2010 Ekonomi gündemi
-
2010, ekonomi politikaları, Avrupa'daki kriz, kur savaşları, gelişmekte olan ekonomiler, bütçe açıkları ve faiz kararlarıyla merkez bankalarının yılı oldu
1. Emtia fiyatları ard arda rekor kırdı
2009'un sonunda ve 2010'un ilk ayından itibaren öngörülen emtia fiyatlarındaki artış, gerçek oldu. Küresel krizden toparlanma kademeli ve zaman zaman hız keserek ilerlerken, taleplerin durmaması gelişmekte olan ülkelerin üretimlerindeki artışla, bakır, altın ve petrol gibi emtia fiyatları kırdıkları rekorlarla sıkça gündeme oturdu.
Ülke ekonomilerindeki belirsizlikler, kriz ortamındaki rekabetle kredibilitesi düşen kağıt para ve doların da değer kaybetmesiyle, piyasa oyuncuları alternatif yatırım araçları olan emtiaya yöneldi. Öyle ki, kurdaki değersizleşme sebebiyle Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick bile, 1980'lerde çöken Bretton Woods kuruluşlarının kullandığı altın standardından söz etti.
2.Kredi derecelendirme kuruluşlarının kredibilitesi azaldı
Küresel krizle birlikte, özellikle ülkelerin kredi notu değerlendirmeleriyle çok fazla konuşulan Moody's, Fitch Ratings ve Standard & Poor's'un yatırım servislerinin işi Avrupa'daki borç kriziyle zorlaştı. Avrupa'da “yatırım yapılabilir” notu bulunan birçok ülkenin notu, daha önceden fazladan verilmiş seviyelerden aşağı çekildi.
Ancak Avrupa'da üst üste gelen not indirimlerine rağmen, borç krizinde ayakta durmaya çalışan birçok ülkenin kredi notu hâlâ “yatırım yapılabilir” seviyesinde seyrediyor. Öte yandan, Türkiye gibi krizde de büyümesini sürdürebilmiş birçok gelişmekte olan ülkenin notunun “yatırım yapılamaz” statüsünde seyretti. Bu durum, kredi derecelendirme kuruluşlarının kredibilitesini de “negatif” yönlü izlemeye aldırdı.
3.Kur Savaşları küresel ekonominin gündemine oturdu
Finansal kriz çıkışında küresel ticaretten nasiplenmek isteyen ve payını kaptırmamak için bazı ülkeler para birimlerini baskılarken; diğerlerine de değerlenen paralarıyla, düşen ihracatlarını düzeltmeye çalışmak kaldı. İlk defa açıkça Brezilya Maliye Bakanı, Guido Mantega'nın dile getirdiği kur savaşları, Ekim ve Kasım aylarındaki G-20 zirvelerinin gündemine oturdu.
Çin'in rekabet kurallarını ihlal ettiğini ve Yuan'ı bilinçli bastırdığını söyleyerek birçok kez yönetimi eleştirilerinin konusu yapan ABD Hazine Bakanı Timothy Geithner da, en çok kur savaşlarında konuşuldu. Dünya liderleri, “küresel işbirliği ve ekonominin sağlığı” için, döviz politikalarına dikkat edilmesi gerektiğini savundu. Birçok ülke parasını değersizleştirmeye çalışırken, Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan ise, “güçlü Türk Lirası, güçlü Türkiye” dedi.
4.Avrupa'da 2 ülke kurtarma paketine başvurdu
Avrupa Birliği ve Uluslar arası Para Fonu IMF, önce Mayıs ayında Yunanistan, ardından Kasım'da İrlanda'nın ekonomilerinin kurtarılması için yardım paketi çıkardı. Artan bütçe açığının altından kalkamayan Yunanistan'a 146.2 milyar dolarlık, bankalarını ard arda kamulaştırmaya başlayan İrlanda'nın bankacılık sektörünü düzeltmesi için İrlanda'ya ise 112 milyar dolarlık kurtarma paketleri verildi.
Her iki ülkede de kurtarma paketlerine ek olarak birçok kemer sıkma politikası yürürlüğe girdi. Kurtarma paketinin Avrupa Birliği tarafından fonlanan kısmında ise Almanya ve Fransa gibi ekonomisi sağlıklı ülkelerin, “borçları yüklenmek” istememeleri haftalar süren görüşmelerin ana maddesi hâline geldi. Euro Bölgesi'nde krize yenik düşen ülkelerde borçlanma maliyetleri rekor seviyelere tırmandı. İrlanda'nın kurtarılmasının ardından, borç krizinin yayılacağı endişeleri 2010'un sonundan yeni yıla da taşınıyor.
5.Kemer sıkma politikaları protestolarla karşılaştı
1930'dan sonraki en uzun resesyon süresince hükümetlerin ekonomilerini iyileştirmek için üst üste kemer sıkma politikalarına gitmeleri ve artan IMF paketleriyle kesilen kamu harcamaları birçok ülkenin vatandaşını sokaklara döktü. 2010, hükümetlerin kemer sıkma politikalarının, Dünya Bankası'nın, IMF ve birçok merkez bankasının en çok protesto edildiği yıl oldu.
Küresel krizden en çok etkilenen ülkelerden biri olan Yunanistan 2010 içinde işçiler 7 kez genel greve giderken, Fransa'da emeklilik reformu liselilerin de desteğiyle protesto edildi. İrlanda, Portekiz, Yunanistan ve İspanya'da halk hükümetleri ve IMF'yi protesto için defalarca yollara döküldü. İngiltere gibi eğitim harçlarını artıran ülkelerde öğrenci eylemleri de yılın son aylarına damga vurdu.
6.Merkez Bankalarının yılı oldu
2010 yılında merkez bankaları küresel piyasaların baş aktörü oldu. Başta ABD Merkez Bankası Fed ve Avrupa Merkez Bankası'nın tahvil alımları ile ekonomiyi teşvik paketleri olmak üzere, gelişmekte olan ülkelerin merkez bankaları da sıcak para akışını kontrol etmek üzere aldıkları önlemlerle sıkça öne çıktı.
Son 2 yılın zirvelerinde gezinen Çin, 3 yılın ardından ilk kez faizlerini ve munzam karşılık oranlarını değiştirdi. Brezilya, Tayvan gibi gelişmekte olan ülkeler tobin vergileriyle gündeme geldi. TCMB da parasal sıkılaştırmalarını sürdüreceğini söyleyerek birçok kez munzam karşılık oranları ve faiz değişimleri olarak gündeme geldi.
7. İşsizlik ülkelerin ekonomilerine yapıştı
Yüzde 9.5 oranında seyreden ABD'den, yüzde 19-20'lerle Avrupa Birliği'nin rekortmeni İspanya'ya kadar işsizlik, özellikle ABD ve Avrupa'da krizin getirdiği en büyük sorun olarak kaldı. Türkiye'de ise işsizlik aylık bazlarda yüzde 11 ila 14 arasında değişken seyretti ve özellikle genç nüfustaki yüksek işsizlik ana problem olarak dikkat çekti.
Krizden çıkış piyasalara ve kurumsal kârlara yansımasıyla kendini belli ederken, iş piyasalarındaki sorun sabit kaldı. Öyle ki düşük maliyetin önemine dikkat çeken birçok analist bile “istihdam artışı olmadan gelen toparlanmanın” ne kadar sürebileceğini sorgulamaya başladı. Bu sene Nobel Ekonomi Ödülü de işsizlik üzerine çalışan ekonomistlere verildi.
8. Cari açık birçok ülkenin gündemine oturdu
Türkiye ekonomisinin de endişelerinin merkezinde oturan cari açık, başta Yunanistan, İrlanda, Portekiz, İspanya gibi Avrupa'nın çevre ekonomileri olmak üzere, birçok ülkenin sorunu ve kemer sıkma politikalarının temel sebeplerinden biri oldu.
Artan cari açık, Avrupa'daki borç krizini tetiklerken, Yunanistan ve İrlanda'da kurtarma paketlerini gerektirdi. Öte yandan özellikle İngiltere Hükümeti'nin uygulamaya koyduğu kemer sıkma politikaları kapsamınca birçok kamusal harcamada kesintiye gidildi.Türkiye de hem cari açık hem de enflasyonu kontrol altına alabilmek için mali disiplin programlarının devam edeceğini belirtti.
9. Türkiye toparlanarak ekonomik büyümesine devam etti
2008'in ilk çeyreğinden itibaren ekonominin büyümesinin hız kesmesi, dünyadaki birçok ülke gibi Türkiye'de kendini gösterdi. Türkiye'nin gayrisafi yurtiçi hasılası 2008'in son çeyreğinden itibaren toplamda 4 çeyrekte daralma yaşadı. Ancak 2009'un ilk çeyreğinde rekor daralmasını takiben, düşüşün de hız kesmesi ile 2009'un son çeyreğinden başlayarak 2010 boyunca ekonomi yeniden artıya geçti.
Türkiye'de 2010'da büyüme yüzde 15 daralmadan yüzde 10.3 genişlemeye geçerken, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası da yüzde 250 artış kaydetti.
10. Türkiye'de faiz rekor seviyede geriledi
Merkez Bankası'nın son alarak 17 Aralık'ta aldığı politika faizi olan bir haftalık repo faizini 50 baz puan indirme kararıyla, Türkiye'de faiz oranları yüzde 6.5 ile rekor seviyede düşüş kaydetti. 2006'da yüzde 20'leri aşan faiz oranları, 2008'in ikinci yarısına kadar yüzde 18'e düşerken; 2008'in ikinci yarısından 2010'un sonuna kadar gerilemesini sürdürdü.
TCMB'nin faizlerinin rekor düşük seviyelerde seyretmesi, İMKB'ye olumlu yansıdı ve borsa yükseldi. Son 1.5 yılda gösterge faizlerinin 4'te 1'ine inmesiyle, İMKB değerlenerek 2.5 katına çıktı.