Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Erdoğan'dan AB mesajı: 16 Nisan'dan sonra sürprizlerle karşılaşabilirsiniz

Erdoğan'dan AB mesajı: 16 Nisan'dan sonra sürprizlerle karşılaşabilirsiniz

Erdoğan, Almanya'ya gitme konusunda, "Şu anda gündemimde böyle bir şey yok. Bütün bu gündemlerin hepsini artık 16 Nisan belirleyecek. 16 Nisan'dan sonra çok sürprizlerle karşılaşabilirsiniz. Onlar da karşılaşabilir" diye konuştu

Giriş: 23 Mart 2017, Perşembe 21:24
Güncelleme: 23 Mart 2017, Perşembe 21:45

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CNN Türk-Kanal D ortak yayınında açıklamalarda bulundu.

Referandum sürecine ilişkin önemli değerlendirmeler yapan Erdoğan, AB ve Avrupa ülkeleriyle yaşanan gerilime de değindi.

İşte Erdoğan'ın açıklamaları;

"Ağzı olan konuşuyor. 18 madde nedir önce buna bir bakalım. Önce hazmedelim. 18 maddenin tamamiyle dışına çıkmak suretiyle farklı şeyler konuşursak bu bir aldatmaca olur. Biz ülkemizin geleceğine yönelik, ülkemizin kaderiyle ilgili ciddi bir adım atıyoruz. Anayasa bu. 339 oyla parlamentodan referandum geçti. 367'nin de üzerinde olsaydı öyle de olsa millete gideceğiz. Nihai karar merci millettir. Böyle olmadı, AK Parti ve MHP dayanışma halinde 339 oyla referandum yolunu açtılar. Bundan sonraki süreç halkımızda. Milletimiz burada nihai kararı verecek. Söz onun karar onun."

VEKİL SAYISI NEDEN ARTIYOR?

"1. maddede yargının bağımsızlığına tarafsızlık ilave edilecek. Türkiye Cumhuriyeti yargısı bağımsız ve tarafsız olacak. İkincisi milletvekili sayısı 550'den 600'e çıkartılıyor. Bu konuyla ilgili olarak bazı ülkelerden de örnekler vermek istiyorum. Bir millevekiline düşen insan sayısı itibariyle özellikle Almanya'dan başlayalım. Almanya; nüfusu 82 milyon, milletvekili sayısı 667, 123 bin kişiye bir milletvekili düşüyor. Fransa; 66 milyon nüfusu var, fakat milletvekili ve senato 925, orada 75 bin kişiye düşüyor. İspanya; 44 milyon nüfusu var, 616 milletvekili var 64 bin kişiye bir milletvekili düşüyor. İtalya; 60 milyon nüfusu var parlamento 952 kişiden oluşuyor, orada da 63 bin kişiye düşüyor. İngiltere; 65 milyon nüfusu var ama senato-milletvekili-avam kamarasına bakınca bin 449 ve 45 bin kişiye bir milletvekili düşüyor. Bizim 550, nüfus 80 milyon 143 bin kişiye bir tane düşüyor. Temsilde adaleti getiriyor mu, hayır. Biz bunun adımını atalım. Bundan rahatsız olmaya gerek yok"

"EN ÇOK İFTİHAR ETTİĞİM, EN ÖNEMLİ MADDE BU"

"Hakaret üstüne hakaretler, 450'ydi yetmiyor mu. Yeter yetmez ayrı şey. Parlamento ne işe yarar? Yasaların çıktığı yer değil mi? Bitti. Millet derse ki uygundur çıkacak. Uygun değil diyorsa zaten yapılacak bir şey yok. Öyleyse egemenlik kayıtsız şartsız milletinse o zaman çıkacak karara da evet diyeceğiz. Milletvekili seçilme yaşının 18'e indirilmesi var bir de. Benim de en çok iftihar ettiğim, olması gerektiğine inandığım en önemli madde bu. Niye? Bugün bizim çok dinamik bir parlamentoya sahip olmamız gerektiğine inanıyorum. Böyle bir parlamentoyu açtığımız zaman gençliğin ufkunu genişletecektir. Benim gencim benim için bu ülkenin kaderinde rol oynama imkanı var. Üniversitesini bitirdiği zaman, hatta okurken kalkacak siyasette varım diyecek, adımını atacak. Şu anda bizim geldiğimizde 30 yaş seçilme yaşıydı 25'e indirdik. Ama ben dünyayı geziyorum görüyorum, baktım ki dünya öyle değil. Sadece AB üyesi ülkelerde bile durum farklı"

"ANA MUHALEFET BÜTÜN GENÇLERE GÜVENMİYOR"

"Niye biz gencimize güvenmiyoruz? Şu anda bizim 18 ile 25 arasında bu seçimde oy kullanacak olanların sayısı yaklaşık 7 buçuk milyon. Bu gençliğe güveneceğiz ki gençlik de bir şeyleri yüklenecek. Dinamik parlamentoda diyelim ki 550, 600'e çıktı. Burada 600'ü de 18-25 olacak diye bir şey var mı? Yok. 25 ile 30 yaş arası şu an 5 kişi var. Neden bu kadar çekiniyoruz ya? Bu sayı 5 mi olur, 15 mi olur göreceğiz. Demek ki ana muhalefet bütün gençlere güvenmiyor. Bütün gençleri aday göstermekten de çekiniyor. Bu gençliğe güvenin. Tarihimizde gelen bir kaynağı var. Gençlik şunu biliyor benim ecdadım Fatih 21 yaşında çağ açtı. Sen yarınlarda bu ülkenin yönetiminde olacaksın ve bu ülkenin kaderine hükmedeceksin onun için iyi çalışın"

"BU İŞ SUİSTİMAL EDİLDİ"

"Yeni sistemde iki seçim 5 yılda bir yapılacak. Biz bileceğiz ki 5 yıl sonra şu gün bu ülkede cumhurbaşkanlığı ve Meclis seçimi olacak. Bu istikrarı ve güveni getiriyor bizim buna ihtiyacımız var. 14 yıl içindeki sihir kavramlarımız istikrar ve güvendir. Bunu kaybetmemeliyiz. Bakanlar Kurulu'na KHK yetkisi kaldırılıyor. Güvenoylaması kaldırılıyor. Çünkü güvenoylaması hakkı millet diyor ki benimdir. 5 yılda bir gerçek güven oylamasını o yapacak. Bundan sonra gensoru falan akşam yat sabah kalk yok böyle bir şey. Bu iş suistimal edildi. Şu ana kadar 484 gensoru verildi. Bunu verenler netice alamayacağını biliyor. Meclis'teki çalışmayı tıkamak için yapıyor. Bunlardan 4 tanesi kabul edildi, 480'i reddedildi. Niye parlamentoyu tıkıyorsun ya. Niye hızımızı kesiyorsun. Çok çalışmamız lazım. Bu ülkenin muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkması için sıçrama yapmamız lazım. İşleri güçleri gensorularla ön tıkamak oldu. Başaramadılar ama zaman kaybına uğradık"

"HER GEÇEN GÜN YALAN MAKİNESİ ÜRETİM YAPIYOR"

"Kılıçdaroğlu onu tashih dense kendini kurtaramaz. Her geçen gün yalan makinesi üretim yapıyor. Biz 2 dönem başbakanlarımızla uyum içinde çalışıyoruz. Neden? Aynı ekolden geldiğimiz için. Sayın Gül'den önce sayın Sezer'le böyle bir uyumu yakalayamadık. Atamalarda özellikle bunların olmaması gerekirdi. Fakat atamalarda bu sıkıntıları yaşadık. Aynı ekolden geldiği halde ki ertesi gün bütün piyasalar alt üst oldu. Benim milletimin bunu görmesi lazım. Anayasa kitapçığının fırlatılması. Bu iki zat aynı ekolden gelmişti. Faturası ne?"

"CUMHURBAŞKANI'NIN TBMM'Yİ FESİH YETKİSİ YOK"

"Cumhurbaşkanı'nın fesih yetkisi yok. Saf tipler var bazıları televizyonlara çıkıyor. Cumhurbaşkanı'nın böyle bir yetkisi yok. Yeni düzenlemeyle beraber böyle bir yetkiye sahip olmadığı gibi ülke erken seçime gitme durumundaysa kararı parlamento alır. Cumhurbaşkanı'nın erken seçime götürme yetkisi dahi yok. Bunu ancak Meclis'te yapabilir. Bunun da oranları var. O oranı yakalayamadığı takdirde bunu da sağlayamaz. Böyle bir seçime gitmek, sadece parlamento ya da cumhurbaşkanı değil. Aynı anda ikisi de. Böyle bir erken seçim. Sistem olarak uzlaşmanın içine itiyor. Bundan dolayı ülkede istikrar oluyor."

"100 YARDIMCI DİYE SAFSATA BİR ŞEY OLMAZ"

"Artık Başbakanlık yok. Türk tipi Cumhurbaşkanlığı'ndan bahsediyoruz. SAyın Kılıçdaroğlu'nun söylediği gibi kusura bakmayın, o da kusura bakmasın 100 yardımcı diye safsata şeyler olmaz ya. Biz göreve geldiğimizde 36 tane Bakan vardı. Bunu 25'e indirmek oldu ilk işim. Niye? Devlet Bakanları zaten icrai özelliği de yok, istedik ki icrai özelliğe dönüştürelim. Biz bu hizmeti bu anlayışı kabineye yerleştirmiş bir zihniyetiz. Boşta kalana bakanlık verelim anlayışıyla gelmedik. Onların hayal edemeyeceği bu uygulamaya koymak suretiyle çok daha pratik bir anlayışı getireceğiz"

ERKEN SEÇİM OLUR MU?

"Bu yapı 2019'un Kasım'ına kadar böyle gidecek fakat hükümetin Bakanlar için tasarrufu olabilir. Hükümet herhangi bir oylama yapar mı yapmaz mı bilmiyorum. Mevcut anayasa 16 Nisan'dan sonra bu hükümet kalkıp yerine yenisi gelmesi gibi zorlama söz konusu değil. Hükümet böyle bir karar alır mı hükümetin kendi tasarrufudur. Şu andaki görüntüde 2019 Kasım'a kadar gidecek bir hükümet var. Başbakan biz erken seçimi düşünmüyoruz diyor. Bana sorulsa ben de aynı kanaatteyim. Erken seçimlerle idare edilen ülkede istikrarı bulamazsınız."

"30 BÜYÜKŞEHİRDE ŞEHİR HASTANELERİ AÇACAĞIZ"

"Şu anda hala öğretmen açığımız var. Mali imkanı olmayan öğrencilere imkan sağladık. Bursaları gençlerimize verdik. Lisansüstü, doktora hepsine burs verdik. Bunlar üretimi gerçekleştirecek olan geleceğin temel taşlarıdır. Sağlıkta reforma gittik. İllerde değil, ilçelerde hastanelerimiz var. Yetmez dedik. Şehir hastanelerine girdik. Bakın Mersin'de, Yozgat'ta açtık. Isparta'da yine şehir hastanesi açıyoruz ve bu yıl sonuna kadar ciddi sayıda hastaneler açacağız. Asıl hedefimi 30 büyük şehirde açmak. Bunlar dünyaya bir mesaj. Bu dünya Türkiye'ye bu şekilde bakıyorsa beyin göçünü de buraya çekelim istiyoruz. Bu adımları bunun için atıyoruz. Tıp fakültelerinin ötesine geçtik. Sağlık üniversiteleri kuralım dedik. Hem devlet olarak hem özel sektör olarak kurduk. İstiyoruz ki süratle doktor sayımız artsın. Bununla da kalmayalım dedik devlet hastanelerindeki doktorlara kariyer yapma imkanını kolaylaştıralım dedik."

"FETÖ ELEBAŞINI ALAMADIK, ALAMIYORUZ"

"Adalette, emniyette bütün fiziki şartları değiştirdik. Silahlı Kuvvetler, emniyet teşkilatı ve köy korucuları arasındaki bağ farklı noktaya geldi. Dünyanın hiçbir yerinde adalet sorun olmaktan çıkmaz. Mesela buyrun ABD. ABD'de adaletten şikayet etmemek gibi bir şey var mı? Avrupa'da var mı? Başta Almanya, Hollanda, İsviçre. Var mı? Şurada işte bu ülkede devleti yıkma eylemine giren teröristbaşı FETÖ'yü evrakları göndermemize rağmen alamadık. Alamıyoruz. Hala belge gönderiyoruz. Toplam 4 bin 500 dosya Almanya'ya verildiği halde PKK'nın teröristlerini Türkiye'ye teslim etmiyor. Nerede adalet? Sadece ülkemizi görüyoruz. Kusura bakmasınlar. Yargının bağımsız olduğuna inanıyorsak o zaman onların vereceği karara da herkes saygı duyacak. Ülkemizden kaçıp giden hakim ve savcılar o makamdaydı. O makamlarda bulundukları zaman yaptıkları yanlışlar nedeniyle şu anda tarafsız ve bağımsız yargı tarafından yargılanacaklarını gördükleri için kaçıp gittiler"

"HAVAYOLUNU HALKIN YOLU HALİNE GETİRDİK"

"Türkiye'nin en büyük sorunlarından birisi ulaşımdı. 19 bin kilometre bölünmüş yol yaptık. Yetmez dedik. Biz bu havayolunu sayın Yıldırım'a dedim, bunu halkın yolu haline getirmemiz lazım. Ucuz olması lazım ki vatandaş hava taşımacılığından istifade etsin. Göreve geldiğimizde 25 havalimanımız vardı toplamda ama şimdi 59 oldu. Sen evinden çıkıyorsun yarım saatte havaalanına ulaşabiliyorsun. Bunlar yapılmış oldu. Yapılmakta olanlar var, ihalesi yapılmış olanlar var. En önemli yapılan havalimanlarından birisi de Mersin ve Adana'nın müşterek kullanacağı Çukurova. Rize-Artvin'e hitap edecek havalimanımız var. Yüksek Hızlı Tren'e iktidarımızda geçtik. Kilometrelerini artırıyoruz. Hedef 2 bin kilometrelik hacmi kapsayalım diyoruz."

"KOALİSYONLAR ENERJİMİZİ SÖKTÜ ALDI"

"Büyükşehirlerimiz raylı sistemde devrim yaşıyorlar. Bütün bunlar üretim değil mi? Bunlar ürün değil mi? Altyapı, üst yapısına hizmet getirecek beklenen enerjiyi meydana getirecek olan atılımlar değil mi? Bunu görmezsek yazık olur. Milli gelir 3 bin 600 dolardı şu anda 11 bin dolar. Koalisyonların hışmına uğramamış olsaydık 22 bin dolar olacaktı. Bütün enerjimizi söktü aldı koalisyonlar. 2023'te bizim hedefimiz nasip olursa kişi başına milli geliri 22 bin dolara çıkarmaktır. Daha önceki çizdiğimiz 25 bin dolardı. Şimdi 22 bin doları getiriyoruz. Gayri safi milli hasılayı da 2 rilyon dolara çıkarmak hedefimiz olarak var. Buna kilitleniyoruz. Bununla beraber sistem de önünü açmış olacak"

AVRUPA BİRLİĞİ İLE İLİŞKİLER

"Avrupa Birliği'nin şu an olan komiseri şusu, busu vesairesi. Kimsenin Türkiye'deki demokratik haklarını belirleme yetkisi yoktur. Bu millet belirleyecektir. Fransa yarı başkanlıkla idare ediliyor. İtalya bir anayasa değişikliği yaptı ve o süreç farklı şekilde oluştu. Kaldı ki Türkiye şu anda henüz AB'de müzakere masasında. Bizi 1963'ten bu yana oyalayan yapı var. Ve bu yapı oyalamaya devam ediyor. Vize meselesiydi, mültecilerle ilgili destek meselesiydi. Türkiye'ye karşı oyalama taktiği. Bütün haklar, özgürlükler, demokratik hakların kullanılmasına karşın Türkiye'nin bakanlarına kendi ülkesine uçuş yasağı koyan ülkelerin böyle bir şeyi konuşmaya hakkı yoktur. Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı'na diktatör diyecek kadar özgürlükten yoksun olanların bu tür şeyleri söyleme hakkı yoktur. Gerek Almanya, Hollanda, İsviçre, Danimarka bakın neler söylüyorlar. Seçimi atlatalım sonra gelin. Böyle bir saçmalık olur mu ya. Siz seçim öncesi gidip İngiltere'de seçim kampanyası yapabiliyorsunuz"

"ALMANYA CUMHURBAŞKANI'NA TEESSÜF EDİYORUM"

"Hayır kampanyası yapanlara kapını açıyorsun. Hatta Almanya'nın parlamentosundaki milletvekilleri hayır kampanyası yapabiliyor. Özellikle bunlar AB değerlerini çiğnediler. Bunu söyleyince rahatsız oluyorlar. Hiç istemezdim böyle olsun. Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier iyi arkadaş olduğumuz halde beni hedef alan bir açıklama yaptı. Bu açıklamayı yapmasından dolayı kendisine teessüf ediyorum. Keşke yapmamış olsaydı böyle bir açıklamayı. Almanya'daki faşizan baskıları söylüyorsam tanımı içinde söylüyorum. Nazi diyorsam bunu tanımı içinde söylüyorum. Aynı şey Hollanda için de geçerli. Şansölye sahiplendi. Hani siz kadın haklarını savunuyordunuz. Bayan bakanımı araba içinde hapsedeceksin. Atlarını itlerini köpeklerini sosyal demokratik haklarını kullanmak üzere bulunan Hollanda vatandaşı Türk kardeşlerimin üzerine salacaksın, Trabzonlu Hüseyin'imi köpeklere ısırtacaksın. Doktorlar 3 ay çalışamazsın diyor. Kandil'deki sözde başı bakıyorsun video konferansla konuşma yapabiliyor. Ben Köln'de böyle bir toplantıda aynı şekilde konuşma rica ettiler, konuşamızı yasakladılar. Buna evrensel hukukta ne denir açıklasınlar. Teröristi konuşturuyorsun. Ama Türkiye Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanı'na yasak koyuyorsun. Ama benim de diyeceklerim var sana elbette."

"16 NİSAN'DAN SONRA SÜRPRİZLERLE KARŞILAŞABİLİRSİNİZ"

"Şu anda gündemimde Almanya'ya gitmek yok. 16 Nisan'dan sonra çok sürprizlerle karşılaşabilirsiniz. Onlar da karşılaşabilir. Bir hafta 10 gün içinde 15 ülke dolaştım. Bütün gayretimi bunun için koydum. Aynı samimiyeti onlardan görmedik. O atağımızdan sonra bu bir sessiz devrimdir dediler. O zaman Liderler Zirvesine katılıyorduk düzenli olarak. Oradan kenara attılar Sarkozy'nin başkan olmasından sonra. Aynı şekilde Merkel o dönemde onlar girdikten sonra liderler arasına biz 3-4 ülkeydik. Bizleri kabullenmediler. Biz artık uzaktan seyretmeye başladık. Hala kabul ettik, ediyoruz gibi yarım yamalak bu tür şeyler yapıyorlar. Türkiye bunları kabullenecek bir ülke değil. Her şey olursa olur, olmazsa olmaz. Sorun bizden kaynaklanmıyor. Sorun tamamiyle AB ülkeleri bazılarından kaynaklanıyor. İçlerinde dürüst olanlar da var. İngiltere gitti referanduma ve çekildi"

"SİYASİ VE İDARİ ALANDA GÖZDEN GEÇİRME OLUR"

"AB ile siyasi ve idari alandaki ilişkilerde gözden geçirmeler olur. Kendi ülkesine benim Dışişleri Bakan'ımı sokmayan anlayışı ve o AB'nin mensuplarının hiçbirinin kalkıp da benim Türkiye ile ilgili mesajı yayınlamamasını kabullenemeyiz. Bunlara karşı tavrımız olmayacak mı? Bizim için küstah diyorlar, aynaya baksınlar. Küstahlar bize küstahlık taslayamazlar. Bu kadar ileri gidenler aynen karşılığını bulurlar. Bunu bilecekler. Türkiye ile gayri ahlaki yarışa girilmez, aynen cevabını alırlar. Bir taraftan müzakere masaında olacaksın bir taraftan bunu yapacaksın."

"EVET OYLARI ÖNDE VE YÜKSELİYOR"

"Evet oylarının her geçen gün önde ve yükselerek devam ettiğini biliyoruz. Asıl hedefimiz yükselen oyların çok daha yükselmesi. Yüzde 52 ile milletim cumhurbaşkanı seçti. Diyoruz ki şimdi milletim MHP'nin yaklaşımı ortada, AK Parti'nin yaklaşımı ortada ve bunun yanında BBP'nin yaklaşımı, Saadet Partisi'nin yaklaşımı ortada. Yönetici kadro hayır dese de tabanda evet oyları olduğuna inanıyorum. Yine inanıyorum ki CHP'ye gönül vermiş olan vatandaşlarım da Kandil'dekilerle beraber olmayacaktır. Kandil 'Hayır' diyor. Bu yüzden biz Hayır diyemeyiz diyecek olan vatandaşlarımda bu yaklaşımı görüyorum. Yüzde 52'nin çok çok üstünde bekliyorum. Diyarbakır, Van oralara gideceğiz. Araziden gelen araştırmalar da iyi. Yönetim sistemi burada yeniden inşa ediliyor"

"EVET'İ YÜZDE 60'LARIN ÜZERİNDE TAÇLANDIRALIM"

"Hükümet bir defa işin başında, Kasım 2019'a kadar Türkiye'de idari noktadan bahtsızlık söz konusu değil ki. Kendileri (CHP) hiç buralara gelmeyeceği için toparlamaya çalışıyorlar. Biz 49,5'la birinci parti olduğumuz zamanlar oldu. Ama 34,5'la da iki parti girdik. Ondan sonraki süreçlerde hep yüzde 60'ın üzerinde olduk. Benim derdim şu, 'Evet'i yüzde 60'ların üzerinde taçlandıralım. Çünkü bunu bu şekilde taçlandırdığınız zaman parlamentodaki gücü bu defa yeni yönetim sisteminde de yakalamak suretiyle Türk tipi başkanlık sistemini dünyaya örnek olarak sunma fırsatını yakalarız. 2019'a kadar olan hükümetin tasarrufunda olan birçok şey var. Benim değil de hükümetin. 2019'dan sonra yapılacak seçimde şahsım aday gösterilirse ayrı konu. Gösterilip çıkacak netice birçok şeyin değerlendirilmesinin önünü açacaktır. Ama bu Kasım 2019'dan sonra. 16 Nisan birçok şeyin belirlenmesine neden olacaktır diye düşünüyorum"

"DENİZLİ'DEN SONRA MİLLİ MAÇA GİDECEĞİM"

"Öyle zannediyorum ki benim de görüşmem gerekebilen bazı arkadaşlarım olabilir Temennim şudur, bütün bu yol arkadaşlarımızın bu süreç içerisinde bana da bir görev düşüyor, burada geçmişteki milletvekili arkadaşlarımla hepsiyle akşam yemeği yedim. Yemekte de mesajlarımı kendilerine verdim. O mesajların içinde zaten bunlar vardı. Bazıları sağolsunlar geldiler. Onlara da zaten genel merkezimiz, kurucusu olduğum için partimiz diyorum, görevlendirmeler yapmışlar. Yarın nasip olursa Denizli'deyim. Vatandaşlarımızla bir arada olacağız. Muhteşem bir miting olacağına inanıyorum. Akşam da milli maça gideceğim. Cumartesi günü Antalya'da olacağım."

"BANA DİKTATÖR DEMEYE EVAM ETTİKLERİ SÜRECE..."

"Bunlar kendilerine ait bir düşünce kirliliği içerisinde dolaşıyorlar. Siz bu tür kendi vatandaşınızı bizim de soydaşımız olanları eğer bu şekilde AB üyesi olup, AB kriterlerine göre değil de duygusal veya o baskıcı faşizanlıkla insanların üzerine giderseniz bunlar dünyanın değişik ülkelerinde değişik şekilde algılanacaktır. Oradaki insanlar Hollanda vatandaşı ve çok büyük hizmetleri olmuş insanlar. Ve siz onlara orada zulm ediyorsunuz. Aynı şey Almanya için geçerli. Orada yine terör örgütlerine müsaade ediyorsunuz ama elinde bayrağı ile başka hiçbir teröre yönelik unsur olmayanlara karşı hakkı vermiyorsunuz. O çok övündükleri gazeteleriyle bana diktatör diyorlar. Bana diktatör demeye devam ettikleri sürece bu kavramlarla hitap etmeye devam edeceğim"

ALMANYA'NIN FETÖ TAVRI

"Alman istihbaratı böyle açıklama yapamaz. Bu açıklama ben söylemedim, sen söyle diyen yönetimin açıklamasıdır. Burada Merkel 'ben bunu söylemedim, bakanım söyletmedi' diyemez. Çıksın bunun hesabını sorsun. Senin istihbaratının başındaki zat nasıl böyle bir açıklama yapabilir. Siz hiç Hakan beyin bu şekilde ülkeyi bağlayacak açıklama yaptığını duydunuz mu? İstihbaratçı çağırır kime verecekse mesajını onunla görüşmesini yapar. Ama sen medyaya böyle bir açıklama yapamazsın. Yapılıyorsa bunun arkasında başka bir şey var. Bu Alman yönetiminin nereye oturduğunu gösteriyor. Bunun kararını verebilecek yer Türkiye'dir. Sen ne anlarsın cemaat midir değil midir? Bunlar orada Diyanet'in imamlarını ajan diye topluyorlar. Gamalı haç işaretlerini camilere yapanlar kimler? Almanya'da, Hollanda'da, Avusturya'da yaptılar bunları. Bunlar Nazizmin ayak sesleri."

TRUMP İLE GÖRÜŞME VE FETÖ KONUSU

"Şu anda görüşmeler yapılıyor. Özellikle Dışişleri Bakanı'mızın ABD seyahati oldu Adalet Bakanı ile görüştü. ABD'de yönetimde şöyle bir anlayışı var. Seçim olan ülkede o ülkenin yöneticileriyle görüşmüyorlar. 16 Nisan'dan sonra buradaki seçimleri bitiririz ve randevularını verirler ve bu konuları açık ve net görüşme imkanını bulacağız. Mesajlar geliyor, gidiyor. Bu şekilde aldığımız mesajlardan şu çıkıyor, demek ki Mayıs ayı içerisindeki yüz yüze görüşme önem arz edecektir. Sadece FETÖ değil bölgenin sorunları için almamız gereken kararlar var. Son günlerde Suriye'de Münbiç, Rakka meselesid önem arz ediyor. Musul da aynı şekilde. Buralarda bu eylemler yapılırken koalisyon güçleriyle beraber ittifak halinde olması gereken Türkiye'nin NATO'daki ortaklarıyla beraber bu süreci önemsiyorum. 23 gün sonra ülkemizde referandum yapılacak ve halk oylamasıyla beraber ABD'ye yönelik adımlar olacak."

UÇAKTA CİHAZ KISITLAMASI

"Yetkililerimiz karşılıklı olarak görüşüyor. Temennim odur ki bir an önce bu yanlıştan vazgeçilir. Güvenliktir üzerinde durulur ama abartılı hale gelmemesi gerekir diye düşünüyorum. İngiltere Başbakanı ile konuyu görüştük. THY'nin ne kadar güçlü olduğunu biliyorum dedi. Modern bir dünyada bunlar x-raylerde aranıyor. Bunların içinde işadamları, akademisyenler var. Uçakta giderken bağlantılarını kuruyorlar. Bu insanları bundan mahrum ettiğinizde bu bağlantıları nasıl kuracaklar? Şu anda yaşadığımız zaman vakit nakittir anlayışından hareketle en kısa zamanı en ideal şekilde değerlendirme zamanıdır. Böyle bir ön kesme maalesef yanlış olur diye düşünüyoruz."

"ABD VE RUSYA'NIN YPG TAVRI BİZİ ÜZÜYOR"

"Peşinatçı olmayalım ama Suriye ile ilgili verilecek karar varsa bunu şu anda Suriye'deki gelişen tablolar üzerinde değerlendiriyoruz. Rusya ve ABD'nin YPG terör örgütüne gösterdiği ilgi bizi üzmektedir. PYD, PKK'ya gösterdikleri ilgi bizi üzmektedir. Kendilerine söylediğim için açıkça söylüyorum. Bunların bu arazilerden uzaklaştırılması lazım. Temizlenmedikçe bizim görevimiz Suriye'de bitmiyor. Onları rejim davet etmiş. Her davete icabet edilmez. Dünya siyasetinde böyle bir şey yok. Suriye davet etmiş gideceğiz, yok böyle bir şey."

SURİYE'DEKİ SON DURUM

"Bizim görevlendirdiğimiz başka elemanlarımız var görüşmeye devam edecekler ve sonra nihai kararımızı veririz. Türkiye artık çekilsin, yok öyle şey. Rejim davet etti diye herkes her yere girmemeli. Kimi rahatsız ediyor bu iş? Türkiye'yi. Bu işi bizimle konuşacaksınız. Biz henüz bu tehditlerden arınmış değiliz. Oralardaki toprak sahipleri topraklarına geçtiklerinde biz de oturur bu işin değerlendirmesini yaparız."

"AŞK İLE ÇALIŞAN YORULMAZ"

"Zannediyorum Neşet Ertaş'ındı 'aşk ile çalışan yorulmaz' diye. Bu millet Şirin, bu millete aşık oldun mu kolay kolay yorulmazsın. Eşim, çocuklarım ve torunlarımın kattığı sinerji var. Ama biz şunu biliyoruz ki bu ideal, aşk, bizi bu günlere getirdi. Bundan sonra da gayret bizden. Bu millete ne kadar hizmet edersek inanıyorum ki bu dualar bizi çok ideal noktalara taşıyacaktır. Çok dua edenler var. Bu ülkede yapacak çok işimiz var. Öyleyse 24-16 Nisan halkımın bu samimiyetle kendisine yaklaşan 'Evet' oylarına kendisinin de 'Evet' demesidir. Tek millet noktasında bunu diyeceklerine inanıyorum"

HT