Aygün: 2-B alanlarını satıp, yağmaya son verelim
-
ATO Başkanı Aygün, 2-B olarak adlandırılan alanların hak sahiplerine satışının bir an önce gerçekleştirilmesi gerektiğini bildirdi
ANKARA (A.A) - 01.12.2010 - Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, 2-B olarak adlandırılan, orman olma özelliğini kaybetmiş alanların hak sahiplerine satışının bir an önce gerçekleştirilerek, ''buraları yıllardır bedava kullananların yağmasına son verilmesi'' gerektiğini bildirdi.
Aygün yaptığı yazılı açıklamada, orman özelliğini yitirmiş alanların önemli bir bölümünün işgal altında olduğunu belirtti ve ''işgal edenler tarafından yıllardır hemen hemen hiçbir bedel ödenmeden kullanılan bu alanların üzerinde şehirler bile kuruldu'' görüşünü bildirdi.
Türkiye genelinde toplam 473 bin 419 hektarlık bir alanı kaplayan 2-B arazilerinin Lüksemburg'un 2, KKTC'nin 1,5, Hong Kong'un da 5 katı bir büyüklüğe denk geldiğine dikkati çeken Aygün, bu alanın 22 bin 233 hektarlık bölümü üzerinde yerleşim yerleri bulunduğunu, İstanbul'un Beykoz, Şişli, Sarıyer, Sultanbeyli ve Çekmeköy, Muğla'nın Bodrum, Marmaris, Fethiye ve Dalaman, Mersin'in Anamur, Sakarya'nın Karasu ve Sapanca, İzmir'in ise Bornova, Karaburun, Ödemiş, Buca ve Güzelbahçe gibi ilçelerinin büyük bölümünün 2-B arazileri üzerinde kurulu olduğunu ifade etti.
2-B arazilerinin yüzde 4,7'sini oluşturan yerleşim yerlerinin 6 bin 624 hektarı üzerinde ilçe, 8 bin 514 hektarı üzerinde belde, 7 bin 35 hektarı üzerinde de köylerin yer aldığını belirten Aygün, bu bölgeler için hem kamu vicdanını hem de kullanan vatandaşları rahatsız etmeyecek bir çözüm bulunması gerektiğini vurguladı.
''Gerekirse hiç para almadan ya da küçük meblağlar alarak buralarda yaşayan vatandaşların haklarını koruyalım. Yerleşim alanı dışındaki ticari alanları ise değeri üzerinden satalım'' diyen Aygün, şunları kaydetti:
Aslında herkesin ortak malı olan bu alanlar, sadece yerleşim amacıyla değil, büyük bir bölümü tarımsal üretim amacıyla kullanılıyor. 2-B arazilerinin 2 bin 365 hektarı sera, 8 bin 41 hektarı narenciye alanı, 111 bin 115 hektarı zeytinlik, fındıklık, meyvelik ve bahçe, 35 bin 419 hektarı otlak olarak kullanılıyor, kalan 294 bin 206 hektarı da ekili alanlardan oluşuyor. Görüldüğü gibi 2-B arazilerinin sadece yüzde 4,7'si yerleşim amacıyla kullanılıyor. Geri kalan yüzde 95,3'ü tarımsal üretime hizmet ediyor.''
-EN GENİŞ ALANLAR ANTALYA'DA-
Hemen hemen tüm illerde 2-B olarak nitelendirilen araziler bulunduğunu, ancak en geniş alanların Antalya'da olduğunu bildiren Aygün, Antalya'da orman vasfını kaybetmiş arazilerin 45,6 bin hektarlık bir alana yayıldığını, bu kenti 39,3 bin hektarla Mersin, 34,9 bin hektarla Balıkesir, 31,7 bin 706 hektarla Ankara, 29 bin 643 hektarla Sakarya, 29 bin 139 hektarla Muğla, 18 bin 233 hektarla İstanbul, 16 bin 95 hektarla Bolu, 15 bin 290 hektarla Samsun ve 14 bin 772 hektarla İzmir'in izlediğini ifade etti.
ATO Başkanı, ''Artık kendimizi kandırmayalım, buralar bir daha orman haline getirilemez. Bari işgalcileri tarafından bedava kullanılmalarının önüne geçelim. Bu arazilerin rayiç bedeli üzerinden kullananlara satışı bir an önce gerçekleşmelidir. Satıştan devletin 20-30 milyar dolar gelir elde edeceği hesaplanıyor. Devletin malını birileri bedava kullanırken, devlet bütçe açığını finanse etmek için hem içerden hem de dışarıdan borçlanıyor. Orman alanlarını işgal edenler üzerine kurdukları lüks konutlarda keyif çatarken, devlet borçlarına faiz ödüyor'' görüşünü bildirdi.
Bazı kimselerin 2-B alanlarının satılmasına ''orman alanlarının yakılarak yağma edilmesine yol açılabilir'' endişesiyle karşı çıktıklarını da belirten Aygün, bu kaygıların yersiz olmadığını, ancak 2-B alanlarının bugünkü haliyle kullanılmasının da orman alanlarının yağma edilmesini engellemediğini vurguladı.
Aygün, bu endişelerin ancak mevcut ormanların da sıkı korunmasıyla giderilebileceğini savundu. Aygün, ''Kaynak yetersizliği nedeniyle yıllardır orman alanları gerektiği kadar korunamadı. Orman özelliğini kaybetmiş alanların satılmasıyla elde edilecek paranın büyük bölümü ormanların korunması, ağaçlandırma ve toprak erozyonun kontrolü için kullanılmalı'' önerisinde bulundu.