Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Güncellendi 13:20

Mehmet Şimşek'in yaptığı açıklamalardan satırbaşları şöyle:

14 Ağustos denilince aklıma Ak Parti'nin kuruluşunun 15. yıldönümü geliyor. 14 Ağustos'a yönelik yapılan tehditlere yönelik olumsuz bir durum yok.  Ben milletime güveniyorum. Riskin minimize edilmesi için yapılması gereken herşey yapıldı. Şu anda bir tehdit yok ama hükümetimiz tüm önlemleri aldı.

100 binlerce vatandaşımız bu terör örgütü tarafından yıllarca dinlendi. Devletin gizli bilgilerini içeren konuşmaları biz telefonda ya da elektronik ortamda yazışmalarla yapmıyoruz.

Darbe girişiminin ekonomiye yarattığı maliyeti şu aşamada ölçmek zor. Kısa vadede Borsada düşüş yaşandı. Güveni inşa ettik ve toparlanma yaşandı. Darbe girişimi nedeniyle Türkiye'nin yurtdışında itibarı zedelendi.

Darbe girişiminin en büyük zararı Türkiye'nin itibarına verdi.

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin, "Yargıdaki, polisteki, ordudaki kümelenme ortaya çıkıyor. Bütün bu yakın dönem olaylarını, yakın dönem felaketlerini ve Türkiye'nin itibarsızlaştırılmasını bu çerçeveye oturtmazsak, bu çerçevede olaylara yaklaşmazsak bence yakın tarihin doğru analizini yapamayız." dedi.

Bugün AK Parti'nin 15. kuruluş yıldönümü olduğunu hatırlatan Şimşek, son dönemde yaşananlardan dolayı geleneksel bir kutlama yapmayacaklarını söyledi.

Şimşek, bugün başka endişe verici bir olay beklemediğini ifade ederek, olası bir siber saldırı konusunun aylar öncesinde Milli Güvenlik Kurulunda görüşüldüğünü, ne tür tedbirler alındığına ve bundan sonra yapılacaklara ilişkin kendilerinin bilgilendirildiğini anlattı. Şimşek, hiç bir zaman yüzde yüz bu saldırılara engel olunamayacağını ancak bu saldırılara karşı verilecek tepki ve bu saldırıların minimize edilmesi konusunda gönlünün rahat olduğunu dile getirdi.

Bazı tehditler anlamında 14 Ağustos'un gündeme geldiğini belirten Şimşek, "Ben şahsen milletimize güveniyorum. Milletimiz hiçbir hazırlığı olmadan dünyanın en vahşi, en şiddet içeren bir darbesini hayatını riske atarak durdurdu ve başarısızlığa uğrattı. Dolayısıyla bu terör örgütünün de gerçek resmi ortada, artık milletimiz o konuda hazır diye düşünüyorum. Biz devlet olarak da gerekli tedbirleri aldık ama en önemli konu da şu, bir daha Türkiye'nin bu tür sorunları yaşamaması için gereken reformlar da yapıldı, yapılıyor. " diye konuştu.

Şimşek, telefon dinlenmeleri ile ilgili bir soru üzerine de, "Daha önce örgütlü bir şekilde 100 binlerce vatandaşımız illegal bir şekilde terör örgütünce dinlendi. Aslında dünyada mutlaka birileri dinliyordur diye insanın içinden geçmiyor değil. Siz şeffaf, net, açık olduktan sonra ben sorun görmüyorum. Zaten devletin mahremiyet ve gizlilik içeren konularını biz genelde telefondan veya elektronik yazışma ile yapmıyoruz. Yüz yüze görüşmeyle veya gizli notlarla. Dolayısıyla o konuda rahatım ama birileri de dinliyor olabilir mi, bu dönemde herkes herkesi dinliyor. Sadece Türkiye bağlamında değil, tüm dünyada..." ifadelerini kullandı.

"Türkiye'nin itibarı ciddi bir şekilde zedelendi"

Darbe girişiminin sayısallaştırılabilen zararının sınırlı kaldığını, bunların kalıcı olmadığını dile getiren Şimşek, "Asıl zarar şu, Türkiye'nin itibarı" dedi. Şimşek, Türkiye'nin, AK Parti iktidarlıkları döneminde ekonomi anlamında büyük bir çıkış yaşadığını belirterek, son birkaç yıldır Türkiye'nin FETÖ kaynaklı çok sorun yaşadığını ve Türkiye'nin itibarının ciddi bir şekilde zedelendiğini söyledi.

Şimşek, halen yurt dışında Türkiye aleyhine muazzam bir kampanya yürütüldüğünü belirterek, bunun sistematik bir şekilde ve finanse edilerek yapıldığını bildirdi.

Amerika'da birçok siyasetçinin seçim kampanyasının FETÖ örgütü üzerinden finanse edildiğini bildiklerini ifade eden Şimşek, himmet toplantıları yoluyla toplanan paralarla başka ülkelerin de seçim kampanyalarının finanse edildiğini, bunun da Türkiye'nin aleyhine bir propagandaya, bir çabaya dönüştüğünü söyledi.

"Milat 17-25 Aralık sonrası süreçtir"

Şimşek, Ergenekon ve Balyoz davalarında hükümetin suçlandığını belirterek, "O zaman 'Adalet iyi işlemiyor, birtakım deliller, kanıtlar şüpheli veya aslında gerçek değil.' diye biz suçlandık. Meğer arka planda başka şeyler varmış. Askerimize karşı tabii ki bir komplo ve bir kumpas yoluyla FETÖ'nün yönetmesi. Arkasından birçok olay daha yaşandı. Türkiye'nin yakın geçmişine bakın, 17-25 Aralık olayları. Cumhurbaşkanımız bunun için 'yargı yoluyla bir darbe girişimi' diyordu. Kimse fazla sahiplenmedi. Şimdi ortaya çıkıyor. Yargıdaki, polisteki, ordudaki kümelenme ortaya çıkıyor. Bütün bu yakın dönem olaylarını, yakın dönem felaketlerini ve Türkiye'nin itibarsızlaştırılmasını bu çerçeveye oturtmazsak, bu çerçevede olaylara yaklaşmazsak bence yakın tarihin doğru analizini yapamayız." şeklinde konuştu.

Daha önceleri FETÖ'yü genel anlamda Türkiye'nin yararına işler yapan, dünyaya Türkiye'yi tanıtan ve Türkçe'yi öğreten bir eğitim hareketi gibi gördüklerini kaydeden Şimşek, şunları söyledi:

"17-25 Aralık'ta örgütün gerçek yüzü ortaya çıktı. O gün bence milattır. Şahıslara ve şirketlere yönelik atılan adımlarda milat 17-25 Aralık sonrası süreçtir. Çünkü o tarih itibarıyla resim net olarak ortaya çıktı. O günden itibaren hepimiz Cumhurbaşkanımızın yanında durduk ama ondan önce dershanelerin kapatılması gündeme gelince, birçok arkadaşımız, bizler, 'Ya bu bir hür teşebbüstür, eğitimdir'. Fakat Cumhurbaşkanımız o dönemde de bizden daha çok büyük resme vakıftı. Şimdi kendisini çok daha iyi anlıyoruz. Meğer o eğitim kılıfı altında 1970'li yıllardan itibaren hemen hemen bütün hükümetlerle birlikte çok yakın bir diyalog oluşmuş." ifadelerini kullandı.

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından bir not indirimi beklemediğini vurgulayarak, "Notumuz düşürülürse ki beklemiyorum ve bunun büyük bir haksızlık olacağına inanıyorum ama böyle birşey olursa notumuzun hemen artırılması için gereken çabalara devam edececeğiz." dedi.

Başbakan Yardımcısı Şimşek, CNN Türk televizyonunda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye'nin bu süreçte niye yalnız kaldığının sorulması üzerine Şimşek, Batı dendiği zaman tek bir resmin olmadığını söyledi. Şimşek, bu söylemle Türkiye'nin Batı'dan koparılmaya çalışıldığını vurgulayarak, "Darbenin veremediği zararı, bu tür genellemeler verir. Türkiye'nin yüzü yüzyıllardır Batı'ya dönüktür. Bunu Batı hayranlığı perspektifinden söylemiyorum. Vatandaşlarımız en ileri demokratik standartlara layıktır. Aynı zamanda refah noktasında Batı'yla aramızı kapatmak en önemli hedefimiz. Dolayısıyla bizi yalnızlaştırma, içe döndürme, sadece yakın coğrafyayla sıkıştırma, Batı'dan koparma çabası bu darbe girişiminin bir parçasıdır. Türkiye bu tuzağa düşmeyecek." ifadelerini kullandı.

Türkiye'de özgürlüklerin geriye gittiği eleştirilerinin hatırlatılması üzerine Şimşek, eleştirilerin kaynağında hükümetin Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile mücadelesinin yattığını vurguladı. Şimşek, yakın tarihte olan bitenlerin FETÖ ile değerlendirilmemesi durumunda yanlış sonuçların oluşabileceğini belirterek, "Fransa'da OHAL ilan edildiği zaman herkes normal karşılıyor hatta alkışlıyorlar, Türkiye OHAL ilan ediyor, her tarafta Türkiye'den uzak durun..." dedi.

"Eylül ayında Batılı yatırımcılarla bir araya geleceğiz"

Başbakan Yardımcısı Şimşek, muhalefet partilerinin ekonomi kurmaylarının da yurtdışı seyahatlere davet edilmesinin mümkün olup olmayacağının sorulması üzerine, bunun yapılabileceğini kaydetti. Kendisinin hitap ettiği kesimin uzmanlaşmış kesimle bir araya geldiğini anlatan Şimşek, ancak bunun düşünülebileceğini söyledi.

Darbe girişiminin ardından 2000'e yakın yatırımcı ile görüştüklerini belirten Şimşek, "Ağustos ayı tatil ayı. Bu ayın ikinci yarısında Asya-Pasifik'teki insanlar tatilden dönüyorlar. Bu ayın 22'si ile başlayan hafta belki oraya giderim sonra da Eylül'ün büyük bir kısmını Batı'da yatırımcılarla, finans çevreleriyle bir araya gelerek Türkiye'ye olan fon akışını, yatırımları sürdürme çabasına gireceğiz." diye konuştu.

Şimşek, bu süreçte ekonominin koordinasyonunda bir planlama zorluluğu olup olmadığının sorulması üzerine de Başbakan Binali Yıldırım'ın Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nun başkanı olduğunu vurgulayarak, koordinasyonun Başbakan'ın yaptığını dile getirdi.

Çizilen politika çerçevesine göre herkesin üstüne düşeni yaptığını anlatan Şimşek, "Eskiden teknik düzeyde çok daha güçlü bir koordinasyon vardı. Şimdi teknik düzeyde biraz daha az, siyasi düzeyde daha çok bir koordinasyon söz konusu." dedi.

"Notumuzu düşürürlerse haksızlık yapmış olurlar"

Şimşek, kredi derecelendirme kuruluşlarından beklentisinin sorulması üzerine, "Darbe girişimi olmuş bir ülke not noktasında hemen indirselerdi sürpriz olmazdı. Fakat biz olağanüstü çabayla 'Size anlatalım, dediklerimiz çıkmazsa bildiğinizi okuyun' dedik." diye konuştu.

Bu süreçte kredi derecelendirme kuruluşlarının beklentilerinin gerçekleşmediğinin altını çizen Şimşek, "FETÖ çökertildiği için Türkiye rahatlayacak. Ülkenin demokrasisi, ekonomisi güçlenmiştir. OHAL'de bile reformlardan geri durmadık." ifadelerini kullandı.

Şimşek, kredi derecelendirme kuruluşlarına Türkiye'nin temellerinin güçlü olduğunu anlattıklarını belirterek, darbe girişimi yapılmış bir ülkenin kredi notunun düşürülmesinin olağanüstü olmayacağını ancak Türkiye özelinde bakıldığında böyle bir durumun haksızlık olarak görüleceğini söyledi.

Bu süreçte ülkenin kredi notunun düşürülmesini beklemediğini ve bunun büyük bir haksızlık olacağını belirten Şimşek, böyle birşey olması durumunda notun artırılması için gereken çabalara devam edeceklerini dile getirdi.

Bu kuruluşların manipülasyonlara açık olup olmadığının sorulması üzerine Şimşek, şunları kaydetti:

"Burada çalışan insanlar da birer analisttir; o derginin, o gazetenin, o çevrenin yaptığı değerlendirmelerin etkisi altında kalabilir. Ben derecelendirme kuruluşlarının objektif bir şekilde işini yapmaya çalıştıklarına inanmaya çalışıyorum. Çünkü onlarla muhatabız, bu tür komplo teorileri üreterek benim Türkiye'ye bir faydam olmaz.

Benim derdim; Türkiye'nin gerçeklerini onlara anlatmak ve onları ikna etmek ve bu sayede Türkiye'nin yatırım yapılabilir pozisyonunu korumaktır. Düşük bir olasılık ama Türkiye o notu da kaybederse hemen ertesi günden devam ederek biz notumuz geri kazanmak için çabalayacağız. Eğer biz bunları yaparsak kimse o notu kale almaz."

"Büyümede aşağı doğru riskler arttı"

Başbakan Yardımcısı Şimşek, yüzde 4,5'lik büyüme oranının gerçekleşmeyeceği kaygılarının hatırlatılması üzerine, bunun doğru olduğunu söyledi. Büyümede aşağı doğru risklerin arttığına dikkati çeken Şimşek, "Biz yüzde 4,5'lik büyümeyi tahmin ederken küresel ve yerel anlamda çok farklı bir ortam vardı." dedi.

Konut kredi faizlerinin daha fazla düşüp düşmeyeceğine yönelik sorular üzerine Şimşek, bunun bankaların maliyetleri, enflasyon ve ülkenin kaynak çabasıyla ilgili bir konu olduğunu belirtti.

Şimşek, Türkiye'de tasarrufların artması gerektiğinin altını çizerek, "Türkiye'nin en temel makro sorunu düşük tasarruf sorunudur. O nedenle iniş çıkışlar yaşanıyor. Tutum ekonomisine geçelim, daha çok tasarruf yapılsın, daha çok yatırım yapılsın ve ülkemiz zenginleşsin. Modelimiz bu." diye konuştu.

Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) konusundaki soru üzerine de Şimşek, bunun bütçeye maliyetinin 500 milyon lirayı aşmayacağını bildirdi. Bu sistemle vatandaşa tasarruf alışkanlığı kazandırmaya çalıştıklarını kaydeden Şimşek, "Vatandaşımız 100 lira tasarruf etse biz kendisine 25 lira veriyoruz. Dünyada eşi benzeri olmayan cömert bir sistem. Buna itiraz edenleri anlamakta zorlanıyorum." dedi.

"Cadı avı yok"

Şimşek, 2010 KPSS sınavı ile ilgili bir soru üzerine de "Sınav sorusu çalmak en büyük hırsızlıktır. Çünkü insanların geleceğini çalıyorsunuz. Bu yeni bir şey de değil, '1989'da askeri okullara giriş sınavının soruları verildi' deniyor. Türkiye büyük bir felaketi atlattı. Türkiye şimdi normalleşiyor. Türkiye'yi anlamakta zorluk çekenlere bir daha söylüyorum, demokrasimiz daha güçlü, Batı'dan kopmayacağız, temel hak ve özgürlükler daha da artacak. Ekonomimizin temelleri sağlam, bazı ekonomik sorunlarımız var. Bu sorunları çözmek için de reform programımız var. Muhalefetiyle, iktidarıyla bu ülkenin geleceğini inşa edeceğiz. Bu reformları yapacağız." ifadelerini kullandı.

FETÖ üyelerine yönelik operasyonlarla ilgili bir soruya Şimşek, "Bu konuda maksimum hassasiyet ile hareket ediyoruz, edeceğiz. Cadı avı yok ama şu bir gerçek, Türkiye büyük bir felaketin eşiğinden dönmüş, bu ülkeye bu felaketi reva görenler, bu hazırlığı yapanlar, bu terör örgütünün içinde olanlar, buna finansman sağlayanlar eğer yargı önüne çıkmazsa ve hukuk karşısında hesap vermezse bu millete yapacağımız en büyük haksızlık olur." yanıtını verdi.

"Trafik sigortaları fiyatlarında normalleşme başladı"

Şimşek, hibrit araçlara daha düşük ÖTV uygulanmasının gündemde olduğunu belirterek, ticari araçların bir kereye mahsus yenilenmesi durumunda ÖTV alınmaması için hazırlanan yasal düzenlemenin de Mecliste olduğunu söyledi. Şimşek, gıdada üretici ve tüketici fiyatları arasındaki farkın kendilerini çok yorduğunu dile getirerek, Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik ile bu konuyu esaslı bir şekilde konuştuklarını, yakın dönemde hızla bir araya geleceklerini, tarladan eve daha ucuza ürün ve dolayısıyla daha düşük enflasyon sağlanması için ne yapılması gerekiyorsa onun üzerinde çalıştıklarını belirtti.

Trafik sigortaları fiyatlarında normalleşmenin başladığını belirten Şimşek, "Yasal düzenleme yapılalı 1-2 ay oldu, ikincil düzenlemeler daha yeni devreye girdi. Şu anda trafik sigortası fiyatları düşmeye başladı, zamanla daha güçlü bir şekilde düşer." ifadesini kullandı.

Şimşek, bankacılık sektöründe temellerin sağlam olduğunu dile getirerek, tasarruf oranlarının düşük olması ve kaynakta bir miktar dışa bağımlılığın sorun olduğunu kaydetti. Şimşek, Bireysel Emeklilik Sistemi’ne (BES) otomatik katılımdan elde edilecek gelirin bir kısmının mevduat olarak bankalarda tutulabileceğini, bunun da yatırıma gidecek parayı artıracağını ve sistemi biraz rahatlatacağını söyledi.