Advertisement
KÜRESEL PİYASALAR ABONE OL

Geçen haftanın sonunda piyasalarda görülen sakinlik ve kurlardaki sıçrama, bizi gelişen ekonomilerde yaz döneminde meydana gelen kargaşanın sona erdiğini ilan etmeye yöneltiyor. Bu olumlu gelişmeler ve bunlara paralel olarak yatırımcı farklılaşmasına ilişkin artan işaretler, 2016 yılının başında yaşananların bir tekrarını görmekte olduğumuz yolunda umutları getiriyor. Söz konusu dönemde, Çin öncülüğündeki piyasa rahatsızlıklarına ilişkin artan endişeler, sermaye akışları ve yüksek varlık fiyatlarının rahatlatıcı bir restorasyonunu getirdi ve bireysel gelişen ülkeler için çok daha destekleyici faaliyet ortamına yol açtı.

Bu umudu paylaşıyorum ve tarihi örneğin farkındayım. Ancak temkinli kalmak için dört neden var;

1- Süregelen piyasa rahatsızlıkları her zaman lineer bir yol izlemez: Birkaç sakin gün genele yayılmış rahatsızlığın sona erdiği anlamına gelmez. Devam eden piyasa aksaklığının daha büyük boyutlu trendinde, geçici geri çekilmelerin birçok tarihi örnekleri var. Bu özellikle, yayılmaların ve muhtemelen geri yayılmaların henüz seyrini tamamlamadığı durumlarda ve akım kesicilerin henüz devreye alınmadığı ve tetiklenmediği dönemlerde maydana gelir. Son birkaç haftadaki finansal volatilitenin bazı ekonomik ve finansal temel göstergeleri istikrarsız hale getirme ve piyasa bozulmalarına bir geri dönüşe neden olma olasılığını gözardı etmek için çok erken.

2- Manşet ülke vakaları çözüme kavuşmadı: Ne Arjantin ne Türkiye, iki büyük manşet vaka, ekonomilerini güvenli bir istikrar yoluna sokabilecek politika ayarlamalarının ve yeni finansmanın bir kombinasyonunu üretemedi. Buna bağlı olarak, geçen haftanın sonunda görülen piyasa ferahlaması muhtemelen mevcut piyasa dinamiklerinde temel bir değişiklikten ziyade dönemsel portföy pozisyon ayarlamasından kaynaklandı. Eğer Arjantin ve Uluslararası Para Fonu (IMF) daha avantajlı bir fonlama ile birlikte güçlendirilmiş bir program üzerinde anlaşmaya varırsa ve eğer Türkiye 13 Eylül'de toplanacak merkez bankası dahil politika tepkisini genişletmenin bir yolunu bulursa, daha uzun süreli bir iyileşme mümkün.

3- Dış ortamda belirsizlik sürüyor: Gelişen piyasalar; gelişmiş ekonomiler arasında artan performans farklılaşması, siyasi belirsizlikler, istikrarı azalan uluslararası ticaret sistemi ve evrilen merkez bankası politikalarının şekillendirdiği akışkan bir küresel düzelemde faaliyet gösteriyor. Acil riskler, dolarda ve uluslararası finansal koşullarda potansiyel istikrarsızlık yaratan değişikliklerden kaynaklanıyor. Bu gelişmeler, Helene Rey ve diğerlerinin araştırmalarında gösterilen "küresel faktör" haline geliyor ve gelişen ekonomilerde iç finansal ve ekonomik değişkenleri yönlendirmede önemli bir rol oynayabilir.

4- Piyasa yapısında meydana gelen son değişikliklerin etkisi belirsiz kalmaya devam ediyor. Nihayetinde, gelişen ekonomilerde portföy yatırımı için piyasaya yönelik son yapısal değişiklikler hakkında yeterince öğrenemedik. Özellikle, bu değişikliklerin artan kargaşa dönemleri sırasında volatiliteyi azaltacağı ya da artıracağı açık değil. Bu sadece pasif yatırım ve yeni ürünlerin meydana getirilmesindeki artış için değil, aynı zamanda gelişen piyasa varlık sınıflarına yatırımlardan gelen çapraz yatırımcı kazancı, yerel para yatırımlarındaki artış ve gelişen ülkelerin özel sektör tahvil arzındaki artışa neden olan değişiklikler için de doğru.

Bu dört faktörün her biri, gelişen piyasalar için önümüzede daha sakin günler umabileceğimiz işaret ediyor, ancak yeniden volatil bir seyir olasılığı için planlarımızı yapmalıyız.