Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Kalın: Bizim çağrımız referandum kararından derhal vazgeçmeleri

Kalın: Bizim çağrımız referandum kararından derhal vazgeçmeleri

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, IKBY'deki referandum kararına ilişkin, "Bizim çağrımız, bu referandum kararından derhal vazgeçmeleri ve Erbil ile Bağdat arasındaki sorunların çözümüne yönelik adımların atılması olacaktır." dedi

Giriş: 14 Eylül 2017, Perşembe 18:09
Güncelleme: 14 Eylül 2017, Perşembe 18:11

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde basın mensuplarına gündeme ilişkin açıklamalarda bulunarak, sorularını yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, geçen hafta İslam İşbirliği Teşkilatı Bilim ve Teknoloji Zirvesi dolayısıyla Kazakistan'ın başkenti Astana'da önemli bir uluslararası toplantıya katıldığını belirten Kalın, bu toplantıda İslam İşbirliği Teşkilatı Dönem Başkanı olarak bilim, teknoloji ve eğitim konusunda mesajlar verdiğini, Arakan meselesi ve ikili görüşmeler bağlamında yoğun bir görüşme trafiği yaşadığını ifade etti.

Kalın, Astana'daki temaslar kapsamında Arakan'da yaşanan insanlık dramını da gündeme getirdiklerini belirterek, şunları söyledi:

"Yaklaşık üç haftadır, Sayın Cumhurbaşkanımızın bu olaylar başladığı andan itibaren çok yoğun bir diplomasi trafiği oldu. Kendisinin yaptığı çağrılar, görüşmeler, temaslar neticesinde şimdi yavaş yavaş uluslararası toplumun da harekete geçmeye başladığını görmüş bulunuyoruz. Sayın Trump ile Kazakistan'dayken yaptığı görüşmede de bu konuyu detaylı bir şekilde gündeme getirmişti. Hemen ardından Amerikan Dışişleri Bakanlığı'nın, onun ardından da Beyaz Saray'ın yaptığı açıklamaları biz de memnuniyetle karşıladık."

"Sessiz kalmayacağımızı da ifade etmek isterim"

Kalın, Kuzey Irak'ta devam eden bağımsızlık referandumu sürecine de değinerek, Kuzey Irak Kürt yönetiminin bu yanlış karardan bir an önce dönmesini beklediklerini ifade etti.

Kararın karşı karşıya kalınan sorunları çözmeyeceğine, sorunları daha da karmaşık hale getireceğine işaret eden Kalın, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

"Onları daha bir yalnızlığa itecektir. Çünkü gördüğünüz gibi şu ana kadar bu bağımsızlık referandumuna İsrail dışında destek veren tek bir ülke, uluslararası örgüt dahi yok. Bizim açımızdan, biz Kuzey Irakla şu ana kadar hep iyi ilişkiler içerisinde olduk. Irak Kürtleriyle bu ilişkileri aynı şekilde devam ettirmek niyetinde ve arzusundayız. Ama bunu gölgeleyecek, baltalayacak adımlardan da Kuzey Irak yönetiminin ivedilikle sarfınazar etmesi, geri durması gerekiyor. Onların da bu sürece katkı sağlaması gerekiyor.

Bizim açımızdan hassasiyet arz eden bir diğer konu da Kerkük'ün de bu referandum kapsamına dahil edilmiş olması. Halbuki Kerkük, 'KRG' ifade edilen Kürt bölgesine dahil değil. Böyle bir defakto durum yaratılmaya çalışılması elbette kabul edilemez. Bu vesileyle Kerkük'ün tarihi, kültürel kimliğini gölgeleyecek her türlü adıma karşı olduğumuzu ve sessiz kalmayacağımızı da ifade etmek isterim. Oradaki Türkmen, Arap ve Kürt kardeşlerimiz barış ve huzur içinde yaşamak için elbirliğiyle hareket etmek durumundadırlar."

Irak Meclisi'nin, Kerkük Valisi'ni görevden alındığına ilişkin son dakika haberini de değerlendiren Kalın, şu görüşlerini paylaştı:

"Bu tabii Irak hükümetinin, devletinin, parlamentosunun aldığı bir karardır. Şu ana kadar Kerkük Valisi'nin izlediği politikalara baktığınız zaman, gerek PKK'nın oradaki mevcudiyetiyle ilgili tavrı konusunda gerekse Türkmenler ve referandum konusundaki tavrına baktığınız zaman, kendisinin de bu sonucun oluşmasında bir doğrudan müsebbibi olduğunu da rahatlıkla söyleyebiliriz. Bizim çağrımız bu referandum kararından derhal vazgeçmeleri ve Irak'ın toprak bütünlüğü içerisinde Erbil ile Bağdat arasındaki sorunların çözümüne yönelik adımların atılması olacaktır."

Kalın, "Hem Irak'ın bütünüyle hem Bağdat hem Erbil ile iyi ilişkiler içerisinde olduk. Bunu da muhafaza etmek arzusundayız. Ama bir referandum kararının mutlaka ve mutlaka sonuçları olacaktır. Dolayısıyla Erbil'den beklentimiz bu uyarımıza kulak kabartmalarıdır." diye konuştu.

'İnşallah Alman siyaseti tekrar aklıselim ile hareket eder'

Almanya'da 24 Eylül'de yapılacak seçimleri hatırlatan Kalın, özellikle son bir aydır Alman iç siyaseti ve seçim ortamının Türkiye'ye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a kilitlendiğini belirtti. Kalın, "Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsında Türkiye'ye yönelik asılsız saldırıları, çirkin ithamları, iftiraları külliyen reddediyoruz. İç siyaset malzemesi yaparak Türkiye gibi bir ülkeyi karşısına almak, ne Alman siyasetinin ne Alman devletinin menfaatinedir. İnşallah bu seçim sürecinden sonra Alman siyaseti tekrar aklıselimle hareket eder ve Türkiye gibi önemli bir ülkeyi kaybetmek gibi bir durumla karşı karşıya kalmazlar." diye konuştu.

Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kazakistan dönüşü S-400 anlaşmasına ilişkin yaptığı açıklamanın belli çevrelerde spekülasyonlara ve dedikodulara yol açtığını söyledi.

İçeride ve dışarıda "Türkiye neden böyle bir tasarrufta bulunuyor? Türkiye Batı'dan uzaklaşıyor, NATO'da artık güvenilir bir ülke değil." diye yorumlamaya çalışanların olduğunu dile getiren Kalın, Türkiye'nin ulusal güvenliğinin gerektirdiği bütün adımları hiçbir ülkeye danışmadan, egemenlik hakları çerçevesinde bugüne kadar attığı gibi bundan sonrada atmaya devam edeceğini bildirdi.

NATO içerisinde Türkiye'nin güçlü bir müttefik olduğunu vurgulayan Kalın, şöyle konuştu:

"NATO içerisinde Türkiye'nin yeri son derece bellidir. Nitekim NATO Genel Sekreteri'nin bu S-400'lerle ilgili yaptığı açıklamayı da biz memnuniyetle karşıladık. Sayın Stoltenberg'in egemenlik hakları çerçevesinde buna saygı duyulması gerektiği çerçevesinde yaptığı açıklama aslında en doğru açıklamadır. Bizce bu tartışmayı artık bitirmesi gerekir. Artık NATO'nun en üst düzey yetkilisinin yaptığı bu açıklamadan sonra hala birilerinin çıkıp 'Türkiye'nin bu egemenlik hakkını kullanması' konusunda birtakım asılsız iddialarda, spekülasyonlarda bulunması, sadece suni gündem oluşturmak anlamına gelir."

Kalın, S-400'lerin Türkiye-Rusya ilişkilerinde de önemli olduğuna işaret ederek bunu gündeme getirirken "Türkiye Batı'dan uzaklaşıyor, Avrupa değerlerinden uzaklaşıyor" gibi takdim etmeye çalışanlar olduğuna işaret etti.

'SİHA'lar sadece teröristleri ortadan kaldırmak için kullanılmaktadır'

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, terörle mücadelede kullanılan SİHA'lara (silahlı insansız hava aracı) yönelik tartışmaların çok talihsiz bir şekilde başlatıldığını dile getirerek, adeta terör örgütü ve yandaşlarını cesaretlendirici bir mahiyette sunulmasının kabul edilebilir olmadığına vurgu yaptı.

Bu konuda Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türk Silahlı Kuvvetlerince açıklamalar yapıldığını anımsatan Kalın, "Bu SİHA'lar sadece ve sadece teröristleri ortadan kaldırmak ve ülkemizin güvenliğini sağlamak için kullanılmaktadır. İlginç olan şey şu; ne zaman Türkiye terörle mücadelede belli bir mesafe kat etse, belli başarılara imza atsa bu tür konular gündeme getirilerek, adeta bu başarı gölgelenmeye çalışılıyor." şeklinde konuştu.

'Ölüye saygı bizim inancımızın en temel unsurlarından bir tanesidir'

Kalın, Aysel Tuğluk'un vefat eden annesi Hatun Tuğluk'un cenazesinde yaşananlara da değinerek, "Cumhurbaşkanlığı adına bu hadiseyi en net şekilde kınadığımızı ifade etmek isterim. Bu gayriinsani tutumu kabullenmek mümkün değildir. Bu, bizim inanç değerlerimizle, kültür ve medeniyet değerlerimizle asla bağdaşmayan bir tutumdur, çirkin bir yaklaşımdır. Ölüye saygı bizim inancımızın, medeniyetimizin en temel unsurlarından bir tanesidir. Bir cenaze töreninde bu tür hadiselerin yaşanmasını telin ettiğimizi ifade etmek isterim." diye konuştu.

Bu konuda adli sürecin başladığını ve soruşturmanın devam ettiğini anımsatan Kalın, ilgili birimler tarafından bu konunun takipçisi olacaklarını da kaydetti.

'Sayın Trump ile Sayın Cumhurbaşkanımızın BMGK marjında görüşmesi olacak'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu için ziyaret edeceği ABD'de planlanan temaslarına ilişkin soru üzerine Kalın, "Sayın Trump ile Sayın Cumhurbaşkanımızın New York'taki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu marjında bir görüşmesi olacak. Şu anda gün ve saati üzerinde çalışılıyor." bilgisini paylaştı.

Cumhurbaşkanlığı korumalarıyla ilgili iddianame

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 16 Mayıs'ta Washington'a gerçekleştirdiği ziyarette, Türk Büyükelçiliği konutu önünde yaşanan olayların ardından Cumhurbaşkanlığı korumalarına ilişkin hazırlanan iddianamenin hatırlatılmasına karşılık Kalın, davanın siyasi saiklerle açıldığının açıkça görüldüğünü belirtti.

Kalın, yaşananlar sırasında Washington'da olduğunu, ABD güvenlik güçlerinin neden olduğu zafiyetin, dünyanın hiçbir yerinde kabul edilemeyeceğini vurgulayarak, "Yani konuk devlet başkanına ki Amerikan kanunlarına göre de 30-35 metre göstericilerin uzakta tutulması gerekirken, adeta 10 metre mesafeye kadar bu kişilerin gelebilmesi, Cumhurbaşkanımızın bulunduğu noktaya yanaşması, oradan bırakın sloganlar atmayı ellerindeki su şişelerini, vesairelerini fırlatmaları kabul edilebilir bir şey değil. Ortada çok açık güvenlik zaafı varken bizim korumalarımızın görevlerini yerine getirdiği için böyle bir dava konusu yapılması asla kabul edilebilir bir şey değildir. Washington Emniyet Müdürlüğünün, bu davayı açan kişilerin, öncelikle bu işin hesabını vermesi gerekir." ifadelerini kullandı.

"Böyle bir davanın açılması bize göre hukuk skandalı"

Kalın, ABD'de devam eden İranlı iş adamı Rıza Sarraf davasına eski bakanlardan Zafer Çağlayan'ın da dahil edilmesine ilişkin soruyu da yanıtladı. Kararın, siyasi amaçla alındığını, ortada hukuki açıdan sorulması gereken çok önemli sorular olduğunu dile getiren Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İddianameye konu olan güya deliller, telefon dinlemeleri vesaire Amerikan savcısının eline nasıl geçmiştir, bunları kim onlara vermiştir, sorularının sorulması gerekiyor. İran ambargosunu delmek gibi aslında bütün Amerikan hukukçularının çok açık şekilde ortaya koyduğu bir başka ilke var, o da aslında bunun Amerikan hukuk sisteminin tasarruf hakkının dışında olduğuyla ilgili, yani salahiyet meselesi. Bunu da aşarak bir Türkiye Ekonomi Bakanı hakkında böyle bir davanın açılması bize göre bir hukuk skandalıdır."

Kalın, bu konuları "Türkiye'yi cezalandırma, Türk hükümetini zemmetme, yetkilileri karalama" amacıyla birilerinin hukuk davası konusu yapmasının, olayın ne kadar siyasi saiklerle yapıldığını ortaya koyduğuna dikkat çekti.

AA