Advertisement
SEKTÖR HABERLERİ ABONE OL

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) "Ocak-Şubat'ta Rusya'ya yaş sebze meyve ihracatı 143,5 milyon dolardan 38,5 milyon dolara indi" dedi.

TZOB'dan yapılan açıklamada, "Sütte fiyat 1 TL 44 kuruşa çıkmadan tam istikrar sağlanamaz" denildi. 

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, martta üretici ve market arasındaki fiyat farkının en fazla yüzde 350 ile patateste görüldüğünü belirterek, "Bir diğer ifadeyle patates 4,5 kat fazlaya tüketiciye satılmaktadır. Türkiye’nin bunu acilen çözmesi, üreticinin emeğinin karşılığını aldığı, tüketicinin de makul bir fiyata ürün tüketebildiği bir ortamı yaratması gerekir" dedi.

Bayraktar, TZOB Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenledi.

Konuşmasının başında Diyarbakır ve Nusaybin’deki terör saldırılarını lanetleyen Bayraktar, "Ülkemizin bu terör belasının üstesinden, birliğini, beraberliğini, kardeşliğini bozmadığı müddetçe geleceğine olan inancımız tamdır. Hainler asla emellerine ulaşamayacaktır" ifadelerini kullandı.

Dün açıklanan büyüme rakamlarına değinen Bayraktar, genel büyüme yüzde 4 iken, tarımın geçen yıl yüzde 7,6 büyüyerek ekonomiye önemli bir katkı yaptığını söyledi. Bayraktar, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'daki payını 2014-2015 döneminde yüzde 7,1’den yüzde 7,6’ya çıkaran tarımın,
148,3 milyar liralık hasıla desteğiyle ekonomi açısından vazgeçilmez bir sektör olduğunu da ortaya koyduğuna işaret etti.

Mart ayına ilişkin üretici ve market fiyatları arasındaki farkı değerlendiren Bayraktar, geçen ay üretici ve market fiyat farkının yüzde 350 ile en fazla patateste olduğunu, bunu sırasıyla yüzde ile 303,33 kuru incir, yüzde 291,19 ile portakal ve yüzde 284,31 ile elmanın izlediğini anlattı. Bayraktar, "Üreticinin 1’e ürettiği bir ürün,
markette tüketiciye 4,5 katına satılır mı?

Türkiye’nin bunu acilen çözmesi,
üreticinin emeğinin karşılığını aldığı,
tüketicinin de makul bir fiyata ürün tüketebildiği bir ortamı yaratması gerekir.
Bunun yolunun güçlü örgütlenmeden,
üretim planlamasından geçtiği herkesin malumudur.
Üretici örgütleri, idari ve mali açıdan güçlü,
fonksiyonel olursa, profesyonelce idare edilirse,
fiyat istikrarı da gelir istikrarı da olur, pazarlama sorunları da kalmaz.
Üreticimiz kazanırken, tüketicimiz de iyi kaliteli ve ucuz fiyata ürün tüketebilir" diye konuştu.

Üreticide 38 kuruşa kadar inen patatesin,
hala markette 1 lira 71 kuruşa,
7 lira olan kuru incirin 28 lira 23 kuruşa,
58 kuruş olan portakalın 2 lira 27 kuruşa satıldığını kaydeden Bayraktar, şöyle devam etti:

"Bunun mantıkla açıklanabilecek bir tarafı yoktur. Martta market fiyatlarında, kuzu eti, süt, dana eti ve toz şeker fiyatında değişim olmadı.

Fiyat düşüşü en fazla yüzde 35,24 ile salatalıkta görüldü. Markette en fazla fiyat artışı ise
yüzde 37,62 ile karnabaharda görüldü. Mart ayında üretici fiyatlarında genel olarak düşüşün hakim olduğunu tespit ettik.
Yalnız üreticide çoğunlukla çift hanelerde görülen fiyat düşüşlerinin,
market fiyatlarına yansımadığını da gördük.

Üretici fiyatlarında martta,
marul, yeşil soğan, kuru fasulye, nohut, kırmızı mercimek, yeşil mercimek, pirinç, kuru incir ve Antep fıstığı fiyatlarında değişim olmadı.

Fiyatı en fazla düşen ürün yüzde 57,11 ile salatalık oldu. Üreticide en fazla fiyat artışı,
yüzde 26,26 ile karnabaharda görüldü. Üreticide fiyatı artan ürünlere baktığımızda geç ekilen karnabaharların yeni yeni hasat edilmesi ile arzda yaşanan daralmaya bağlı fiyatlarda artış yaşandığını görüyoruz."

Piyasada yaşanan hareketliliğin ürün fiyatlarına yansımadığına dikkati çeken Bayraktar, üreticide ortalama patates fiyatının 38 kuruşa kadar düştüğünü kaydetti. Bayraktar, depolardaki patates miktarının 600-700 bin tondan 350-400 bin tona indiğini anlattı.

"Ambargo kararı, üreticilerimizi her geçen gün daha derinden etkiliyor"

Rusya’nın ambargo kararının ardından don olayının meydana gelmesiyle narenciye üreticilerinin oldukça zor durumda kaldığını ifade eden Bayraktar, fiyatlarda bir miktar artış yaşansa da portakalda üreticilerin uğradığı kaybın telafi edilemediğini söyledi. Bayraktar, şöyle konuştu:

"Limonda da meydana gelen don olayı sonrasında yaşanan rekolte kaybının, fiyatlara yansıdığını tespit ettik.
Yine kuru kayısıda yaşan don olayı, fiyatlarda artışa yol açtı.
Kuru soğanda üreticinin elinde ürün hemen hemen kalmamış olması, fiyatların artmasına neden oldu.

Artan hava sıcaklıklarıyla birlikte örtü altında olgunlaşma hızlandı.
Olgunlaşmanın hızlanmasıyla birlikte Rusya’nın almış olduğu ambargo kararı,
üreticilerimizi her geçen gün daha derinden etkiliyor.

Üretici fiyatlarına baktığımızda Rusya’nın ambargo uyguladığı ürünler ile diğer yaş sebze ve meyve ürünlerinde önemli fiyat düşüşleri olduğunu görüyoruz."

Rusya'nın, her türlü meyve ve sebze ithalatına ambargo getirme ihtimalini dışlamadıkları yönünde basında yer alan açıklamalarının üreticileri daha da tedirgin ettiğini belirten Bayraktar, sözlerini şöyle sürdürdü:

"2016 yılının ocak-şubat aylarında Rusya’ya yönelik yaş sebze meyve ihracatı hızla gerilemeye başladı.
Ocak-şubat aylarında, Rusya’ya yönelik yaş sebze meyve ihracatı,
2016 yılında,
2015 yılına göre,
miktar bazında 217 bin tondan 55 bin tona,
değer bazında 143,5 milyon dolardan 38,5 milyon dolara indi.
Yaş sebze meyvede Rusya’ya ocak-şubat dönemindeki ihracatın,
miktar bazında yüzde 74,7,
değer bazında yüzde 73,1 düştüğü,
bu yıl ihracatın, geçen yılın aynı dönemine göre 105 milyon dolar daha az olduğu görüldü. Üreticilerimiz de bu konuda destek bekliyor.
Üreticilerimizin uğradığı kayıp, mutlaka telafi edilmelidir."

TZOB olarak Et ve Balık Kurumunun Et ve Süt Kurumu (ESK) haline dönüştürülmesi konusundaki mücadelelerinin haklılığının bugün görüldüğüne işaret eden Bayraktar, sütteki krizin, ette de krize neden olacağını vurguladı. ESK'nın geçen hafta üretici örgütleriyle sözleşme imzalayarak piyasaya müdahale etmeye başladığını hatırlatan Bayraktar, şunları kaydetti:

"ESK ihtiyaç süresinde, yeterli miktarda piyasadan süt çeker, müdahale başarılı olur, fiyatlar Ulusal Süt Konseyinin tavsiye fiyatı olan 1 lira 15 kuruşun üzerine çıkarsa süt hayvanları kesime gitmekten kurtulur.
Tabii bu yeterli değil.
Bu rakam, bugün için razı olduğumuz bir fiyattır. Fakat sürdürülebilir üretime uygun bir fiyat değildir.
Fiyat 1 lira 44 kuruş olmadan,
süt/yem paritesi 1,5’e çıkmadan sütte tam bir istikrar sağlanamaz.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı'mız Faruk Çelik’in müdahale kararını çok olumlu buluyor ve destekliyoruz.
Nisanda müdahalenin fiyat üzerindeki etkilerini daha iyi göreceğiz.
Ben umutluyum.
Et ve Süt Kurumu, yeterli miktarda ve ihtiyaç olduğu sürece süt alırsa fiyatlarda istikrarı sağlayabilir."