Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Katar ile bazı Arap ülkeleri arasındaki kriz hakkında, "Sayın Cumhurbaşkanımız çok sayıda devlet ve hükümet başkanıyla, bunların bir kısmı İslam ülkeleridir, bir kısmı Batı ülkeleridir, ikili telefon görüşmeleri yaparak sorunun çözülmesi için aktif bir şekilde sürecin içine dahil olmuştur." dedi.

Kurtulmuş, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu Toplantısı devam ederken, gazetecilere açıklamada bulundu ve soruları yanıtladı.

Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş, Bakanlar Kurulu'nda ağırlıklı olarak iç ve dış güvenlik konularının gözden geçirildiğini, iç güvenlik konusunda İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın, Türkiye’nin iç güvenliğini ilgilendiren dış tehditler konusunda da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun kurul üyelerini bilgilendirdiğini ifade etti.

Güvenlik sorunlarının tek tek ele alındığını bildiren Kurtulmuş, PKK ile son zamanlarda amansızca sürdürülen mücadelede şehit düşen güvenlik güçlerine Allah’tan rahmet diledi.

Bu büyük mücadelede Türkiye’nin bugün itibarıyla önemli mevziler kazandığına ve terörle mücadelede büyük bir merhale kat ettiğine vurgu yapan Kurtulmuş, "Örgüte, her alanda oluşturulan baskılar sonucu katılımlar gittikçe azalmaktadır. Şunu ifade edebiliriz, son 29 yılda dönemsel olarak örgüte katılımın en az olduğu dönem bu ocak mayıs ayı arasındaki dönem olmuştur, bir önceki yıllara kıyasla. Bir önceki yıla kıyasla da bu dönemde örgüte katılanların sayısında yaklaşık yüzde 90’lık bir azalmanın ortaya çıktığı anlaşılmıştır. Bu vesileyle bir kere daha bütün güvenlik güçlerimizi tebrik ediyoruz. İnşallah en kısa süre içerisinde başta PKK terörü olmak üzere bütün terör örgütleri milletimizin, güvenlik kuvvetlerimizin bu kararlı tutumları karşısında diz çökecekler ve inşallah terör Türkiye’nin gündeminden uzaklaştırılacak ya da gündemin en alt sıralarına atılacaktır." diye konuştu.

FETÖ ile mücadele

Numan Kurtulmuş, İçişleri Bakanlığı'nın bu dönemde terörle mücadele yaz politikasına ilişkin ana çerçeveyi, trafik güvenliğine ilişkin ele alınacak ana politikaları ve uyuşturucuyla mücadelede emniyet açısından önemli görülen ana konuları ihtiva eden politikaların Bakanlar Kurulu'nda paylaşıldığını da kaydetti.

MİT Müsteşarı Fidan’ın sunumunda yurt içi ve yurt dışındaki başta PKK ve FETÖ örgütlenmeleri olmak üzere örgütlerin yaptıkları, oralardaki faaliyetleri, yakınen takip edilen çalışmaların paylaşıldığını anlatan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu dönem içerisinde özellikle emniyetteki mahrem yapılanmanın ortaya çıkarılması FETÖ’nün yurt içi ayağındaki mücadelede en önemli gelişmelerden birisi olmuştur. Mahrem imamlardan ya da mahrem yapılanmanın içerisinde var olanlardan bir kısmı etkin pişmanlık yasasından istifade etmek için itirafçı olmuşlar ve çok sayıda önemli bilgiye mahkemelere soruşturmalar sırasında savcılara vermişlerdir. Yine FETÖ ile mücadelede dışarıda çok sıkı bir şekilde takip edilen çalışmalar sonucunda, örnek olması açısından iki ülkeyi vereyim, Malezya ve Suudi Arabistan’da takip edilen FETÖ mensupları, Türkiye’ye iade edilmişler ve böylece FETÖ ile mücadelede yurt dışı ayağında da önemli bir adım gerçekleştirilmiştir.”

“Devletin imkanlarıyla dünyanın her yerinde örgütlenen, birtakım iyi niyetleri sömürerek gelen örgütün, artık hareket alanı giderek daralmaktadır.” diyen Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Hem İçişleri Bakanlığımızın, hem Milli İstihbarat Teşkilatımızın hem ilgili bütün kurum ve kuruluşlarımızın yurt dışında yapmış olduğu faaliyetlerle de FETÖ’nün bu şebekesi giderek daralacak ve sadece Türkiye’de değil, başka ülkelerde de faaliyetlerini yapamayacak noktaya geleceklerdir. Ayrıca Dışişleri Bakanımızın sunumunda da ifade edildiği gibi hem PKK hem FETÖ, Türkiye’yi dışarıdan tehdit eden unsurlar olarak kabul edilmektedir. FETÖ’nün sadece bir terör örgütü değil, aynı zamanda organize bir suç çetesi olduğu eldeki bilgilerle ilgili muhatap ülkelerimizin hepsiyle paylaşılmaktadır. Özellikle ekonomik suçlar başta olmak üzere, çok alanda suç işleyen organize bir örgüt olduğu ortaya konulmaktadır.”

“İslam düşmanlığının somut göstergelerinden birisi olan da Türkiye düşmanlığıdır”

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Türkiye ile ilgili son zamanlarda bazı ülkelerde artan algının da Türkiye için de bir güvenlik tehdidi oluşturduğunu belirterek, “Nasıl olduysa bazı ülkelerde Türkiye karşıtı örgütlere karşı bazı siyasetçiler tarafından da ciddi bir sempati beslenmektedir. Bunların da yakınen takip edildiğini, bunlarla ilgili olan uyarıların, adımların da vakti geldiğinde de atıldığını ifade etmek isterim.” ifadesini kullandı.

Dünyada gelişen yabancı ve İslam düşmanlığını Dışişleri Bakanlığının çok yakınen takip ettiği konulardan biri olduğunu aktaran Kurtulmuş, “Özellikle İslam düşmanlığının somut göstergelerinden birisi olan da Türkiye düşmanlığıdır, Türkiye karşıtlığıdır. Yurt dışındaki çok sayıda vatandaşımızın bu artan ırkçılık ve İslam düşmanlığı çerçevesine zaman zaman taciz edildikleri, baskılar altına alındıklarını biliyoruz, bunların önlenebilmesi için de bütün kurumlarımız ellerinden gelen gayreti ortaya koymaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.

Suriye’deki gelişmeler

Kurtulmuş, son zamanlarda Suriye politikasındaki gelişmeler çerçevesinde de şu görüşlerini paylaştı:

“Suriye’de son derece karmaşık bir noktadayız. Bir taraftan Astana bir taraftan Cenevre süreci devam ediyor. Bunlar birbirinin alternatifi değildir. Birbirini desteklemesi gereken süreçlerdir. Türkiye için de Suriye’de esas olanın siyasi çözümü bir an evvel bulmak olduğunu ifade ederiz. Alandaki birtakım çatışmaların azaltılması doğrudur, önemli bir adımdır, ama sonuçta bir siyasi çözümün ortaya konulması gerekir. Siyasi çözüm perspektifini hiçbir şekilde kaybetmemiz gerekiyor. Bunun için de Türkiye üzerinde düşen her tülü sorunluluğu yerine getirmeye gayret ediyor.”

Türkiye-AB ilişkileri

Bakanlar Kurulu’nda, Avrupa Birliği Bakanı Ömer Çelik’in de AB ile ilişkiler konusunda da sunum yaptığını anlatan Kurtulmuş, sözlerine şöyle devam etti:

“Cumhurbaşkanımızın Brüksel ziyaretiyle birlikte Türkiye-AB ilişkilerinde ortaya çıkan gerginliklerin geride bırakılmasıyla ilgili her iki tarafta da bir irade beyanının ortada olduğu açıktır. Bu çerçevede biz, AB ile ilişkilerimizin bundan sonra daha düzgün bir şekilde yürütülebilmesi, aradaki gerginliklerin azaltılabilmesi için önemli dört beş maddenin üzerinde durduğumuzu ifade ederiz. Bunlardan birincisi, katılım sürecinin sürdürülmesi, hızlandırılması Türkiye için önemlidir. Bunun için de fasılların açılmasını stratejik bir adım olarak görüyoruz. Ayrıca vize serbestisi ve 18 Mart müzakereleri sırasında varılan mutabakat sonucu AB’nin üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmesi diğer iki önemli husustur. Sayın Cumhurbaşkanımızın Brüksel ziyareti sırasında gündeme gelen Gümrük Birliği'nin güncellenmesiyle ilgili talebimiz de Türkiye-AB ilişkileri bakımından önem arz etmektedir. Ayrıca Türkiye-AB ilişkilerinin geleceğini sadece Türkiye-AB arasındaki ilişkiler değil, bundan sonra AB’nin nasıl gelişeceği, nasıl evrileceği meselesi de belirleyecektir. Örneğin, Brexit sürecinin nasıl gelişeceği ya da AB’deki artan ırkçılığın, yabancı karşıtlığının Avrupa siyasetini nasıl etkileyeceği ve üçüncü olarak da Avrupa için de en önemli sorunlardan birisi olan göçmen meselesinde nasıl bir noktaya gelineceği ve nasıl bir çözümün bulunacağıdır. Buralar, Avrupa siyaseti bakımından da önemli. Muhtemelen önümüzdeki dönemde ciddi sıkıntıların ve tartışmaların yaşanacağı bir süreçtir. Bu alanlardaki gelişmeler, Avrupa’nın kendi siyasetinde karar alma mekanizmalarını etkileyebileceği gibi çok açıktır ki Türkiye-AB ilişkilerini de yakınen etkileyecektir.”

"İncirlik Üssü'nden çekilmek Almanya'nın tek taraflı kararıdır"

Bir gazetecinin "Almanya'nın İncirlik Üssü'nden ayrılacağı ve unsurlarını buradan çekeceği"ne yönelik iddialara yönelik sorusu üzerine Kurtulmuş, "İncirlik bir Türk üssü, önce onun altını bir kere daha çizmek isterim. İncirlik'in yönetimi tamamen Türkiye'nin kontrolündedir. Diğer üslerdeki gibi NATO üssü değildir. Dolayısıyla burada biz şimdilik, tekraren ifade ediyorum, ortadaki bu meseleler dururken bir Alman heyetinin İncirlik Üssü'ne gelmesinin doğru olmadığını düşünüyoruz. Bu tabii kendi kararlarıdır, bundan sonra İncirlik Üssü'nden çekilip çekilmeme kararı tamamıyla Almanya'nın tek taraflı olarak alacağı bir karardır. O karara bizim söyleyecek bir şeyimiz yok." karşılığını verdi.

Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel'in bu yönde açıklamasının olduğunu hatırlatan Kurtulmuş, "Nihayette, Alman Parlamentosu buna karar verecek. Alman Parlamentosu'nda konu gündeme gelir. İncirlik'ten çekilip çekilmeme kararı bizim dahil olabileceğimiz bir karar değil, Almanya'nın kendi kararıdır." diye konuştu.

"Kabine değişikliği" iddiaları

Aynı gazetecinin Başbakan Binali Yıldırım'ın açıklamalarını hatırlatarak kabine değişikliğinin gündemde olup olmadığı yönündeki sorusuna karşılık Kurtulmuş, şunları söyledi:

"Başbakanımız çok kısa, kestirme ve meseleyi açıklayan bir şey söyledi. Ben de yanındaydım o açıklamayı yaptığında. Siyasetin doğası gereği bir takım görevler bazı insanlara tevdi edilir, daha sonra başkalarına da tevdi edilir. Dolayısıyla kabine revizyonu, bakan değişmesi, siyasi partilerde yönetim değişmeleri, bunlar siyasetin doğasında olan şeylerdir. 'Bunlar konuşulmaz.' Hakikaten doğru. Gerek duyulursa ihtiyaç ortaya çıkarsa nihayetinde bir hükümet, sadece kişilerden ibaret görmeyin, her hükümetin bir hedefi var, gitmek istediği bir istikamet var, hükümet programı var. Bu hükümet programı çerçevesinde, şöyle değil de böyle olsun diye karar verilirse bu yapılır. Bunun üzerine konuşmaya hakikaten gerek yok, Türkiye'nin gündemini de meşgul etmemize gerek yok."

"Katar ile bazı Arap ülkeleri arasındaki krizin büyümeden çözülmesi gerekir"

Katar ve bazı Arap ülkeleri arasındaki krizin sorulması üzerine Kurtulmuş, Ortadoğu'nun karışık bir durumda olduğuna, birçok ülkede siyasi istikrarsızlıkların yaşandığı bir dönemden geçildiğine dikkati çekti.

Büyük çatışmaların yanı sıra işgallerin, bir takım kavga ve gürültünün yaşandığı Ortadoğu'nun yeni bir krizi kaldıracak noktada olmadığını vurgulayan Kurtulmuş, "Ortadoğu'da yeni ve büyük bir krizin ortaya çıkmaması için ilgili bütün tarafları teenni ve aklıselimle hareket etmeye davet ederiz." dedi. Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Türkiye olarak biz Katar ile de irtibatlı bir şekilde, diplomasi kanallarının açık tutularak bu süreçle diplomasi yoluyla bir çözüm yolu bulunmasının önemli olduğu kanaatindeyiz. Bu çerçevede Sayın Cumhurbaşkanımız, İslam İşbirliği Teşkilatının dönem başkanı sıfatıyla da bugün de başlamıştır, çok sayıda devlet ve hükümet başkanıyla bunların bir kısmı İslam ülkeleridir, bir kısmı Batı ülkeleridir, ikili telefon görüşmeleri yaparak sorunun çözülmesi için aktif bir şekilde sürecin içine dahil olmuştur. Şu anda Sayın Cumhurbaşkanımızın başta yürüttüğü ve bundan sonra bugün içerisinde yürüteceği telefon görüşmeleriyle birlikte ümit ediyoruz ki belli bir mesafe alınır. Ayrıca Dışişleri Bakanımız da ilgili muhataplarıyla konuyu gündeme getiriyor. Dolayısıyla önemli bir kriz gibi görünüyor, bunun daha fazla büyümeden çözülmesi gerekir. Bölgede, Ortadoğu'da daha fazla gerginliklerin oluşmaması gerekiyor. Türkiye olarak bu sorunun çözülmesi için üzerimize düşen her türlü sorumluluğu yerine getireceğiz. Tekraren ifade ediyorum, asıl olan diplomasi kanallarının açık tutulmasıdır. Bu konuda da Katar ile irtibatlı olarak diplomasi kanallarının açık tutulmasına gayret sarf ediyoruz."

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş, konuşmasının sonunda uzun yıllar sonra İzmir temsilcisi bir takımın Spor Toto Süper Lig'e yükselmesinden dolayı Göztepe'yi tebrik etti, başarı diledi.

"Ekonomik tedbiri sürdürme konusunda görüş beyanında bulunuldu"

Kurtulmuş, Türkiye ve dünya ekonomisini zorlayacak muhtemel gelişmelerin de üzerinde durulduğunu ifade ederek, "Türkiye ekonomisinin makro dengeleri itibarıyla sağlam olan yapısının sürdürülebilmesi için gerekli bütün tedbirlerin aynı kararlılıkla sürdürülmesi konusunda görüş beyanında bulunuldu. Yine aynı şekilde özellikle bu dönemde Türkiye ekonomisinin üretim yapısının geliştirilmesi, güçlendirilmesi için de atılması gereken adımlar, şimdiye kadar atılan adımların bundan sonra da tutarlılıkla atılması konusu gündeme gelmiş oldu." diye konuştu.

"Türkiye'nin hassasiyetleri hatırlatıldı"

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Kurtulmuş, Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel'in Türkiye ziyareti hatırlatılarak, "Görüşmelerin ardından Almanya'nın İncirlik'ten çekileceğini bir Alman gazeteye açıkladı Bakan. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bakan açıklamasında, 4 bin 500 dosyanın gözden geçirileceğini söyledi, bu noktada olumlu adım bekliyor musunuz Almanya'dan Türkiye'ye karşı?" sorusunun yöneltilmesi üzerine, görüşmenin yapılmış olmasının başlı başına olumlu bir adım olduğunu vurguladı.

Türkiye ile Avrupa Birliği ve Almanya arasında özellikle referandum sürecinde yaşanan gerginliklerin geride bırakılmasına yönelik her iki tarafın da iradesinin ortada olduğunu söyleyen Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdüdü:

"Sayın Dışişleri Bakanımız, mevkidaşına Türkiye'nin gerekli hassasiyetlerini bir kere daha hatırlatmıştır. PKK'ya, FETÖ'ye ve diğer terör örgütlerine, Türkiye düşmanı terör örgütlerine karşı Almanya'da hassas olunması ve bunlara hiçbir şekilde destek verilmemesiyle ilgili talebimiz bir kere daha gündeme gelmiştir. 4 bin 500 dosyanın yeniden açılması meselesi de bu talebimizin bir karşılığıdır. Ayrıca, Türk vatandaşlarına Almanya'nın bazı yerlerinde yapılan baskıların, özellikle referandumda 'evet' oyu verilmesinden dolayı ortaya çıkan baskıların da kabul edilemez ve anlaşılamaz olduğu ifade edilmiştir."

Kurtulmuş, Almanya'da yaşayan Türk vatandaşların aynı zamanda Almanya'nın parçası olduğuna işaret ederek, siyasi tercihlerinden dolayı herhangi bir baskı altına alınmalarının asla kabul edilemeyeceğini söyledi.

"İncirlik Üssü Türk üssüdür, Konya'daki üs ise NATO üssüdür"

Almanya'nın Türkiye'deki askeri varlığına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Kurtulmuş, "İncirlik Üssü Türk üssüdür, Konya'daki üs ise NATO üssüdür." ifadelerini kullandı.

Kurtulmuş, Alman parlamenter heyetin İncirlik'i ziyaret edip etmemesinin gündemde olduğunu anımsatarak, şunları dile getirdi:

"İncirlik Üssü'nü Almanların ziyaret etmesinin şimdilik şartlar dolayısıyla uygun olmadığı Sayın Dışişleri Bakanı'ndan muhatabına ifade edilmiştir. Ayrıca, Konya'ya ziyarete gelecek olan kişilerin de eğer gelirlerse, Türkiye karşıtı eylemlilik içerisinde olan milletvekillerinin bu listede olmamasını tavsiye ettiğimiz kendilerine iletilmiştir. Dolayısıyla çok çetin konuların konuşulduğu bir müzakere olduğu açıktır ama bu müzakerenin yapılmış olması, bizim açık yüreklilikle söylediklerimizi bir kere daha iletmemiz, Almanya'nın da kendi durumunu gözden geçirerek uzun yıllardır özellikle NATO çerçevesinde müttefikliği bulunan iki ülkenin arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesine adım atması önemlidir. Bu gelişmeden sonra biz de hep beraber bunu bir olumlu adım olarak görerek daha ileri adımların atılmasını temin etmeye çalışacağız."

Bir gazetecinin, "FETÖ elebaşı Gülen ve bazı HDP'li milletvekillerinin vatandaşlıktan çıkarılmasına yönelik İçişleri Bakanlığı tarafından bir adım atıldı. Zamanlama açısından nasıl bir süreç işleyecek? Hukuki açıdan vatandaşlıktan çıkarılma, iade sürecini zorlaştıracak mı?" şeklindeki ifadeleri üzerine ise Kurtulmuş, 680 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) gereğince işlemlerin yapıldığını anımsattı.

Kurtulmuş, 130 kişilik bir liste olduğunu ve iki HDP'li milletvekilinin de içinde bulunduğunu ve bu kişilerin mahkemelere ifadeye çağrıldığını ancak yurt dışında oldukları için ifadelerinin alınamadığını anlattı. Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş, "Yurt dışında olmaları artık sabit bulunduğu için mahkemelerin süreçlerinin aksatılmaması amacıyla bu kişilerin ilgili savcılıklar ve mahkeme heyetleri tarafından bunlarla ilgili 'Yurda dön' çağrısı yapılması için İçişleri Bakanlığına talepte bulunulmuştur." dedi.

Bu talep üzerine gereken çağrının yapıldığını ve bunun Resmi Gazete'de yayımlandığını, üç ay içinde yurda dönmemeleri halinde ilgili kişilerin vatandaşlıklarını kaybetme ihtimalleri bulunduğunu dile getiren Kurtulmuş, "Vatandaşlıklarını kaybetmeleri, her birisinin tek tek münferit dosyalar üzerinden karar verilecek ve bu karar İçişleri Bakanlığı tarafından değil, Bakanlar Kuruluna getirilerek Bakanlar Kurulu tarafından verilecektir." değerlendirmesinde bulundu.

Kurtulmuş, 130 kişiyle ilgili hukuki sürecin başladığını ancak bunun hemen vatandaşlıktan çıkarılma anlamına gelmediğini, üç aylık süre bulunduğunu, bu süre sonucunda da Bakanlar Kurulunun karar vermesi halinde bu kişilerin vatandaşlıktan çıkarılabileceğini sözlerine ekledi.

AA