"Yatırımcılar ekonomik istikrar programını merakla bekliyor"
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Koç, "yatırımların yeniden başlayabilmesi için yatırım ortamının iyileştirilmesi gerekiyor. Tüm yatırımcılar hükümetin açıklayacağı yapısal dönüşüm ve ekonomik istikrar programını merakla bekliyor." dedi
Bizden Haberler Dergisinde Koç Topluluğunun 32. Üst Düzey Yöneticiler Toplantısına katılan Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Koç'un konuşmasına yer verildi.
Koç, dünya konjonktüründe çok özel bir dönemden geçildiğini, bu dönemin öncekinden önemli ölçüde farklılaştığını belirterek, jeopolitik zorluklar ve teknolojinin getirdiği yıkıcı değişim nedeniyle, yepyeni ve son derece karmaşık küresel problemler ile karşı karşıya olunduğunu kaydetti.
İçinden geçilen bu dönemi “zıtlıklar devri” olarak tanımlayan Koç, şunları aktardı:
"İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan, 70 yıl boyunca tarihte eşi benzeri olmayan bir ekonomik kalkınma ve barış ortamının keyfini sürdük. Ancak bu düzen şimdi tehdit altında. Başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere, serbestleşme, küreselleşme ve çokuluslu iş birliğine dayalı ekonomi politikasını yaratan gelişmiş ülkeler, bugün, refahı başka ülkelerle paylaşmak yerine, içe kapanmaya meylediyor. Amerika’nın, liderlikten çok, patronluk etmeye çalıştığı tek kutuplu düzen dağılırken farklı siyasi, ekonomik ve toplumsal modellere sahip, Çin, Rusya ya da Hindistan gibi aktörlerin söz sahibi olmaya başladığı yeni bir dünya düzeni kuruluyor.”
Koç, internet ve mobil teknolojilerin, insanlar arasındaki sınırları yıktığını aktararak, halbuki bugünün dünyasında ülkelerin ticaret, finans, bilgi, veri, iş gücü, göç ve iklim koşulları gibi birçok temel konuda birbirlerine fazlasıyla bağımlı olduğunu belirtti.
İnsanların mutluluk seviyelerinin düşmesinin de büyük bir sorun olduğuna değinen Koç, “Birleşmemiz için her türlü sebep mevcutken, bunun yerine kutuplaşıyoruz. Aramızdaki sınırlar daha da belirginleşiyor. Anlaşılan o ki önümüzdeki dönemde, uluslararası iş birliği ile içe kapanmanın, serbest ticaret ile korumacılığın çatışmasına, yani zıtlıkların savaşına şahit olacağız.” değerlendirmesinde bulundu.
Koç, gelecekte ekonomik katma değerin ana kaynağının mal ve hizmetlerin üretimi ve ticareti değil, bu süreçlerden elde edilen veriler olacağına dikkati çekerek, “Teknolojinin getirdiği dönüşümün adil ve eşitlikçi olabilmesi için ulusal ve uluslararası düzeyde, standartların ve kuralların yeniden belirlenmesi için karşılıklı diyalog ve iş birliğine olan ihtiyaç artıyor. Böyle bir gelecekte içe kapanmanın ve korumacılığın kazanan strateji olmasını beklemek büyük bir hata olur.” ifadelerini kullandı.
- "Bizler dünya genelinde refahın artacağına bütün paydaşları ikna edebilmeliyiz"
Koç, toplumların dünyaya karşı daha açık ve hoşgörülü olabilmeleri için insanların kendi vatanlarında gelecek kaygısı duymadan, rahat ve güvende hissetmelerinin şart olduğunu vurgulayarak, aynı şekilde ulusal egemenlikle, uluslararası iş birliğini etkin bir şekilde dengeleyen politikaların oluşturulmasının da kaçınılmaz olduğunu belirtti.
ABD merkezli düşünce kuruluşu Freedom House’un her yıl yayımladığı endeksteki bazı verilere değinen Koç, dünya genelinde özgür ve adil seçimler, basın özgürlüğü, azınlık hakları ve hukukun üstünlüğü gibi temel demokratik hak ve özgürlüklerin son on senedir düşüş eğiliminde olduğunu bildirdi.
Koç, “Başta, aklı selim ve sorumluluk sahibi politikacılar ve iş dünyasını temsilen bizler, ancak uluslararası iş birliği ve daha fazla entegrasyon sayesinde, dünya genelinde refahın artacağına bütün paydaşları ikna edebilmeliyiz.” ifadelerini kullandı.
Küresel ekonomik görünümü de değerlendiren Koç, 2008 finansal krizinin üzerinden 10 yıl geçtiğini, sıkıntıların aşılmasında çok mesafe kat edilmiş olsa da krizin yaşandığı ülkelerin çoğunda milli gelirin 2008 öncesindeki seviyeleri yakalayamadığını belirtti.
Koç, ticaret savaşlarının olumsuz etkilerinin henüz ekonomik verilere tam olarak yansımadığına dikkati çekerek, Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) yayımladığı çalışmaya göre büyümenin Çin ve ABD’de gerileyeceğini, ABD Merkez Bankası’nın faiz artışlarına devam etmesi yönündeki tahminlerin gerçekleşmesinin Türkiye gibi yurt dışı kaynak ihtiyacı olan ülkeler için ek mali külfet anlamına geleceğini kaydetti.
Avrupa Birliğindeki mevcut duruma gönderme yaparak birlik üyeleri arasında ortak politikalar konusunda fikir ayrılıklarının devam ettiğine ve Amerika’dan alışageldiği desteği göremeyen birliğin popülist liderlerinin ve Rusya’nın yarattığı güvenlik tehditinin gölgesinde kendisine bir yol çizmeye çalıştığına değinen Koç, “Çin, ekonomik büyüklüğü, teknoloji alanında yaptığı atılımlar ve yeni İpek Yolu projesiyle dünya üzerindeki etki alanını hızla genişletiyor. Ancak bir yandan ticaret savaşlarının olumsuz etkileri, diğer yandan ihracat ve yatırıma dayalı büyüme modelinden yurt içi tüketime dayalı büyüme modeline geçişin sancıları nedeniyle Çin’de büyüme oranları yüzde 6,6’ya kadar geriledi. Ticaret savaşlarının da etkisiyle önümüzdeki sene yüzde 6,2’ye inmesi bekleniyor.” ifadelerini kullandı.
- “Teknoloji ve insan gücünü etkin kullananlar söz sahibi olacak”
Jeopolitik rekabetin küresel gündemi giderek daha fazla belirlediğini vurgulayan Koç sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hala sonu görünmeyen Suriye savaşında ve son olarak Ukrayna krizinde de görüldüğü üzere, Rusya bölgesel ve küresel nüfuzunu artırmaya çalışıyor. İran ve Çin’le ilişkilerini güçlendiriyor. Ekonomik ve siyasi gücün yanında, yeni jeopolitik rekabetin önemli bir unsuru da teknolojik üstünlük. Araştırmalara göre dünyanın en büyük 20 teknoloji şirketinin çoğu Amerika, bir kısmı da Çin merkezli. Amerika’yı fevkalade rahatsız eden unsurların başında da Çin’in dünyadaki teknolojik üstünlüğü ele geçirme çabası geliyor. Zira önümüzdeki yıllarda ancak teknoloji ve insan gücünü etkin kullanan şirketler ve ülkeler dünyada söz sahibi olabilecek. Hal böyleyken ülkemizin yüksek katma değer yaratan bir üretim yapısına geçmesi, yeni dijital çağda bizi rekabetçi kılacak ortamı hazırlaması gerekiyor."
Bu hedef doğrultusunda Türkiye ekonomisini değerlendiren Ömer Koç, ağustos ayında finansal piyasalarda yaşanan çalkantı ve sonrasında ortaya çıkan nakit sıkışıklığının şirketler kesiminin bilançosunda önemli bir tahribat yarattığını bildirdi.
Koç, şirketler, bankalar ve kamunun gelecek 12 ayda yaklaşık 175 milyar dolarlık dış borç ödemesiyle karşı karşıya olduğunu aktararak, gelişmekte olan ülkelere yönelik yatırım iştahının zayıflığı, Türkiye'nin ve şirketlerin kredi notlarının düşürülmesi ve bazı uluslararası siyasi belirsizlikler nedeniyle ihtiyaç duyulan yabancı para cinsinden kaynaklara erişimin oldukça zor olacağını belirtti.
“Ülkemizin çok ihtiyaç duyduğu yatırımların yeniden başlayabilmesi için yatırım ortamının hem yerli hem de yabancı yatırımcılar için iyileştirilmesi gerekiyor” diyen Koç, “Tüm yatırımcılar hükûmetin açıklayacağı yapısal dönüşüm ve ekonomik istikrar programını merakla bekliyor. Programda hedeflerin ve sorumluların belli olması, programın bir takvime bağlanması ve sonuçların şeffaf bir şekilde izlenmesine imkan verilmesi, güvenin artmasını sağlayacaktır.” ifadelerini kullandı.
Koç, gelecek dönemde yurt içi talep ve büyümenin alışıldık ve arzu edilen seviyelerin altında kalacağını aktararak, şunları kaydetti:
"İş dünyasını gelecek yıl zorlu koşulların beklediği aşikar. Bu zorlu dönemde de şirketlerinizle, iş ortaklarınızla ve paydaşlarınızla ilgili tüm konuları dikkat ve hassasiyetle yöneteceğinize olan inancım tam. Bildiğiniz gibi biz her zaman kısa vadeli dalgalanmalar yerine, uzun dönemli hedeflere odaklanmaya özen gösteriyoruz. Değişen koşulları takip edip, doğru yorumlayarak, kendimizi yenileyerek ve çıtayı daima yükselterek büyümeye devam ediyoruz. Bugünkü koşullar altında tedbiri elden bırakmadan, yarınlar için çalışmamız, yatırım yapmamız ve şirketlerimizi geleceğe hazırlamamız gerekiyor."
- "Elimizi taşın altına koymayı sürdüreceğiz"
Koç Topluluğu’nun 90 yılı aşan tarihi boyunca Türkiye’de sanayi, teknoloji, inovasyon ve küreselleşme gibi pek çok alanda öncü rol üstlendiğini belirten Koç, “Attığımız her adımla iş dünyasına ve toplumun her kesimine örnek olmaya devam edeceğiz. Ülkemizin toplumsal kalkınması için de elimizi taşın altına koymayı, örnek kurumlar yaratmayı sürdüreceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.
Vehbi Koç Vakfının bugün itibarıyla 50. yaşına ulaştığını, vakfın başta eğitim, kültür ve sağlık alanlarında olmak üzere, milyonlarca kişinin hayatına dokunduğunu, anlam kattığını, fark yarattığını belirterek, şunları kaydetti:
"Bu nedenle vakfımızın 50. yıl sloganını ‘Üstümüze Vazife’ olarak belirledik. ‘Vazife’miz Vehbi Koç Vakfı’yla da sınırlı değil. Şirketlerimizin kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetleri de bu vazifenin, sorumluluk duygusunun bir parçası ve kanıtı. Koç Topluluğu son 10 yılda sanattan spora, mesleki eğitimden toplumsal cinsiyet eşitliğine kadar pek çok projeyi hayata geçirdi ve bünyemizdeki şirketlerin projeleri ve bayilerin katkılarıyla Türkiye’de dönüşüme öncülük ediyoruz. Bu çalışmalarımızla itibarımızı sağlamlaştırmakla kalmadık, ne mutlu ki ülkemize büyük bir katma değer sağladık. Birçok kuruma ve markaya yönelik tüketici güveninin azaldığı bir dönemde Koç Holding’in itibarının her sene güçlenmesi, rakiplerle arayı açarak liderlik konumunu devam ettirmesi bizlere gurur veriyor. Eminim, güçlü itibarımızın, tüketicilerin ve yatırımcıların tercihlerine yansıyarak mali sonuçlarımıza ve yeni yetenekleri bünyemize çekmemize de olumlu etkisi oluyor.”
Koç, geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yeni dönemde de daha adil, eşit ve kapsayıcı bir gelecek için değişimi tetikleyeceklerine gönülden inandığını aktararak, 90 yılı aşkın süredir yaşayan Koç’u Koç yapan değerlerin kendiliğinden oluşmadığının altını çizdi.
“İçinden geçtiğimiz dönem ne kadar karmaşık ve belirsiz olursa olsun, değerlerimiz bize yol göstermeye devam edecek” diyen Koç, “İlerici, adil ve refah dolu bir dünya yaratılmasında taşıdığımız sorumluluğun ağırlığını daha fazla hissediyoruz. Bu anlayışla, gelecek kuşaklara daha müreffeh ve medeni bir Türkiye bırakmak için var gücümüzle çalışacağız. Topluluğumuzu gelecek kuşaklara taşımak için de aynı kararlılık, inanç ve sorumlulukla hareket edeceğiz. Geleceğe hep birlikte öncülük edeceğiz.” ifadelerini kullandı.