Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, muhtarlara hitaben yaptığı konuşmada şunları söyledi:

"MAKAMLAR İNSANLARA HİZMET İÇİN BİR ARAÇTIR"

"Bizim için bu buluşmalar çok değerlidir. Çünkü biz milletle birlikte siyaset yaptık. İnsanımızın gönlünü kazanmak dışında başka mükafahat beklemeden çalışmaya devam edeceğiz.
Makamlar insanlara hizmet için bir araçtır. Kalbiniz ve zihniniz millete hizmet için çalışmalıdır. Türkiye bu niyetle çalışan kadrolara sahip olduğu dönemde tarihi atılımlar yapmıştır. Milletimiz her iki örneği de gördüğü için karşısına çıkanların notunu hemen ve isabetle vermektedir. Mahallesinde ve köyünde millitin gönlünü kazanamamış muhtar ile, cumhurbaşkanının hiçbir farkı yoktur. İkisinin de sonu hüsrandır. Önemli olan bulunduğunuz yere nasıl geldiğinizi, ne görev yaptığınızı unutmamanızdır. Cumhurbaşkanları iki dönem yapıyor ama muhtarlar için sınır yok. '30, 35 yıldır muhtarım' diyenler var.

"BİZ GÖÇEBE KABİLESİ DEĞİLİZ"

Türkiye kendi sorununu kendi çözmelidir. Hangi işi başkasına havale ettiysek ayağımıza bağ olmuştur. Kut'ül Amare'nin 100'üncü yıldönümüydü. Bu zaferin üzerinde durulması gereken pek çok yön vardır. Osmanlı ordusu Balkan hezimetinden sonra toparlamasını tahkim etmiştir. Böyle olmasaydı 1. Dünya Savaşı'ndaki zaferlerimizin hiçbirini kazanamazdık. Biz de kendi işimizi kendimiz yaptığımız yerlerde başarılı olduk, başkalarına verdiğimiz yerlerde başarısız olduk. 

Biz tarihimizden ibret alıyor ve eksiklerimizi tamamlamaya çalışıyoruz. Bunun için terörle mücadelemizi kendimiz yürütüyoruz. Bölge sorunların çözümünde kendi inisiyatiflerimizi ortaya koyuyoruz. Ekonomide IMF çetesini bir kenara bırakıp kendi modelimizi uygulamaya koyduk. Birçok alanda diğer ülkelerle ortak hareket etmemiz gereken noktalar olduğunu unutmuş değiliz. Müttefiklerimizle ilişkilerimizi gözetiyoruz. 

Hiç şüphgesiz Kut'ül Amare'nin üzerinden geçen 1 asra rağmen işgal kuvvetlerinin İstanbul'da astıkları 'Kut'u unutma' tabelasını hafızalarında hala muhafaza edenler var. İşte biz bu işleri onlara rağmen yapıyoruz. Onlar nasıl Kut'u unutmadıysa, bizde neslimize tüm tarihimizi unutturmamak için daha çok çalışacağız. Elde ettiğimiz her başarı bizi tarihe gömmek isteyenlere en büyük cevabımızdır. 

Bizim devlet geleneği olarak, 2200 yılı aşkın bir geçmişimiz var. Biz göçebe kabilesi değiliz. Biz devletler kurmuş, tarihi böyle yazmış bir milletiz. İnancımızın 1400 yıllık birikiminin bugünkü varisleriyiz. Bizim en büyük meselemiz bu şanlı geçmişi yeni nesillere en iyi şekilde öğretememektir. En büyük sıkıntımız bu. Nesille bundan dolayı o heyecanı yakalayamadı. Geçmişimizi bilmeyince, önümüze çıkarılan meseleler karşısında ne yapacağımızı bilemiyoruz.

Terör eylemleri, canlı bomba saldırıları, paralel devlet yapılanması ihanetleri bunlardan biridir. Türkiye için bunlar olağanüstü meseleler değildir. Karşımızdaki terör örgütü sadece eli silahlı 5-10 bin militandan oluşmuyor. Bu örgütü yaşatan arkasındaki karanlık destektir. Paralel yapı yıllarca sırtından beslendiği bu millete ihanet ederek başka devletlerin operasyon aletine dönmüştür.