Türkiye'nin esas sorunları siyasi, ekonomik değil; ve bu sorunlar sadece yatırımcılar Merkez Bankası'nın bağımsızlığını sürdürdüğüne ikna olduklarında çözülecek. Bu gerçekleşirse, lira değer yükselebilir.

Ülkenin temel göstergeleri genel olarak algılanandan çok daha güçlü. 2017 GSYİH artışı, rahatlıkla yüzde 5 seviyesini aşmaya hazırlanıyor. Eylül ayı sanayi üretimi yaklaşık altı yılın ikinci en hızlı büyümesini -sadece bu yılın Temmuz verisi daha iyiydi- işaret ediyor.

Analistler, özel sektörün önemli miktardaki Döviz borcuna vurgu yapmakta haklı. Buna karşın birçoğu özel sektörün aynı zamanda yabancı para cinsinden önemli miktarda varlığı olduğunun altını çizmiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Merkez Bankası'na faizleri düşürme konusunda baskı uygulamayı sürdürdüğü sürece yatırımcılar enflasyonun kontrolden çıkması ihtimalinden korkacak ve yerleşikler döviz almaya devam edecek.

Bu negatif dinamik büyük bir faiz artırımıyla kırılabilir: Belki de birkaç yüz baz puan. Böyle bir hamle, (piyasaya) politika yapıcıların -geç de olsa- eninde sonunda gerekeni yapma konusunda özgür hissettikleri sinyalini verir.

2006 ve sonra 2014'te bu oldu; dolayısıyla örneği var. Bu adım atıldığında yerleşiklerve yabancılar (TL cinsinden) sunulan sıradışı faize direnmekte zorluk çekecekler.TL'de bir yıllık ima edilen faiz oranı halihazırda yüzde 14.5'in üzerinde: Yükselen enflasyona rağmen önemli bir reel getiri.

Türkiye ve ABD arasındaki ilişki şu anda dip noktasında gibi görünüyor ve bu yatırımcı güvenine yardımcı olmuyor; özellikle de Sarraf davası.

2017 yılından çıkarılacak net bir ders var; bu da ekoomik risk – getiri profilinin yeterince cazip olması durumunda jeopolitik durumun tamamen gözardı edilebileceği. TCMB'nin elinde liranın hikayesi tamamen değiştirebilecek güç bulunuyor. Fakat maalesef Cumhurbaşkanı, büyük bir ihtimalle sıkıntı çok daha fazla olana kadar TCMB'yi baskı altına tutacak.

Bloomberg makro stratejisti Mark Cudmore

Makro stratejist Mark Cudmore, 2014'ten bu yana Bloomberg Editorial'da yazıyor.