Bloomberght
Bloomberg HT Haberler MB Başkanı Çetinkaya enflasyon raporunu açıklıyor

MB Başkanı Çetinkaya: Sadeleşme büyük ölçüde tamamlanmıştır

TCMB Başkanı Murat Çetinkaya enflasyon raporu toplantısında "Tek faizden fonlama yapma noktasına oldukça yakınız, sadeleşme büyük ölçüde tamamlanmıştır" dedi

Giriş: 27 Ekim 2016, Perşembe 10:37
Güncelleme: 27 Ekim 2016, Perşembe 15:06

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Başkanı Murat Çetinkaya enflasyon raporunu açıkladı. Çetinkaya sadeleşme politikasıyla fonlamanın tek faizden yapılmasını hedeflediklerini söyledi. Çetinkaya para politikasında atılan adımlarla sadeleşmenin büyük ölçüde tamamlandığını belirterek "Biz sadeleşme adımları ve bir yandan da para politikası duruşuyla ilgili son Para Politikası Kurulu'nda yaptığımız tartışmalarda, piyasaya faizin yönüyle ilgili bir değerlendirme sunma ihtiyacı duyduk. Sadeleşme büyük ölçüde tamamlanmıştır ve en uygun zamanda bizim tercihimiz, en kısa zamanda tamamlanması yönündedir." dedi.

Çetinkaya sadeleşmede hangi hızda gidileceğini belirleyecek şeyin veriler ve enflasyon görünümünü etkileyen tüm gelişmeler olduğunu bildirdi.

Çetinkaya, ekim ayında, finansal koşullardaki sıkılığın azalması ve maliyet unsurlarındaki gelişmelerin enflasyon görünümü üzerindeki olası etkilerini dikkate alarak faiz oranlarını değiştirmediklerini söyledi.

Çetinkaya, bu yılın 3'üncü çeyreğinde, gelişmiş ülkelerin para politikalarına dair gelişmelerin küresel piyasalarda oynaklığı besleyen en önemli etmen olduğunu söyledi.

Bu dönemde, gelişmiş ülke merkez bankalarının parasal genişleme uygulamalarına devam ettiğini ancak ABD Merkez Bankası'nın (Fed) olası faiz artırımına ilişkin beklentilerin güçlenmesi ve diğer gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikalarına dair belirsizlikler nedeniyle tahvil getirilerinde bir süredir devam eden gerileme eğiliminin durduğunu ifade eden Çetinkaya, bu çerçevede, geçtiğimiz rapor dönemi sonrasında belirgin şekilde artan gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy akımlarının son dönemde tekrar zayıflama eğilimi gösterdiğini kaydetti.

Küresel piyasalarda yaşanan oynaklığın yanı sıra, jeopolitik gelişmeler ve kredi derecelendirme kuruluşlarının kararlarının bu yılın 3'üncü çeyreğinde yurt içi finansal piyasaların dalgalı bir seyir izlemesine neden olduğunu belirten Çetinkaya, bu dönemde, Türkiye'ye yönelen portföy akımlarının diğer gelişmekte olan ülkelere kıyasla sınırlı düzeylerde kalırken, Türk lirasının ABD doları karşısında değer kaybettiğini ve ülke risk priminde sınırlı bir artışın meydana geldiğini söyledi.

Çetinkaya, TCMB olarak uyguladıkları politikaların da etkisiyle parasal koşullardaki sıkılığın azalması ve makroihtiyati alandaki düzenlemelerin genel finansal koşulları desteklediğini vurguladı.

Marjinal fonlama faizindeki kademeli düşüşün kredi ve mevduat faizlerine kısmen yansıdığını ve son aylarda tüketici kredilerinin toparlanmaya başladığının gözlenmekte olduğuna dikkati çeken Çetinkaya, şunları kaydetti:

"Tüketici enflasyonu 2016 yılının 3'üncü çeyreğinde Temmuz Enflasyon Raporu’ndaki öngörüler ile uyumlu gerçekleşti ve enflasyon eğilimindeki düşüşte temel mal ve işlenmemiş gıda enflasyonu etkili oldu. Yurt içi talep 3'üncü çeyrekte yavaşlarken, öncü göstergeler ekonomik aktivitenin yılın son çeyreğinden itibaren toparlanacağına işaret etmektedir. Ayrıca, dış talep üzerindeki jeopolitik gelişmeler kaynaklı olumsuz etkilere karşın, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin talebindeki artışın da etkisiyle dış ticaret dengesindeki iyileşme devam ediyor. Bununla birlikte, turizm gelirlerine dair gelişmeler cari açıkta sınırlı bir artışa neden olmakta."

- "Hedeflediğimiz kazanımları büyük ölçüde elde etmiş bulunuyoruz"

Murat Çetinkaya, çekirdek enflasyon göstergelerindeki olumlu gidişat, küresel risk iştahının olumlu seyri ve para politikası araçlarının etkili bir şekilde kullanılmasının 3'üncü çeyrekte para politikasındaki sadeleşme sürecine devam edebilmelerine olanak tanıdığını kaydetti.

Bu doğrultuda marjinal fonlama faizini temmuz, ağustos ve eylül aylarında 25'er baz puan düşürerek yüzde 8,25 seviyesine indirdiklerini anımsatan Çetinkaya, ekim ayında ise finansal koşullardaki sıkılığın azalması ve maliyet unsurlarındaki gelişmelerin enflasyon görünümü üzerindeki olası etkilerini dikkate alarak faiz oranlarını değiştirmediklerini vurguladı.

Marjinal fonlama faizi, bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı ve gecelik borç alma faizlerini de sırasıyla yüzde 8,25, yüzde 7,5 ve yüzde 7,25 oranlarında sabit tuttuklarını hatırlatan Çetinkaya, "Bildiğiniz üzere, sadeleşme politikasıyla fonlamanın tek faizden yapılması ve kısa vadeli piyasa faizlerinin TCMB fonlama faizine yakınsamasını hedefliyoruz. Sadeleşme, para politikası duruşunun daha sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesini sağlayarak aktarım mekanizmasının etkinliğine katkıda bulunuyor. Bu bağlamda hedeflediğimiz kazanımları büyük ölçüde elde etmiş bulunuyoruz." şeklinde konuştu.

Çetinkaya, para politikası sadeleşme sürecini uygun bir zaman diliminde sonuçlandırmayı planlamakta olduklarını belirterek, "Atılacak bir sonraki adımın yönünün ve zamanlamasının, enflasyon görünümünü ve finansal istikrarı etkileyen gelişmelere bağlı olacağını belirtmek isterim." dedi.

Piyasaya yaptıkları fonlamanın bu dönemde ağırlıklı olarak bir hafta vadeli repo ihaleleriyle gerçekleştirilmeye devam ederken, marjinal fonlamanın payının azaldığını, ağırlıklı ortalama fonlama faizinin ekim ayı itibarıyla yaklaşık yüzde 7,8 seviyesine gerilediğini anlatan Çetinkaya, bankalararası gecelik repo faizlerinin de koridorun üst bandında gerçekleştirilen indirimlere paralel olarak düşmeye devam ettiğini söyledi.

- "Para politikasındaki temkinli duruşumuzu sürdüreceğiz"

TCMB Başkanı Çetinkaya, önümüzdeki dönemde para politikası duruşunun enflasyon görünümüne bağlı olmaya devam edeceğini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Merkez Bankası olarak enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer gelişmeleri dikkate alarak, para politikasındaki temkinli duruşumuzu sürdüreceğiz. Gelişmiş ülkelerde faiz oranlarının uzunca bir müddet düşük düzeylerde kalacağı öngörüsünün devam etmesi, Türkiye’ye ilişkin makroekonomik göstergelerin olumlu seyri ve para politikasındaki sadeleşme sürecinin etkisiyle getiri eğrisi, geçtiğimiz rapor dönemine göre tüm vadelerde aşağı kaydı.

Fonlama faizimizdeki düşüşle uyumlu olarak kısa vadeli faizlerdeki azalış daha belirgin oldu. Parasal koşullardaki sıkılığın azalması, finansal sistemi destekleyici makroihtiyati önlemler ve kamu maliyesi teşviklerinin etkisiyle finansal olmayan kesime kullandırılan kredilerdeki yavaşlama 2016 yılının 3'üncü çeyreğinde durdu. Bu dönemde de yıllık bazda ticari krediler tüketici kredilerine göre daha yüksek bir oranda büyümeye devam etti. Marjinal fonlama faizimizdeki kademeli düşüş kredi ve mevduat faizlerine kısmen yansımakla beraber, yılın 3'üncü çeyreğinde kredi koşullarındaki sıkılık bir ölçüde devam etti. Öte yandan, uyguladığımız likidite politikalarının bankaların yurt içi fonlama koşullarına olumlu katkısıyla ve makroihtiyati politikaların da etkilerinin gözlenmeye başlamasıyla yakın dönemde tüketici kredilerinde canlanma gözlendiğini belirtmek isterim."

- "2017 enflasyon varsayımını düşürdük"

Çetinkaya, Temmuz Enflasyon Raporu'nda yüzde 8 olacağını varsaydıkları 2016 sonu gıda enflasyonunu yüzde 6'ya güncellediklerini belirterek, "Gıda talebindeki turizm sektörü kaynaklı nispeten zayıf seyrin 2017 yılında da bir ölçüde devam etmesi ve Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme Komitesi kapsamında alınacak tedbirlerin etkisiyle 2017 yılında da gıda enflasyonunun tarihsel ortalamalarına göre düşük seviyelerde gerçekleşeceğini öngörmekteyiz. Bu çerçevede, 2017 yıl sonu gıda enflasyonu varsayımımızı yüzde 8'den yüzde 7'ye düşürdük." dedi.

Çetinkaya, bir dizi olumsuz şokun bir arada yaşandığı 2016'da ekonomideki büyümenin ılımlı bir oranda gerçekleşmesini beklediklerini bildirdi.

Murat Çetinkaya, tüketici enflasyonunun, yılın 3. çeyreği sonu itibarıyla yüzde 7,28'e gerileyerek Temmuz Enflasyon Raporu tahminlerinin alt bandına yakın gerçekleştiğini, enflasyonda kaydedilen düşüşte temel mal ve işlenmemiş gıda enflasyonunun etkili olduğunu, tütün ve enerji gruplarında ise yıllık enflasyonun yükseldiğini söyledi.

Böylece işlenmemiş gıda ve tütün dışı enflasyondaki azalışın daha sınırlı olduğuna işaret eden Çetinkaya, bu kalemde Temmuz Enflasyon Raporu tahminlerinin üst bandına yakın bir gerçekleşme kaydedildiğini bildirdi.

Döviz kurunun birikimli etkilerinin azalması ve talep koşullarının zayıflamasının yanı sıra eylül ayı itibarıyla ılımlı seyreden ithalat fiyatlarının da enflasyon görünümüne olumlu katkı sunduğunu ifade eden Çetinkaya, "Üretici fiyatları kaynaklı maliyet yönlü baskılar bu dönemde zayıf seyretti. Diğer taraftan tütün ürünlerindeki fiyat artışı ve akaryakıt ürünlerinden alınan vergi oranlarındaki düzenlemeler, enflasyondaki iyileşmeyi sınırlayan unsurlar olarak öne çıktı. Bu çerçevede, yılın 3. çeyreğinde tüketici enflasyonu dalgalı bir seyir izlerken, çekirdek göstergelerin yıllık enflasyonundaki yavaşlama eğilimi sürdü." diye konuştu.

- "Enflasyonun ana eğilimindeki iyileşme yılın 3. çeyreğinde de sürdü"

Murat Çetinkaya, bir önceki çeyrekte bir miktar yükselen gıda yıllık enflasyonunun, 3. çeyrekte belirgin oranda gerilediğini ve Temmuz Enflasyon Raporu'nda öngörülen patikanın oldukça altında gerçekleştiğini belirterek, şunları kaydetti:

"Gıda enflasyonundaki yavaşlamada turizm sektörü talebindeki gerileme, Rusya'ya yapılan ihracatta kaydedilen düşüş ve kırmızı ette alınan tedbirlerin etkileri hissedildi. Taze meyve ve sebze dışı gıda enflasyonu eylül ayı itibarıyla yüzde 4,78 ile son 5 yılın en düşük seviyesine geriledi. Diğer taraftan, iktisadi faaliyet ve gıda enflasyonundaki yavaşlamaya karşın hizmet enflasyonu özellikle reel birim iş gücü maliyetleri ve kira artışına bağlı olarak yüksek seyrini korudu. Yılın 3. çeyreğinde, döviz kurundaki ılımlı seyrin yanı sıra yurt içi talep koşullarındaki yavaşlamanın da etkisiyle enflasyonun ana eğilimi temel mal grubunda zayıflarken hizmet grubunda yükseldi. Böylelikle çekirdek göstergelerin ana eğilimleri önceki çeyreğe kıyasla yataya yakın seyretti.

Diğer taraftan, çekirdek göstergelere ilişkin yayılım endekslerine göre fiyat artırma eğilimi bir önceki çeyreğe kıyasla azaldı ve TCMB bünyesinde takip ettiğimiz alternatif temel enflasyon göstergelerindeki yavaşlama belirginleşti. Özetle, eğilim ve fiyatlama davranışına ilişkin takip edilen göstergeler bir arada değerlendirildiğinde, enflasyonun ana eğilimindeki iyileşmenin yılın 3. çeyreğinde de sürdüğünü belirtmek isterim."

- "Sanayi ve hizmet kollarında katma değer artışları sınırlandı"

TCMB Başkanı Çetinkaya, 2016'nın ikinci çeyreğinde iktisadi faaliyetin Temmuz Enflasyon Raporu'ndaki öngörüleriyle uyumlu bir şekilde yavaşladığını belirterek, bu dönemde Gayrisafi Yurt içi Hasıla'nın (GSYH) bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,3, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla da yüzde 3,1 arttığını hatırlattı.

Yıllık büyümenin temel sürükleyicisinin, nihai yurt içi talep olduğuna işaret eden Çetinkaya, turizm sektöründeki daralmaya bağlı olarak net ihracatın büyümeye olumsuz katkı verdiğini söyledi.

Çetinkaya, nihai yurt içi talebin büyümeye katkısının, hem kamu hem özel kesim kaynaklı olarak tüketim harcamalarından geldiğini, yatırımların ise zayıf seyrini sürdürdüğünü ifade ederek, "Kamu tüketiminin ilk çeyrekte olduğu gibi, bu dönemde de büyümeye 1,7 puan gibi yüksek bir katkısı var. Öte yandan turizm bağlantısı güçlü sanayi ve hizmet kollarında katma değer artışlarının sınırlandığını görüyoruz." dedi.

Yılın 3. çeyreğine ilişkin göstergelerin, iktisadi faaliyetteki ivme kaybının sürdüğüne işaret ettiğini kaydeden Çetinkaya, turizmdeki daralmanın derinleşmesine ek olarak temmuz ayı ortasındaki yurt içi gelişmeler ve bayram tatiline bağlı iş günü kayıplarının da üretim faaliyetlerini olumsuz etkilediğini anlattı.

Çetinkaya, bu doğrultuda temmuz ayı sanayi üretiminde gözlenen sert düşüşün, ağustos ayındaki hızlı toparlanmayla telafi edildiğini, buna karşın 3. çeyrek genelinde üretimin 2. çeyrek düzeyinin altında kalacağını tahmin ettiklerini söyledi.

Temmuz ayında olduğu gibi, eylül ayında da bayram tatiline bağlı iş günü kayıplarının, üretimdeki ana eğilimin takibini güçleştireceğine dikkati çeken Çetinkaya, "3. çeyrekte iç talepteki yavaşlamaya karşılık Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin talebindeki artışın ihracat üzerindeki olumlu etkisi sürdü. Dış talep üzerindeki jeopolitik gelişmeler kaynaklı olumsuz etkilere karşın dış piyasalarda pazar çeşitlendirme esnekliği ihracatı desteklemeye devam ediyor." diye konuştu.

- "Teşvik paketlerinin önümüzdeki yıl büyümeye olumlu katkı yapacağını öngörüyoruz"

Murat Çetinkaya, 2016'nın son çeyreğinde iç talep ve iktisadi faaliyetin toparlanma eğilimine gireceğini öngördüklerini aktararak, şöyle devam etti:

"Parasal koşulların daha destekleyici bir konuma gelmesi ve alınan diğer tedbirlerin etkisiyle tüketici kredilerinde son aylarda gözlenen toparlanma yılın son çeyreğine ilişkin iyileşme öngörülerimizi destekliyor. Bu görünüm altında, bir dizi olumsuz şokun bir arada yaşandığı 2016 yılında ekonomideki büyümenin ılımlı bir oranda gerçekleşmesini beklemekteyiz. Önümüzdeki dönemde belirsizliklerin azalmasıyla üretici ve tüketici güveninin yeniden tesis edilmesi, talep artırıcı politikaların tüketim harcamalarını desteklemesi ve net ihracatın olumsuz katkısının azalmasının ekonomideki toparlanmanın başlıca unsurları olacağını değerlendiriyoruz.

Normalleşme sürecinde gerek turizm gelirlerinde gerekse Rusya'ya yapılan ihracatta öngörülen kısmi iyileşmeye ek olarak son dönemde açıklanan teşvik paketlerinin önümüzdeki yıl büyümeye olumlu katkı yapacağını öngörüyoruz. Buna karşılık, küresel ekonominin büyüme hızı ve gelişmiş ülke para politikalarına ilişkin belirsizlikler, sermaye akımlarının seyri ve jeopolitik gelişmeler büyüme üzerinde aşağı yönlü risk oluşturuyor. Ayrıca, turizm sektöründeki daralmanın sürmesi ve emtia fiyatlarının olumlu etkisinin kademeli olarak azalmaya başlamasıyla cari işlemler açığında kısa dönemde bir miktar artış görüleceğini tahmin ediyoruz."

- "Ham petrol fiyatları varsayımımızı 2017 için 54 dolara yükselttik"

TCMB Başkanı Çetinkaya, enflasyon tahminlerinde enerji, ithalat ve gıda fiyatlarının önemli rol oynadığına işaret ederek, söz konusu değişkenlere dair varsayımlarını aktardı.

Gelecek döneme ilişkin ham petrol fiyatları varsayımlarını, Temmuz Enflasyon Raporu'na göre yukarı yönlü güncellediklerini, dolar cinsinden ithalat fiyatları varsayımlarını ise bir miktar aşağı yönlü revize ettiklerini belirten Çetinkaya, "Yıllık ortalamalar itibarıyla ham petrol fiyatları varsayımımızı 2016 yılı için 44 dolarda sabit tutup, 2017 yılı için 54 dolara yükselttik." dedi.

Gıda fiyatlarına dair varsayımlarına da değinen Çetinkaya, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Yılın 3. çeyreğinde gıda enflasyonu, işlenmemiş gıda enflasyonu kaynaklı olarak, Temmuz Enflasyon Raporu'nda öngörülen düzeyin belirgin oranda altında kaldı. İşlenmemiş gıda enflasyonundaki mevcut eğilimin yanı sıra turizm sektöründeki daralmanın gıda talebini düşürücü etkisini de dikkate alarak, Temmuz Enflasyon Raporu'nda yüzde 8 olacağını varsaydığımız 2016 yıl sonu gıda enflasyonunu, yüzde 6'ya güncelledik. Gıda talebindeki turizm sektörü kaynaklı nispeten zayıf seyrin 2017 yılında da bir ölçüde devam etmesi ve Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme Komitesi kapsamında alınacak tedbirlerin etkisiyle 2017 yılında da gıda enflasyonunun tarihsel ortalamalarına göre düşük seviyelerde gerçekleşeceğini öngörmekteyiz. Bu çerçevede, 2017 yıl sonu gıda enflasyonu varsayımımızı yüzde 8'den yüzde 7'ye düşürdük."

Orta vadeli tahminler üretilirken vergi ayarlamaları ile yönetilen ve yönlendirilen fiyatların enflasyon hedefini aşmayacağı, otomatik fiyatlama mekanizmalarıyla uyumlu olacağı bir görünüm varsaydıklarını vurgulayan Çetinkaya, maliye politikasının orta vadeli duruşu için 2017-2019 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program projeksiyonlarını temel aldıklarını söyledi.

- "Sadeleşme büyük ölçüde tamamlandı"

Çetinkaya, "Biz sadeleşme adımları ve bir yandan da para politikası duruşuyla ilgili son Para Politikası Kurulu'nda (PPK) yaptığımız tartışmalarda, piyasaya faizin yönüyle ilgili bir değerlendirme sunma ihtiyacının doğduğunu gördük. Sadeleşme büyük ölçüde tamamlanmıştır ve en uygun zamanda bizim tercihimiz, en kısa zamanda tamamlanması yönündedir." dedi.

Gelecek yılın enflasyon beklentisinin belirlenmesindeki etkenlere ilişkin soru üzerine Çetinkaya, 2017 yılı enflasyon beklentisine dair detayların raporda bulunduğunu belirterek, özellikle çekirdek enflasyonda ücret artışının enflasyonist etkilerinin ortadan kalkmasının önemli bir unsur olduğunu, talep koşullarını takip etmeleri gerektiğini, seyrin zayıf gittiğini ve Türk Lirası cinsinden ithalat fiyatlarındaki gelişmelerin önemli olduğunu kaydetti.

Çetinkaya, ithalat fiyatları ve maliyet unsurlarından bahsederken döviz kurunun bu bileşenlerden biri olduğunu ifade ederek, buradaki olası oynaklıkları da risk senaryolarında dikkate aldıklarını söyledi.

Burada hizmet sektöründeki katılığı da dikkate aldıklarını belirten Çetinkaya, şunları kaydetti:

"Uzun bir süredir aşamadığımız bir katılık var. Konuşmamda yapısal unsurlarla ilgili gıda ön plana çıktı ama onun tek bir bileşen olduğunu söylerken kastettiğim unsurlardan birisi de buydu. Örneğin, hizmet sektöründeki fiyatlardaki katılık, fiyatlama davranışlarındaki katılık bu unsurlardan birisi. Bu unsurların tamamını dikkate alarak bir güncelleme yaptık. Ağırlıklı yukarı yönlü etki değinmeye çalıştım, Türk Lirası cinsinden ithalat fiyatlarındaki yukarı yönlü güncelleme... Elbette ki bunda enerji fiyatlarındaki olası hareketlilik, döviz kurunda olası oynaklık etkili oluyor. Gıda enflasyonunda aşağı yönlü güncellemenin geçtiğimiz yıllar ve bu yılki seyir düşünüldüğünde makul ve elde edilebilir olduğunu düşünüyoruz. Bir miktar elbette çabayı da gerektiriyor. Tüm bu şartlar içerisinde 2017 yılı için bahsedilen unsurların ve risklerin birbirini dengelediğini ve yüzde 6,5'lik hedefin gerçekleştirilebilir olduğunu düşünüyoruz."

- "Temkinli bir duruş içerisindeyiz"

"Faizlerin yönüyle ilgili son PPK'da, ilk defa yorumda bulundunuz, burada bir haftalık faizlerden mi bahsediyoruz?" şeklindeki soru üzerine Çetinkaya, faizin yönüyle ilgili yorum yaptıklarını anımsatarak, "Ağustos 2015'te açıkladığımız bir yol haritası vardı. Bunun önemli bir bileşeni sadeleşme süreciydi. Biz sadeleşme süreciyle para politikası duruşunun daha net anlaşılabilmesini, likidite politikasının ve uygulama çerçevesinin daha basit ve öngörülebilir olmasını hedefledik. Yani, gelenekselin dışında yüksek frekansta ve sık alınan likidite kararlarıyla yönetilen bir likidite politika çerçevesi ve para politikası duruşuyla ilgili zaman zaman belirsizliğe yol açabilen birden fazla faiz üzerinden yapılan fonlamanın getirdiği belirsizliği ortadan kaldırmaya çalışacağımızı ifade etmiştik." şeklinde konuştu.

Mart ayından bu yana para politikası adımlarıyla, küresel şartlar da başta olmak üzere enflasyon görünümü dahil burada riskleri dikkate alarak attıkları adımlar çerçevesinde sadeleşmenin büyük ölçüde hedefine ulaştığını gördüklerini ifade eden Çetinkaya, sözlerine şöyle devam etti:

"Sadeleşmede nihai aşama çok basit bir biçimde, piyasa faizi ile Merkez Bankası ortalama fonlama faizinin birbirini yakınsaması ve bir tek politika faiziyle bizim fonlama yapmamız. Bu noktaya oldukça yakınız. Likidite uygulamalarını son derece öngörülebilir hale getirdik. Koridorun da geldiği noktada aslında mekanik bir biçimde atılan adımlarla birlikte ağırlıklı ortalama fonlama faizinin de nerede oluşacağı zaten görülmüş durumda. Biz sadeleşme adımları ve bir yandan da para politikası duruşuyla ilgili son Para Politikası Kurulu'nda yaptığımız tartışmalarda, piyasaya faizin yönüyle ilgili bir değerlendirme sunma ihtiyacının doğduğunu gördük. Sadeleşme büyük ölçüde tamamlanmıştır ve en uygun zamanda bizim tercihimiz, en kısa zamanda tamamlanması yönündedir.

Biz PPK metnimizde özellikle şu hususlara değinmek istedik; bir sonraki adımın yönü ve zamanlaması ne olacak? Bizim hangi hızda ne yönde gideceğimizi belirleyecek tek unsur var, biz 'verilere bağlı olacak' dedik. Merkez Bankası açısından veri, enflasyon görünümünü etkileyen tüm gelişmelerdir. O yüzden önümüzdeki dönemde alacağımız kararların yönü ve çapı mutlaka enflasyon görünümü ile şekillenecektir. Bununla birlikte önemli bir faktör küresel piyasalardaki gelişmeler ve risk algısını dikkate alarak faizin yönü ile ilgili duruşumuzu net olarak ifade etmek istedik. Biz temkinli bir duruş içerisindeyiz. Para Politikası Kurulu, bugün itibarıyla mevcut enflasyon görünümü, beklentiler, enflasyonda hala hedefin üzerinde olduğumuz gerçeği ve küresel şartlarda para politikasındaki mevcut duruşun en uygun duruş olduğunu düşünmektedir. Önümüzdeki kararlar enflasyon görünümüne göre şekillenecek. Üst bant, ağırlıklı ortalama fonlama faizi sorularının da en kısa zamanda sadeleşmenin tamamlanmasıyla gündemden kalkmasını umuyor ve hedefliyoruz."

- Gıda Komitesi çalışmaları

Murat Çetinkaya, çıktı açığı ile ilgili değerlendirme ve çalışmaların bulunduğunu ifade ederek, gelecek günlerde Merkez Bankasının yeni bir iletişim kanalı olarak blog sayfasının aktif hale geleceğini, orada yapılan bazı çalışmaların bulunduğunu, çıktı açığı tartışmalarına blogtan katkı sağlanabileceğini kaydetti.

Yaptıkları hesaplamalara dair bazı ipuçlarının raporda görülebileceğini ifade eden Çetinkaya, genel olarak çıktı açığı tartışmalarına dair Merkez Bankasında yapılan tartışma ve çalışmaları kamuoyuyla daha net paylaşacaklarını bildirdi

Gıda Komitesi'nin çalışmalarına ilişkin soruyu da Çetinkaya, şöyle yanıtladı:

"Gıda Komitesi, çalışmalarını 2 yıldır sürdürmekteydi. Merkez Bankası aktif olarak katkı sağlıyordu. Verilerin kullanılması konusunda, bu hafta yaptığımız toplantı ve sonrasında yaptığımız iletişimde de bunu ifade etmeye çalıştık. Orada erken uyarı sisteminden bahsediyoruz. Aslında bu çalışmalar Tarım Bakanlığı başta olmak üzere muhtelif kurumlarda varolan veriler, onların ortak çalışılması yönüyle bir süredir aktif olarak kullanılıyordu ancak biz komite kapsamında bu çalışmaları bir araya getirip daha etkin, eş zamanlı veriler, sistemsel ve teknolojik desteği alarak iki şeyi mümkün mertebe yakın takip etmek istiyoruz; arz gelişmeleri ve fiyat anomalileri…

Çünkü Gıda Komitesi'nin çalışmaları üretim ve arz faktörleri kadar Türkiye'de piyasada, piyasa mekanizması ve oluşan fiyatlar ve varolduğunu düşündüğümüz fiyat anomalileriyle ilgili de çözüm üretme çabasıdır. Erken uyarı sisteminden kastımız, bunların eş anlı ve birlikte takip edilmesidir. Böylelikle piyasa gelişmeleri ister arz yönlü ister fiyatlama ve piyasa mekanizması ve fiyat anomalileri açısından olsun daha erken tespit edilebilecek ve komitenin koordinasyonundan gereken tedbirler alınabilecek. Önümüzdeki günlerde bu çalışma netleştikçe erken uyarı sistemine dair daha detaylı bilgi vermeyi umuyoruz."

AA