Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Babacan: Büyüme hızı Avrupa ve OECD'de en yüksek oranlardan biri

Babacan: Büyüme hızı Avrupa ve OECD'de en yüksek oranlardan biri

  • Devlet Bakanı Babacan, ekonominin 3. çeyrekte kaydettiği büyüme hızının, Avrupa ve OECD ülkeleri arasında en yüksek oranlardan biri olmaya devam ettiğini bildirdi

Giriş: 10 Aralık 2010, Cuma 13:58
Güncelleme: 10 Aralık 2010, Cuma 13:58

ANKARA (A.A) - 10.12.2010 - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye ekonomisinin üçüncü çeyrekte kaydettiği büyüme hızının, Avrupa ve OECD ülkeleri arasında en yüksek oranlardan biri olmaya devam ettiğini bildirdi.

Başbakan Yardımcısı Babacan, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) bugün açıkladığı üçüncü çeyrek itibariyle Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) verilerini değerlendirdi.

Babacan, açıklanan verilerin, 2009 yılı son çeyreğinde başlayan güçlü büyüme eğiliminin, 2010 yılı üçüncü çeyreğinde de devam ettiğini gösterdiğini vurgulayarak, üçüncü çeyrekte GSYH'nın, bir önceki yılın aynı dönemine göre reel olarak yüzde 5,5 seviyesinde artış kaydettiğini belirtti.

Üçüncü çeyrekteki büyüme hızının yılın ilk yarısına göre yavaşlamasında baz etkisinin de rol oynadığını bildiren Babacan, ''Öte yandan, mevsimsel etkilerden arındırılmış GSYH'nın üçüncü çeyrekte de bir önceki çeyreğe göre yüzde 1,1 oranında artış göstermesi, ekonomimizdeki büyüme ivmesinin devam ettiğini ortaya koymaktadır. Ekonomimizin üçüncü çeyrekte kaydettiği büyüme hızı, Avrupa ve OECD ülkeleri arasında en yüksek oranlardan biri olmaya devam etmektedir'' dedi.

-''ÖZEL SEKTÖR YATIRIMLARI YÜZDE 30 BÜYÜDÜ''-

Yılın dokuz aylık dönemi itibariyle bakıldığında GSYH'nın geçen yılın aynı dönemine göre reel olarak yüzde 8,9 oranında artış kaydettiğini hatırlatan Babacan, yılın dokuz aylık döneminde büyümeyi özel sektör yatırım ve tüketim harcamalarının güçlü seyrinin yön verdiği iç talep desteklerken, net dış talebin büyümeye negatif katkı yaptığını ifade etti.

Babacan, yılın dokuz ayında, geçen yılın aynı dönemine göre özel nihai tüketim harcamaları reel olarak yüzde 7,4 oranında artarken, özel sektör yatırımlarının aynı dönemde reel olarak yüzde 30 oranında büyüdüğünü belirterek, Türk özel sektörünün yatırım harcamalarının, dokuz aylık dönemde 120 milyar lirayı geçtiğini bildirdi.

Başbakan Yardımcısı Babacan, talep koşullarında süregelen bu iyileşmenin, imalat sanayi büyümesini beraberinde sürüklediğini ve sektörün 2010 yılı üçüncü çeyreğinde yüzde 8,7 seviyesinde artış kaydettiğini belirterek, inşaat sektöründe 2010 yılı başından itibaren gözlenen büyüme eğiliminin güçlenerek devam ettiğinin görüldüğünü vurguladı.

Yılın üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 24,6 büyüyen inşaat sektörü katma değerinin, dokuz aylık dönemde ise yüzde 18,4 oranında artış gösterdiğini bildiren Babacan, hizmetler sektörünün yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 5,6, yılın ilk üç çeyreğinde ise yüzde 7,7 oranında artış gösterdiğini, 2010 yılı ilk yarısında yüzde 0,9 büyüme kaydeden tarım sektöründe ise üçüncü çeyrekte yüzde 0,8 oranında daralma gözlendiğini kaydetti.

-''SONUÇ, BİLİNÇLİ POLİTİKALARIN ÜRÜNÜ''-

Türkiye'nin uyguladığı para ve maliye politika önlemlerine de dikkati çeken Bakan Babacan, açıklamasında şu görüşleri dile getirdi:

''Türkiye'nin küresel kriz sonrası yakaladığı başarılı büyüme performansında, 2002 yılından bu yana uygulanan politikalarla elde edilen makroekonomik istikrar; yapısal politikalarla esnek ve dirençli hale getirilmiş ekonomik yapı ile kriz sürecinde zamanlı, hedef odaklı ve genel makroekonomik dengeleri gözeten bir anlayışla uygulanan para ve maliye politikası önlemleri etkili olmuştur.

Gelişmiş ve gelişmekte olan pek çok ülkeye göre Türkiye ekonomisinin böylesi büyük çaplı bir krizden bu kadar hızlı ve bu kadar güçlü bir şekilde toparlanmasının ardında, ekonomideki aktörlerin işlevlerini doğru ve etkin bir şekilde yerine getirmesini sağlayan yapısal dönüşüm yatmaktadır.

Bu dönüşüm, Türkiye ekonomisinin özel sektör liderliğinde büyümesini beraberinde getirmiştir. Bu sonuç tesadüfi bir netice değil, hükümetimizin uyguladığı para ve maliye politikalarıyla makroekonomik istikrar ve güven sağlayarak özel sektörün önünü açan; iş, yatırım ve rekabet ortamını iyileştiren; uluslararası sermayenin önündeki engelleri ortadan kaldıran; yapılan özelleştirmeler ve piyasaları düzenleyici ve denetleyici kurumların kapasitelerinin güçlendirilmesi ile kamu sektörünün piyasalardan çekilerek ekonomiye yön veren bir yapıya kavuşturulmasına yönelik bilinçli politikalarının bir ürünüdür.''

Türkiye'nin kriz sürecinde de örnek bir ekonomi politika yönetimi sergilediğine dikkati çeken Babacan, para politikasında piyasalara güven verici bir duruş gösterilirken, seçici kamu mali tedbirleri ile talep ve üretimin desteklendiğini belirtti. Babacan, fiziki ve beşeri alt yapıya önem veren kamu harcamaları ile de ekonominin uzun vadeli büyüme potansiyelinin desteklendiğini kaydetti.

Babacan, Türkiye'nin krizden çıkış sürecinde orta vadeli politika önceliklerini belirleyen ve krizden çıkış stratejisini ortaya koyan Orta Vadeli Programını en erken ilan eden ülkelerden biri olmasının da önemli bir fark oluşturduğunu ifade ederek, bu sayede, iç ve dış piyasaların önündeki belirsizliğin önemli ölçüde ortadan kaldırıldığını, tüketici ve yatırımcı güveninin güçlendirildiğini bildirdi.

-''DERİN KRİZE RAĞMEN TÜRK EKONOMİSİ İSTİHDAM OLUŞTURMAYA DEVAM ETTİ''-

Kriz döneminde bankacılık sektörünün ekonominin güçlü konumuna önemli katkısı olduğunu vurgulayan Babacan, bankacılık sektöründe gerçekleştirilen yapısal dönüşümün bankacılık sektörünün daha güçlü ve sağlıklı hale gelmesine imkan verdiğini, bu sayede Türkiye'nin küresel krizden finans kanalıyla olumsuz yönde etkilenmediğini bildirdi. Babacan, şöyle devam etti:

''Serbest kur rejimi ekonomimizi şoklardan koruyan önemli politikalardan biri olmaya devam etmiştir. Ülkemizin açık bir ekonomi olmasının doğal bir gereği olarak; serbest sermaye hareketleri prensibinden hiçbir zaman vazgeçilmemiş, küresel ekonomideki korumacılık eğilimine rağmen serbest ticaret vizyonundan asla taviz verilmemiştir.''

Babacan, Türkiye'nin son dönemdeki büyüme performansını diğerlerinden bir adım önde kılan bir diğer önemli faktörün de yaşanan bu derin krize rağmen ekonominin istihdam oluşturmaya devam etmesi olduğuna dikkati çekerek, dünyada 27 milyon kişinin işini kaybettiği dönemde 2009 yılında Türkiye'de yaklaşık 83 bin kişiye ilave istihdam sağlandığını bildirdi. Babacan, bu eğilimin 2010 yılında da güçlenerek devam ettiğini belirterek, yılın üçüncü çeyreği itibariyle geçen yılın aynı dönemine göre sağlanan ilave istihdam toplamının 1 milyon 87 bin kişi olduğunu kaydetti.

2010 yılında istihdam artışının devam etmesi ve özel sektör yatırımlarının hızla toparlanmasının diğer pek çok ülkenin aksine Türkiye'de potansiyel büyüme hızının küresel krizden daha az etkilenmesini sağladığının altını çizen Başbakan Yardımcısı Babacan, ''Yılın son çeyreğine ilişkin olarak bugüne kadar açıklanan sanayi üretimi, kapasite kullanımı gibi göstergeler ve bekleyişler 2010 yılı için Ekim ayında açıklanan Orta Vadeli Program;da öngörülenin üzerinde bir büyüme hızı yakalanabileceğini ortaya koymaktadır'' dedi.