Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Erdoğan: Almanya'nın uygulamaları geçmişteki Nazi'den farklı değil

Erdoğan: Almanya'nın uygulamaları geçmişteki Nazi'den farklı değil

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ey Almanya, sizin demokrasiyle yakından uzaktan alakanız yok.Sizin şu andaki uygulamalarınız geçmişteki Nazi uygulamalarından farklı değil" dedi

Giriş: 05 Mart 2017, Pazar 19:02
Güncelleme: 05 Mart 2017, Pazar 19:03

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ekonomi ve Adalet Bakanlarının Almanya'daki programlarının iptal edilmesine ilişkin, "Almanya'da arkadaşlarımızı konuşturmuyorlar. Varsınlar konuşturmasınlar. Yani konuşturmamakla Almanya'daki oyların 'evet' değil de 'hayır' çıkacağını mı zannediyorsunuz? Ey Almanya, sizin demokrasiyle yakından uzaktan alakanız yok. Sizin şu andaki uygulamalarınız geçmişteki Nazi uygulamalarından farklı değil, bunu böyle biliniz." dedi.

Erdoğan, Kadın ve Demokrasi Derneğince (KADEM) Abdi İpekçi Spor Salonunda düzenlenen "Kadın ve Demokrasi Buluşması" programında yaptığı konuşmada, "Kadın Varsa Demokrasi Vardır" sloganıyla gerçekleştirilen etkinliğin vurgusunu da gayet yerinde ve anlamlı bulduğunu özelikle belirtmek istediğini söyledi.

Kadınların, gençlerin içinde olmadığı bir demokrasinin sadece eksik değil, aynı zamanda sürdürülemez olduğunu ifade eden Erdoğan, "Kendi kişisel siyasi hikayemdeki başarımın sırrını bir cümleyle özetleyin derseniz, kadınları demokrasiyle, siyasetle buluşturmayı başarmış olmamdır derim. Aynı şekilde gençleri siyasetle buluşturmamdır derim." ifadelerini kullandı.

"Kadına şiddet elbette ki bir insanlık suçudur"

Bir yandan ifrat ve tefritin, diğer yandan eski alışkanlıkların farklı biçimlerle tezahürünün burada da kendini gösterdiğine işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:

"Dün kadını insan yerine koymayanlar, bugün yine kadınları farklı bir yere konumlandırmaya çalışıyor. Dün kadını alınıp satılan bir eşya gibi görenler, bugün de kadın bedenini ve emeğini metalaştırarak bir anlamda modern kölecilik yapıyorlar. İşte bu konuda KADEM'in yaklaşımının, yani kadına hak ettiği değeri ve toplumsal rolü insan hakları kapsamında kazandırma mücadelesinin en doğru, en sağlıklı yöntem olduğuna inanıyorum. Bizim kadınlarımızın haklarını, hukuklarını korumak için dışarıdan model almaya, tercüme yapmaya, kopya çekmeye ihtiyacımız yoktur. Medeniyetimizde ve kültürümüzde kadın haklarını istediğimiz istikamette geliştirmeye yönelik felsefi ve fiili her türlü örnek mevcuttur. Birileri ısrarla sadece kadına yönelik şiddeti ve bu doğrultuda yorumladıkları birtakım ifadeleri, örnekleri öne çıkarıyorlar. Kadına şiddet elbette ki bir insanlık suçudur. "

"Kadın erkekle eşit değil çok daha ötesidir"

Kadının müstesna bir yere sahip olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Ülkemizde şayet bir erkek bir kadına şiddet uyguluyorsa, kötü davranıyorsa, hiç kimse bunun faturasını dinimize, kültürümüze, medeniyetimize çıkartamaz. Çünkü inancımızda ve Anadolu irfanında kadın gerçekten çok müstesna bir yere sahiptir. Bakınız erkekle eşittir demiyorum, çok daha ötesidir."

"Suriye'de kadınların çektiği çileler tek başına insanlığın vicdanını sızlatmaya yeter"

Uğradığı haksızlıklar, adaletsizlikler, ayrımcılıklar karşısında kadının yanında yer almak, insan olan herkesin görevi olduğunu belirten Erdoğan, "Bugün dünyada yaşanan krizlere baktığımızda, sorunları çıkartanlar genelde erkekler iken, bunların bedelini ödeyenlerin ağırlıklı olarak kadınlardan, çocuklardan oluştuğunu görüyoruz. Suriye'de 6. yılına giren insani krizde eşlerini kaybeden, evleri yıkılan, çocuklarıyla ortada kalan kadınların çektiği çileler, tek başına insanlığın vicdanını sızlatmaya yeter." ifadelerini kullandı.

"'Evet' diyerek gençlerimizi ülkenin kaderinde söz sahibi yapacağız"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, teröristbaşlarının 16 Nisan'da oylarının 'hayır' olduklarını belirterek, şöyle devam etti:

"Şimdi kardeşlerim, eğer 16 Nisan'da 'hayır' oyu vermek suretiyle Kandil'le beraber o değirmene su taşıyacaksak, ülkemizin halinin ne olacağını düşünün. 'Evet' dersek ne olacak, onu da söyleyeyim. 'Evet' dersek biz 18 yaşındaki gençlerimizi parlamentoya taşımak suretiyle ülkenin kaderinde söz sahibi yapacağız, olay bu.' ülkenin kaderinde söz sahibi yapacağız."

"Millet artık gensoruyu kendisi verecek"

Erdoğan, "Bizim sorunumuz şu anda rejim sorunu değildir. Bizim şu anda sorunumuz sistemledir. Bu da 200 yıllık bir mücadeledir. İnşallah milletin 16 Nisan'da yönetime el koyma kararıdır bu sistem değişikliği. Yani millet artık gensoruyu kendisi verecek, güven oylamasını da millet kendisi yapacak, 5 yılda bir. 5 yılda bir eğer cumhurbaşkanı, parlamento iyi çalışmışsa yola devam, çalışmamışsa 'haydi siz dinlenin bakalım'. Bunun kararını kim verecek? Millet verecek." dedi.

"Mesele mevzuattan önce zihniyet meselesidir"

Medeniyetimizde kadına verilen değere dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:

"Afedersiniz, 3-5 psikopatın yanlışı ne bizi, ne inancımızı ne de geleneğimizi temsil eder. O tür yanlışlara yönelenlere hak ettikleri cezayı vermek devletin, onlar üzerinde toplumsal baskı kurmak da milletin işidir. Dikkat ediniz, bugün kadına en fazla şiddetin uygulandığı yerlerin başında güya bu meselelerde en çok hassasiyet gösteren kesimlerin yaşadığı büyükşehirler geliyor. Hatta, Batı ülkelerinde bu tür olaylara diğerlerinden çok daha fazla rastlandığı ifade ediliyor. Demek ki mesele söz ve mevzuattan önce, zihniyet meselesidir. Zihniyet bozuksa siz ne kadar yaptırım getirirseniz getirin, facialar yaşanacaktır. Ülkemizde kadınlarla ilgili sorunların bu çerçevede sorulması, tartışılması ve çözüm yolları üretilmesi en doğru yoldur, yöntemdir. Aksi takdirde son 200 yıldır hayatımızın her alanını işgal eden ve çözdüğünden daha fazla soruna yol açan taklitçilik ve tercümecilik tuzağından kurtulamayız. KADEM, işte bu çerçevede ortaya koyduğu özgün yaklaşımla takdiri hak eden bir sivil toplum kuruluşumuzdur."

"Vesayet aracılığıyla Meclisin cumhurbaşkanı seçme hakkı engellenmeye çalışıldı"

Erdoğan, Türkiye'yi ve halkı daha ileriye taşımak için çözüm ürettiklerini, proje geliştirdiklerini ve icraat yaptıklarına işaret ederek, şöyle konuştu:

"Bu çalışmaları, sistemden kaynaklanan arızalara, aksaklıklara ve sıkıntılara rağmen yürüttük. Sistemde sıkıntı varsa, ne yaparsanız yapın, belirli bir düzeyin üzerine çıkamıyorsunuz. Türkiye, darbe dönemlerinde kurulmuş ve tahkim edilmiş, seçilmişleri atanmışlarla murakabe etme üzerine kurulu sistemle gidebileceği yere ulaşmıştır. Ülkemizde çok partili hayata geçildikten sonraki kriz dönemlerine baktığımızda hepsinin de gerisinde, yürütme, yasama ve yargı organları arasındaki güç kavgalarının bulunduğunu görüyoruz. Yürütme yasama üzerinde, yargı hepsinin üzerinde tahakküm oluşturmaya çalışınca sistem ister istemez tıkanıyor ve arıza veriyor. 1960'da, 1971'de, 1980'de, 1997'de ve 2001'de de yaşadık. Hatta 2007 yılında bizzat kendimiz bu sıkıntıya maruz kaldık. Yargı ve bürokratik vesayet aracılığıyla Meclisin cumhurbaşkanı seçme hakkı engellenmeye çalışıldı."

Cumhurbaşkanını doğrudan halkın seçmesiyle ilgili anayasa değişikliğinin bu krizi aşmak için yapıldığını anımsatan Erdoğan, bunun da eksik olduğunu söyledi.

Erdoğan, 2014'te cumhurbaşkanlığı görevine geldiğini hatırlatarak, millete verdiği sözler için yine milletten aldığı güçle çalışmaya başladığını kaydetti.

"Dedemiz Fatih, karadan yürüttü gemileri denizin altından yürütüyoruz"

Osmangazi Köprüsü ve Avrasya Tüneli'nin de 'evet' diyenlerin eseri olduğunu dile getiren Erdoğan, "Dedemiz Fatih, karadan yürüttü gemileri, biz de denizin altından yürütüyoruz. Özelliğimiz bu. Bu dağdakilerin böyle bir derdi var mı? Dağdakilerle beraber hareket edenlerin böyle bir derdi var mı? İşte onun için şurada ne kaldı, 40 gün. Durmak yok. Kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Bu işin Allah'ın izniyle ipi sizin elinizde. Onun için çok çalışacağız. Sizin gayretinizi çok önemsiyorum. Zaferin anahtarını sizde görüyorum. Bunun için de durmak yok, yola devam."

"Barışın simgesi evettir"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin geçen 14 yılda ekonomide olduğu gibi demokraside de çok büyük fedakarlıklar yaparak mesafeler aldığını söyledi.

Erdoğan "Şimdi ne diyorlar? Ekonomi felaket. Ne felaketi ya. Türkiye'nin ekonomisi felaket olsa... 18 Mart Çanakkale Köprüsü ihale edildi. Rakam ne biliyor musunuz? 10 milyar doların üzerinde. Biz buna para vermiyoruz. İki Türk firmasıyla iki Kore firması birlikte bunu yap-işlet-devret ile şu anda almış vaziyetteler ve arazi düzleme çalışmaları başladı, sondajlar yapılacak ve 18 Mart'ta da temelini atacağız." dedi.

"F16'larla vatandaşıma bomba yağdıranlar, işte bugünün hayırcıları"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"F16'larla vatandaşıma bomba yağdıranlar, işte bugünün hayırcıları. Bunu belki eleştirenler olacak ama ben gerçekleri söylüyorum, söylemekle de mükellefim. Çünkü biz bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız ve böyle yürüyeceğiz. 249 şehit verdik, 2 bin 193 gazi verdik. Eğer bir toprak uğrunda kan akıtılıyorsa vatan olur. Aksi takdirde vatan olmaz. İşte bu vatan 780 bin kilometrekareyle uğrunda kanlar akıtılmış, kanla hercümerç olmuş bir vatan."

"Türk sistemi, Cumhurbaşkanlığı sistemini getiriyoruz."

Değerli kardeşlerim, inşallah, 16 Nisan'da oylayacağımız anayasa değişikliğiyle getirilen sistem bir tercihtir. Mecliste yönetim reformuna olumlu bakan 2 partinin vardığı uzlaşmayla ortaya çıkan bu tercihle herhangi bir yerden tercüme veya kopya olmayan, ülkemize mahsus bir Türk sistemi, Cumhurbaşkanlığı sistemini getiriyoruz. Bunu bilesiniz. Türkiye'ye ait bir sistem. Anayasa değişikliğiyle getirilen yeniliklerden, işte, 18 yaşı da söyledik, bir bakıma 16 Nisan 7 milyonu aşkın gencimizin inşallah sandığa gitmesidir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçerek gireceğimiz yeni dönemde siyasette ve bürokraside kadınlarımızın çok daha etkin bir yere geleceğinden emin olun. Biraz önce de söyledim. Bu sistemin patronu; erkeğiyle, kadınıyla doğrudan millettir. Yüzde 50 artı 1 oyla seçilmek zorunda olan hiçbir cumhurbaşkanı milletin taleplerine, beklentilerine sırtını dönemez, kulaklarını kapayamaz."

AA