Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Türk Telekom CEO’su Paul Doany, Gazete Habertürk Ekonomi Müdürü Yavuz Barlas'a önemli açıklamalarda bulundu. Doany, "Türk Telekom olarak düzenleyici kurumlara sabitte imtiyazların devam etmesini öneriyoruz." dedi.

Türk Telekom’un yüzde 55’i, 6 milyar 550 milyon dolar bedelle özelleştirme yoluyla 2005’te Lübnanlı Hariri Ailesi’ne ait olan Oger Telekom’a (OTAŞ) satıldı. Hazine, 2008’de Telekom’da 12.5 milyar dolarlık piyasa değeri üzerinden halka arz gerçekleştirdi. Bugün şirketin piyasa değeri maalesef 6 milyar dolar bile değil ve üstelik şirketin değeri belki de ilk kez aktif varlıklarının altında. Elbette bunda Türk Telekom’un gelecekteki sahipliğine yönelik belirsizlikler etkili. Zira şirket her yıl 15-16 milyar lira konsolide gelir, 4-5 milyar TL vergi öncesi faaliyet kârı üretiyor. Üstelik de halka açıldığı 2008 yılından 2015’e kadar ortaklarına 13.2 milyar TL kâr payı ödemiş.

Buradan Hazine 5.9 miyar lira temettü geliri sağlamış. 8 yılda ortalama yılda 1.7 milyar TL kâr payı ödeyen Türk Telekom’da asıl problem ise Oger Telekom’un Türk Telekom’u satın almak için Türk bankalarından kullandığı yaklaşık 4.7 milyar dolarlık kredinin geri ödenememesi. Hükümet, Türk Telekom’da yüzde 55 hissenin kamuya geçmeden devrinin söz konusu olabileceğini ve taliplilerinin de olduğunu ifade ederken bu anlamda şirketin özelleştirmede aldığı telekom altyapısını kullanmaya yönelik imtiyaz süresi de 2026’da doluyor. Tam bu noktada Türk Telekom CEO’su Dr. Paul Doany ile sohbet ediyoruz. Doany, şirket değerinin düşmemesi ve kamu yararı açısından çıkış yolunun öncelikle Türk Telekom’a sağlanan imtiyazın devam ettirilmesinde görüyor. Doany şöyle konuşuyor:

“Biz Türk Telekom olarak düzenleyici kurumlara sabitte imtiyazların devam etmesi ve mobilde de sabitteki gibi imtiyaz sisteminin benimsenmesini öneriyoruz. Bu şekilde kamu menfaatinin en yüksek seviyede olacağını düşünüyoruz. Zira imtiyazlar sayesinde işletmecinin yaptığı tüm altyapı yatırımları aslında kamuya ait olacak ve imtiyaz süresi sona erdiğinde düzenleyici kurumlar o işletmeci ile çalışmaya devam etmek istemez ise yapılan yatırımlar boşa gitmemiş, kamu yararına kullanılmaya devam eder hale gelmiş olacak. Eğer hükümet imtiyazı uzatmazsa bir çözümle gelir ve der ki “Şu tarihten sonra sabit olanı ben işleteceğim. Bütün servisler bunu kullanacak. Mesela PTT bunu kullanacak. Ya hep ya da hiç diye bir şey yok. Gerçekçi olarak elimizde ne var ve bundan sonra ne olabilir üzerine çalışıyorum. Kredi verenler yerel bankalar olduğu için şirketin değerini artırarak onlara yardımcı olmaya çalışıyoruz.”

‘HÜKÜMET GÜÇLÜ’

Doany şöyle konuştu: “Ben Türkiye için çok daha iyimserim, bu ülkede kararların alınabildiği güçlü bir hükümet var bugün yetkililerin alacağı kararlar çok daha kolay çünkü halihazırda zaten imtiyaz sistemi aktif olarak kullanılıyor. Türkiye’deki soruna bir Türk çözümü bulursanız, bunu da Türk yasalarına uygun yaparsanız çözüm olur. AB gibi olmaya çalışıp sistemi tamamen lisansa dönüştürmeye çalışırsanız çok gereksiz sıkıntılar yaşanabilir.”



Türk Telekom, 2008’de 12.5 milyar dolar piyasa değeriyle halka açıldı.
Hisse fiyatı 4.60 TL

Türk Telekom’un bugünkü Borsa değeri: 5.9 milyar dolar
Hisse fiyatı: 6.34 TL

Paul Doany gelecekte rekabetin fiyatta değil kalitede olacağını belirterek “Kişi başına veri tüketimi için mobilde 5 GB, sabitte 10 GB tüketim öngörüyoruz. 10 GB veri kullanımını sağlayabilmek için bizim geniş bant penetrasyonunu artırmamız gerekiyor” dedi.

‘BANKA VE YATIRIMCI İÇİN 5 YILLIK STRATEJİK BİR PLAN HAZIRLADIK’

Doany, bankalara sunmak üzere 5 yılllık stratejik plan hazırladıklarını belirtirken şu açıklamayı yaptı: “Öncelikle altını çizmek isterim ki yüzde 55 pay ile ana ortağımız olan OTAŞ’ın yaşadığı sıkıntılar Türk Telekom olarak bizim faaliyetlerimizi etkilemiyor. Biz yönetim olarak ortakların konularını Türk Telekom’un faaliyetlerinden izole ediyoruz. Bizim ana odağımız hem ülke ekonomisine katkı sağlamak hem de şirketin değerini artırmak. Bu şekilde aslında bu konunun çözümüne de yardımcı olmuş oluyoruz. Bildiğiniz gibi OTAŞ’a kredi veren bankaların büyük kısmı yerli bankalar ve biz bu süreçte şirketin değerini artırarak bundan kamunun ve bankaların faydalanmasını amaçlıyoruz. Türk Telekom, net kârının büyük bir kısmını temettü olarak ödeyen bir şirket. Bankalara olan borç konusunda ise şirketin değerinin artırılması önemli. Türk Telekom ile ilgilenen yatırımcı önce şirketin geleceğine güven duyacak ve bir yatırım yapacak. Bunun karşılığında da alacağı temettülerden bir getiri sağlayacak. O nedenle biz uygulanabilir bir stratejik planla hedeflerimizi belirledik. Buradan çok detaylı paylaşamıyorum ama yatırımcının ve bankaların anladığı ve beğeneceğini umduğumuz 5 yıllık stratejik bir plan hazırladık.”

‘ERKEN AŞAMA ŞİRKETLERE YATIRIM YAPIP BÜYÜTÜP TÜRKİYE’DE HALKA AÇACAĞIZ’

Doany şirketin girişim sermayesi kurmak için çalıştığını da ifade etti ve şöyle konuştu: “Türk Telekom girişim sermayesi için çalışmalarımız var. Konusu şu: Biz Türkiye’ye yatırım yapıyoruz. Risk sermayesine, girişim sermayesine yatırım yapıyoruz. İlk girişimimiz sağlık sektöründe yakında duyurusunu yapacağız. İkincisi ise reklam teknolojisiyle alakalı. Arkasından da siber güvenlik ve akıllı şehirler konusunda gelecek yatırımlarımız. Bu tarz yatırımlar çok daha iyi bir risk almak için. Ama telekom şirketleri bunları tek başlarına yapamazlar. O işi yapan kişilerle ortaklık kurmak gerekir. Geleceği büyük şirketler değil küçük şirketler yazıyor olacak. O yüzden bizim onlara yatırım yapmamız gerekir. Onlar da Türk Telekom’un daha farklı şekilde çalışmasını sağlayacak. Ümit ediyorum telekom çalışanları da onların cesaretinden etkilenecek. Çünkü risk almazsanız hiçbir şey olmaz. Kurumsal Girişim Sermayesi şirketimizle start-up’lara değil, erken aşama şirketlere yatırım yapıyoruz. Yeni bir şey geliştirmiş. Yani pazara çıkmak için daha fazla paraya ihtiyacı olan, ölçeklenmeye ihtiyacı olan şirketlerden bahsediyorum. Bir miktar para, pazarlamayla ilgili destekler, teknolojiyle ilgili destekler verilir. Veri uzmanları var mesela. Bizim kendi şirketimizi de bu küçük şirketlere açmamız gerekiyor. Çünkü karşılığında hisse alıyoruz. Geliştirip sonra borsaya açacağız. Bir tanesiyle zaten anlaştık sağlık sektöründe yakında açıklayacağız. Para kazanmak için yatırım yapmıyoruz biz şirkete. O şirketi borsada listeleyip sonra para kazanmak istiyoruz. O yüzden sabırlı olmak gerekiyor. Bu şekilde çok büyük bir değer yaratacağız.”

Gazete Habertürk/Yavuz Barlas