"Moody's'in not indirimi bankaların işini zorlaştırabilir"
Bloomberg Intelligence analistleri Jonathan Tyce ve Tomasz Noetzel'e göre, Moody's'in Türkiye'nin kredi notunu düşürmesiyle Türkiye'de bankacılık sektörünün işi zorlaşabilir
Bloomberg Intelligence analistleri Jonathan Tyce ve Tomasz Noetzel'e göre, Moody's'in Türkiye'nin kredi notunu düşürmesiyle Türkiye'de bankacılık sektörünün işi zorlaşabilir.
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, 23 Eylül'de artan siyasi riskler ve zayıf dış pozisyonunu gereçkçe göstererek, Türkiye'nin uzun vadeli yabancı para cinsinden kredi notunu Baa3 seviyesinden Ba1'e düşürmüştü.
Moody's Türkiye kararını takiben, aralarında Akbank, Garanti Bankası ve İş Bankası'nın da bulunduğu 10 finansal kurumun notunu indirmişti. Moody's, Türkiye ekonomisinde büyümenin 2016-2019 yılları arasında ortalama yüzde 2.7'ye gerilemesiyle, banka gelirlerinin ve kredi büyümesinin baskı altında kalacağını düşünüyor. Moody's bankaların takipteki kredi oranının 2017 sonuna kadar halihazırdaki yüzde 3.2 seviyesine göre 100 puan artabileceğini tahmin ediyor.
Türkiye bankalarında yüzde 120 seviyesindeki kredi/mevduat oranı göz önüne alındığında, finansman ve likidite bankalar açısından diğer endişe yaratan alanlar olarak ön plana çıkıyor.
"156 milyar dolarlık borç ödemesi refinansmanı karmaşıklaştırıyor"
IMF tahminlerine göre, Türkiye'de cari açığın GSYİH'ye oranı halihazırdaki yüzde 3.6 seviyesinden 2018 sonu itibariyle yüzde 4.4'e yükselecek. Türkiye bu oran ile gelişmekte olan ülke ekonomileri arasında ön sıralarda yer alıyor. Nisbeten yüksek sayılabilecek cari açık oranı Türkiye ekonomisini yatırımcı algısındaki değişimlere karşı korunmasız konuma getirebiliyor.
Moody's, Türkiye'nin bu yıl (bankalar, şirketler ve kamu borçları dahil olmak üzere) yaklaşık 156 milyar dolar dış borç ödemesi yapması gerekeceğini tahmin ediyor. Bu rakam 2016 ve 2017 GSYİH'sinin yaklaşık yüzde 25'ine denk geliyor.
Türkiye'nin borç ödemelerini çevirebilmesi için kreditörlerin daha yüksek prim talep etmesi muhtemel gözüküyor. Borç çevirmelerinde talep edilen artan primlerin bankaların fonlama maliyetlerine yansıması ve kar marjlarını baskılaması söz konusu olabilir.