Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, KOSGEB'in 50 bin liralık sıfır faizli KOBİ kredisine geçen yıl ve bu sene başvuru sayısının 770 bin 976 olduğunu belirterek, "Önümüzdeki 15-20 gün içerisinde piyasaya 11 milyar liraya yakın bir sıcak para girişi olacak." dedi.

Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'na konuk olan Özlü, gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.

Cumhurbaşkanlığı sistemini de içeren anayasa değişikliğine yönelik referandumun sonucuna ilişkin anketlerde son durumun ne olduğunun, referandumun sonucunun ekonomiyi nasıl etkileyeceğinin sorulması üzerine Özlü, AK Parti'nin anket yaptırdığını, bu anketlerde olumsuz bir durumun söz konusu olmadığını söyledi.

Özlü, "Mevcut sistemin korunmasını isteyenler yani statükocular 'hayır' diyorlar. Bu sistemin değişmesini, güçlenmesini, pratik hale gelmesini, Türkiye'nin kalkınmasını, küresel bir oyuncu olmasını, bölgesel bir güç olmasını isteyenler 'evet' tarafında. Dolayısıyla bu ikisi arasında olacak." şeklinde konuştu.

Millete 40 günden fazla sürede, neden böyle bir paket hazırladıklarını, bu paketin Türkiye'ye ne getireceğini anlatacaklarını ifade eden Özlü, "18 maddeden oluşan bu paketteki bir madde bile 'evet' demek için yeterli. Yargının tarafsız olmasını söylüyor olması bile, bir tek kelime bile, bu pakete 'evet' demek için yeterli. Kaldı ki çok alanda Türkiye'ye yenilik getirecek, cumhurbaşkanları ile başbakanlar arasındaki uyuşmazlığa son verecek olan, devletin daha hızlı çalışmasını, herkesin sadece kendi işini yapmasını sağlayacak olan, hepsi aslında Türkiye'ye çağ atlatacak Türkiye'ye sıçrama yaptıracak özellikte maddeler" dedi.

- "Türkiye'nin bölgesel bir güç, küresel oyuncu olmasının önünü açacak''

Bugüne kadar AK Parti'nin başarılı bir politika yürüttüğünü ve başarılı sonuçlar aldığını belirten Özlü, bütün bu çalışmaların, sisteme rağmen, sistem zorlanarak yapıldığını söyledi.

Bakan Özlü, "Yeni paket sistemdeki zorlamaları ortadan kaldıracak, aziz milletimizin bölgesel bir güç, küresel bir oyuncu olmasının önünü açacak bir paket.'' değerlendirmesinde bulundu.

Kendilerinin milli iradeye saygılı bir siyasi kadro olduklarını dile getiren Özlü, "Bir referanduma gidiyoruz, burada bir kriter var, yüzde 50 artı bir. Yüzde 50 artı bir 'evet' çıkarsa kabul, yüzde 50 artı bir 'hayır 'çıkarsa o da kabul. İkisi de meşru çünkü milletimiz karar veriyor. 50 artı bir 'evet' ne kadar saygıdeğerse, 50 artı bir 'hayır' da o kadar saygıdeğer. Çıkacak olan sonuç her neyse, ne olacaksa biz AK Parti olarak milletimizin kararına son derece saygılıyız." diye konuştu.

- Kredi desteği ile 11 milyar liraya yakın bir sıcak para girişi olacak"

KOSGEB'in 50 bin liralık sıfır faizli işletme kredi desteğine yönelik hedefin ne olduğunun, dağıtımın ne zaman yapılacağının sorulması üzerine Özlü, bunun KOSGEB eliyle küçük işletmelerin, özellikle mikro işletmelerin desteklenmesine yönelik bir paket olduğunu anımsattı.

Geçen senenin bütçesinden bir miktar para kaldığını, bunu bir sonraki yıla devretmek yerine, küçük işletmelere devretmeyi düşündüklerini ifade eden Özlü, "O, aşağı yukarı 15 bin kişiyi kapsayan kredi paketiydi. Onu 15 bin kişiye verdik fakat 250 bine yakın başvuru geldi. Bu sene 2017 yılı bütçesi açılınca tekrar değerlendirdik. Geçen sene başvurup alamayanlar, tekrar başvuru yapmadılar, onları biz olduğu gibi kabul ettik. 10-20 Şubat arası yeni başvurular aldık. Geçen yıl başvuranlar ile bu seneki başvuruların toplamı 770 bin 976 oldu." diye konuştu.

Şartları sağlayan ve ihtiyacı olan herkese 50 bin liraya kadar, bir yılı geri ödemesiz, üç yıl geri ödemeli ve sıfır faizli kredi vereceklerini belirten Özlü, söz konusu 770 bin kişiden 114 bin 302'sinin, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığından hiçbir mali verisi olmayan işletmeler, pasif ya da yeni kurulmuş bazı naylon şirketler olduğunu, bunları düştüklerini kaydetti.

Güvenlik soruşturmasına takılan şirketler ile mükerrer başvuruları da elediklerini anlatan Özlü, daha önce esnaf ve sanatkar kooperatiflerinin 30 bin sıfır faizli kredisinden istifade edenleri de çıkardıktan sonra geriye kalan sayının 529 bin olduğunu bildirdi.

Söz konusu 529 bin şirketten özellikle mikro işletmeleri, ihtiyaç sahibi küçük işletmeleri tercih ettiklerini vurgulayan Özlü, şöyle devam etti:

"Bunları da cirosu 1 milyon liranın altında olan, şirketin büyüklüğüne göre... Diyelim ki tek kişinin çalıştığı, yıllık cirosu 100 bin lira veya 250 bin liraya kadar olan şirket, bunlara 20 bin lira, yıllık cirosu 250 binden 500 bin liraya kadar olanlara 30 bin lira kredi veriliyor. İhtiyaç miktarına göre 1 milyon lira ciroya kadar kademelendirme yaptık. Biraz bunu artırdık. 1 milyon 350 bin liraya kadar, çalışan sayısı 1-9 olan mikro işletmeleri hesapladık. Bunlar 460 bin 167 şirket çıktı. Yaklaşık 11 milyar lira tutuyor vereceğimiz kredi miktarı. Alımlar başladı, şu anda bankaya gidip 'krediye hak kazandım, paramı istiyorum' diyenler işlemlerini yapıyorlar. Dolayısıyla önümüzdeki 15-20 gün içerisinde piyasaya 11 milyar liraya yakın bir sıcak para girişi olacak."

- "Alınan tedbirlerin piyasaya yansıması ilk yarıda görülecek"

Başka ne tür adımlar atılacağının sorulması üzerine Özlü, beyaz eşya ve konut sektörlerinde yapılan ÖTV ve KDV indirimlerinin de piyasaya canlılık getirdiğini gözlemlediklerini söyledi. Son bir ayda piyasada bu anlamda canlanma yaşandığını dile getiren Özlü, "Aslında Türk ekonomisindeki iyileşmenin işaretlerini geçen senenin aralık ayından itibaren görmeye başladık. Bunlar neydi? İhracatımızdaki artışlar, sanayideki toparlanma, ılımlı büyüme sinyalleri..." dedi.

Alınan tedbirlerin uygulamada piyasaya tam yansımadığını kaydeden Özlü, "Varlık Fonu, Bireysel Emeklilik Sistemi gibi radikal tedbirler aldık. Ben bu aldığımız tedbirlerin piyasaya yansımasının yılın ilk yarısında görüleceğini düşünüyorum." diye konuştu.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Antarktika'ya üs kurmak amacıyla 9 kişiden oluşan bir araştırma grubu gönderdiklerini ve söz konusu üssün 2018'de kurulmasını öngördüklerini belirterek, "Biz buraya üs kuracağız, bilimsel araştırmalar yapacağız. Sürekli orada kalacağız. Biz de oradayız, bir bakıma orada hak iddia ediyoruz." dedi.

Özlü, Antarktika'da mevsimlerin Türkiye'ye göre farklılık gösterdiğini ifade ederek, kıtada yaz mevsiminin 15 Kasım'da başlayıp 15 Mart'a kadar devam ettiğine dikkati çekti. Yaz mevsiminin sonuna doğru Antarktika'ya 9 kişiden oluşan araştırma grubu gönderdiklerini anlatan Özlü, öncelikli amaçlarının kıtanın neresinde üs kurulabileceğine ilişkin fizibilite etüdü yapmak olduğunu söyledi.

Gönderdikleri heyetten Antarktika'ya ilişkin bilgilerin gelmeye başladığını belirten Özlü, kıtadan gelen fotoğrafı paylaştı.

Antarktika ile ilgili anlaşmanın Meclis'ten geçtiğini aktaran Özlü, "Türkiye, Antarktika'nın sadece bilimsel amaçlarla kullanılmasını öngören anlaşmaya taraf oldu, onayladı. Dolayısıyla biz danışman olmayan ülke statüsünden, danışman ülke statüsüne geçiyoruz. Yaklaşık 53 ülke var. Hiç ummadığımız ülkeler orada üs kurmuşlar. Türkiye'nin de Antarktika'da üssü olacak." diye konuştu.

Dünyanın temiz içme suyu kaynaklarının önemli bir kısımının Antarktika'da bulunduğuna işaret eden Özlü, "Biz de Türkiye olarak, madem ki küresel bir oyuncu olmak istiyoruz, Antarktika'da bizim de üssümüz olacak. Biz de orada bilimsel çalışmalar yapacağız. Bunu Bakanlığımız şu anda koordine ediyor. Aslında bize bu görev Cumhurbaşkanlığımızdan verildi. Onlar, daha önce çalışmışlar. Bunu uygulamakla ilgili faaliyetleri üniversitelerimizle birlikte çalışıyoruz." ifadesini kullandı.

Söz konusu heyetin çalışma takvimine ilişkin bilgi veren Özlü, "Heyet 1 ay kalıp dönecek. Çünkü kış geliyor. Eksi 80 dereceye kadar soğuk olan bir yer düşünün... Hatta üs kuran ülkeler 1 sene sonra gittiklerinde, karlarla kaplı olduğu için nereye üs kurduklarını bulmakta zorlandıklarını ifade ediliyor. Bir fizibilite raporu çıkarılacak. Oraya kuracağımız yapılar, binalar Türkiye'de yapılacak, gemiyle gönderilecek. Onun boyutları ne olacak, ne kadarlık bir alanda çalışacağız etüt olarak çıkarılacak. Geminin buz kıran özelliği olması lazım. Envanterimizde bu özelliğe sahip gemiler yok. Belki bir yeni gemi yapacağız veya kiralayacağız." şeklinde konuştu.

Kıtadaki üssün 2018'de kurulmasının planlandığına işaret eden Özlü, "Türkiye büyük bir ülke. Biz, dünyada ilk 20 büyük ülke arasındayız. Türkiye, sadece içinde kapalı küçük bir ülke değil." dedi.

Antarktika Kıtasının varlığına ilişkin Piri Reis'in haritasında bazı işaretler olduğunu vurgulayan Özlü, "Biz bu haritayı yeni baştan yaptırdık, bunu Antarktika'da hak iddia eden ülkelerin, kanıt olarak sundukları bir müze var. O müzeye haritamızı gönderdik. 'Bizim de Piri Reis zamanında haritayı yaparken böyle bir kıta olduğuna işaret ediyor' diye bir belge olarak sunduk." diye konuştu.

Özlü, "Biz buraya üs kuracağız, bilimsel araştırmalar yapacağız. Sürekli orada kalacağız. Biz de oradayız, bir bakıma orada hak iddia ediyoruz." ifadesini kullandı.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Türkiye Uzay Ajansının kurulmasına ilişkin yasa tasarısının Meclise sevk edildiğini belirterek, "Tasarı, Meclis Sanayi Komisyonunda görüşülecek, inşallah gelecek hafta Genel Kurula gelecek ve yasalaşacak." dedi.

Özlü, Türkiye Uzay Ajansının kurulmasına ilişkin yasa tasarısının Meclise sevk edildiğini, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda görüşüleceğini bildirdi. Özlü, "İnşallah gelecek hafta Genel Kurula gelecek ve yasalaşacak." ifadesini kullandı.

Japonya, Almanya ve ABD'de uzay ajanslarının bulunduğuna dikkati çeken Özlü, projenin Türkiye'nin uzaydan daha fazla faydalanmasını öngören bir çalışma olduğunu söyledi.

Bakan Özlü, Türkiye Uzay Ajansının, uzaya ilişkin Türkiye'nin faaliyetlerini tek çatı altında toplayacağını, gelişmiş bütün ülkelerde benzerlerinin bulunduğunu dile getirerek, "Geç kaldığımızı bile söyleyebilirim. Keşke bunu daha önce kursaydık ve çalışmalara başlasaydık." dedi.

- SOM seyir füzesinin F-35 uçaklarına entegre edilmesi projesi

Özlü, teknik ve bilimsel araştırmalar yapan TÜBİTAK'ın çalışmaları sonucu ortaya çıkan ürünleri öncelikle Türkiye'de silahlı kuvvetlerin kullanmasını sağladıklarını belirterek, şu anda Türk Silahlı Kuvvetleri envanterine giren, TÜBİTAK enstitülerince geliştirilen çok sayıda ürün bulunduğuna dikkati çekti.

Bakan Özlü, söz konusu ürünlerin ticarileştirilmesini şirketler eliyle yaptıklarını ifade ederek, "Örneğin SOM füzesinin F-35 uçaklarına entegre edilmesi ve bu uçaklarda kullanılmasını öngören projeyi ROKETSAN öncülüğünde yürütüyoruz. F-35 programında 9 ülke var. Savunma Sanayii Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü tarafından geliştirilen, ROKETSAN tarafından üretilip satılacak olan SOM seyir füzelerinin bu ülkelerde kullanılmasını hedefliyoruz. F-35 Joint Strike Fighter Programı, ABD öncülüğünde bir konsorsiyumdur. Alıcı ülkelerle ROKETSAN görüşmelerini sürdürüyor." diye konuştu.

- "Makinaların birbiriyle konuştuğu bir düzene doğru gidiyoruz"

Bakan Özlü, 4. Sanayi Devrimi kapsamında, geçen senenin sonunda "Türkiye'nin Dijital Dönüşümü Platformu"nun kurulduğuna işaret ederek, bu platformun içinde sanayi temsilcilerinin bulunduğunu, platformda yer alan üyelerin sanayi dönüşümü için bir yol haritası hazırlayacağını ve bunun Bakanlık koordinasyonunda uygulanacağını belirtti.

Bilişim, internet ve bilgisayar teknolojilerinin yaygın olarak kullanılacağı bir dünya düzenine doğru gidildiğini dile getiren Özlü, şunları kaydetti:

"Örneğin, evdeki buzdolabında domates azaldı, buzdolabınız cep telefonunuza mesaj gönderecek 'domatesin azaldı, gelirken domates al' diye. Bağlantılı marketiniz var ise markete mesaj gönderecek. Makinaların birbiriyle konuştuğu bir düzene doğru gidiyoruz. Ciddi bir trafik sıkıntımız var. İnsansız otomobiller gündemde. Örneğin, cep telefonunuzdan otomobilinizi çağıracaksınız, bir insansız otomobil gelecek, sizi olduğunuz yerden alacak, nereye gitmek istiyorsanız onu söyleyeceksiniz, sizi gideceğiniz yere götürecek ve bırakacak. Ödemeleri de kredi kartınızdan otomatik bir şekilde yapacak. Bu şekilde, park, otomobil bakım derdiniz olmayacak. Bunlar bilim kurgu değil, yakın gelecekte hepsini birlikte göreceğiz."

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, TÜBİTAK reformunu 15 Mart'tan önce yasalaştırmayı hedeflediklerini belirterek, "Dağınık bir bütçe sistemi yerine toplu bir özel hesapta toplanan bütçe sistemi getiriyoruz. Her alanda destek vermeyeceğiz. Stratejik gördüğümüz, Türkiye'nin siyasi stratejik hedeflerine uygun alanlarda destekler vereceğiz." dedi.

Teknoloji üreten bir Türkiye'yi arzu ettiklerini ifade eden Özlü, son 14 yılda Ar-Ge harcamalarının, Cumhuriyet tarihinde ilk kez Gayri Safi Milli Hasılanın yüzde 1'ini aşarak yüzde 1,06 olduğunu, söz konusu dönemde patent başvuruları ve araştırmacı personel sayısının arttığını dile getirdi. TÜBİTAK reformu hakkında bilgi veren Özlü, şunları kaydetti:

"Mevcut sistemin girdileri var. Hükümet destekliyor, girdi veriyor fakat sistemin çıktıları, verilen girdilerle mütenasip değil. Dolayısıyla sistemde bir düzenleme yapmak gerekiyordu. Son 6 aydır bunu çalışıyoruz. Üzerinde çok dikkatli çalıştık. Merkezinde belki TÜBİTAK gözüküyor ama bu aslında bütün ekosistemi yeni baştan kurgulayan, teknoloji yönetiminde yapısal bir dönüşümü sağlayan bir düzenleme. Karar mekanizmalarını hızlandıran, süreçleri kısaltan bir model getiriyoruz. Bu çerçevede Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulunun (BTYK) 21 üyesi var. Davetlilerle birlikte yaklaşık 100'den fazla bir katılım oluyor. Bu kurulu kaldırıyoruz. Bunun yerine Bilim, Teknoloji ve Sanayi İcra Kurulunu kuruyoruz."

Yaptıkları bütün faaliyetlerin sanayi için olduğunun altını çizen Özlü, bilimin teknoloji, teknolojinin de sanayi için çalışacağını ifade etti. Özlü, bu unsurlardan birinin çıktısının, diğerinin girdisinin olması gerektiğini belirtti.

Ekonomiye fayda sağlayacak bir mekanizma kurmaya çalıştıklarını dile getiren Özlü, "Bilim, sanayi ve teknoloji politikalarının müştereken belirlendiği, aynı hedefe yönlendirildiği bir sistem kurguluyoruz." dedi.

- "Reformu 15 Mart'tan önce yasalaştıracağız"

Türkiye'de çok sayıda kurumun Ar-Ge ve teknoloji destekleri verdiğinin altını çizen Özlü, her bakanlığın bu anlamda bir Ar-Ge fonu bulunduğunu kaydetti. Bu fonları tek bir çatı altında birleştireceklerini ifade eden Özlü, şöyle devam etti:

"Devletin tek bir Ar-Ge bütçesi olsun. Bu, özel bir hesapta toplansın. Bunun da harcama yetkisi Başbakan'ımızın başkanlığındaki Bilim, Teknoloji ve Sanayi İcra Kurulunda olsun. Bu, karar süreçlerini kısaltacak. 21 üye yerine gündemindeki konulara göre 3-4 üyenin karar alabileceği pratik bir mekanizma getiriyoruz. Her alanda destek vermeyeceğiz. Stratejik gördüğümüz, Türkiye'nin siyasi stratejik hedeflerine uygun alanlarda destekler vereceğiz. Yıllık ortalama 352 milyon lira hibe desteğimiz var. Bunu aşağı yukarı 3 bin 500 firmaya vermişiz. Bundan bir şey çıkmıyor, etki analizini yapamıyoruz. Desteklerin sanayimizde meydana getirdiği etkiyi ölçemiyoruz. Yeni sistemde bu, ölçülebilir olacak. Çıktı bazlı performans değerlendirmesi yapacağız. Ne kadar harcadığımızdan ziyade o harcamalar sonucu ne elde ettiğimize bakacağız. Gerekiyorsa yeni baştan politikaları gözden geçireceğiz."

Özlü, TÜBİTAK reformunu 15 Mart'tan önce yasalaştırmayı hedeflediklerini belirterek, "Başbakanlıkla ve Maliye Bakanlığı ile metnin son şekli üzerinde teknik olarak çalıştık. İnşallah gelecek hafta başında komisyonda görüşeceğiz ve Meclis Genel Kurulunda TÜBİTAK reformunu geçireceğiz. Bunu muhalefetle uzlaşarak geçirmek istiyoruz. Çünkü Suriye'ye asker göndermiyoruz, görüş ayrılığı olacak bir şey yok, bu milli bir hadise." diye konuştu.

- "Dünya için otomobil üreteceğiz"

Yerli otomobile ilişkin de konuşan Özlü, yerli otomobil konusunda iş modelinde değişiklik yaptıklarını söyledi. Bu anlamda özel sektörün önde olduğu, devletin desteklediği bir modelle yola devam edeceklerini dile getiren Özlü, "Küresel bir başarı hedefliyoruz. Sadece Türkiye için değil, bütün dünya için otomobil üreteceğiz. Nasıl ki yabancı markalar Türkiye'de fabrikalar kurup, otomobil üretiyorlarsa biz de benzer şekilde bir başarıyı hedefliyoruz." dedi.

Otomobil üretmenin teknik açıdan Türkiye için problem olmadığını vurgulayan Özlü, Türkiye'nin sahip olduğu mühendisler ile yan ve ana sanayinin her segmentteki otomobili üretebileceğini belirtti. Meselenin ise ticari olduğunu anlatan Özlü, "Teknolojik ağırlığı daha az, ticari ağırlığı daha fazla olan bir faaliyet. Bayi ve pazarlama sisteminiz ile servis... Diyelim ki devlet bir otomobil yaptı, piyasaya sürdük. Bir vatandaşımız satın aldı, Erzurum'a gitti ve bozuldu. Buna kim bakacak? Servisi olması lazım. Dolayısıyla bu, ticari ağırlığı fazla olan bir konu. Bu yüzden biz burada sanayicilerimizin önde olduğu bir model arayışı içindeyiz." ifadelerini kullandı.

- "Konsorsiyum arzu ediyoruz"

Üretimi tek kişinin yapması kadar çok ortaklı olmasının de riskler taşıdığına dikkati çeken Özlü, "Birbirleriyle anlaşan, istekli bir konsorsiyum arzu ediyoruz. Bu çerçevede çalışmaları yürütüyoruz. Çalışmalar iyi gidiyor. İnşallah önümüzdeki günlerde kimlerin olduğunu açıklayacağız." dedi.

AB'de 2025-2030 yıllarında şehir içlerine karbon emisyonu yayan araçların girmelerinin yasaklanacağını anlatan Özlü, bu anlamda elektrikli otomobile yönelik bir eğilim olduğunu söyledi. Bu açıdan bakıldığında şehir içi taksi ve elektrikli otomobile öncelik verdiklerini belirten Özlü, bu hedefe 2019 yılında ulaşmayı amaçladıklarını kaydetti.

AA