Şimşek: İkiz açığa izin vermeyeceğiz
Başbakan Yardımcısı Şimşek, Türkiye'de ikiz açığa izin vermeyeceklerini belirtti
Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, enflasyonun tekrar tek haneye gerilemesinin sevindirici olduğunu belirterek, "Ben enflasyonun yıl sonunda da tek hanede olacağına, önümüzdeki yıldan itibaren daha makul bir patikaya, yüzde 7'nin altına ineceğine inanıyorum." dedi.
Şimşek, NTV'de katıldığı programda gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Enflasyon rakamlarının sorulması üzerine Şimşek, enflasyonun tekrar tek haneye düşmüş olmasının sevindirici olduğunu söyledi.
Merkez Bankasının yıl sonu enflasyon tahmininin yüzde 8,7 olduğunu hatırlatan Şimşek, "Yılı inşallah o düzeylerde, yüzde 9'un altında kapatırız. Enflasyonun tekrar tek haneye düşmüş olması önemli." diye konuştu.
Türkiye'nin 30-40 yıl boyunca çift haneli, zaman zaman üç haneli enflasyon dönemlerini yaşadığını anlatan Şimşek, AK Parti hükümetleri döneminde enflasyonu tek haneye düşürdüklerini söyledi. Şimşek, şöyle devam etti:
"Tabii son bir iki yıldır Türkiye büyük bir kur şoku yaşadı. Gıda enflasyonu önemli bir faktör, beklentilerde bir miktar bozulma oldu. Bu üç faktörü birlikte değerlendirdiğimiz zaman biz enflasyondaki çift haneyi çok ciddi bir tehdit olarak görüyoruz. Nitekim geçen seneden itibaren Merkez Bankamız önemli bir sıkılaştırmaya başladı, o devam ediyor. Enflasyon gelecek sene yüzde 7'nin altına inene kadar, sonraki dönemde yüzde 5-7 aralığıyla tutarlı olacak şekilde devam ettirilecek. Gıda Komitesinde çok ciddi çalışmalar yaptık, kararlar aldık ve uygulamaya koyduk. Gıda fiyatlarındaki gerek volatilite olsun, gerekse gıdanın katkısı anlamında son dönemdeki yaş meyve sebze kaynaklı bir şok olsun, bunlar hakikaten önemli risk alanları ve bizim çözüm üretmemiz gereken alanlar."
- "Yapısal tedbir paketini hayata geçireceğiz"
Kısa vadede özellikle arz şokunun yaşanabileceği alanlarda tedbirler aldıklarını ifade eden Şimşek, orta-uzun vadede tarladan tüketiciye kadar tüm süreçleri masaya yatırdıklarını kaydetti.
Şimşek, "Şu anda çok ciddi bir yapısal tedbir paketini hayata geçireceğiz. Kısmen birtakım adımlar attık, özellikle arz zincirine ilişkin birtakım teşvikler getirdik ama daha Hal Yasası'ndan tutun birçok boyutuyla yakında Gıda Komitesi'nde bu yapısal reformlara nihai şeklini vereceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
Enflasyonun çift haneye çıkmasında birikimli, gecikmeli kur etkisinin önemli bir boyut olduğuna işaret eden Şimşek, kurun göreceli bir istikrara kavuştuğunu söyledi.
Şimşek, petrol fiyatlarının geçen seneye göre bir miktar yüksek seyrettiğine dikkati çekerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Üretim kısıtlamasını bir miktar uzatma noktasında OPEC'in aldığı yeni bir karar var ama her şeye rağmen petrol fiyatlarında aşırı bir yükseliş söz konusu değil. Dolayısıyla büyük resme baktığımız zaman ben Merkez Bankamızın yeni çizdiği patikanın gerçekçi olduğuna inanıyorum. Piyasanın da buna inanması çok önemli. Çünkü beklentiler kanalı da enflasyonda belirleyici. Dolayısıyla bundan sonraki süreçte Türkiye yüksek sürdürülebilir büyümeyi yakalayarak kalıcı refah artışı istiyorsa, piyasaların derinleşip bizim firmalarımızın makul maliyetlerle finansmana erişimini istiyorsa, mutlaka ve mutlaka enflasyonu düşük tek haneye indirmek zorundayız. Enflasyon sadece sabit gelirlileri vurmuyor aslında bir ülkenin büyüme potansiyelini aşağı çekiyor. Piyasaların derinleşmesindeki ve sermaye piyasalarının gelişmesindeki en önemli engellerden bir tanesi. Bir enflasyon şoku yaşadık. Bu ufak çapta bir şok ama biz buna doğru tepkiler verdik. Piyasanın bunu görmesi lazım. Piyasanın eski rakamlara bakıp, geleceğe bunu çekmemesi lazım. Burada esas olan şey, bir taraftan yapısal, kalıcı, kısa vadeli, diğer taraftan da doğru para politikası tepkisi. Bunlara birlikte baktığımız zaman ben enflasyonun yıl sonunda da tek hanede olacağına, önümüzdeki yıldan itibaren daha makul bir patikaya, yüzde 7'nin altına ineceğine inanıyorum."
- "Özel sektörün açığını giderecek, yatırımlarını artıracak teşvikler vereceğiz"
Gıda Komitesinin önümüzdeki dönemde odaklanacağı konuların sorulması üzerine de Şimşek, tarladaki fiyatla nihai tüketici fiyatı arasında kat ve kat fark olduğunu, kendilerinin bunları masaya yatırdıklarını söyledi.
Şimşek, bu kapsamda özel sektör tedarik zincirlerini, belediyeleri Gıda Komitesine çağırıp dinlediklerini belirterek, çok detaylı çalışma yaptıklarını kaydetti.
Fire oranlarının düşürülmesi için soğuk hava depolarının, soğuk hava zinciriyle ürünün taşınması ve uygun koşullarda saklanmasının çok önemli olduğunu vurgulayan Şimşek, çok güçlü bir şekilde özel sektörün bu açığını gidecek teşvikler vereceklerini, sektörün bu alandaki yatırımlarını artıracaklarını bildirdi.
Şimşek, "Bir taraftan arzı, üretimi, o üretimin sağlıklı bir şekilde tüketiciye ulaşmasını sağlayacağız, rekabet şartlarını oluşturacağız, bir taraftan da dönemsel olarak karşı karşıya kaldığımız şoklarda da gerektiğinde müdahale edeceğiz." diye konuştu.
Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, "Piyasa bizim samimiyetimize inanıyor, inanmasa enflasyonun yüzde 10'lar civarında olduğu bir dönemde yüzde 11,5'ten borç vermez. O nedenle biz yatırımcıları da Türkiye'yi takip eden içerideki ve dışarıdaki bütün aktörleri de vatandaşımızı da hayal kırıklığına uğratmayacağız." dedi.
Büyüme konusundaki beklentilerinin sorulması üzerine Şimşek, 15 Temmuz'daki darbe girişimi, terör olayları, yakın coğrafyadaki kaos nedeniyle geçen yıl Türkiye'nin büyük bir şok yaşadığını söyledi. Bu şokun kendilerini büyüme konusunda bir miktar tedirginliğe ittiğini dile getiren Şimşek, ülke ekonomisinin temellerinin sağlam olmasına karşın yine de ciddi tedbirler aldıklarını ifade etti.
Şimşek, hükümetin başarılı tepkisi nedeniyle büyümenin güçlü seyrettiğini, küresel fon akışının kısmen olumlu olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Büyüme yılın ilk çeyreğinde yüzde 5 gerçekleşti. Öncü göstergeler ikinci çeyrekte de en az o kadar güçlü olacağını gösteriyor. Üçüncü çeyrekte bir baz etkisi söz konusu olacak. Gerek Kredi Garanti Fonu kapsamında attığımız adımlar, gerekse diğer seferberlik anlayışıyla yatırım, istihdam, ihracat noktasındaki tedbirler ve dış talebin bir miktar toparlanması etkili oldu. Bütün bunları bir arada düşündüğümüzde bu sene büyüme güçlü olacak."
Bu yılın 4. çeyreğinde büyümenin diğer çeyreklerdeki kadar güçlü olmayabileceğini kaydeden Şimşek, buna karşın yılın tamamı dikkate alındığında büyümenin Orta Vadeli Programda (OVP) öngörülen yüzde 4,4'ün üzerine çıkma ihtimalinin yüksek olduğunu bildirdi.
Şimşek, büyüme konusundaki olumlu gelişmelere karşın rehavete kapılmayacaklarını belirterek, "Bu büyüme kısmen tedbirlerimizi yansıtıyor. Bizim bunu kalıcı hale getirecek, önümüzdeki 12 ay içinde güven ortamını daha da pekiştirecek, yatırımları tetikleyecek adımlar atmamız lazım çünkü yatırım olmadan bir ülke kalıcı, yüksek, sürdürülebilir büyüme yakalayamaz." diye konuştu.
- "Türkiye'yi yeniden yüzde 5'in üzerinde büyüme patikasına oturturuz"
Devlet eliyle yüksek büyüme yakalanamayacağından özel sektör yatırımlarının önemine dikkati çeken Şimşek, temel yaklaşımlarının özel sektör yatırımlarının artması yönünde olduğunu söyledi.
Şimşek, özel sektör yatırımları ve verimliliğin artmasıyla Türkiye'nin daha kalıcı ve yüksek refahla kapsayıcı büyümeyi sağlayacağını anlatırken, "Yatırım ortamının iyileştirmesi ve teşvikler konusunda Türkiye birçok adım attı ancak en büyük teşvik öngörülebilirliktir, para ve maliye politikasıyla yapısal reformlara ilişkin belirsizliklerin azaltılmasıdır. Bu konuda önümüzdeki dönemde yoğun bir çaba göreceksiniz." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin geçen yıl eşi benzeri görülmemiş felaketlere maruz kalmasına rağmen bunların geride kaldığını dile getiren Şimşek, şu ifadeleri kullandı:
"Artık enerjimizi kapsayıcı büyümeye, istihdam ve kalıcı refah artışını sağlayacak reformlara harcamamız lazım. O nedenle önümüzdeki 12 ay kritik. Bir taraftan reformlara, diğer taraftan belirsizliklerin azaltılmasına odaklanacağız. Zaten siyasi belirsizlik yok, çok güçlü bir hükümet var. İnşallah şansımız da yaver gider, yakın coğrafyadaki sıkıntılar da azalır çünkü onlar da Türkiye'yi aşağı çekiyor. İstesek de, istemesek de Libya, Irak, Suriye gibi birçok klasik pazarlarımız çökmüş durumda. 3,5 milyonun üzerinde bir göç dalgasıyla karşı karşıya kalmışız, bunun getirdiği bir ağırlık, terörün turizm kanalıyla getirdiği bir risk primi var."
Şimşek, son 15 yılda Türkiye'nin bütün şoklara rağmen ortalama yüzde 5,7 büyüdüğüne işaret ederek, bunun önemli bir performans olduğunu kaydetti.
Küresel kriz sonrası dönemde de ülkenin ortalama büyümesinin yüzde 6,7 olduğuna değinen Şimşek, "Çin ve Hindistan gibi ülkelerden hemen sonra dünyada bu kadar uzun süreli güçlü büyüme gösteren ülke nadir. Bu, şunu gösteriyor, temellerimiz sağlam. Bir miktar reformla şoklara karşı direncimizi artırarak, yatırımcıların kafasındaki soru işaretlerini daha fazla gidererek, inanıyorum ki Türkiye'yi yeniden yüzde 5'in üzerinde büyüme patikasına oturturuz." değerlendirmesinde bulundu.
- "İkiz açığa izin vermeyeceğiz"
Hazinenin borçlanma limitlerindeki artışın mali disiplini bozacağı yönündeki yorumların hatırlatılması üzerine Şimşek, daha önce 2009 yılında Bütçe Kanunu'nun öngördüğü borçlanma limitinin içinde kalamadıklarını anımsattı.
Şimşek, bu yıl da borçlanma limitinde kalınamayacağına işaret ederek, "Kısmen savunma-güvenlik harcamalarında öngördüğümüzden daha yüksek bir artışla karşı karşıya kalmamız, kısmen birtakım diğer faktörler nedeniyle borçlanma gereğimiz artmış durumda." dedi.
Borçlanma gereğindeki bu artışa karşın dünyanın birçok gelişmekte olan ülkesinin Türkiye'nin borç ve açık rakamlarını hayal ettiğini vurgulayan Şimşek, söz konusu ülkelerin Türkiye gibi düşük kamu borcu ve düşük açığa sahip olmak istediklerini anlattı.
Şimşek, geçen yıl yaşanan şok nedeniyle bir sürü yükümlülüğü ertelediklerini, vergi indirimleri yaptıklarını, turizm sektörüne sosyal güvenlik primleri konusunda yardımcı olduklarını, ihracat, istihdam ve yatırımlara yönelik teşvikler getirdiklerini belirterek, "Bütün bunları göz ardı edemeyiz. Bundan dolayı bizim bütçe açığımızda tabii ki kötüleşme var. OVP ile kalıcı ve büyük ikiz açığa izin vermeyeceğimizin mesajını iletmek istiyoruz." diye konuştu.
Türkiye'nin şu andaki sorununun borç sürdürülebilirliği olmadığının altını çizen Şimşek, yaratılan mali imkanı reformlar için kullanma çabasında olduklarını bildirdi.
- "Meclisten ilave borçlanma yetkisi istememiz gerekecek"
Şimşek, son iki yıldaki seçim ve referandum, 15 Temmuz'daki darbe girişimi gibi gelişmelerin kendilerini tepki vermeye yönlendirdiğini anlatırken, "Piyasa bizim samimiyetimize inanıyor, inanmasa enflasyonun yüzde 10'lar civarında olduğu bir dönemde yüzde 11,5'ten borç vermez. O nedenle biz yatırımcıları da Türkiye'yi takip eden içeride ve dışarıdaki bütün aktörleri de vatandaşımızı da hayal kırıklığına uğratmayacağız." ifadelerini kullandı.
Bütçe açığı konusunda neden bu zamana kadar rakam vermediklerine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Şimşek, şunları kaydetti:
"OVP kapsamındaki çalışmalara nihai şeklini verip, hangi tedbirleri alacağız, ne tür riskler var, onu görmemiz lazım. Daha çalışmaların başındayız. İlk OVP toplantısını iki gün önce yaptık. Şu an itibarıyla yüzde 125'ler gibi roll over rasyosu görülüyor. Biz yine de oturup bakıyoruz, ilave riskler var mı? Bunların hepsini inceleyeceğiz. OVP'de daha net bir perspektifi ortaya koyacağız. Öyle görünüyor ki bizim bu yıl içinde Meclise gidip ilave borçlanma yetkisi istememiz gerekecek."
Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Bireysel Emeklilik Sistemi'nde (BES) otomatik katılım üzerinde bir iki hususta çalıştıklarını belirterek, "Bunlar net değil ham çalışmalar. BES'e katılım yaşı şu anda 18 ve üstü, acaba bunun altına da bu imkanı sağlarsak uzun vadeli tasarrufları daha da artırır mıyız, birinci husus o. Cayma süresi üzerinde de çalışıyoruz, acaba orada farklı bir formülasyona girersek, 2 aylık cayma süresini biraz esnetirsek, belki o zaman bir baskı oluşmaz, vatandaş getiriyi, birikimini görür, sistemde kalır." dedi.
Almanya ile Türkiye'nin köklü bir dostluğu ve ticari ortaklığı bulunduğunu ve yaşanan krizin geçici olacağına inandığını dile getiren Şimşek, Türkiye'nin FETÖ ve terör örgütleriyle mücadelesinin Almanya'dan yeterince destek görmediğini söyledi.
Bu konudaki kaygıları ve hayal kırıklıklarını kendilerine ilettiklerini belirten Şimşek, "Son liste, şirket krizi, bizim tarafımızdan maksadını aşan bir talep ve yanlış iletişim kaynaklı. Bu tepkiyi daha doğru bir düzleme çekmek için epey uğraştık, Almanya'nın da bu konuda daha makul ve rasyonel tepki vermesini ümit ediyoruz." diye konuştu.
Şimşek, Almanya'nın başka konularda kaygıları bulunduğuna da değinerek, ülkelerin zaman zaman anlaşmazlıklara düşebildiğini ancak yaşananların aşılabilir sorunlar olduğunu söyledi. Şimşek, "İnşallah bunu çözeceğiz." ifadesini kullandı.
- "Bu bir eleştiri değil"
Bireysel Emeklilik Sistemi'nde (BES) otomatik katılım konusunda atılacak yeni adımların neler olacağı sorusunu Şimşek, şöyle yanıtladı:
"Bir iki hususta çalışıyoruz. Bunlar net değil ham çalışmalar. BES'e katılım yaşı şu anda 18 ve üstü, acaba bunun altına da bu imkanı sağlarsak uzun vadeli tasarrufları daha da arttırır mıyız, birinci husus o. İkinci husus, açık söyleyeyim bu bir eleştiri değil, bu kadar cömert bir Bireysel Emeklilik Sistemi'miz var, emeklilik şirketlerimizin yeterince çaba göstermediğini söylesem herhalde makul olur. Otomatik katılımda performans güçlü olacak çünkü tedbir aldık. Büyük resme baktığımızda, önümüzdeki dönemde ilginin artarak devam edeceğini düşünüyorum çünkü vatandaş otomatik katılımda bir performans görecek, bir yılda hiçbir alanda elde edemeyeceği getirileri BES'ten elde etmesi anlamında."
Şu anda gönüllü BES'te 6,8 milyon katılımcı, 70 milyar liralık birikim bulunduğunu bildiren Şimşek, sistemin başarılı olduğunu vurguladı.
Otomatik katılımda ise 2,6 milyon katılımcının, 775 milyon lira birikimin olduğunu kaydeden Şimşek, "Firmalardan bir miktar daha çaba istiyoruz. Çabadan kastım biraz reklam yapsınlar, bu sistemi anlatsınlar. Cayma süresi üzerinde çalışıyoruz, orada farklı bir formülasyona girersek, 2 aylık cayma süresini biraz esnetirsek, belki o zaman öyle bir baskı oluşmaz, vatandaş getiriyi, birikimini görür, sistemde kalır." dedi.
Sistemden çıkanların oranın yüzde 38 olduğuna işaret eden Şimşek, bunların neredeyse yarısının gönüllü BES hesabı bulunduğunu söyledi.
- "Sigorta şirketlerinin yükleri konusunda Maliye Bakanı ile konuşacağız"
Şimşek, zorunlu trafik sigortasında tavan fiyat uygulamasına yönelik bir soru üzerine de, "Ben rekabet ve piyasa mekanizmasıyla sistemin çalışmasını tercih ederim. Bu tavan fiyat uygulamalarını doğru bulmuyorum, mecbur bıraktılar bizi. Ben isterim ki olaya üç boyutlu bakalım. Bir, bizim yaptığımız düzenleme dikkate alınsın. İki, sistem normal işlesin. Şirketlerin sürdürülebilirliğini, mali yapılarını biz önemsiyoruz, bu patikada bir fiyatlama olsun. Yükleri ağır, ödenen her 100 liralık primin neredeyse 30-31 lirası vergiye, SGK kesintilerine vb. gidiyor. Ben de ona çalışıyorum şu anda. Maliye Bakanımızla konuşacağız, orada makul düzeye çekebileceğimiz bir unsur varsa ona da çalışıyoruz." diye konuştu.
- "Türkiye düşük risk dönemine giriyor"
Yılın kalan bölümü için küresel risk ve önerilerin neler olduğunun sorulması üzerine Şimşek, küresel olarak özellikle gelişmiş ülkelerde aşarı bir likidite bulunduğunu, bunun bazen değerleri şişirebildiğini belirtti.
Şimşek, Türkiye'nin yaşadığı şoklardan dolayı beklentilerin kötümsere dönmesinin fiyatlamaya yansıdığını ancak son dönemde bir düzeltme hareketi bulunduğunu anlatarak, "Bu sene içinde hisse senedi piyasasına ve tahvil piyasasına yabancılardan 8,5 milyar dolarlık fon akışı oldu. Borsaya 2,7 milyar dolarlık, tahvile de yaklaşık 5,9 milyar dolarlık bir kaynak girişi var yani çok ciddi bir para girişi söz konusu. Kısmen daha önce çökmüş kötümser beklentiler varken, şimdi ekonomi toparladı, geleceğe olan güven ve inanç pekişti." değerlendirmesinde bulundu.
FED'in bilanço küçültmeye başlamasının sadece Türkiye için değil bütün gelişmekte olan ülkeler için risk olduğunu dile getiren Şimşek, bunun maliyetleri ve oynaklığı artırabileceğini söyledi.
Şimşek, şunları kaydetti:
"Avrupa ve Japonya Merkez Bankası küresel milli gelire oranla ciddi bir likidite artışına gidebilir, orada bir risk var. Petrol bir risk ama alternatifler bunu sınırlayacaktır. Ortadoğu da bir risk olarak devam ediyor ve inşallah Almanya ile olan sorunlarımız büyümez. Türkiye bence inşallah nispeten düşük risk dönemine giriyor. Rehavet riski her zaman var, 'büyüme çok iyi, iyi gidiyoruz' gibi yaklaşımlarla o tuzağa düşmemek için çok yoğun çaba ve çalışma içindeyiz. Reformlarla bu süreci güçlendireceğiz."
AA