Bilgin: "Sağlıklıyız ama yine de dikkat edin"
Finans Zirvesi'nde konuşan BDDK Başkanı Tevfik Bilgin, sağlıklı temel göstergelerin hemen eriyebileceğini belirterek, bankacıları dikkatli davranmaya çağırdı
Tevfik Bilgin, Active Academy tarafından düzenlenen 8. Uluslararası Finans Zirvesi'nin ''Yeni Normalde Reform Stratejileri ve Beklentiler: Kamu Perspektifi'' oturumunda yaptığı konuşmada, ekonomik aktivitelerin daha zayıf olacağı, işsizliğin artacağı, karların azalacağı yeni ortamda alınacak stratejik kararların Türkiye'yi hem olumlu hem olumsuz anlamda farklı konumlara getirebileceğini ifade etti.
Gidişatın, eski dengesizliklerin yeni dengesiz bir ''yeni normal'' yaratacağı şeklinde olduğunu söyleyen Bilgin, global düzeyde gri bulutların hala yoğunluğunu koruduğunu, bu kapsamda yeni mimaride ne kadar sulandırılmış olsa da Basel 3'ün önemli bir değişim olduğunu belirtti.
Son 30 yılda krizlerin görülme sıklığının artması göz önünde bulundurulduğunda, Basel 3, 2016'da uygulanmaya başlamadan önce başka krizlerin görülebileceğinden endişe ettiklerini ifade eden Bilgin, bu durumda Basel 3 üzerinde de modifikasyonlar yapmak gerekebileceğini dile getirdi.
Tevfik Bilgin, ''Finansal sistem oyuncularının güçleriyle sorumlulukları arasında bozulan dengelerin tekrar kurulması, yeni mimarinin temeli olmalıdır. Tüm motivasyonumuz ise dayanıklılığı artırmak ve kırılganlıkları azaltmaktır'' dedi.
''GEREKİRSE UZUN VADELİ MEVDUATI VERGİSEL VS ENSTRÜMANLARLA TEŞVİK ETMELİYİZ''
Bu ortamda Türkiye'nin olumlu farklılıkları bulunduğunu ifade eden Bilgin, bankacılık sektörüne ilişkin şu verileri paylaştı:
''2010 sonunda 1 trilyon lira yaklaşık aktif bekliyoruz, ama yetersiz. Şu anda 500 milyar lira krediyi geçmiş durumdayız ama yetersiz. Reel sektörün doğrudan yurt dışından getirdiği kredi, 100 milyar dolar ve üzerinde.
Krediler geçen yıl sonundan bugüne yüzde 26, mevduat yüzde 14 artmış. Kaldıracımız, hala 7,3. Sermaye 1 ise aktif 7,3. Bu da düşük. Sermaye yeterlilik rasyomuz yüzde 19,3. Yıl sonunda 20 milyar lira düzeyinde, yani geçen sene kadar kar bekliyoruz. Belki bunun üzerine de çıkabilir. Elbette ki bunu dağıttırmayacağız.''
Bu verilere bakıldığında bankacılık sisteminin hala sığ ve ölçeğini yakalayamamış boyutta olduğunu söyleyen Bilgin, Türk bankacılık sistemi için yeni dönemde kaynakların vadesini uzatmanın ve çeşitliliğinin artırılmasının önemi üzerinde durdu.
Bilgin, ''Belki de hiçbir şey değil de sadece bunu başarsak bile yeridir. İnanın Türkiye'nin hızına kimse yetişemez. Artık ortalama vadesi 1 ay olan 590 milyar liraya ulaşan mevduatla, ki pasifin yüzde 61'dir, iş yapmanın zorluğunu hepimiz biliyoruz.
Masanın öbür tarafında oturup, bir ay vadeli bu kadar mevduatı toplayıp uzun vadeli plasman yapmak çok zor. Dolayısıyla pasifi çeşitlendirmek ve vadesini uzatmak zorundayız. Gerekirse uzun vadeli mevduatı vergisel ya da sair enstrümanlarla teşvik etmek zorundayız'' değerlendirmesinde bulundu.
''2011 ORTASINDA BASEL 1 VE BASEL 2'Yİ BİR ARADA UYGULAYACAĞIZ''
Yeni finansal mimaride önemli bir unsurun da Basel süreci olduğuna dikkati çeken Bilgin, Türkiye'nin Basel 2'yi büyük ölçüde uygulamaya başladığını kaydetti. Bilgin, ''Muhtemelen gelecek senenin ortasında Basel 1 ve Basel 2'yi beraber uygulayacağız. Bankalarımıza 'Bunları beraber uygulayın, isteyen banka bir sene bunların ikisini de açıklayabilir. Ama 2012 Haziran sonunda Basel 2'ye geçmiş olmanızı istiyoruz' diyeceğiz'' dedi.
Bununla bağlantılı olarak, bankacılıkta ağırlıklı olarak ipotek esaslı kredi mekanizmasının değişmesi ve firmaların nakit akışına önem verilmesi gerektiğini, bu konuda üzerlerine düşeni yapacaklarını kaydeden Bilgin, düzenleyiciler olarak da gri alan bırakıp mevzuat riski yaratmamaları gerektiğini, hiçbir otoritenin kurallar belliyken kaleleri değiştirme hakkı bulunmadığını ifade etti.
Bilgin, bankacılıkta düzenleme ve denetimin krizden öç alırcasına aşırı sert ve yüksek dozda olmasının ufku karartacağını ve bundan herkesin zarar göreceğini dile getirerek, ekonominin iyi gittiği günlerde yığınak yapılması, krizlerde buradan harcanması gerektiğini söyledi.
''KAR DAĞITIMINDA HASSASIZ''
Tevfik Bilgin, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Geçtiğimiz üç senede yaptığımız gibi bu yıl da kar dağıtımında oldukça hassasız. Batı gibi krize krizde değil, krizden önce önlem almanın önemli olduğuna inanıyoruz. Kar marjları giderek daralıyor. Rekabet yüksek. 2009 ve 2010'daki karlılığı tekrar görmemiz oldukça zor. Bu ortamda çok müşteriye değil sadık müşteriye, yüksek sermaye getirisine değil, sürdürülebilirliğe bakmak zorundayız.
Bu gelişmeler bankalarımızı aktiflerini ya da hacmini hızla artırmaya yöneltmekte. Net faiz marjının düşmesinden kaynaklanan kar marjını gidermek için bankalarımızın fiyatlama politikalarında mantık dışı davranma ihtimali yüksektir. Unutulmamalıdır ki, bu yarış bazı riskleri de beraberinde getirebilir.
Bugün dünya standartlarına göre son derece sağlıklı olduğunu söylediğimiz ve övündüğümüz sermaye yeterlilik rasyosu ve diğer temel göstergeler, kısa sürede olması muhtemel mantık dışı büyüme ve fiyatlama politikaları sonucu eriyebilir. Değerli bankacılar, gazete, televizyon ya da sair kanallardaki demeçlerinizde veya bütçe hedeflerinizde lütfen bu realiteye dikkat ediniz. Açıklamalarınızda reklam amaçlı dahi olsa, biliniz ki bunları da yakinen izlemekteyiz.''
Bilgin, kapıları kapamadan ülkenin çıkarlarını düşünen bir şekilde ekonomik güvenliğe de önem verilmesi gerektiğini, kendilerine yurt dışında nasıl davranılıyor, yurt dışındaki firma ve bankaların buradaki uzantılarına nasıl davranılıyor, bunlara da bakılması gerektiğini söyledi.
''KONUT KREDİLERİ TATLI BİR İVMEYLE DEVAM EDİYOR''
Konuşmasının ardından soruları da yanıtlayan Bilgin, emlak sektöründe balon bulunup bulunmadığına ilişkin bir soruyu, ''şu anda emlak sektörüne konut kredisi anlamında kullandırılan kredi toplamı 57 milyar lira. Türkiye'de bireysel krediler arasında birinci sırada. Tatlı bir ivmeyle devam ediyor.
Takibe düşme oranı yüzde 2. Türkiye'de konut kredisi kullandırılan kişi sayısı 1 milyon 50 bin. Şu anda balon daha şişmemiş durumda ama ileriye yönelik, bundan belki 4-5 sene sonrası için, özellikle konut finansmanında peşinat ödenecek, cepten çıkacak özkaynak anlamında bazı şeyleri kurum olarak düşünmemiz gerektiğini düşünüyorum'' şeklinde yanıtladı.
Pasifin vadesinin uzatılmasına yönelik nasıl bir adım atılmasının planlandığına yönelik bir soru üzerine de Bilgin, ''Bunun için elimizden geleni yapıyoruz. Örneğin son yaptığımız tahvil. Gerekirse onu daha da genişletiriz'' dedi.