Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Yunanistan işsizliğin üçe katlandığı ve bir çeyrek boyunca süren küçülmenin ardından Euro Bölgesi’nden ayrılma tartışmaları arasında nihayet nefes aldı.

Ocak ayında iktidara gelen radikal sol koalisyon Syriza, sert ekonomik önlemlerin sona ereceğini duyurmuştu. Yunanistan’ın tüketime ve borçlanmaya dayalı ekonomik model neticesinde rekabetçiliğinin sekteye uğramasının yanı sıra, ikiz açık olarak bilinen yüksek düzeyde kamu borcu ile cari açığı dikkat çekiyor.

Yunanistan’ın tutumu zengin kuzey ülkeleri açısından savurgan olarak görülebilir, ancak 320 milyar euroyu bulan borcun ardından Yunan halkı daha ilk günden verilen sözlerin takipçisi oldu. Anketlere göre Yunan halkı eurodan ayrılma fikrine sıcak bakmıyor. Çok sayıda ekonomist Yunanistan’ın borcunun ödenebilecek seviyenin çok üstünde olduğunu düşünüyor.

Almanya’nın sert muhalefeti karşısında, 25 Ocak tarihinde göreve gelen Tsipras hükümeti taleplerini sürdürüyor. Avrupa Merkez Bankası Yunanistan’a kısıtlamalar getirdi. Hükümet yetkilileri ise 9 Nisan’da borcun ilk taksidinin ödeneceğini duyurdu. Vergi gelirlerinde azalmanın yanı sıra son 6 ayda yüzde 15 oranında küçülen banka mevduatları ekonomik baskıyı arttıran faktörlerin başında geliyor. Nisan ayı itibariyle yatırımcılar Yunanistan’ın parasının tükenebileceğine dair ciddi şüpheler taşıyor.

Papandreu hükümeti, 2009 yılında euro kurallarının izin verdiği seviyenin 4 katına çıkan borç doğrultusunda 240 milyar euro kredi kullanırken, özel sektör tahvilleri aracılığı ile 100 milyar euro borçlanmıştı. 2013 yılında faiz ödemeleri öncesinde bütçe fazlası vermiş olsa da, faiz ödemeleri ülke hâsılasının yüzde 170’ini aştı. Ekonominin 2015’te yüzde 2.9 büyümesi hedefleniyor ancak Euro Bölgesi yetkilileri bu konuda şüpheli. 2014’te genç işsizliğin yüzde 60'a yükselmesinin ardından yüzde 51.5 seviyesine geriledi. Toplam işsizlik 26.1 seviyesinde.

Selanik Programı

Syriza’nın 3 aylık iktidarının ilk eylem planı olan ‘Selanik Programı’ 4 temel başlık içeriyor.
1) İnsani krizin önünün kesilmesi
2) Ekonominin yeniden canlandırılarak vergi adaletinin sağlanması
3) İstihdamın yaratılması
4) Politik sistemin derinlikli bir demokrasiye dönüştürülmesi

İlk başlıkta alınacak tedbirlerin toplam maliyeti yaklaşık 1.9 milyar euro. Bu, yoksulluk sınırının altında kalanlar için ücretsiz elektriğin yanı sıra; kira, yemek, ulaşım ve sağlık yardımları ile 1.3 milyon sayıda düşük gelirli emeklilere dağıtılacak yeni yıl avanslarını içeriyor.

Diğer başlıkta orta sınıflar üzerindeki vergi yükünün azaltılması hedefleniyor. Hükümet açısından doğuracağı maliyet 2 milyar euro civarında. Yıllık geliri 12,000 euronun üstünde olanların vergilendirilmesi fikri tartışılırken, mevcut vergi borçlarının taksitlendirilmesi planlanıyor.

Seçim sürecinde Tsipras, toplu sözleşmelerin tekrar etkin kılınarak işten çıkarmaların önüne geçileceğini ısrarla dile getirmişti. Ayrıca Başbakan, bir işsizlik programı hazırlanarak 300,000 kişiye istihdam sağlanacağının sözünü verdi. Kreditörlerin tepkisini çekmeden gerçekleştirilmesi bir hayli zor olan bu uygulamaların ilk yıldaki maliyeti 3 milyar euro olarak hesaplanıyor. Şimdilik işsizlik programına dair bir gelişme olmasa da, asgari ücret seviyesinin yükseltilmesine yönelik çalışmalar sürüyor.

Son başlıkta sözü edilen demokrasinin derinleştirilmesi karmaşık tedbirler gerektiriyor. Mali açıdan düşünüldüğünde bu adım kredi kullanımını gerektirmeyebilir, bu sebeple Yunanistan ve kreditörler arasındaki uzlaşmanın şimdilik dışında yer alıyor.

Selanik programı, Syriza hükümetinin borçların en azından bir kısmının silinmesi hakkındaki pazarlık gücüne dayalı. Fakat Troyka bu önlemleri kabul etmedi ve hükümeti mevcut kurtarma programına devam etmek zorunda bıraktı. Tsipras’ın masadan kalkma imkanı bulamadığı ölçüde, pazarlık gücü de aşınmaya başladı. Hükümet perspektifi ile birlikte maliyetlerin tümü ele alındığında Yunanistan’ın kısa vadede çıkışı kolay görünmüyor.