Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli, "Türkiye'de son aylarda yoğun bir şekilde, ekonomideki gelişmeleri abartarak, olduğundan çok daha kötü göstererek lanse etmeye yönelik bir proje yürütüldüğünü hep birlikte görüyoruz" dedi.

Canikli, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tamamen ekonomik gerekçeler, kriterlerle bakıldığında doların fiyatının artması için hiçbir ekonomik neden olmadığını savundu.

Makroekonomik hiçbir göstergede bir bozulmanın söz konusu olmadığını, uluslararası konjonktürün gereği olarak bir miktar büyümenin aşağıya indiğini anlatan Canikli, cari açıkta da çok ciddi bir iyileşme ve düşüşün söz konusu olduğunu ifade etti.

Dalgalı kur politikasında belli dönemlerde "zikzaklar" olabileceğini belirten Canikli, bunun enflasyon, büyüme, işsizlik gibi bütün makro göstergelerde olabileceğini ancak en hareketli, en oynağının da kurlar arasında görülebileceğini kaydetti.

Euro-dolardaki değişimin çok kısa sürede gerçekleşmesinin zikzakları biraz daha keskin hale getirdiğini ifade eden Canikli, doların değer kazanmasının Türk Lirası ile alakalı olmadığını vurguladı. Canikli, şunları kaydetti:

"Türkiye'de son aylarda yoğun bir şekilde, ekonomideki gelişmeleri abartarak, olduğundan çok daha kötü göstererek lanse etme şeklinde bir proje yürütüldüğünü hep birlikte görüyoruz. Yani daha da rakamlar bozulsun, özellikle kurdaki gelişme bozulsun ondan sonra bunlar fiyatlara yansısın, başka rakamlara yansısın ve seçim öncesinde insanlar bundan etkilensin de tercihlerini ona göre kullansınlar. Liranın değer kaybetmesi sürmez. Bunun önündeki en büyük engel yabancılar olacaktır. Neden? Borsanın yüzde 65'i yabancı ve lirada. Liranın değer kaybetmesinden en çok onlar zarar görüyor."

-"Yabancıları güvenlik mekanizması, sigorta gibi düşünmek lazım"-

Sadece borsada değil, aynı zamanda kamu kağıtları piyasasında da yüzde 20'den fazla yabancı payı olduğuna işaret eden Canikli, liradaki değer kaybının onları ciddi anlamda olumsuz etkilediğini söyledi.

"Esasında liranın bu türlü ani ve rahatsız edici boyutlarda değer kaybını önleyecek olan bu yabancıların durumudur. Güvenlik mekanizması, adeta bir sigorta gibi düşünmek lazım" diyen Canikli, şöyle devam etti:

"Önümüzdeki dönemlerde ne olur' gibi sorular geliyor. Herkes rahat olsun. Bu seçime yöneliktir. Seçim sonuçlarını etkilemeye yöneliktir. Avro-liranın gidişinde meydana gelen sapmalar yani birlikte değer değişiminin Euro-TL arasındaki fark kadar kısmına ilişkin gelişme tamamen seçime yöneliktir. Diğer kısmı ekonomiktir, doların genel olarak bir değer kazanmasından kaynaklanıyor. Son bir kaç günden beri ona yönelik bir gelişme var. Önümüzdeki dönemler için hiç kimsenin en ufak kuşkusu olmasın. Rahatsız edici bir şekilde liradan değer kaybı meydana gelmez ve bu rakamlarda rahatsız edici rakamlar değildir. Bunlar son derece doğal, beklenen şeylerdir"

Kurda meydana gelebilecek olan bir artışın yüzde 15 oranında fiyatlara yansıdığına dikkati çeken Canikli, "Yüzde 10'luk bir liranın değer kaybı olmuşsa, Dövizin fiyatı artmışsa bu iç piyasada fiyatlar genel seviyesine yüzde 15 olarak yansıyor. Bu oran 2002 öncesinde çok daha yüksekti. Yani yüzde 50'lilerin üzerindeydi" ifadelerini kullandı.

-"Seçimden sonra her şey normale döner"-

Bu gelişmenin, "öldük, bittik" anlamına gelmediğini vurgulayan Canikli, bir takım olumsuz yansımaları olacağını ama bunun çok rahatsız edici boyutlara ulaşmayacağını savundu.

Canikli, "Bunun önündeki güvenlik mekanizması da dalgalı kur politikası ve bunun sonucunda Türkiye gelmiş, yatırım yapmış yabancılardır. Dolayısıyla her şeyden önce bunlar müsaade etmezler. Artış ekonomik değildir, seçimden sonra göreceksiniz en fazla seçime kadar bir miktar oynama yapılabilir ama seçimden sonra her şey normale döner. Varsayımımız, istikrarlı bir yönetim sandıktan çıkması şartıyla. Eğer başka kombinasyonlar gündeme gelirse onun tartışması başkadır. Şu anda piyasanın tek parti, istikrarlı bir hükümet beklentisidir" değerlendirmesinde bulundu.

-İşsizlik rakamları-

İşsizlik rakamlarını da değerlendiren Canikli, 2002'de yüzde 44 olan iş gücüne katılım oranının, yüzde 51'e çıktığını hatırlatarak, geçen yıl 1,5 milyon yeni iş imkanının ortaya çıkarıldığını belirtti. Bunun gerçekten tarihi bir başarı ve reform olduğunu dile getiren Canikli, Avrupa'nın 10 yılda böyle bir istihdam oluşturamadığını söyledi. Canikli, şunları kaydetti:

"2002 yılında toplam istihdamın yüzde 36'sı kırsal istihdamdan oluşurken, şu anda bu oran yüzde 24. Bu ne demek 10 puanlık bir tarımda çalışan esasında çalışmayan ama çalışıyor gözüken kesim biz ona 'gizli işsiz' diyoruz, tarım dışı alana gelmiş. OECD ülkeleri arasında bu oran yüzde 5-11 arasında. Tarımdan herhangi bir iş kayması olmasaydı kesinlikle bugün işsizlik oranı yüzde 4-4,5'lar civarında olacaktı ama yüzde 24'ler yüzde 10-11'lere kadar düşecek. Tarımda çalışanların toplam çalışanlara oranı yüzde 5 ile 11 arasında. Dolayısıyla o yüzde 11,3'lük ocak ayı işsizlik rakamları, bu anlamda işsizliğin arttığını göstermiyor. Bu işsizlik rakamları en geç mayıs ayından itibaren düşüşe geçer."

AA