Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Babacan: "AK" kelimesi sorumluluk yüklüyor

Babacan: "AK" kelimesi sorumluluk yüklüyor

Babacan, partilerinin de ismi olan "AK"ın tertemiz ve lekesiz anlamına geldiğini vurgulayarak, bu kelime manasının ağır bir sorumluluk yüklediğini ve bunun parti için bir beka meselesi olduğunu bildirdi.

Giriş: 07 Ekim 2015, Çarşamba 14:54
Güncelleme: 07 Ekim 2015, Çarşamba 16:03

Eski Başbakan Yardımcısı ve AK Parti Ankara Milletvekili Adayı Ali Babacan, "Rusya bizim komşumuz, bizim için dost bir ülke, pek çok alanda da ortak çıkarlarımız var. Suriye olsun, başka meselede olsun, biz bunları diyalog kapılarını sürekli açık tutarak ve karşılıklı saygı prensibi çerçevesinde çözebilmeyi ümit ediyoruz" dedi.

Babacan, bir özel TV'de gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Rusya'nın Suriye hamlesi ve hava sahası ihlallerini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Babacan, Suriye'nin gerçekten zor bir durumun içinde bulunduğunu, bir iç savaş olduğunu ve iç savaşın evreler değiştirerek devam ettiğini söyledi.

Babacan, kendilerinin Suriye probleminin ilk günlerinden itibaren hep ilkeli davrandıklarını anlatarak, önce insan hakları, demokrasi dediklerini, Suriye halkının yaşama hakkı başta olmak üzere kendi geleceğini kendi belirleme hakkını ve halkın özgürleşmesini savunduklarını kaydetti.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi olan ülkelerin dahi kendilerinin bölge ve coğrafyada savundukları ilkeli prensipli duruşu gösteremediklerini zaman içinde gördüklerini belirten Babacan, belli ülkelerin kendi ulusal çıkarlarının ön plana çıkmaya başladığını, Suriye'nin farklı ülkelerin çıkarlarının çatıştığı bir savaş alanı haline geldiğini ifade etti.

Ali Babacan, özellikle son dönemde yaşananların kaygı verici olduğunu dile getirerek, "Biz Suriye ile ilgilenen, Suriye üzerinde etkisi olan bütün ülkelere hep şunu tavsiye ediyoruz, uluslararası hukuk çerçevesinde kalın, uluslararası hukuku ihlal etmeyin. Biz Türkiye olarak bunca güvenlik riskimiz olmasına rağmen 2 milyon Suriyeli kardeşimizi misafir etmemize ve ciddi ulusal çıkarlarımız söz konusu olmasına rağmen hep uluslararası hukuk dedik" diye konuştu.

- "Beklediğimiz saygı ve uluslararası hukuk karşısında ilkeli bir duruş"

Rusya ile ilgili gelişmeler ve bunun Türkiye'ye etkisine dönük bir soru üzerine de Babacan, şunları kaydetti:

"Rusya bizim komşumuz, bizim için dost bir ülke, pek çok alanda da ortak çıkarlarımız var. Bunların kendileri de gayet iyi farkında. Dolayısıyla Suriye olsun, başka meselede olsun, biz bunları diyalog kapılarını sürekli açık tutarak ve karşılıklı saygı prensibi çerçevesinde çözebilmeyi ümit ediyoruz. Biz komşularımıza hep saygılı davrandık, başka ülkeler onların haklarına girmeye çalıştığında da başka ülkelere 'dur' dedik. Karadeniz konusundaki pek çok meseleden bunu Ruslar gayet iyi bilirler. Dolayısıyla beklediğimiz saygı ve uluslararası hukuk karşısında ilkeli bir duruş ve buna uymak."

- AK Parti'nin seçim beyannamesi

Babacan, AK Parti'nin seçim beyannamesine ilişkin bir soru üzerine, 7 Haziran'da kapsamlı bir seçim beyannamesi açıkladıklarını hatırlatarak, ancak beyanname içerisindeki unsurların anlatılması ve tanıtımıyla ilgili yeteri kadar başarılı bir performans sergileyemediklerini söyledi.

Yeni açıklanan vaatler, projeler, ilkeler, prensipler ve reformların aslında büyük bir bölümünün 7 Haziran seçim beyannamesinde olduğuna dikkati çeken Babacan, ancak bu beyannamede bazı konuları biraz daha somutlaştırdıklarını kaydetti. Babacan, şöyle devam etti:

"Örneğin bizi emekli maaşları için 'imkanlarımız oldukça, Türkiye büyüdükçe biz emeklilerimize genel refahtan hak ettikleri payı mutlaka vereceğiz' diyorduk. Bunu biraz daha somutlaştırdık. O günkü büyüme oranlarıyla bugünkü büyüme oranları beklenti açısından bu yıl için daha iyi görünüyor, gelecek yıl daha da yüksek görünüyor. Bütçemizin şartları ocak, şubat ayıyla bugünü mukayese ettiğimizde biraz daha iyileşmiş durumda. Dolayısıyla baktık ki büyüme bu sene rahat yüzde 3'ü bulacak, gelecek sene yüzde 4'lük büyümeye doğru daha emin adımlarla yürüyebiliyoruz, bunun sonucunda da bu refahtan da emeklilerimizin daha çok pay alabileceği bir çerçeveyi somutlaştırıp adını koyup açıklama imkanına kavuştuk."

- "Somut rakamsal bazı şeyleri açıklamamız gerektiğinin farkına vardık"

Özellikle kur artışından dolayı gübre fiyatlarında çok ciddi artış olduğuna işaret eden Babacan, "Bunu nasıl kompanse edebiliriz diye düşündüğümüzde bütçe gelirlerimizden bir miktar fedakarlıkta bulunup, gübre üzerinde yüzde 18 KDV'yi indirme, yem üzerindeki KDV'yi indirme gibi adımlar attık" dedi.

Gençleri ilgilendiren çok önemli projeler açıkladıklarını anlatan Babacan, "7 Haziran'dan sonra şunu gördük, bizim 13 yıllık bir iktidar dönemimiz var, çok da güzel şeyler yaptık ama gelecekle ilgili 'biz güzel şeyler yaptık, merak etmeyin, güzel şeyler de yapmaya devam edeceğiz' dememiz yetmiyor. Biraz daha yapacaklarımızla ilgili somut rakamsal bazı şeyleri açıklamamız gerekiyor, bunun da farkına vardık" değerlendirmesinde bulundu.

- "Asgari ücret son dakikada karara bağlandı"

Asgari ücret vaadine yönelik soru üzerine Babacan, "Asgari ücret konusu bizim en son gün, hatta en son gece beyannamemiz baskıya girmeden önce, cumartesi gece son dakikada karara bağlanmış bir husus" dedi.

Bu konuda kendi içlerinde çok ciddi tartışmalar olduğunu, çok farklı görüşler ortaya konduğunu anlatan Babacan, asgari ücrette rakamın ne olması gerektiği konusunda ince hesaplar yapıldığını belirtti. Burada kayıtdışılık konusunun önemli olduğuna dikkati çeken Babacan, asgari ücretin yükselmesinden dolayı kayıtdışılığa kaymayı önlemek için biraz özen göstermek gerektiğini vurguladı. Bununla ilgili belki ayrı bir tedbir belki gerekebileceğine işaret eden Babacan, bunun uygulaması 1 Ocak'ta başladıktan sonra, ilgili çalışmaların yapılacağını bildirdi.

Babacan, 1 Ocak'ta zaten bir asgari ücret artışı olacağını belirterek, "Bizim niyetimiz şu Aralık 2015'teki bin lira olan asgari ücretin Aralık 2016 geldiğinde bin 300 lira olması" dedi.

- "İşin riskine göre asgari ücret gündemimizde"

Asgari ücret tespitinin genelde aralık ayında yapıldığını hatırlatan Babacan, "O gün kurulacak hükümet de sosyal taraflarla oturur, konuşur ve muhtemel mahsurları asgariye indirecek bir çerçeve üzerinde de o gün için anlaşılır. Biz asla işverenimizi mağdur etmek istemeyiz, Türkiye'de işsizliği artıracak, kayıtdışılığı artıracak bir tablo görmek istemeyiz" diye konuştu.

"İşin riskine göre bir kademelendirme de öngörülüyor mu?" sorusunu da Babacan, "İş tehlike sınıfına göre ayrı ayrı asgari ücret belirlemek de gündemimizde. Çok tehlikeli, tehlikeli diye ayrı sınıflar var biliyorsunuz, oralarda çalışanlar için farklı asgari ücret tespiti mümkün, bunu da yapabileceğimizi zaten açıkladık" şeklinde yanıtladı.

Babacan, taşeron işçi konusuna ilişkin bir soru üzerine de bu konuyla ilgili bir yasal düzenlemenin daha önce yapıldığını ve bunun TBMM'den geçtiğini, yeni hükümet kurulduktan hemen sonra bir Bakanlar Kurulu kararıyla bunun detaylarının belirleneceğini söyledi. Babacan, kendilerinin mevcut sistemdeki mağduriyetleri önlemek için ellerinden gelen her şeyi yapacaklarını kaydetti.

Eski Başbakan Yardımcısı ve AK Parti Ankara milletvekili adayı Ali Babacan, "AK Parti'ye olan destekte 2014'ten 2015 yılına bir erime oldu. Bununla ilgili detaylı analizler ve araştırmalar yaptık. Sonuçta vardığımız nokta, güven ilişkisini kuvvetlendirmemizin gereği" dedi.

Babacan, AK Parti'nin seçim beyannamesinde yer alan Gelir Vergisi Tasarısı'na ilişkin ayrıntıların sorulması üzerine, bu tasarının şu anda TBMM'de olduğunu, TBMM kapandığı için kadük olacağını ve bunun yeniden canlandırılması gerektiğini söyledi.

Bu noktadaki temel bakış açılarının Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi'ni tek bir mevzuat içerisinde toplamak olduğunu bildiren Babacan, kayıt dışılıkla ilgili önlemlerin yer aldığı, bugünün gerçeklerine daha uygun bir mevzuat olacağını kaydetti.

Babacan, vergide adaletin bir devletin en önemli görevlerinden biri olduğunu vurgulayarak, "Vergi almak devletin asli bir görevi dolayısıyla bunu da adil bir şekilde yapması lazım. Adaleti sağlayamadığınız zaman da toplumda genel anlamda adalet duygusunu yerleştirmek de çok çok zor oluyor" ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin 2002 yılından bu yana gelir dağılımını düzelttiğine dikkati çeken Babacan, ülkenin bu performansı ile G20 ülkeleri arasında ayrıştığına değindi.

- "Muhalefet partilerin vaatleri ülkeyi 2002'ye götürür"-

Babacan, AK Parti'nin ekonomik vaatlerinin maliyetinin sorulması üzerine de söz konusu maliyetlerin gelecek yılın GSYH'sinin yüzde 1'ine karşılık geldiğini söyledi. Babacan, bu maliyetin bütçe ve GSYH içerisinde çok düşük bir rakama karşılık geldiğini ifade etti.

Kendilerinin bugüne kadar 13 bütçe yaptıklarını anımsatan Babacan, "Bu bütçeleri hazırlayan ekip aşağı yukarı hep aynı ekip oldu. Her sene bütçemizi bağlarken bir tedbir de düşünürüz. Her yıl da bu tedbir GSYH'mızın yüzde yarımı ile 1,5'i arasında olur. Bizim açıklamış olduğumuz vaatlerin maliyeti her yıl bütçe hazırlanırken olacak bir tedbir kadardır" diye konuştu.

Babacan, parti olarak 2002'den bu yana en önemli başarılarından birinin mali disiplini sağlamak olduğuna işaret ederek, bunu asla bozmayacaklarını dile getirdi.

Vaatlerinin bütçe hedeflerini etkilemediğini kaydeden Babacan, "Diğer siyasi partilerin rakamlarına baktığımızda çok farklı bir tablo var. 150-170 milyar lira, GSYH'nin yüzde 7-9'u seviyesinde bir maliyet söz konusu. O adımları atsanız Türkiye 2002'deki kriz yıllarına döner, o kadar büyük bütçe açıkları meydana gelir" değerlendirmesinde bulundu.

Babacan, yaptıkları açıklamaların toplumda gayet olumlu karşılık bulduğunun altını çizdi.

- "Güven ilişkisini kuvvetlendirmemiz gerekiyor"-

Babacan, vaatlerin hayata geçirilip geçirilemeyeceğinin sorulması üzerine ise kendileri için böyle bir durumun söz konusu olmadığını bildirdi. Şu ana kadar verdikleri sözleri yerine getirme çabası içerisinde olduklarının anlatan Babacan, bugüne kadar hedefler koyup tutturduklarını belirtti.

Babacan, AK Parti'nin seçim beyannamesinin kurumsal bir belge olduğuna işaret ederek, herkesin bu belgenin arkasında duracağını söyledi.

Geleneklerinde sözün namus olduğunu kaydeden Babacan, "Bundan sonraki dönemde nasıl bir hükümet kurulursa kurulsun, bu hükümetin alıp bire bir uygulayacağı budur" dedi.

Babacan, güvenin bu şekilde oluştuğunu kaydederek, güvenin zor oluşan ama hemen kaybedilebilir bir olgu olduğunu söyledi.

Seçim beyannamesinde önem verdikleri konulardan birinin de halkla olan güven bağının yeniden inşası olduğunu bildirerek, "AK Parti'ye olan destekte 2014'ten 2015 yılına bir erime oldu. Bununla ilgili detaylı analizler ve araştırmalar yaptık. Oy kaybının çok yüksek olduğu 40 ayrı ile kendi ekiplerimizi gönderdik, mülakatlar yaptılar. Araştırma şirketlerine gittik oy kaybının sebebini sordurduk, oyun kalitesini ölçtürdük. Sonuçta vardığımız nokta, güven ilişkisini kuvvetlendirmemizin gereği. Güven dediğimizde de doğruyu konuşacak, doğrudan sapmayacaksınız, aldatmayacaksınız ve sözünüzün arkasında duracaksınız" değerlendirmesinde bulundu.

- "Etik kurallarının yazılı hale getirilmesi gerekiyor"-

Şeffaflık konusunun seçim beyannamesindeki yerinin sorulması üzerine Babacan, beyannamede bir bölümün tamamen bu konuya ayrıldığını belirtti.

Babacan, şeffaflık konusunda önemli adımlar attıklarını vurgulayarak, bu noktada bazı problemlerin bulunduğunu, bunların da düzeltilebilmesi için çabanın büyük bir iradeyle devam etmesi gerektiğini söyledi.

Yolsuzluk meselesinin her ülkede az ya da çok bulunduğunu anlatan Babacan, "Türkiye'yi yolsuzluğun az olduğu ülkeler grubuna doğru yönlendirmemiz son derece önemli. Bunun için açık ve etik kurallar koymak gerekiyor. Hangi hareket etiktir, hangisi değildir bunların yazılı hale gelmesi gerekiyor. İleri bütün demokrasilerde seçilmiş ve atanmışlar için etik kurallar silsilesi var" diye konuştu.

Babacan, partilerinin de ismi olan "AK"ın tertemiz ve lekesiz anlamına geldiğini vurgulayarak, bu kelime manasının ağır bir sorumluluk yüklediğini ve bunun parti için bir beka meselesi olduğunu bildirdi.

Bu konularda daha iyi standartlara ulaştıracak güçlü bir siyasi iradenin mevcut olduğunu belirten Babacan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu bakış açımız beyannamemizde detaylı bir şekilde mevcut. Burada neler yapılacağıyla ilgili somut adımları listelemiş durumdayız. Çok geniş hazırlıklar var, kanun metinlerimiz satırına, virgülüne kadar hazır. Daha önce dört siyasi partinin bir araya gelip üzerinde çalıştığı etik kurallar listesi var. Ben bu meseleyi sadece bir iktidar partisi meselesi olarak görmüyorum, Türkiye'deki siyaset sisteminin bir meselesi olarak görüyorum.

Seçimlerden sonra da bütün siyasi partilerin bir araya gelip bu konuda bir irade ortaya koyup, TBMM'nin de öncü rolü oynadığı bir siyasi etik çerçevesinin Türkiye açısından oluşturulması gerektiğini düşünüyorum. Bu sadece kendi fikrim değil, beyannamemizde de yer alış unsurlar."

Bu konuda muhalefet partilerinden de güzel açıklamaların olduğunu kaydeden Babacan, bunların kendinin memnun ettiğini dile getirdi.

Babacan, seçim sonucunda partilerin bir araya gelip Türkiye için en önemli meselelerden biri olan bu konuyu açıklığa kavuşturmak gerektiğinin altını çizdi.

- "Tekrar vatana, millete hizmet çağrısı gelince reddetmek zor"-

1 Kasım Seçimi öncesinde adaylık süreci ve siyasete devam etme konusundaki fikir değişikliğinin sorulması üzerine Babacan, AK Parti'nin "3 dönem kuralı"na dikkati çekerek, kişiler çok güçlü hale gelirse kurumların zayıfladığını, ancak AK Parti'de bunun yaşanmaması için söz konusu kuralın tüzüğe yazıldığını ifade etti.

Babacan, 7 Haziran Seçimi'nde bu kurala saygı duyduğunu, milletvekili adayı olmadığını, siyasete bir dönem ara verdiğini, tekrar seçim gündeme gelince "3 dönem kuralı"nın devreden çıkmış olduğunu hatırlatarak, "Son gün son saatlerde Sayın Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız beraber cuma namazı kılmışlar, şöyle bir havadan sudan konuşurken, tekrar başbakanımız beni aradı, 'Tekrar seni listeye yazdık' dedi. Liste YSK'ya herhalde saat 16.30 gibi iletildi. Beni saat 14.30 gibi aradı. Tekrar vatana, millete hizmet çağrısı gelince reddetmek de zor oluyor. Bunu reddetmenin vebali ağır bir vebal, bunu taşıyamazdım herhalde" şeklinde konuştu.

Memleketin genel gidişatına en çok etkinin siyaset ile gerçekleşebildiğinin altını çizen Babacan, Türkiye'nin en büyük şirketlerinin patronları da olsa Türkiye'nin gidişatına bu kadar etki edemediğini dile getirdi.

Babacan, siyasetin ülkenin kaderi ile alakalı etkisinin oldukça büyük olduğunu vurgulayarak, bu çağrıyı da reddetmediğini, hizmete devam etme kararı aldığını bildirdi.

-"Adalet noktasında maalesef Türkiye'de işler iyi gitmedi"-

AK Parti iktidarları döneminde "Türkiye'de keşke bu da yapılsaydı" dedikleri bir şey oyup olmadığının sorulması üzerine Babacan, "Bu 13 yıllık dönemin muhasebesi yapıldığında, iki konuda çok daha güzel şeyler olsaydı diyorum" ifadesini kullandı. Babacan, bu konulardan birinin "adalet" olduğunu belirterek, "Adalet noktasında maalesef Türkiye'de işler iyi gitmedi" dedi.

Kanun çıkarmanın, düzenleme yapmanın hükümet ve Meclisin görevi olduğunu, adalet düzelecekse bunu yargı mekanizmasının kendisinin yapamayacağını vurgulayan Babacan, "Bir yandan yargının bağımsızlığını korurken bir yandan da gerçek anlamda işleyen iyi bir adalet mekanizması Türkiye'nin olmazsa olmazı. Artık ekonomimizi etkilemeye başladı. Hukukun üstünlüğünün esas olmadığı, gerçek anlamda bir hukuk devletinin işlemediği bir ülkeye kolay kolay yatırım gelmez" diye konuştu.

Babacan, fırsat eşitliğine dayanan, uluslararası hukuk normları ışığında bir Anayasa, yasalar silsilesi ve bunun iyi takip edildiği bir yargı mekanizması olması gerektiğinin altını çizdi.

-"Eğitim, çok fazla ideolojik çatışma haline geldi"-

İkinci "keşke"sinin de "eğitim" konusu olduğunu ifade eden Babacan, Türkiye ekonomisinin ancak iyi yetişmiş nesillerle büyüyebileceğini ifade etti.

Babacan, eğitimin çok fazla ideolojik çatışma haline geldiğine dikkati çekerek, "Eğitimde kolay kolay reform yapamadık, attığımız her adım 'bunların kafasının arkasında başka bir şeyler var galiba' şeklinde şüpheyle karşılandı. Arzu ettiklerimizi tam gerçekleştiremedik ama her iki konuda da beyannamemizde çok detaylı çalışmalar var" şeklinde konuştu.

- "Biz kendi gemimizi sağlam tutacağız"-

Babacan, doların seyrine ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine, Türkiye'yi etkileyen en önemli faktörlerin dış faktörler olduğunu bildirdi.

Türkiye'deki faiz ve kur hareketlerinin benzerlerinin bir çok gelişmekte olan ülkede de gerçekleştiğinin altını çizen Babacan, son dönemdeki gelişmelerin üzerine Türkiye'nin kendi iç sebeplerinin de etkili olduğunu bildirdi.

Bunlardan birinin "geçtiğimiz dönemde ortaya çıkan siyasi belirsizlik" olduğuna dikkati çeken Babacan, "Seçimlerden sonra kurulacak güçlü bir hükümet ortaya yapısal reformlarla beslenmiş, açık bir ekonomik program ortaya koyduğunda ve bunlar uygulanmaya başladığında iç belirsizlikler ortadan kalkar, gelişmekte olan ülkeler grubunda daha az etkilenen ülkeler arasına gireriz. Şu anda gelişmekte olan ülkeler grubunda daha çok etkilenenlerdeniz" şeklinde konuştu.

Babacan, şartların çok hızlı değiştiğine dikkati çekerek, "Biz kendi gemimizi sağlam tutacağız, rotası belli olacak, kaptan köşkünde çalışanlar işini bilecek, kendi aralarında uygun çalışacaklar. Bu güveni verirsek fırtınalar da olsa limana varırız, hedeflerimize ulaşırız'' ifadelerini kullandı.

AA