Bloomberght
Bloomberg HT Haberler "ABD Türkiye'yi kaybetmemeli, çözüm mümkün"

"ABD Türkiye'yi kaybetmemeli, çözüm mümkün"

ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Ross Wilson, iki ülke arasındaki krizi Habertürk'ten Nalan Koçak'a değerlendirdi.. Wilson, taraflara diyalog çağrısı yaptı

Giriş: 15 Ağustos 2018, Çarşamba 10:43
Güncelleme: 15 Ağustos 2018, Çarşamba 10:43

Ross Wilson, ABD-Türkiye arasındaki iniş çıkışlara aşina bir isim, Washington'da Türkiye konusunda en önemli uzmanlardan biri olarak görülüyor. 2005’te, George W. Bush döneminde Ankara Büyükelçisi olarak atandı. AK Parti iktidarının ilk yıllarında görev yaptı. 3 yıllık görev süresinin ardından emekli oldu. Son olarak 2014’te eski elçi John Bass’in atanması gecikince, dönemin Dışişleri Bakanı Kerry tarafından Ankara’ya gönderilmişti. Biz de ABD'yle yaşanan krizi Washington penceresinden yorumlaması için kendisine ulaştık. Wilson diyalog çağrısı yaptı.

İlişkiler nasıl bu noktaya geldi? Diyalog eksikliği mi, yoksa yıllardır devam eden sorunların birikimi mi neden oldu?

Obama dönemine kadar uzanan ve yıllardır biriken şikayetler vardı her iki taraf için de. Sorunlar gittikçe karmaşıklaştı ve çözümü zor bir hale geldi. Son vakada ABD için sorun açık, Pastör Brunson ve diğer ABD vatandaşlarının Türkiye'de tutukluluğu. Bu sorunun çözülememesi Washington'da çok derin bir hayal kırıklığı yarattı. Tabii Ankara'nın da benzer hayal kırıklıkları var. Tam da bu nedenle meseleler daha iyi ele alınmalı.

Brunson gerçekten asıl mesele mi? Yoksa daha derin sorunların bir sembolü mü?

Brunson bir sürü meselenin bir tarafı. Tabii ki tarafların yaşadığı hayal kırıklıklarını çözememelerinin de parçası. Bunu söylemekle birlikte, başkan ve yardımcısı Pastör Brunson'a yönelik suçlamaların temeli olmadığını düşünüyor. Bu sorunu duyarlı bir şekilde çözememek müzakerecileri hüsrana uğrattı.

Türkiye'de gündem Evanjelistler. Brunson meselesinde payları ne kadar?

Lütfen komplo teorilerine fazla güvenmeyin. Tabii ki Trump ve Pence, Evanjelistleri siyasi başarılarının önemli bir parçası olarak görüyorlar. Fakat ben daha önce buradaki Evanjelistlerin hiç Türkiye düşmanı olduklarını görmedim. Daha çok Pastör Brunson'dan yanalar diyebilirim.

“YAPTIRIMLARIN TRUMP'IN İSTEDİĞİ SONUCU YARATACAĞINDAN EMİN DEĞİLİM”

Trump, Türkiye'ye yaptırım uygulamasının gerçekten istediği sonuçları yaratabileceğine inanıyor mu?

Cevaplaması zor bir soru. Kişisel olarak ben emin değilim. Açık olan şu: Başkan bu meseleyi (Brunson'ın tutukluluğunu) bir nihayete erdirmeye karar verdi. ABD'nin elinde olduğunu düşündüğü baskı gücünü kullanmak istedi. Meseleyi çözer mi emin değilim, ABD-Türkiye ilişkilerindeki diğer sorunları da derinleştirebilir.

“İKİ BAKANA YAPTIRIM SEMBOLİKTİ, ABD'DE MALVARLIKLARI OLDUĞUNA KİMSE İNANMIYOR”

Bazıları iki Türk bakana uygulanan ambargonun sembolik olduğunu aslında güçlü bir adım olmadığını söylüyor. Katılır mısınız?

Kesinlikle sembolik. Kimse iki bakanın ABD'de ciddi malvarlıkları olduğuna inanmıyor. Amaç meselenin çözülmesi için Türkiye'ye güçlü sembolik bir mesaj göndermekti. Fakat açık ki ambargo adımı istenen sonucu yaratmadı.

“İLİŞKİLERİ RAYINDA TUTMALIYIZ”

Amerikan basınına verdiğiniz demeçlerde ABD'nin Türkiye'yi kaybetmemesi gerektiğini söylediniz. Nedenleriniz ne?

İlişkilerimiz Amerikan dış politikası, güvenlik politikalarımız, istihbaratımız için çok önemli. Bu ilişki Türkiye için de çok faydalı. İşin ekonomi ve ticaret boyutu da var tabii ki. Ortak dış politika çıkarlarımız var. Görünen o ki ortak çıkarları yürütmek şu aralar pek kolay değil. Çözmemiz gereken zor meseleler var. Ama ilişkilerimizi rayında tutmalıyız.

Ya kriz çözülmezse, ne gibi sonuçlar ortaya çıkabilir?

Bu konuda çok spekülasyon yapmak istemiyorum. Amerikan tarafından bakacak olursam: ABD'nin Suriye'de istediği rolü oynama kapasitesi azalır. Aynı şey İran için de geçerli. Kafkaslar'da ortak çıkarları takip etmemiz zorlaşır. Rusya'ya karşı pozisyonumuz zayıflar demek istemiyorum ama daha karmaşık bir hal alır. Türkiye'nin bölgedeki gücü de ABD'ye yürüttüğü etkili ilişki sayesinde arttı. Umuyoruz ki Türk liderler ekonomik sorunlarını da çözme konusunda ABD'yle etkili bir ilişki yürütürler.

“F35 KARARI BİR YAPTIRIM DEĞİL”

Türkiye'nin F35 projesinden çıkarılması ihtimali ne kadar gerçekçi?

Bence bu konuda dikkatli olmak gerek. Biliyorsunuz Pentagon Türkiye-ABD savunma ilişkileri üzerine bir rapor hazırlayacak, ondan sonra F35 satışına devam edilip edilmeyeceği kararlaştırılacak. Bu bir yaptırım değil. Bence bu Trump yönetiminin aslında attığı sağduyulu bir adım. Türkiye'den benzer sağduyulu adımlar önümüzdeki günlerde Trump yönetimi için önemli olacaktır.

Krize yakında çözüm bulmak mümkün mü?

Tabii ki, elbette çözüm bulabiliriz. Bence Amerikan vatandaşlarının serbest bırakılması meselesini çözmek zor değil. Bu adım Washington'a Türkiye'nin ABD'yle işbirliğine devam etmek istediğine dair güçlü bir sinyal gönderir. Elçiniz, Trump'ın ulusal güvenlik danışmanı John Bolton'la buluştu. Aslında yapılması gereken tam da bu. Bu tür adımlar sonuç üretebilir. Daha sonra da diğer meselelerin çözümü için masaya oturabiliriz.

“DİYALOG, DİYALOG, DİYALOG”

Türkiye-ABD ilişkilerinde zorluklar konusunda uzmansınız. Siz olsanız meselenin çözümünde nasıl davranırdınız?

İzlememiz gereken kritik şey şu: Liderlerimiz pragmatik mi olacak? Yoksa çatışmacı mı davranacaklar? Şu an yetkili bir pozisyonda olsaydım kesinlikle “diyalog, diyalog, diyalog. Lütfen oturalım ve şikayet etmek yerine çözüm bulalım” derdim.

Haberturk.com