz. 3 dönemden sonra da bugüne kadar ülke ve bölge genelinde nasıl çalıştıysam sonrasında da hizmet etmeye devam edeceğim. Yarına dönük program yapmayan birisiyim ve '3 dönemden sonra ne olacak' diye şu anda düşünmeye açıkçası fırsatım ve zamanım yok."
AA