Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Şimşek: Yüzde 3 büyüme başarı

Şimşek: Yüzde 3 büyüme başarı

Maliye Bakanı Şimşek, "Türkiye'nin, bütün olumsuz şartlara rağmen, yüzde 3 büyümesi aslında bir başarıyı ortaya koyuyor" dedi

Giriş: 22 Eylül 2015, Salı 12:45
Güncelleme: 27 Eylül 2015, Pazar 13:51

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Eğer siyasi istikrar devam etseydi, Türkiye düşen emtia fiyatlarından faydalanabilirdi. O nedenle ne olursa olsun, önümüzdeki seçimden sonra ümit ediyoruz ki milletimiz tek başına bize iktidar imkanı sağlar. Ama her halükarda Türkiye'nin güçlü bir hükümete ihtiyacı var" dedi.

Şimşek, özel bir TV kanalında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Şimşek, Gaziantep'ten adaylığı noktasındaki değerlendirmesinin sorulması üzerine, şehrin kendisinin ilk göz ağrısı olduğuna işaret etti. Gaziantep'in, Anadolu'da yapısal dönüşümün başlayabileceği illerden biri olduğunu kaydeden Şimşek, şehirde muazzam bir ruh olduğunu belirtti.

İsminin AK Parti MKYK listelerinde yer almamasının, partinin ekonomi politikalarında değişiklik olarak algılandığına yönelik değerlendirmeye ilişkin Şimşek, "Bir siyasi olarak ülkeye hizmet noktasında maksadım hiçbir zaman makam ve mevki olmadı, bu işin gelir ayağı olmadı. Burada esas manevi bir haz var. Milletin temsilcisi olmak en büyük onurdur. Bundan daha büyük bir onur ve gurur kaynağı olamaz. MKYK'da olmuşum olmamışım, bakan olmuşum olmamışım bunlar hiç önemli değil. Çünkü biz konuya hiçbir zaman makam ve mevki çerçevesinde yaklaşmadık. Eğer makam mevki meselesi olsaydı asla gelmezdim" diye konuştu. Bu konu üzerinden yapılan tartışmalara da değinen Şimşek, şöyle devam etti:

"Türkiye nispeten küçük, dışa açık, açık veren bir ekonomidir. Küresel ekonomiden yüzde 1 pay alıyoruz. Bölgemizde önemli bir aktörüz, büyük bir ekonomiyiz, G20 üyesiyiz ama nispeten küçük sayılırız. Dışa açık bir ekonomiyiz. Bir de dış açık veren bir ekonomiyiz. Bu durum ekonomi politikaları üzerine bir takım kısıtlar getiriyor. O çerçevede zaman zaman bakış açılarında farklılıklar yaşanabilir ama hepimizin derdi, bu ülkede büyümeyi yüksek ve sürdürülebilir patikaya oturturuz, bu ülkede nasıl daha çok istihdam sağlarız, bu ülkede finansal makro ekonomik istikrarı koruyarak refahı daha üst noktalara taşırız şeklinde. Bu çerçevede zaman zaman yaklaşım farklılıkları olabilir, ondan dolayı da sanki biz farklı düşünüyormuşuz gibi bir takım tartışmalar yaşanıyor. Bir ülkenin kalkınabilmesi için esas zenginlik beşeri sermayedir. Bunun yanında en önemli belirleyicilerden biri de kurumların kalitesi ve güvenilirliğidir."

Şimşek, tartışmaların geldiği noktaları sağlıklı ve doğru bulmadığını vurgulayarak, "Bizler güçlü ekibiz, bu ekibin amacı Türkiye'de refahı ve istihdamı artırmak" ifadesini kullandı.

- "Türkiye'nin güçlü bir hükümete ihtiyacı var"-

Bakan Şimşek, söz konusu dönemde istikrar ve yapısal reform vurgusunu hangi gelişmelere dikkat çekmek için yaptığının sorulması üzerine Türkiye'de ancak güçlü siyasi irade olması durumunda reform yapılabileceğini kaydetti.

Siyasi istikrar ve reform arasındaki bağlantıya dikkati çeken Şimşek, 2000'li yıllarda güçlü siyasi istikrarla birlikte reformların yapıldığını, daha sonra yatırımlar ve refahın da arttığını belirtti.

Şimşek, bu aralar ne deseler, ikircikli bir yapı varmış gibi farklı yerlere çekilmeye çalışıldığına işaret ederek, "Böyle birşey yok. Bu bir memlekete hizmet davasıdır. Bu ne makam mevki, ne para pul meselesidir, tamamen manevi bir hazdır. Yoksa zaten hepimiz kendimizi kanıtlamış insanlarız" şeklinde konuştu.

Uzun bir aradan sonra ilk kez son seçimlerin tek başına bir partinin iktidar olmasına imkan vermediğini hatırlatan Şimşek, "İlk defa 'Türkiye acaba bir siyasi istikrarsızlığın başında mı?' diye korkular başladı. Bunun sonuçları var, her şey duruyor, yatırımlar özellikle. Türkiye'nin dış kaynağa ihtiyacı var, bu da duruyor. Gerçi, bu aralar bütün gelişmekte olan ülkelere ilişkin yaklaşım olumsuza dönmüş durumda. Ama eğer siyasi istikrar devam etseydi, Türkiye düşen emtia fiyatlarından faydalanabilirdi. O nedenle ne olursa olsun, önümüzdeki seçimden sonra ümit ediyoruz ki milletimiz tek başına bize iktidar imkanı sağlar. Ama her halükarda Türkiye'nin güçlü bir hükümete ihtiyacı var" değerlendirmesinde bulundu.

Şimşek, terörle mücadele noktasında, Türkiye'de güçlü bir hükümet olmazsa bir takım zafiyetlerin yaşanabileceğine dikkati çekerek, kendisinin bu nedenlerden ötürü siyasi istikrarın altını çizdiğini söyledi.

Şimşek, Türkiye'de uzlaşma kültürünün Orta ve Doğu Avrupa'ya göre daha sınırlı olduğunu belirterek, "Orta ve Doğu Avrupa'da AB üyelik sürecinde 10 ülke vardı. Bunların bazılarında AB üyeliğinin gerektirdiği reformları azınlık hükümetleri yapmıştır. Koalisyonlar ve azınlık hükümetleri yapmıştır. Ama gelin görün ki Türkiye'de ne azınlık hükümetleri ne de koalisyon hükümetleri uzun ömürlü olamamıştır" dedi.

AK Parti karşıtlığında diğer üç partinin bir araya gelmesinin kolay olduğunu anlatan Şimşek, "Çünkü ortaya bir çözüm sunmuyor. Başka bir parti karşıtlığında propaganda yapıyorsunuz. Ama memleketin temel sorunlarına çözüm üretmede ortak paydayı yakalayabiliyor musunuz? Bu olmadığı için Türkiye'ye ilişkin algı kötüleşti, risk primi hızla artıyor" şeklinde konuştu.

- "Terörle mücadele etmezsek uzun vadede kayıplar daha büyük olur"-

Şimşek, ekonominin terör saldırılarından nasıl etkilendiği, bu konuda somut tespitlerin olup olmadığına yönelik soruyu yanıtlarken Çözüm Süreci'nin sekteye uğramasının Türkiye'nin potansiyel büyümesini olumsuz etkileyeceğini söyledi.

Çözüm Süreci'nde, AK Parti'nin samimi olduğunu vurgulayan Şimşek, temel hak ve özgürlükler noktasında ne adım atılması gerekiyorsa attıklarını, atmaya da devam ettiklerini belirtti. Şimşek, etnik farklılıklar bazında her türlü hak ve özgürlük konusunda zerre kadar tereddütleri olmadığının altını çizerek, bunun Kürt vatandaşlar ve toplumun diğer kesimleri için de geçerli olduğunu bildirdi. Bunun karşılığında, silahlı terör unsurlarının silahlarını bırakması ve varsa başka sorunların konuşularak demokratik bir kültür içinde çözülmesi gerektiğini ifade eden Şimşek, şunları kaydetti:

"Zaten verilen söz buydu. Biz samimi bir şekilde Çözüm Süreci'ni hayata geçirdik, reformları yaptık. Ama karşı taraf silahları bırakacağına, samimiyetsizliğin en büyük örneğini gösterip, daha çok silah, daha çok cephane edindi, daha çok adamı kendi saflarına katmaya çalıştı. Bölgede de uzun bir süre, vatandaşımız bu süreçle birlikte huzurun, yatırımların kalkınmanın tadına varacak ve terörle arasında mesafe koyacak diye umut ederken, terör örgütü alan hakimiyeti anlamında, bu bizim hak ve özgürlük noktasında attığımız adımları da istismar ederek, eli silahlı eşkıya olarak daha çok baskı, zulüm yaptı ve bunun sonrasında vatandaş da o tepkiyi ortaya koyamadı.

Geline nokta şu; 'AK Parti seçimleri kaybetmiş de ondan dolayı bu terör olayları başlamış' Bu bir siyasi propaganda, yapılabilecek en büyük hatalardan bir tanesi budur. Siz alanı terör örgütüne bırakırsanız o zaman sorun yok. Ama terör örgütünün alanda Kürt kardeşlerimize yaptığı baskının zulmün, haraç toplamanın demokraside yeri var mı? Yok."

Şimşek, bu durumun bir takım ekonomik maliyetleri olabileceğini belirterek, uzun vadeli ekonomik kazanımlar için, terör örgütünün anladığı dilden konuşulması gerektiğini, şu anda yapılanın da bu olduğunu bildirdi.

Bakan Şimşek, hak ve özgürlükler noktasında zerre kadar geri adım atılmaması gerektiğini ifade etti. Türkiye'de hiçbir şekilde ayrımcılık olmayacağının altını çizen Şimşek, Türkiye'yi eşitlikçi katılımcı demokratik sistem ve hukuk devleti içerisinde ileri taşıyacaklarını belirtti.

Şimşek, gelinen noktada, bölgedeki kısa vadede yatırımların sekteye uğrayabileceğini, nitekim böyle bir gözlem içerisinde olduklarını da kaydederek, "Vatandaşımız şunu çok iyi bilsin ki biz terörle mücadele edemezsek esas uzun vadede kayıplar çok çok daha büyük olur. Şimdi terörle mücadele edeceğiz ama hukuk içerisinde kalacağız, hak ve özgürlükler ilerlemeye devam edecek, inanıyorum ki milletimiz, başta Doğu ve Güneydoğu'daki kardeşlerim olmak üzere, terör örgütüyle aralarına mesafe koyacaklar. Yavaş yavaş devlet alan hakimiyetini güçlü şekilde sağlayınca vatandaş hemen tavır koymaya başlıyor" ifadelerini kullandı.

Bölgedeki bazı yerlerde uzun bir süredir isyan çağrıları olduğunu hatırlatan Şimşek, buna bölge halkının katılmadığını, ortalıkta sadece militanların olduğunu dile getirdi.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, kredi kartına yönelik taksit sınırlandırması uygulamasının esnetilmesi tartışmaları ile ilgili olarak, "Cari açık sorununun çözülmesiyle, tüketime, tasarrufa yönelik ilave tedbirlere zaten gerek kalmayacak" dedi.

Siyasi partilerin Kurban Bayramı sonrasında seçim beyannamelerini açıklayacakları hatırlatılarak, başta emekliler olmak üzere hangi toplum kesimlerine yönelik ne tür düzenlemeler yapılacağının sorulması üzerine Şimşek, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun yaptığı açıklamalar çerçevesinde bazı adımlar attıklarını söyledi.

Bu kapsamda memurlara yılda bin 200 lira ilave emekli maaşı verilmesi doğrultusunda toplu sözleşme sürecinde karar verildiğini ve uygulamaya konulduğunu dile getiren Şimşek, daha önce tarım ve esnaf Bağ-Kurlu maaşlarına yıllık iki maaşa denk gelen artışlar yapıldığını ifade etti. Şimşek, "Vatandaşımız, esas itibarıyla uzun vadeli, sürdürülebilir refah artışını kim sağlar? Kimin vizyonu, kimin programı buna uygundur? Bence, değerlendirmeyi o çerçevede yaptı" diye konuştu.

Şimşek, 7 Haziran seçimleri sırasında da popülizm dozu yüksek programlara prim verilmediğinin altını çizerek, bu anlamda seçim dönemlerinde kamuoyu ile paylaşılan vaatlerin dozunun önemine işaret etti.

Makro finansal istikrarı tehlikeye atmayacak şekilde birtakım vaatlerde bulunulabileceğini belirten Şimşek, "Siz çıkıp deseniz ki 'Ben, girişimciliği, yatırımları, istihdamı destekleyeceğim. O konuda Maliye Bakanı olarak hiç tereddüt yaşamam. Çünkü girişimcilerin artması demek aslında Türkiye'de ekmeğin büyümesi, istihdamın artması demek. İş, aş... Bizim bütün derdimiz bu. Niçin siyaset yapıyoruz? Memleketin sorunlarını çözmek için" değerlendirmesinde bulundu.

Kalıcı refah artışı için öncelikle pastanın büyütülmesi ve özellikle dar gelirlilere daha çok kaynak aktararak gelir dağılımının düzeltilmesi gerektiğini vurgulayan Şimşek, AK Parti olarak rasyonel bir zeminde ama toplumun geniş kesimlerine yönelik birtakım taahhütlerde bulunacaklarını bildirdi.

- "Cari açık sorunu çözülürse tüketime yönelik ilave tedbirlere gerek kalmaz"-

Kredi kartına yönelik taksit sınırlamasının esnetilmesine yönelik tartışmalar yapıldığı hatırlatılarak, Finansal İstikrar Komitesi toplantısında bu konuda güçlenen bir eğilim olup olmadığının sorulması üzerine Şimşek, Türkiye'nin makro düzeydeki birçok kronik sorunlarına çözüm bulduklarını söyledi.

Türkiye'nin karşı karşıya olduğu temel makro sorunlardan bir tanesinin cari açık olduğunu vurgulayan Şimşek, cari açığın tasarrufların düşük, tüketimin yüksek olması anlamına geldiğini belirtti.

Söz konusu tüketimin de krediyle yapıldığına dikkati çeken Şimşek, bu kredinin bir kısmının da dış finansman kanallarından sağlandığına işaret etti.

Tüketim olmadan üretim ve yatırım konusunda zorlanılacağını kaydeden Şimşek, şunları kaydetti:

"Ekonomik büyümenin yeniden dengelenmesi süreci ki 2012'de bu konuda ciddi adımlar attık. Bu tedbir, makro ihtiyati bir tedbir. Makro ihtiyati çerçeve durumu idare etmeye yöneliktir. Durumu kalıcı bir şekilde çözmeye yönelik 25 yapısal dönüşüm programına dönüyoruz. Çünkü bin 300'e yakın mikro düzeyde reform hayata geçtiği zaman Türkiye'nin rekabet gücü, verimlilik, istihdam gibi hususlarda ülke çok hızlı mesafe kat edecek ve cari açık sorunu çözülecek. Cari açık sorununun çözülmesi ile birlikte tüketime, tasarrufa yönelik ilave tedbirlere zaten gerek kalmayacak. "

- "Muhtemelen Meclis'e 3 aylık geçici bütçe kanunu sevk edeceğiz"-

Seçim takvimi nedeniyle geçici bütçe hazırlanmasının zorunlu olduğu ifade edilerek, geçici bütçenin süresinin 3 yoksa 6 aylık mı olacağına ilişkin soruyu da yanıtlayan Şimşek, 2016 bütçesini hazırlayacaklarını ve TBMM'ye zamanında teslim edeceklerini bildirdi.

Buna karşın yeni bir hükümet oluşması ve Meclis'in tekrar başlaması sürecinde söz konusu bütçenin görüşme imkanının bulunamayacağını dile getiren Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu durumda seçim sonrası Meclis kompozisyonuna göre bir hükümet, komisyonlar kurulacak. Çok hızlı bir şekilde Meclis'e bir geçici bütçe kanunu sunulacak. 6 aya kadar bütçe yapılabiliyor. Mesela 2002 yılında 3 aylık yapılmış. Muhtemelen tekrar 3 aylık bir geçici bütçe kanunu sevk edeceğiz. Bu, bütçe gibi değil kanun gibi görüşülecek ama bu kanunun içerisinde personele, ödeneklere ve diğer tüm konulara ilişkin maddeler olabilir. Bu maddeler çerçevesinde ne personel alımında ne Türkiye'de kamu yatırımlarının devamında ne de kamu hizmetlerinin ifasında en ufak bir sorun yaşanmayacak."

Şimşek, geçici bütçenin 3 veya 6 aylık mı olacağının seçim sonrası oluşacak Meclis'in takdirinde olduğunu söyledi.

- "Önümüzdeki dönemin sihirli sözcüğü reform"-

Orta Vadeli Program'da (OVP) büyüme başta olmak üzere makro ekonomik göstergelerde revizyon yapılıp yapılmayacağının sorulması üzerine Şimşek, OVP üzerine çalışıldığını ve revizyonlara ilişkin genel anlamda fikir birliği oluştuğunu ifade etti.

Şimşek, bu yıl büyüme rakamının hedeflenenin bir miktar altında gerçekleşeceğini kaydederek, "Yüzde 3 büyümeyi küçümseyenler olacaktır da şu anda Brezilya yüzde 1,5-2 küçülüyor, Rusya küçülüyor. Hindistan ve Çin birer istisna ama genel anlamda küresel ekonomiye baktığımız zaman Çin, Hindistan hariç gelişmekte olan ekonomiler bu yıl yüzde 2,3-2,4 büyüyecek. Yani Türkiye'nin, bütün olumsuz şartlara rağmen, yüzde 3 büyümesi aslında bir başarıyı ortaya koyuyor" dedi.

1 Kasım'daki seçimlerin belirsizlikleri ortadan kaldıracağını vurgulayan Şimşek, 25 yapısal dönüşüm programı, yargı reformu, yolsuzlukla mücadele ve siyasi etik gibi konularına ilişkin reformların hayata geçmesiyle Türkiye'ye olan güvenin hızlı bir şekilde artacağını ve ülkenin hızlı büyüme patikasına gireceğini söyledi.

Gelinen noktada bütçeyi sıkı tuttuklarını ve siyasi istikrar sağlanırsa bütçede kalıcı bir tahribat yaşanmayacağını anlatan Şimşek, "Önümüzdeki dönemin tek sihirli sözcüğü olacağına inanıyorum. Reform, reform, reform... Başka hiçbir şey bizim lügatimizde olmamalı. Hukuk devleti, reform" diye konuştu.

AA