EBRD/Guriev: Türkiye ticaret savaşlarına iyi konsantre olmalı
EBRD Başekonomisti Guriev: "Türkiye, gelişmekte olan ülkelerden yatırım çekebilme ve destekleme konularında ticari ilişkilere bağımlı. Bu nedenle de ticaret savaşları konusunda iyi konsantre olmalı" dedi
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) Başekonomisti Sergei Guriev, dünya çapında korumacılık eğiliminin artmasından endişeli olduklarını belirterek, "Türkiye, gelişmekte olan ülkelerden yatırım çekebilme ve destekleme konularında ticari ilişkilere bağımlı. Bu nedenle de ticaret savaşları konusunda iyi konsantre olmalı diye düşünüyorum." dedi.
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Guriev, Türkiye ekonomisinin geçen yıl yüzde 7'nin üzerinde çok güçlü bir büyüme performansı gösterdiğini, büyümenin 2018'de de yüksek oranlarla devam edeceğini söyledi.
Guriev, geçen yıl ekonomik büyüme performansının en önemli sürükleyicisinin Kredi Garanti Fonu (KGF) olduğuna işaret ederek, Avro Bölgesi'nde süregelen toparlanmanın da söz konusu büyümeye katkı sağladığını kaydetti.
Avro Bölgesi'ndeki toparlanmanın bu yıl da süreceğini ve Türkiye ekonomisini desteklemeye devam edeceğini anlatan Guriev, "Biz Türkiye'nin bu güçlü büyüme performansının 2018'de de devam edeceğini ve yüzde 4,2'lik büyüme kaydedileceğini düşünüyoruz. Bizim tahminimiz Türk hükümetinin Orta Vadeli Plan'ında (OVP) öngörülen büyüme rakamından biraz daha kötümser ama mevcut durumda bu çok güçlü bir performans." diye konuştu.
Guriev, Türk ekonomisinin, özel sektör aracılığıyla küresel ekonomiye entegrasyonunu önemsediklerini aktararak, "Türkiye ekonomisinin büyümeye devam etmesiyle iyimser olmak için birçok sebep görüyoruz. Biz yapısal reformlar hakkındaki müzakereleri destekliyoruz. Türk ekonomisinin iş gücü piyasası, vergiler, düzenlemeler, inovasyon, yüksek değerli imalat ve hizmet sektörlerine ilişkin refomlarla rekabet gücünü koruduğunu düşünüyoruz." ifadelerini kullandı.
- "Türkiye, büyümesini destekleyecek birçok güçlü faktöre sahip"
Sergei Guriev, Türkiye'de hükümet öncülüğünde açıklanan yapısal reformlara ilişkin değerlendirmelerde bulunarak şunları kaydetti:
"Yapısal reformların sürdürülebilirliği bence iletişime bağlı. Biz bahsedilen iş gücü piyasası ve vergi reformlarının desteklenmesi konusunu Türk hükümeti ile müzakere ediyoruz. Ancak aynı zamanda yeşil enerji yatırımlarıyla yakından ilgilendiğimiz için bizim için çok önemli olan ve Türk ekonomisinde giderleri azaltacak enerji verimliliği ve ulusal enerji verimliliği planı gibi konuları da ele almalıyız. Türkiye, gelecek yıllarda ekonomik büyümesini destekleyecek birçok güçlü faktöre sahip ancak Türkiyeyi küresel finansal volatilite ortamında kırılgan yapabilecek cari açık konusunda endişeli olduğumuzu söylemeliyim.
Aynı zamanda enflasyon konusunda da endişelerimiz var. Türk lirası cinsinden uzun vadeli finansal araçların gelişimini göz önünde bulundurarak yüksek enflasyon eğilimini dikkate alıyoruz. Dolayısıyla cari açık ve enflasyon, hükümetin de Merkez Bankası'nın da önceliklendirdiği bir konu olmalı. Aksi takdirde, Türkiye her zaman finansal para akışlarında bu kırılgan durumlarla karşı karşıya kalacaktır."
- "Korumacılık eğiliminin artmasından endişeliyiz"
EBRD Başekonomisti Guriev, Çin ve ABD arasında belirginleşen ticaret savaşı ve değişen ticaret ortamına yönelik görüşlerini paylaştı.
ABD ticaret politikasının nasıl değişeceğini tahmin etmenin çok zor olduğunu vurgulayan Guriev, ticarete, toplumsal içerikli politikaların eşlik etmesi gerektiğine inandıklarını söyledi.
Guriev, dünya çapında milyonlarca insanın yoksullukla mücadele ettiğini belirterek, bu kapsamda ticaretin, kalkınma ile küresel yoksullukla mücadele için temel itici güç olduğunu dile getirdi.
Türkiye'nin, diğer gelişmekte olan piyasalar gibi ticarette bağımlı olduğunu anlatan Guriev, şunları ifade etti:
"Türkiye'nin ana ticaret partneri Avrupa. Bu nedenle Avrupa piyasalarına erişim Türkiye için çok önemli. Avrupa piyasalarına Türkiye'nin entegrasyonu, diğer ticaret ve yatırım partnerleriyle ilişkiler de dahil her türlü konu için büyük önem taşıyor. Biz Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki ticari ilişkilerde herhangi bir bozulma görmüyoruz. Bu anlamda, mevcutta Çin'i odağına alan ABD ticaret savaşı, Türkiye ile direkt olarak bağlantılı değil ancak biz dünya çapında korumacılık eğiliminin artmasından endişeliyiz. Türkiye, gelişmekte olan ülkelerden yatırım çekebilme ve destekleme konularında ticari ilişkilere bağımlı. Bu nedenle de ticaret savaşları konusunda iyi konsantre olmalı diye düşünüyorum."
- "Türk ekonomisini destekleme noktasında kararlıyız"
Guriev, EBRD'nin Türkiye ekonomisine sunduğu katkılara değinerek, EBRD olarak Türkiye ekonomisinde en önemli öncelikleri geliştirmek için çalıştıklarını dile getirdi.
Türkiye'nin, iş birliği içinde oldukları en büyük ülkelerden biri olduğunu anlatan Guriev, şöyle devam etti:
"Türkiye'de birçok sektörle birlikte çalıştık. Türkiye için enerji verimliliği büyük önem arz ediyor. Biz, Türkiye'de enerji verimliliğinin artırılması sürecine birçok yoldan katkı sağlıyoruz. Bu yıllar alacak bir konu. Diğer taraftan yeni finansal araçlar ve finansal piyasaları geliştirmek için finansal sektöre de yatırım yapıyoruz. Aynı zamanda daha inovatif ve yüksek katma değer geliştirmeye çalışarak endüstri sektörüne yatırım yapıyoruz. Sığınmacıların Türkiye ekonomisine entegre olması noktasında da katkı sunarak, sığınmacılardan kaynaklanan zorlukları dengelemeye çalışıyoruz. Biz aynı zamanda Türkiye ekonomisinin enerji verimliliği noktasındaki çalışmalarını destekliyoruz. Türkiye'nin ticaret ve uluslararası yatırımlar noktalarında diğer ülkelere entegrasyonunu destekliyoruz. Türkiye ekonomisinin büyüme modelini destekleyecek birçok nokta bulmak mümkün. Bu noktada Türk ekonomisini destekleme noktasında çok kararlıyız."
Guriev, Türkiye ve Rusya ilişkilerine yönelik değerlendirmelerde de bulunarak, "Türkiye ve Rusya, Türkiye ve Avrupa Birliği gibi birbirine çok bağımlı iki ülke. Rusya ve Türkiye'nin ekonomik ve insani anlamda birbirine çok yakın bağlantıları var. Özellikle mimari ve turistik anlamda ekonomik ilişkiler çok güçlü. Bu nedenle ben her iki ülkenin birbirine iyi entegre olduğunu düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
- "Dinamik özel sektör Türkiye'nin en güçlü yanı"
Sergei Guriev, Türkiye'nin en önemli ve en güçlü yanının, çok büyük holdinglerin yanı sıra KOBİ'leri de içinde barındıran dinamik özel sektör olduğunu söyledi.
Özel sektörün ekonomiye sunduğu katkılardan bahseden Guriev, "Özel sektör bankaları, birçok sosyal ve kalkınma alanındaki zorlukların bankalar aracılığıyla çözülebileceğine ve çözülmesi gerektiğine inanıyor. Bu anlamda özel sektörün ekonomik kalkınma için sorumluluk alması da memnuniyet verici. Ben bunun Türkiye'nin en önemli güçlü yanı olduğunu düşünüyorum." diye konuştu.
Guriev, Türkiye ekonomisinin demografik özelliklerinden de faydalandığını aktararak, "Birçok insan Türkiye'de genç nüfusun entegrasyonunun zorluk olduğunu düşünüyor. Biz, hükümetin eğitim sektöründe dönüşümüne ilişkin taahhütlerinden memnunuz ancak gelişmekte olan Avrupa'da birçok insan, Türkiye'de kendilerine ters olan bu demografik trend hakkında endişe duyuyor. Aynı zamanda Rusya, Afrika ve Avrupa'ya yakınlık anlamındaki mükemmel jeopolitik konum,Türkiye'nin güçlü yanları arasında bulunuyor." değerlendirmelerini yaptı.
Türkiye'de enflasyonun ise en önemli zorluklardan biri olduğuna inandıklarını dile getiren Guriev, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Türkiye'de kalkınma ve uzun dönemde piyasaların Türk lirası cinsinden finansal araçlarla desteklenmesi için daha düşük enflasyon gerekli. Dünya çapında enflasyonun para politikası yoluyla kontrol edilmesi konusunda fikir birliği vardır ve bu da eğer enflasyonu düşürmek istiyorsan, faizlerin artırılması gerektiği anlamına gelir. Birçok ülkenin enflasyonu düşürmek için faizleri artırma yoluna gittiğini görüyoruz.
Türkiye'nin problemi çift haneli enflasyon. Her ülkede farklı problemler mevcut. ABD'nin problemi farklı, Yeni Zelanda'nın problemi farklı. Gelişmekte olan ülkeler uzun süredir enflasyonla mücadele ediyor, bu sadece Türkiye'nin problemi değil. Diğer gelişmekte olan ülkeler de taahhüt ettikleri enflasyon hedefi ve enflasyonu düşürecek para politikaları aracılığıyla enflasyonla mücadele ediyor. Bu konuda çok fazla çalışmak gerekiyor. Son yıllarda birçok ülke bu konuyla mücadele ediyor. Gelişmiş ülkeler ise enflasyon hedefini tutturma konusunda daha başarılı."
AA